2004 Cilt 30 Sayı 1
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2004 Cilt 30 Sayı 1 by Type "Araştırma makalesi"
Now showing 1 - 6 of 6
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Acil servise epigastrik ağrı yakınmasıyla başvuran hastalarda helicobacter pylori sıklığı ve tanıda kalitatif serum Ig G testinin yeri(Uludağ Üniversitesi, 2004-02-25) Bulut, Mehtap; Armağan, Erol; Kıyıcı, Murat; Balcı, Veysel; Atar, Nurşen; Gürel, Selim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Gastroenteroloji Bilim Dalı.Çalışmamızın amacı acil servise epigastrik ağrı ile başvuran hastalarda H. pylori sıklığını saptamada Rapid H. pylori cassette testi ile üreaz testinin sensitivite ve spesifisitesini karşılaştırmaktır. Bu çalışma, ocak 2000 ile şubat 2001 tarihleri arasında prospektif olarak yapıldı. Hastalardan alınan 2-3 cc kanın santrifüj edilmesiyle hazırlanan serum, Rapid H. pylori cassette testi için kullanıldı. Sonra hastalara endoskopi yapıldı ve ayrıca H. Pylori üreaz testine bakıldı. Toplam olgu sayısı 47 olup (21 erkek, 26 kadın) yaş ortalaması 38.5 (16-71) yıl idi. Endoskopi ile 19 hastaya gastrit, 10 hastaya peptik ülser tanısı kondu H. pyloriyi saptamada üreaz testi ile Rapid H. pylori testi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Üreaz testi ile karşılaştırıldığında Rapid H. pylori testinin spesifisite, sensitivitesi sırasıyla %81.4 ve %95 olarak saptandı. Non-invazif bir yöntem olan ve kolaylıkla uygulanabilen serum Rapid H. pylori cassette testinin spesifisite ve sensitivitesi invazif H. pylori üreaz testi ile karşılaştırıldığında kabul edilebilir sonuçlar ortaya koymuştur. Bu nedenle endoskopi yapma imkanı olmadığı durumlarda bu testin kullanılması önerilebilir.Item Open Access Akut inferior miyokard infarktüsünde sorumlu arterin öngörülmesinde yeni EKG kriterleri(Uludağ Üniversitesi, 2004-03-15) Çiçek, Davran; Yeşilbursa, Dilek; Saltan, Yelda; Serdar, Akın; Cordan, Jale; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.İskemik kalp hastalığı önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olup, yaklaşık %99 olguda koroner ateroskleroza bağlıdır. Akut miyokard infarktüsünde yüzey EKG ile sorumlu arterin tespiti birçok çalışmada araştırılmış, EKG kriterleri tek tek ve kombine olarak çalışılmış, fakat ideal kriter veya kriterler tanımlanamamıştır. Biz bu çalışmada akut inferior miyokard infaktüsünde yüzey EKG’sini kullanarak erken dönemde infarktüsten sorumlu arteri tespit etmeyi amaçladık. Pratik olarak kullanılabilecek 2 kriter tek tek ve kombine olarak değerlendirildi. Bu kriterler şöyle idi: A) DIII’te ST elevasyonu > DII’de ST elevasyonu ise ve B) aVL’de ST depresyonu > DI’de ST depresyonu. Çalışmaya 41 akut inferior miyokard infarktüslü hasta dahil edildi. Kriter A ve kriter B’nin sağ koroner arter lezyonunu belirlemedeki sensitivite ve spesifisitesi yüksek saptanmasada her iki kriter beraber kullanıldığında yüksek spesifisite gösterdi. Sonuç olarak, bu çalışmamızda EKG kriterleri ile akut inferior miyokard infarktüsünde infarkttan sorumlu arterin tahmin edilebileceğini gösterdik. İnfarktüsten sorumlu arterin erken ve doğru tanımlanabilmesi risk altındaki miyokard miktarını öngörebilmemize, klinik riski tahmin edebilmemize ve acil revaskülarizasyon için harekete geçmemize yardımcı olur.Item Open Access Fetal ve erişkin tavşan özofagus düz kas hücrelerinin morfolojik özelliklerinin ve büyüme kinetiklerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2004-04-19) Korkmaz, Mevlit; Güvenç, B. Haluk; Yağmurca, Murat; Baysal, Kemal; Bilir, Ayhan; Yakut, Tahsin; Yiğit, Barbaros; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Genetik Anabilim Dalı.