2019 Cilt 1 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13287

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 7 of 7
  • Item
    İslâmî monoteizm ve Teslîs
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-23) Hoover, Jon; Yücedoğru, Zeynep
    Hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar sadece bir Tanrı olduğuna inanmakta, fakat Müslümanların Hıristiyan teslis doktrinini reddetmesiyle Tanrı’nın birliğinin mahiyeti hakkında ayrışmaktadırlar. Bu çalışma ilk olarak teslîse karşı Kur’ân’dan, tarihsel tahrif doktrininden ve akıldan üretilen argümanları araştırmaktadır. Sonrasında, bu inceleme, İslâm ve Hıristiyan Tanrı doktrini arasında bir köprü kurmak amacıyla çalışmanın çerçevesini genişletmektedir. Teslîs doktrinin arkasındaki Tanrı’nın Îsâ Mesîh aracılığıyla insanlığı nasıl kurtardığına dair rasyonel bir izah sunduktan sonra bu çalışma, bir yandan Tanrı’nın zâtının yalınlığı, sıfatlarının birliği, fiillerinin eşsizliği ve sadece Tanrı’nın ibadet edilmeye layık oluşu hakkındaki İslâmî doktrinler ile içkin ve ekonomik teslîsin Hıristiyan teolojik kategorileri, Baba, oğul ve Kutsal Ruh olarak Tanrı doktrini ve Hıristiyanların Îsâ Mesîh’e adanmışlığı arasında paralel hususlara dikkat çekmektedir.
  • Item
    Servetus ve Kur’ân
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-17) Hughes, Peter; Fortacı, Talha
    Michael Servetus teolojik çalışmalarında şaşırtıcı bir şekilde Kur’ân’ın muhtevasına aşina olduğunu göstermiştir. Ne var ki Servetus’un Kur’an’ı ne zaman ve hangi form içinde okuduğunu ortaya çıkarma konusuna çok az ilgi gösterilmiştir ve onun Kur’an hakkında kullanmış olduğu ikincil kaynaklar neredeyse hiç tartışılmamıştır. Sonuç olarak bu eserlerin Servetus’un İslam ve İslam’ın Hıristiyanlık ile olan ilişkisi hakkındaki düşünceleri üzerinde sahip olabileceği etkiye dair herhangi bir analiz yapılmamıştır. Bu makale Servetus’un Kur’an hakkındaki bilgisinin nereden edindiğini incelemekte ve bu kaynakların onun Hıristiyanlıkta yanlış gördüğü hususlarla ilgili değerlendirmelerini nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır.
  • Item
    Yahudi düşünür Profiat Duran’ın İsa’nın ulûhiyetine dair eleştirileri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-26) Şengül, Fatma Seda; İlahiyat Fakültesi; 0000-0001-7641-1541
    Yahudi-Hıristiyan ilişkileri tarihini anlamada tarafların kendileri hakkında yazdıkları kadar, birbirlerine karşı kaleme aldıkları apolojiler ve polemikler de önemlidir. Yahudi düşünür Profiat Duran on dördüncü yüzyılın sonlarında İspanya’da, Yahudi-Hıristiyan ilişkilerinin sancılı olduğu bir süreçte Hıristiyan inançlarına yönelik bir reddiye yazmıştır. Kelimmat ha-Goyim (Goyların Utancı) adlı bu reddiye İsa’nın tanrılığına ilişkin detaylı itirazların yanı sıra Meryem’in bakireliği iddiası, vaftiz, evharistiya, Papa’nın konumu, Kutsal Kitap çevirilerinde yapılan hatalar gibi çeşitli konulara da değinmektedir. Duran’ın İsa’nın tanrılığına karşı eleştirilerini konu edinen bu makale iki ana kısımdan oluşmaktadır. Makalenin ilk bölümünde, Duran'ın İsa’nın tanrılığını kanıtlamak için Hıristiyanların Tanah’tan ve Yeni Ahit külliyatından getirdikleri delilleri nasıl eleştirdiği ele alınmıştır. Ayrıca bu kısımda İsa’nın tanrılığı bağlamında onun mucizelerine ve İsa’nın nasıl olağanüstü işler yapabildiğine dair Yahudi tartışmalarına değinilmiştir. Makalenin ikinci bölümü, Duran'ın, İsa'nın neden Tanrı olamayacağını kanıtlamak için öne sürdüğü delilleri ele almaktadır. Makale, ayrıca, Hıristiyanlığa girmek zorunda bırakılan Profiat Duran’ın gizlice Yahudi inancını devam ettirdiğini öne sürmektedir.
