2015 Cilt 41 Sayı 3
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2015 Cilt 41 Sayı 3 by Type "Olgu bildirimi"
Now showing 1 - 6 of 6
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Girişimsel işlemler sonrası gelişen her böbrek yetmezliği kontrast madde nefropatisi midir?(Uludağ Üniversitesi, 2015-09-16) Gül, Cuma Bülent; Yıldız, Abdülmecit; Güllülü, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Bilim Dalı.Genelde klinisyenler girişimsel işlemler sonrasında ortaya çıkan her böbrek yetmezliğini kontrast aracılı nefropati olarak değerlendirme eğilimindedirler. Bu nedenle multisistemik bir hastalık olan ateroembolik renal hastalık sıklıkla gözden kaçar. Hastalık genelde yaşlı, aterosklerotik erkeklerde klasik triadı ile ortaya çıkar; girişimsel işlem, akut böbrek yetmezliği ve cilt bulguları. Bu olgu sunumu ateroembolik renal hastalığa dikkat çekmek için yapılmıştır.Item Open Access IgA nefropatili hastada staphylococcus aureus bakteriyemisi ve sefalosporin toksitesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-10-19) Ayar, Yavuz; Ersoy, Alparslan; Sayılar, Emel Işıktaş; Yavuz, Mahmut; Şahin, Ahmet Bilgehan; Akalın, Emin Halis; Göktaş, Sibel Yorulmaz; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.IgA nefropatisi dünya genelinde en sık görülen glomerülonefritler arasında yer almaktadır. Hastalık primer glomerülopati olarak ortaya çıkabileceği gibi hepatobiliyer, otoimmün hastalıklar, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar veya neoplaziler gibi sekonder nedenlere bağlı da ortaya çıkabilmektedir. Hastaların % 15-40’ı 10-20 yıl içinde son dönem böbrek yetmezliğine gidecek şekilde, renal disfonksiyonla kendini gösterebilir. IgA nefropatisi tedavisinde omega yağ asitleri, anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (ACE inh.) veya anjiotensin reseptör blokörleri (ARB), hidroksimetil glutaril (HMG) CoA redüktaz inhibitörleri ve immünsüpresif tedavi yer almaktadır. İmmünsüpresif tedaviye direnç oluşabilmekte, renal transplantasyona rağmen hastalık nüks edebilmektedir. Kronik renal yetmezlik gelişen hastalarda renal replasman tedavisinde kateterizasyon sonrası enfeksiyon riski yüksek olup bunlar arasında S. aureus ta yer almaktadır. S. aureus bakteriyemisi sonrası septik emboli, derin doku abseleri, infektif endokardit, septik tromboflebit vb. riski yüksektir. Olgumuzda IgA nefropatisi bağlı kronik renal yetmezlikli hastada gelişen S. aureus enfeksiyonuna sekonder septik kraniyal emboli ve sefalosporine bağlı ensefalopati gelişimi sunulmuştur.IgA nefropatisi dünya genelinde en sık görülen glomerülonefritler arasında yer almaktadır. Hastalık primer glomerülopati olarak ortaya çıkabileceği gibi hepatobiliyer, otoimmün hastalıklar, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar veya neoplaziler gibi sekonder nedenlere bağlı da ortaya çıkabilmektedir. Hastaların % 15-40’ı 10-20 yıl içinde son dönem böbrek yetmezliğine gidecek şekilde, renal disfonksiyonla kendini gösterebilir. IgA nefropatisi tedavisinde omega yağ asitleri, anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (ACE inh.) veya anjiotensin reseptör blokörleri (ARB), hidroksimetil glutaril (HMG) CoA redüktaz inhibitörleri ve immünsüpresif tedavi yer almaktadır. İmmünsüpresif tedaviye direnç oluşabilmekte, renal transplantasyona rağmen hastalık nüks edebilmektedir. Kronik renal yetmezlik gelişen hastalarda renal replasman tedavisinde kateterizasyon sonrası enfeksiyon riski yüksek olup bunlar arasında S. aureus ta yer almaktadır. S. aureus bakteriyemisi sonrası septik emboli, derin doku abseleri, infektif endokardit, septik tromboflebit vb. riski yüksektir. Olgumuzda IgA nefropatisi bağlı kronik renal yetmezlikli hastada gelişen S. aureus enfeksiyonuna sekonder septik kraniyal emboli ve sefalosporine bağlı ensefalopati gelişimi sunulmuştur.Item Open Access Kalp pili yerleştirilmesi sonrası gelişen kompleks venöz darlığın perkütan yolla geçilmesinde seeker crossing support kateterin nadir kullanımı(Uludağ Üniversitesi, 2015-10-12) Kaçar, Emre; Şanal, Bekir; Nas, Ömer Fatih; Hacıkurt, Kadir; Sağ, Saim; Erdoğan, Cüneyt; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.Kalp