Özofagus doku kültür çalışmaları çoğunlukla mukozal değişiklikleri incelemeye yöneliktir. Çalışmamızda, tavşan modelinde in vitro fonksiyonel özofagus segmenti hazırlamaya yönelik olarak, fetus ve erişkin distal özofagus düz kas hücrelerinin morfolojik özellikleri ve büyüme kinetiklerinin hesaplanarak karşılaştırılması amaçlandı. Erişkin ve fetus Yeni Zelanda tipi tavşanların özofaguslarının distal 1/3 kısımındaki dokuların kas tabakası kültüre edildi ve üreyen hücreler anti-aktin ve anti-miyozin antikorları ile immünositokimyasal boyama yapılarak tiplendirildi. Popülasyon kinetikleri, popülasyon sayısını ikiye katlama zamanı (Population doubling time, PDT) ve timidinle işaretlenme indeksi (Thymidine labelling index, TLI) kullanarak hesaplandı ve karşılaştırıldı. Trypan blue ile boyanarak hücrelerin canlılık oranları hesaplandı. Heriki hücre popülasyonu, anti-aktin ve anti-miyozin antikorları ile % 90’ın üzerinde pozitif boyandı ve hücrelerin iğ şeklinde, düz kas morfolojisine sahip oldukları görüldü. Fetal ve erişkin hücrelerin PDT değerleri sırasıyla 95,2 ve 145,5 saat, TLI değerleri ise birbirlerine yakın bulundu. Uygun besiyeri ve yeterli doku disseksiyonu ile kolaylıkla izole özofagus düz kas hücre kültürü elde edilebilmektedir. Erişkin özofagus düz kas hücrelerinin, kültür ortamında daha hızla çoğaldıkları gözlendi. Sonuç olarak, farklı dokulardan elde edilen düz kas hücrelerinin kültür ortamında benzer üreme özellikleri gösterdikleri söylenebilir.Item Open Access Kalori bilgisinin yeme miktarı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2004-03-23) Gürel, Fazıl Serdar; Gemalmaz, Ayfer; Dişçigil, Güzel; Tekin, Nil; Şensoy, Nazlı; Başak, OkayObezite tüm dünya için önemli bir sorun haline gelmektedir ve tedavisinde davranış tedavileri de yer almaktadır. Kendini-izlem amacıyla, tüketilen gıdanın içerdiği kalorinin bilinmesinin o anda yenilen miktara olan etkisini araştırmak üzere planlanan çalışmaya, yaş ortalaması ve standart sapması 40,39±11,62 ve Beden Kitle İndeksi (BKİ) 29,71±4,98 olan 41 kadın alınmıştır. Katılımcılar enerji kaynakları ve vücudun enerji kullanımı konusunda 45 dakikalık bir eğitime tabi tutulmuştur, eğitim ile aynı akşam ve bunu takip eden günde içeriği aynı olan iki akşam yemeği açık büfe şeklinde verilmiştir. İlk akşam yiyeceklerin içerdiği kaloriler hakkında bilgi verilmemiş, ikinci akşam her gıdanın 100 gr’lık miktarı bir tabak içinde ilgili servis tepsisinin yanına konulmuş ve üzerine içerdiği kalori miktarı etiketlenmiştir. Her iki açık büfede katılımcılar tercih ettikleri gıdadan istedikleri miktarda almışlar, aldıkları gıdalar ayrı ayrı tartılarak kaydedilmiş ve kalorileri hesaplanmıştır. İkinci gece kişi başına ortalama kalori alımı 207,51±129,01 kcal azalmıştır. Sonuç olarak bizim çalışma grubumuzdaki kişiler aldıkları