2012 Cilt 38 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18378
Browse
Browsing by Type "Olgu bildirimi"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Granülomatöz servisit: Servikovajinal sitoloji ile tanı konan iki olgu(Uludağ Üniversitesi, 2012-06-18) Küçük, Şirin; Dağlı, A. Ferda; Cihangiroğlu, Gülçin; Akpolat, NusretGranülomatöz servisitler serviksi ender tutan, hem enfektif hem de enfeksiyöz etkenler dışında nedenlerle oluşabilen lezyonlardır. Granülomatöz servisitlerin dünyada bildirilen en sık sebebi tüberkülozdur. Enfeksiyon etkenlerinin çoğu antimikrobiyal ajanlara duyarlı olduğundan genellikle tanı için servikal biyopsi yapılmaz. Bu nedenle granülomatöz servisitin hem histolojik hem de sitolojik bulgularıyla ilgili bilgilerimiz kısıtlıdır. Birinci olgu; karın ağrısı, dispepsi ve vajinal akıntı şikayetleriyle kliniğe başvuran 52 yaşında kadın hasta. İkinci olgu; sekonder infertilite, adet düzensizliği ve dismenore şikayetleriyle kliniğe başvuran 29 yaşında kadın hasta. Her iki olgunun jinekolojik muaynesinde servikal erozyon görülerek servikal smear alındı. Servikal yaymaların sitopatolojik incelemesinde çok sayıda yer yer multinükleer dev hücre oluşturmuş histiyosit gruplarına rastlandı. Bazı alanlarda ise epiteloid histiyositlerden meydana gelen granülom yapıları dikkati çekti. Bu bulgular ışığında her iki olguya da granülomatöz servisit tanısı verildi. Serviksin granülomatöz enfeksiyonlarının ender görülmesi ve bu konuyla ilgili bilgilerimizin kısıtlılığı yanlış pozitif ve negatif sonuçlar vermemize neden olabilir. Bu nedenle, özellikle multinükleer dev hücrelerin varlığı granülomatöz servisit için uyarıcı olmalıdır.Item Osteosarkom: Olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2012-05-15) Aydınlı, Ufuk; Akesen, Burak; Küçükalp, Abdullah; Yalçınkaya, Ulviye; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Osteosarkom 20 yaş altı görülen en sık malign kemik tümörüdür. Ergenlik döneminde görülme sıklığı pik yapar. Cerrahi ve kemoterapi ile tedavi edilir. Preoperatif kemoterapi sonrası eksize edilen tümör yerine genelde bio-uyumlu metal protezler kullanılmaktadır. Bazen kemik greftleri veya hastanın kendi kemiği de, dış ortamda yüksek doz radyasyon uygulanıp, otoklavize edilip veya pastorize edilip tekrar kullanılabilmektedir. Bu yazıda sunulan olgu 24 yaşında erkek hastadır. Hastanın temel şikayetleri sağ uylukta ağrı ve kitle olup yapılan biyopsi sonrası hastaya osteosarkom tanısı konuldu. Hastaya ameliyat öncesi kemoterapi uygulandı ve daha sonra total olarak rezeke edilen femur diafizinde önce kabaca tümör dokularından mekanik olarak temizlendi daha sonra pastörisazyona tabi tutuldu ve tekrar yerine konan parça intramedüller çivi ile tespit edildi. Kaynama sağlanması için hastada proksimal ve distal osteotomi hatlarına damar pediküllü kot grefti kullanıldı. Postoperatif üçüncü yılında lokal yada sistemik nükse rastlanmadı. Pastorizasyon ile rezeke edilen kemiğin otogreft olarak kullanıldığı; amputasyona ve tümör protezine ihtiyaç duyulmadan osteosarkom tedavisinde rutin uygulamanın dışında olan olgumuzu sunuyoruz.Item Tessier no: 7 lateral yüz yarığında cerrahi tedavi(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-02) Özbek, Serhat; Gökmen, Zeynep Gül; Şimşek, Muhammed Eren; Kahveci, Ramazan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı.Kraniyofasiyal yarıklar nadir konjenital deformitelerdendir. Tessier’ in geliştirdiği basit bir sisteme dayanan sınıflandırma, evrensel olarak kabul görmüştür. Yarık dudak ve damak hariç, iskelet anomalisi olmadan, makrostomi ile gözlenen transvers veya lateral yarık (Tessier no 7) en sık görülen kraniyofasiyal yarık tipidir. Cerrahi tedavisinde, temel olarak oral sfinkter fonksiyonunun sağlanması için orbicularis oris kasının uçları birleştirilir. Ek anomaliler için tedavi protokolü mevcuttur. Bu olgu sunumu ile, klinik olarak Tessier no 7 yarıklara yaklaşımımızı bir örnek üzerinden vurgulamayı amaçladık.Item Uterin serviksteki rastlantısal plasental site nodül olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-11) Özgün, Gonca; Baykara, Sema; Atalay, Fatma Öz; Özerkan, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.Plasental site nodül, genelde üreme çağındaki kadınlarda, uterin küretaj materyallerinde, serviks biyopsilerinde ve histerektomi materyallerinde, rastlantısal bir bulgu olarak karşımıza çıkabilen, intermediate trofoblastlara benzer hücrelerin oluşturduğu, epitelyal veya mezenkimal bir lezyon ile karışabilen bir trofoblastik lezyondur. Endoservikste, endometriumda ve nadiren de fallop tüplerinde görülebilir. Menometroraji nedeniyle histerektomi yapılan 42 yaşındaki kadın hastanın, bölümümüze gönderilen materyalinde endoservikal kanal-alt uterin segment arka duvar yerleşimli 0,8x0,5 cm çapında kanamalı görünümde hafif erozyone görünümde kahverenkli bir alan dikkati çekti. Kesitlerde stromada bol miktarda camsı eozinofilik sitoplazma içeren, yer yer bizar görünümde ve sınırları düzensiz nükleusları olan, büyük hücrelerden oluşan iyi sınırlı lezyon alanı izlendi. İmmünhistokimyasal çalışmada lezyona ait hücreler sitokeratin ile yaygın ve kuvvetli pozitif iken hPL ve PLAP boyaları ile fokal pozitiflik izlendi. Plasental site nodül, lezyonu oluşturan intermediate trofoblastlar benzeri hücreler nedeniyle, epitelyal bir neoplazi ile karışabilecek bir lezyondur. Özellikle endoservikal küretaj materyallerinde görülmesi halinde ve immünhistokimyasal olarak sitokeratin pozitifliği nedeniyle serviksin skuamöz hücreli karsinomu ile karışabileceği için, her zaman akılda tutulması gereken lezyonlardan biridir.