International Journal of Social Inquiry
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/3646
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 336
- Results Per Page
- Sort Options
Item 2020 Sosyoekopolitik gençlik araştırması: İstanbul ili örneğinde gençlerin ekonomik ve siyasal eğilimleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-20) Yaşar, İbrahim Halil; Demirkol, Fırat; Daşdemir, Esat; Türkdoğan, Tuğçe GürTürkiye Cumhuriyeti gündemini meşgul eden konulardan biri de gençlerin görüş, düşünce ve tercihleridir. Sosyal, politik ve ekonomik alanda alınacak karar ve tercihlerin uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği için gençlerin görüş ve düşüncelerine hitap etmesi elzemdir. Bu çalışma devlet kurumlarına güvenmeyen ve politik kararsız olan gençlerin demografik, sosyal ve ekonomik profillerini çizerek; ilgili grubun beklentilerini ortaya koymaktadır. Böylece uzun vadeli planlar için politika yapıcılara referans olmak amaçlanmıştır. 18-30 yaş arası İstanbul’da yaşayan gençlerin siyasal seçimlerde oy kullanmayan ya da kararsız kalan kısmı içerisinde bulunan ve genel olarak güvensizler ya da tercihsiz politikler olarak adlandırılabilecek olan kişilerin 2020 Sosyoekopolitik Gençlik Araştırması sorularına verdikleri cevaplar değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında İstanbul ilinde ikamet eden gençlerdeki kurumlara güvensizlik ve politik kararsızlık eğilimi ve bunun sosyal, siyasal ve ekonomik nedenleri incelenmiştir. Çalışma kapsamında kararsız ve güvensiz olarak ayrılan grupların gençler arasında dağılımları verilmiştir. Elde edilen verilere göre “Güvensiz” ve “Kararsız” olarak adlandırılan kesimlerin gençler arasında önemli bir grubu temsil ettiği ve bu grubun benzer eğilimler gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu benzerlik, “Güvensiz” ve “Kararsız” bireylerin ayrı bir grup olarak değerlendirilmesini gündeme getirmektedir. Dolayısıyla bu iki grubun davranışlarının tespiti, bu grupları anlamak adına önemli bir hal almaktadır. Çalışma içerisinde karar alıcıların, bu gruplara yönelik gerekli politikalar uygulayarak güvensizlik duygusunu azaltması ve böylece grupların ülkelerine ve yaşadıkları topluma bağlılıklarının yükseltmesi önerilmiştir.Item 3B Yazıcı: Atlantik ve Avrasya rekabetinde yeni bir faktör(Uludağ Üniversitesi, 2016-11-04) Korkmaz, BurakÜretim ilişkileri, organize edilmiş insan hayatının seyrinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle üretim ilişkilerinde yaşanan değişimler, beraberinde sosyal, kültürel ve siyasi değişimleri de getirmektedir. Çalışmanın amacı üretim ilişkilerini değiştireceğine inanılan 3B Yazıcı teknolojisinin diğer faktörlerle beraber incelenmesi ve sonuçlarının Atlantik & Avrasya rekabeti açısından değerlendirilmesidir. Bu bağlamda, 3B Yazıcı teknolojisinin gelecekte Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) açısından sosyo ekonomik sorunları tetikleyebileceği ve bu durumun yaşamsal bir tehdit olarak değerlendirilmesi gerektiği savunulmaktadır.Item ABD’nin Kuzey Kore politikası çerçevesinde nükleersiz bir Kuzey Kore mümkün mü?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-10) Çokgüçlü, Yasemin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı.; 0000-0002-3695-088XABD yıllardır Kuzey Kore politikasını, Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinin uluslararası hegemonyasına meydan okumasına bağlı olarak şekillendirmiştir. ABD’nin Kuzey Kore politikasının öngördüğü farklı stratejilere rağmen Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinin durdurulması girişimleri yetersiz kalmıştır. Bu çalışmada, ABD’nin güvenlik politikası yaklaşımı doğrultusunda, 1990’lı ve 2000’li yıllarda geliştirdiği stratejilerden, Çerçeve Anlaşması ve Altı Taraflı Müzakere görüşmeleri gibi çoklu mutabakat süreçlerinden yararlanarak, ABD’nin nükleersiz bir Kuzey Kore oluşturma yaklaşımları açıklanmaktadır. Çalışma, ABD’nin Kuzey Kore politikasının Kuzey Kore’yi nükleersizleştirmede başarısız olduğunu iddia etmektedir. Kuzey Kore’nin, ABD girişim ve yaptırımlarına rağmen nükleer faaliyetlerine devam ederek nükleer silah sahibi bir güç olması, nükleer gücünden vazgeçmeyeceğinin en önemli göstergesidir. Bununla beraber, dönemsel olarak Kuzey Kore’nin bazı tavizlerde bulunduğu gözlemlense bile, ABD politikasının nükleersiz bir Kuzey Kore’yi mümkün kılamamasının sebebinin, hem Kuzey Kore’nin nükleer silah edinmesindeki temel sebeplerde hem de ABD’nin Kuzey Kore’ye yönelik verimsiz değerlendirmeleri sonucu geliştirilen yetersiz politikalarda yattığı görülmektedir.Item Accountability through