2011 Cilt 37 Sayı 1
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2011 Cilt 37 Sayı 1 by Type "Olgu bildirimi"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Elde dev liposarkom(Uludağ Üniversitesi, 2011-03-10) Özberk, Serhat; Şimşek, Muhammed Eren; Özgenel, Güzin Yeşim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi, Plastik/Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı.Liposarkom yetişkinlerde en sık görülen yumuşak doku malignitesidir. Genellikle retroperitondan ve ekstremiteden kaynaklanır, nadiren elde görülür. 5 cm den geniş çaplı olanlar dev lipomatöz tümörler olarak tanımlanır. Bu yazıda 88 yaşında erkek hasta elinde 16 cm çapında ve 483 gr ağırlığında el ve parmak hareketlerini kısıtlayan 20 yılda yavaş büyüyen liposarkom sunulmaktadır. Liposarkomların tedavi seçeneği netlik kazanmamıştır. Elin damar ve sinirleri korunarak başarılı bir şekilde kitle cerrahi tedaviyle çıkarıldı. Postoperatif adjuvan radyoterapi (50 Gy doz) uygulandı. Cerrahi sonrası el fonksiyonları normale döndü ve 2 yıllık takipte rekürrense rastlanmadı. Literatürde bilinenler arasında en büyük liposarkom olgusudur.Item Open Access Olgu sunumu: Amyand herni(Uludağ Üniversitesi, 2011-02-17) Eser, Metin; Kılınç, İbrahim; Kıyak, GültenHerni, batın içindeki herhangi bir organın içinde bulunduğu kavitenin duvarındaki bir açıklıktan dışarı çıkması olarak tanımlanır. Amyand herni, inguinal herni kesesi içinde normal veya enflame apendiksin bulunduğu nadir bir durumdur. Kasık fıtığı olgularının yaklaşık %1’ inde görülür. İnguinal herni kesesi içerisinde apendiks varlığı ilk kez 1735 yılında Claudius Amyand tarafından tanımlanmış olup o tarihten bu yana onun ismine hitaben Amyand herni olarak adlandırılmaktadır. Amyand herni tanısı genellikle intraoperatif olarak konulmaktadır. Bu olguda sağ kasık fıtığı tanısı ile ameliyat edilen ve kese içinde apendiks vermiformisin gözlenip Amyand herni tanısı konulan 62 yaşında erkek hasta ve literatür bilgileri sunulmaktadır.Item Open Access Primer Mediastinal B Hücreli Lenfoma: Olgu Sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2011-02-28) Avcı, Nilüfer; Balcı, Mehmet Ali; Aytaç, Berna; Kanat, Özkan; Manavoğlu, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Medikal Onkoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Primer mediastinal B hücreli lenfoma (PMBL), mediastende timik meduller B hücrelerinden gelişen nadir görülen bir neoplazmdır. Tüm nonhodgin lenfomaların %2-3’ünü oluşturur. 1980’li yıllarda tanımlanmasına rağmen optimal tedavi tartışmalıdır. PMBL’da geç relaps nadir olup çoğunlukla tedavi sonrası ilk bir yılda gelişir. Ön mediastende kitle saptanan 33 yaşındaki kadın olguda çekilen positron emission tomografi sonucu ve yapılan biyopsi ile birlikte PMBL tanısı konuldu. Hasta 6 kür R-CHOP ve sonrasında mediastene radyoterapi ile tedavi edildi. Düzenli aralıklarla takip edilen olguda ilk bir yılın sonunda relaps gözlenmedi.Item Open Access Total diz protezi cerrahisinin nadir görülen bir komplikasyonu: femur boynu stres kırığı(Uludağ Üniversitesi, 2011-03-09) Özturan, Kutay Engin; Yücel, İstemi; Çakıcı, Hüsamettin; Şenocak, Efsun; Şahin, ÖzlemTotal diz protezi cerrahisi sonrası femur boynu stres kırıkları nadir görülür. Deplase olmayan ilk 2–3 hafta direkt radyografik değerlendirmede bulgu vermeyebilir, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve kemik sintigrafisi önem taşır. Total diz artroplastisi uygulanan 80 yaşında bayan hasta 3 ay sonra sol inguinal bölgede şiddetli ağrı ve topallama şikayeti ile başvurdu. Radyografide kırık lehine bulgu yoktu, manyetik rezonans görüntülemede sol femur boynu inferiorunda lineer düşük sinyal dansitesi şeklinde kırık hattı belirgin olarak görülmekteydi. Stres kırığı olan hastamızda tanı sonrası 6 hafta süreyle sol alt ekstremitesine yük vermesi engellendi. Onikinci aylardaki kontrollerde hastanın klinik şikayeti olmadığı görüldü. Sonuç olarak total diz artroplastisi sonrası, inguinal bölgede ağrısı bulunan yaşlı hastalarda şüpheci olunmalı; stres kırıkları açısından erken tanının morbidite ve mortaliteyi en aza indireceği unutulmamalıdır.