pilinin yerleştirilmesi sonrasında ortaya çıkan en yaygın komplikasyonlar venöz tromboz ve venöz darlıktır. Son yıllarda, perkütan yaklaşım santral venöz darlıkların tedavisinde etkili bir tedavi seçeneği olmaktadır. Perkütan yolla standart yöntemlerle vasküler kompleks darlıkların geçilemediği durumlarda Seeker crossing support kateter (SCSK) (Bard PV, Tempe), üstün uç yapısıyla alternatif iyi bir yöntem olabilir. Yazımızda; kalp pili implantasyonu sonrası sol subklavian ve brakiosefalik vende gelişen oklüzyonun standart perkütan yöntemlerle geçilememesi üzerine SCSK kateterle darlığın başarılı şekilde geçilmesi ve santral venöz sistemde rekanalizasyonun sağlanması sunulmaktadır.Item Open Access Maligniteyi taklit eden ksantogranülomatöz kolesistit olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2015-11-25) Kafadar, Mehmet Tolga; Değirmencioğlu, Gürkan; Yardım, SerdarKsantogranülomatöz kolesistit safra kesesinde düzensiz duvar kalınlaşması ile karakterize kronik bir hastalıktır. Kese duvarında ciddi proliferatif fibrozis, perikolesistik infiltrasyon ve enflamasyon mevcuttur. Genellikle safra kesesi taşları ile birliktelik gösterir. En sık 60-70 yaşlarda ve çoğunlukla da kadınlarda görülür. Taşa bağlı tekrarlayan iltihabi atakların ve bilier stazın etyolojide rol oynadığı düşünülmektedir. Ksantogranülomatöz kolesistit, yapısı ve makroskopik görüntüsü ile safra kesesi malignitelerini taklit edebilir. Ameliyat öncesi veya ameliyat sırasında doğru tanının konulması oldukça önemlidir. Bu durum, hastayı gereksiz bir majör cerrahiden ve bunun sonucunda oluşabilecek komplikasyonlardan koruyacaktır. Kesin tanı histopatolojik inceleme ile konur. Bu yazıda, taşlı kolesistit ön tanısıyla ameliyata alınan, intraoperatif ayırıcı tanıda güçlük çekilen ve postoperatif histopatolojik inceleme ile kesin tanı alan bir olgu, literatür eşliğinde irdelendi.Item Open Access Nadir bir hipotiroidi nedeni: Ektopik tiroid(Uludağ Üniversitesi, 2015-11-10) Demirtaş, Coşkun Özer; Şişman, Pınar; Sınır, Sercan; Gül, Özen Öz; Ersoy, Canan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı.Tiroid dokusu embriyolojik hayatta tiroglossal duktusun içinden geçerek normal pretrakeal lokalizasyonuna inmektedir. Tiroid dokusunun embriyolojik gelişim defekti sonucu başka lokalizasyona anormal göçü sonucu ektopik tiroid dokusu oluşur. Burada 27 yaşında submental yerleşimli lingual tiroid dokusu saptanan, çocukluk çağından beri hipotiroidi nedeniyle takip edilen bir kadın hasta sunulacaktır. Yapılan boyun ultrasonografisinde normal lojunda tiroid dokusu saptanmamış, tiroid sintigrafisinde ise submental bölgede 1.5 cm’lik radyofarmasötik aktivite tutulumu saptanmıştır. Klinik değerlendirme ve görüntüleme yöntemleri ile submental yerleşimli ektopik tiroid dokusu tanısı aldı. Bası semptomları tariflemeyen hasta L-tiroksin replasman tedavisi ile takibe alınmıştır. Hipotiroidinin nadir bir nedeni olarak ektopik tiroid, özellikle erken yaşta başlayan hipotiroidik hastalarda akla gelmelidir.Item Open Access Pelvik yerleşimli sekonder kondrosarkom: Olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2015-10-09) Bilgen, M.Sadık; Kasab, Ayşe Aycan; Toğaç, Soner; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı.Tüm kemik tümörlerinin %10-15 ini oluşturan osteokondrom iskelet sisteminin en sık görülen iyi huylu tümörüdür. Nadiren olguların %1' inden azında kondrosarkom gelişimi görülür. Olgumuz 27 yaşında kadın hasta karın ağrısı şikayetiyle takip edilirken yapılan tetkiklerde sol superior pubik ramustan köken alan, büyük kısmı intrapelvik yerleşimli, kraniokaudal uzunluğu 176 mm, sağ-sol diameteri 158 mm olan kitle tespit edildi. Yapılan biyopsi sonucunda kondrosarkom tanısı alan hastanın kitlesi geniş cerrahi eksizyon ile rezeke edildi Hastanın 2. dekatta kadın olması, kondrosarkomun nadir görülen pelvik osteokondroma sekonder gelişmesi, büyük bölümü intrapelvik yerleşim gösteren kitlenin, sadece karın ağrısı şikayetine sebep olması nedeniyle erken tanı konmasında güçlük ve gecikme, buna bağlı kitlenin büyüklüğü nedeniyle multidisipliner yaklaşım gerektirmesi nedeniyle tartışmayı amaçladık.