the annual reports of state universities in Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2017-10-20) Engin, Rıdvan; Demirbaş, Tolga; Uludağ Üniversitesi/İktisadi İdari Bilimler Fakültesi/Maliye Bölümü.State universities in Turkey have been implementing performance-based budgeting system for about ten years. The system aims to improve the effectiveness of service delivery by enabling universities to allocate their resources according to their own specific objectives taking into account the views of their stakeholders. This system, which is based on outputs and results, requires state universities to disclose their performance level to the public through annual reports. The evidence on the accountability level of state universities in Turkey is very scarce. Therefore, this study aims to demonstrate to what extent the state universities in Turkey can account for their stakeholders through the annual reports they published. The authors conducted a content analysis of performance audit reports on 59 state universities published by the Turkish Court of Accounts, the external audit body, to achieve this goal.Item Acting together for another world? Anti-globalisation and labour organisations(Uludağ Üniversitesi, 2008) Queux, Stéphane LeThis article considers the extent to which the anti-globalisation movement might contribute to a revival of labour politics. The starting point is an awareness that trade unions and anti-globalists do not necessarily see eye to eye so that any assumption that they can readily join forces becomes problematical. Four fault lines are identified in relation to key areas of concern: i) political alternatives; ii) participatory democracy; iii) organic cohesion and inclusion; and iv) the renewal of activism. It is pointed out that while – in the view of leading analysts in this field of inquiry – the anti-globalisation movement does indeed offer a potential source and impetus for a revitalisation, this is no tame option, especially in the context of labour corporatism. However, a sensible shift in the way in which the international trade union organisations have recently been approaching these issues may signal a repositioning of labour as a catalyst of solidarity.Item Adil Dünya inancı üzerine bir polemos(Uludağ Üniversitesi, 2017-10-10) Topuz, Arzu Gül; Uca, Onur; Topuz, MetinBu çalışmanın temel amacı, insan için kaçınılmaz olan dünyayı değerlendirme ve anlamlandırma etkinliğinin bir biçimi olarak Lerner’ın “Adil Dünya İnancı” tezini psikolojik, felsefi ve sosyolojik bağlamda değerlendirmektir. Elbette söz konusu değerlendirmeyi bütün perspektifleri serimleyecek biçimde burada ele almak olanaklı değildir, bu nedenle belirli açılardan sınırlandırılmış ve fakat birbirine seslenen bir tartışma ağı kurulmaya çalışılmıştır. Bu tartışma düzleminin ilk dokusunu psikolojik değerlendirme oluşturmaktadır. Burada genel olarak adil dünya inancı tezinin dayanakları ve günlük hayatın idame edilmesindeki düzenleyici rolüne farklı açılardan değinilmiştir. İkinci dokuyu söz konusu tezi, bir yapısöküme uğratma olanağını yoklamak adına Nietzsche’nin sürü ahlakı perspektifinden değerlendirmek oluşturmaktadır. Üçüncü doku bağlamında aynı zamanda kişilerarası ilişkiler açısından önemi olan adil dünya inancı tezi, toplumsal değerlendirme dünyasının bileşenleri açısından ele alınmıştır. Bu bağlamda çalışmanın ikincil amacını disiplinler arası bir çoksesliliğin olanağını sağlamak olduğu söylenebilir.Publication Ahıska Türklerinin göç, göçmen, sürgün, vatan ve Türkiye kavramlarıyla ilgili metaforik algıları: Fenomenolojik bir araştırma örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-08-12) Şahin, TamillaAhıska Türkleri, sürgüne gönderildikleri tarihten günümüze kadar kendi yurtlarına dönmelerine yönelik çeşitli hükümetlerin girişimlerine rağmen, sürgün edildikleri veya göç ettikleri bölgelerde hala diken üstünde yaşamaktadırlar. Buna bağlı olarak, sürgün veya göç sürecini bizzat yaşamış olan Ahıska Türklerinin göç ve göçle ilgili diğer kavramlar için ürettikleri metaforlar, göç süreçlerini ve genel manada göç olgusunu anlamada yardımcı birer unsurdur. Nitel araştırma yöntemlerinden biri olan Fenomenoloji deseni ile yürütülen bu araştırma, Bursa, İstanbul ve Antalya illerinde gerçekleştirilmiştir. Ahıska Türklerinin göç, göçmen, sürgün, vatan ve Türkiye kavramlarına ilişkin metaforik algılarını ortaya koymayı amaçlayan çalışmanın örneklem grubunu, 88 Ahıska Türkü oluşturmaktadır. Katılımcıların göçle ilgili kavramlara dair ürettikleri metaforlar ve metaforu konuya bağlayan