  • Item
    Avrupa toplumundaki olumsuz İslâm kurgusunun i̇ki yüzü: Oryantalizm ve radikal İslâmcı ideoloji
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-24) Çakaş, Caner Övsan
    Avrupa toplumundaki olumsuz İslâm imajı varlığı 8’inci yüzyılın başına kadar inen bir toplumsal fenomendir. Ortaçağ’da dinî kavramların egemen olduğu olumsuz bir söylem içerisinde değerlendirilen İslâm imajı, Aydınlanma sonrasında pozitivist ve Avrupa merkezli bakış açısına göre biçimlendirilen bir şekil almıştır. Söz konusu olumsuz İslâm imajının 20’inci yüzyılın son çeyreğinden günümüze kadar daha çok şiddet, terör, kültürel çatışma ve köktenci ideolojiler çerçevesinde şekillendirildiği görülmektedir. Bu çalışmada bu son dönemde Avrupa toplumunda üretilen olumsuz İslâm imajı ile radikal İslâmcı ideolojilerin ürettiği İslâm imajının içeriksel olarak benzerliklerinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada öncelikle Avrupa toplumunda oryantalist bakış açısı ile üretilen olumsuz İslâm imajının özellikleri ve içeriği üzerinde durulmuştur. Akabinde özellikle 1980’li yıllardan itibaren İslâm toplumlarında kök salmaya başlayan radikal ve köktenci İslâmî ideolojinin tahayyül ettiği İslâm imgesi aydınlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda ise bu birbirine zıt iki ideolojinin ürettiği İslâm imajlarının aslında içerik ve kapsam olarak benzer oldukları kanısına varılmıştır. Her iki ideolojinin de İslâm’ı olumsuz ve gerici bir formatta homojenleştirilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir.
  • Item
    Dinler tarihinde bir mukayese örneği: G. Parrinder’in bakış açısıyla avatara ve enkarnasyon
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-21) Arslan, Hammet
    Mukayeseli metot, Dinler Tarihi alanında yapılan çalışmalarda sıkça uygulanan bir araştırma yöntemidir. Bu yöntem sayesinde farklı dinlere ait inanç ve uygulamalar arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulabilmektedir. Ayrıca değişik dinlerdeki kavramların geçirdiği anlamsal değişikliklerin tespiti de yapılabilmektedir. Bir takım benzer ve farklı yönleri ihtiva ettiği ileri sürülen avatara ve enkarnasyon öğretisi bu konuda önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu makalede, G. Parrinder’in bakış açısıyla, Hintlilerin avatara öğretisi ile Hıristiyanların enkarnasyon inancı arasındaki benzerlik ve farklılık iddialarını ortaya koymaya gayret edeceğiz.
  • Item
    Bingenli Hildegard: Orta Çağlı bir Hıristiyan mistiğin perspektifinden ‘Öteki’ algısı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-07) Temiztürk, Halil
    Orta Çağlı bir kadın mistik olan Bingenli Hildegard, düşünceleri ve eserleri ile Hıristiyan mistisizmine günümüze kadar etki etmiştir. Hildegard, kilise müzikleri ve bitkisel ilaç tedavileri gibi bilimsel eserleri yanında mistik öğretileri ile de adından söz ettirmiştir. Hildegard, her ne kadar hayatının çoğunu manastırlarda geçirmiş olsa da Papa’dan İmparator’a kadar birçok önemli insanla yakın ilişkiler kurmuştur. Hildegard, Haçlı Seferleri’nin başladığı bir dönemde yaşamıştır. Ayrıca bu dönemde Hıristiyanlar, Kilise tarafından heretik olarak kabul edilen gruplara karşı mücadeleye girişmiştir. Hildegard da bu gelişmelere kayıtsız kalmamıştır. Örneğin vaazlarında heretiklerle mücadele etmek gerektiğini belirtmiştir; ayrıca Haçlı Seferleri’ne vaazları ile destek veren Clairvauxlu Bernard gibi din adamlarını, gönderdiği mektuplarla teşvik etmiştir. Bu olaylar Orta Çağlı bir mistiğin yaşadığı dönemin koşullarından etkilenmesini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Çalışmada bu perspektiften Hildegard’ın Yahudiler, heretikler ve Müslümanlardan oluşan “öteki” algısı ele alınacaktır.
  • Item
    Antik Çağ’da İnciller’in güvenilirliği meselesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-02-28) Duygu, Zafer
    Geleneksel İncillerin tarihsel açıdan güvenilir bilgiler verip vermedikleri sorusu günümüzde bilim insanlarınca çeşitli bilimsel yöntemler ışığında tartışılmaktadır. Bununla birlikte bu mesele, Antikçağ’da da bazı entelektüeller arasında gündem konusu olmuştur. Bu bağlamda bazı pagan yazarlar Hıristiyan kutsal metinlerine çeşitli açılardan eleştiriler getirmişlerdir. Onlar, bu sırada İncil metinlerini özellikle tutarsız bilgiler içerdikleri ve Hıristiyanlarca sonradan birçok defa değiştirildikleri iddiaları üzerinden hedef almışlardır. Aynı şekilde, İncillere dair problemler o zamanlar Hıristiyan düşünürlerin de epey mesaisini almıştır. Nitekim Hıristiyan düşünürler de yazdıklarıyla ya da öneri ve tasarruflarıyla İncillerin sorunlu yapısını bir bakıma ikrar etmişlerdir. Bu makalede, pagan yazarların söz konusu iddiaları Celsus ve Porphyrios adlı filozoflar özelinde; Hıristiyan düşünürlerin tartışma ve önerileri ise Markion, Tatianus, Origenes ve Augustinus bağlamında ele alınmaktadır. Dolayısıyla makalede, İnciller hakkında sonraki dönemlerde de sürecek temel bir tartışmanın Antikçağ’daki kökleri araştırılmaktadır.