gıdanın kalorisini bilerek tükettiklerinde, yüksek kalorili gıdalar yerine düşük kalorili gıdaları tercih etmişler ve toplamda aldıkları kalori miktarını düşürmüşlerdir.Item Open Access Nilüfer halk sağlığı eğitim araştırma bölgesinde dört ilköğretim okulundaki öğrencilerin sağlık durumlarının değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2003-12-29) Aydın, Neriman; İrgil, Emel; Akış, Nalan; Pala, Kayıhan; Uludağ Üniversitesi/tıp Fakültesi/Halk Sağlığı Anabilim Dalı.Bu çalışma, Nilüfer Halk Sağlığı Eğitim Araştırma Bölgesi’nde bulunan 4 ilköğretim okulunda öğrenim gören öğrencilerin sağlık ve gelişme durumlarının değerlendirilmesi amacıyla, 3 Nisan-29 Mayıs 2002 tarihleri arasında yapılmıştır. Görme keskinliği, renk körlüğü, diş muayeneleri ve sistemik muayeneleri yapılmış, ağırlık ve boyları ölçülen öğrencilerin beden kütle indeksi (BKİ) hesaplanmış, CDC (Center for Disease Control and Preventation)’nin BKİ persantil tablo ve grafiklerine göre değerlendirilmiştir. Çalışmada 6-17 yaş arasında 1414’ü (%50,6) erkek, 1379’u (%49,4) kız toplam 2793 öğrenci değerlendirilmiştir. En sık rastlanan patolojiler, çürük diş (%77,7), gözde kırma kusuru (%25,3) ve kulak patolojileridir (%23,2). Muayene edilen öğrencilerden %12,5’i zayıf, %6,2’si hafif obez, %2,1’i obez olarak bulunmuştur. Çok yaygın bir sorun olan çürük dişlerin erken dönemde saptanıp tedavi edilmesi, diş kayıplarını önleyecektir. Gözde kırma kusurunun tedavisi çocukların okul başarısını arttıracaktır. Okul sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi, daha sağlıklı bir gençlik için vazgeçilmez koşuldur.Item Open Access Yenidoğan hipoglisemisinde hiperinsülizmin yeri(Uludağ Üniversitesi, 2003-04-19) Sağlam, Halil; Köksal, Nilgün; Tarım, Ömer; Öztürk, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Neonatoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Neonatal hipoglisemi bir çok nedene bağlı olarak ortaya çıkan, mortalite ve morbiditeyi önemli ölçüde artıran ciddi bir sorundur. Bu nedenle acil ve spesifik tedavinin en kısa zamanda başlatılması gerekmektedir. Bu çalışmada yenidoğan yoğun bakım ünitemizde Mayıs 1995-Nisan 2000 döneminde izlenen 111 hastanın demografik, antropometrik ve hormonal özelliklerini, hipoglisemiye neden olan etyolojik faktörleri, kullanılan tedavi yöntemlerini ve hastaların tedaviye yanıtını araştırmayı amaçladık. Bebeklerin %57’si erkek %43’ü kızdı. Ortalama doğum ağırlığı 3461±876 gram olup olguların %25’i düşük doğum ağırlığına (LBW), %42’si yüksek doğum ağırlığına (HBW) sahiptiler. Yine bebeklerin %12’si gebelik yaşına göre küçük (SGA), %44’ü gebelik yaşına göre büyük (LGA) bulundu. Annelerin %37’sinde gestasyonel diyabet, %6’sında tip I diyabet, %2’inde tip II diyabet mevcuttu. Gestasyonel diyabeti olan annelerin %71’i gebelik esnasında insülin tedavisine gereksinim duydular. Bebeklerin %61’inde hipoglisemi esnasında alınan kan örneklerinde hiperinsülinizm saptandı. Dekstroz infüzyonuna ilaveten olguların %31’i prednizolon, %14’ü ise prednizolonla birlikte diazoksit tedavisine gereksinim duydular. Sonuç olarak neonatal hipoglisemide hiperinsülinizm önemli bir etkendir, hipoglisemi esnasında alınan kan örneğinde rutin olarak aranmalı ve tedavi planı ona göre düzenlenmelidir.