2022 Cilt 48 Sayı 2
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Tür "Olgu bildirimi" bazında gözat
Şimdi gösteriliyor 1 - 2 / 2
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
Öge Açık Erişim Kortikosteroid tedavisi sonrası otizm spektrum bozukluğu bulguları düzelen bir Landau-Kleffner sendromu olgusu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-20) Eroğlu, Mehtap; Yıldırım, İçsel Duru; Gümüş, HakanÇok nadir rastlanan bir çocukluk-çağı hastalığı olan Landau-Kleffner Sendromu (LKS), elektroensefalogramdaki (EEG) epileptiform etkinlik ile ilişkili edinsel afazidir. Landau-Kleffner Sendromu’nun klinik görünümü bazı çocuklarda Otizm Spektrum Bozukluğu’na (OSB) benzeyebilir. Bu yazıda Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (ÇRS) polikliniğine OSB belirtileri ile başvuran, ancak nörolojik tetkikler sonucunda LKS tanısı konulan, LKS medikal tedavisi sonrası nöropsikiyatrik semptomlarında belirgin düzelme gösteren bir vaka sunulmuştur. Dört yaş yedi aylık erkek çocuk, konuşmada gerileme, sosyal iletişimde azalma ve tekrarlayıcı davranış kalıpları şeklindeki yakınmaları ile ÇRS polikliniğine getirilmiştir. İlk olarak OSB tanısı konulmuş ve Çocuk Nöroloji’ye yönlendirilmiş olan vakanın yapılan nörolojik değerlendirmeleri sonrasında, hastaya LKS tanısı konulmuş ve antiepileptik tedavi başlanmıştır. Üç ay kadar kullanılan konvansiyonel antiepileptik tedaviden fayda görmeyen hastaya kortikosteroid tedavi başlanmış ve 1 ay içerisinde konuşma regresyonunda ve LKS’ye bağlı olan OSB belirtilerinde klinik olarak azalma görülmüştür, 3 ay içinde ise bu belirtilerde belirgin düzelme olduğu gözlenmiştir. Bu makalede, LKS’de konvansiyonel antiepileptik tedavi ile bilişsel ve dil fonksiyonlarında ve EEG patolojisinde düzelme olmayan vakalarda kortikosteroid tedavisiyle hem nöropsikiyatrik semptomlarında hem de EEG bulgularında hızlı düzelme sağlanabileceği bildirilmiştir. Alanyazında, LKS’de bilinen tedavilerin konuşma regresyonunu düzeltmede etkili olduğuna yönelik daha fazla bilgi olmakla birlikte, LKS’ye bağlı ortaya çıkan OSB belirtilerini azaltmasına yönelik çok az vaka bildirimi vardır.Öge Açık Erişim Tenofovir disopiroksil fumarata sekonder proksimal renal tübüler asidoz ve fanconi sendromu: Derin hipokalemi ayırıcı tanısında arter kan gazı ile değerlendirmenin önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-06) Deniz, Rabia; Ekmen, Şevket Ali; Ünal, Gani Berk; Hurşitoğlu, Mehmet; Karaali, ZeynepProksimal renal tübüler asidoz (pRTA) tek başına ya da Fanconi sendromu ile birlikte ortaya çıkabilir. İdiyopatik olabileceği gibi birçok ilaç ve hastalıkla da ilişkisi bildirilmiştir. 71 yaşında, kronik HBV enfeksiyonu nedeniyle tenofovir disoproksil fumarat (TDF) kullanımı olan kadın hasta, dirençli, semptomatik hipokalemi ile başvurdu. Venöz kan gazı analizi ile tanıya ulaşılamazken arter kan gazında görülen izole anyon açığı normal hipokalemik hiperkloremik metabolik asidoz ve biyokimyada hipomagnezemi, hipoürisemi, hipofosfatemi saptanması üzerine pRTA ve Fanconi sendromu düşünüldü. Diğer etiyolojik nedenlerin dışlanması ve öykünün uyumlu olması nedeniyle bu durum TDF kullanımına bağlandı ve TDF kesilerek tenofovir alfenamide (TAF) geçildiğinde klinik ve laboratuvar tam yanıt elde edildi. TDF ilişkili pRTA ve Fanconi sendromu ilacın kullanım süresinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir ve TAF’a geçiş HBV enfeksiyonu tedavisini aksatmadan komplikasyonu ortadan kaldırabilir. Hipokalemi, hipomagnezemi ve hipofosfatemi gibi elektrolit bozuklukları, mikst asid baz bozukluğu olan ve etiyolojinin açıklanamadığı ya da klinik tablo ile uyumsuz venöz kan gazı analizi sonuçları elde edildiğinde, gözden kaçabilecek asid-baz bozuklukları ve anyon açıklığındaki farkları saptamak için arter kan gazı ile doğrulama ayırıcı tanıda yararlı olabilir.