özellikler, yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmış ve elde edilen veriler içerik analizi tekniğiyle analiz edilmiştir. Sonuç olarak Ahıska Türklerinin ‟göç” için 50, ‟göçmen” için 45, ‟sürgün” için 54, ‟vatan” için 33 ve ‟Türkiye” için 36 farklı metafor ürettikleri görülmüştür. Katılımcıların ürettikleri metaforlar ve bu metaforları konuya bağlayan açıklamalar dikkate alınarak toplamda 14 kavramsal kategori oluşturulmuştur.Item Almanya’da radikal sağın yükselişi: Almanya için alternatif partisi, popülizm ve demokrasi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-11) Aknur, MügeAlmanya için Alternatif Partisi’nin (Alternative für Deutschland – AfD) kısa sürede güçlenmesine 2009 avro krizi, Avrupa Birliği’nin (AB) Almanya’nın iç siyasetine artan müdahalesi, 2015 yılında başlayan göçmen ve mülteci krizi, artan terör saldırıları ve Almanların kendi kimliklerini koruma çabaları neden olmuştur. AfD, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman Parlamentosu’na girmeyi başaran ilk radikal popülist sağ partidir. AB, göç ve İslam karşıtı politikalar izleyen AfD, 2017 genel seçimlerinde oyların %12,6’sını alarak parlamentoda üçüncü parti olmuştur. AfD’nin bu hızlı yükselişi halkta partinin Alman demokrasisine zarar vereceği konusunda yaygın bir kaygı oluşturmuştur. Bu çalışmanın amacı, AfD’yi Cas Mudde’nin (2007: 22) popülist radikal sağ ideolojinin üç bileşeni olarak tanımladığı “popülizm, yerlicilik ve otoriterlik” çerçevesinde inceleyerek partinin Alman demokrasisini zayıflatıp zayıflatamayacağını tartışmaktır. Bu amaçla makale, parti programı ve politikacılarının söylemleri üzerinden AfD’nin toplumu “biz” ve “öteki” şeklinde kutuplaştıran “popülist politikalarını” ve ülkesinde sadece Alman halkının yaşaması gerektiğini belirten ve diğerlerini ulusal kimlik ve Alman kültürüne tehdit olarak gördüğü “yerlicilik politikalarını” incelemektedir. Ayrıca “ötekini” kabul etmemek için önerdiği otoriter hukuki düzenlemeleri analiz etmektedir. Çalışma bu “popülist” politikaların yerleşik Alman demokrasisine özellikle siyasal çoğulculuk, siyasi haklar ve kişisel özgürlükler konusunda tehlike oluşturduğuna ancak Alman anayasasında alınan önlemlerin ve Alman siyasi kültürünün bu tehlikeyi asgariye indirdiğini savunmaktadır.Item An exploratory study of female juvenile offenders: Harris County, Texas, 1993-2004(Uludağ Üniversitesi, 2009) Jackson, Valerie D.; Foster, Jennifer N.; Taranath-Sanghavi, Moni; Walker, Bonnie J.Female offenders are the fastest growing population in the criminal justice system. The purpose of this study is to determine the month or months that most female juvenile offenses occur in Harris County (the largest county in the State of Texas), identify the average age of the offender, investigate the possibility of a relationship between ethnicity and referrals for offense of females identified in this population, evaluate the rate of increase/decrease of female juvenile referrals to the Harris County Juvenile Probation Department annually and over an 11-year period. The researchers obtained system information (offense date, age, date of birth and race) for 18,790 female juvenile offenders that were referred to the Harris County Juvenile Probation Department (HCJPD) from 1993-2004. The results indicated that during the 11-year time frame, the profile of juvenile offender became older (average age being 10 in 1993 and 14.5 by 2004) and more likely to be a minority (Latina or African American). Also, the month in which female juvenile offenders were most frequently referred to HCJD was December, followed by March and April. An evaluation of female juveniles referred between 1993 – 2004 to HCJPD compared to the Harris County female juvenile population showed a disproportionate representation of African American females entering the juvenile justice system for the first time. Finally, there was a significant increase in referrals seen from 1999 (878 referrals) to 2000 (3,408 referrals). Factors that may have contributed to these findings included: sexual, emotional, and physical abuse; mental illness, societal trends′, and juvenile laws and regulations.Item Ana hatlarıyla paradan başka borçları havî ilâmların icrası(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-09-29) Seyhan, N. Aybike; Bursa Uludağ Üniversitesi/Hukuk Fakültesi.Taraflar arasındaki hukukî ilişkilerden doğan borçlar her zaman para borcu olmayabilir. Örneğin bir inşaatın yapılması, velâyeti anneye verilen çocukla babanın kişisel ilişki kurulmasının sağlanması veya düğünde takılan ziynet eşyalarının iadesi gibi borçlar bunlardandır. Bu borçlar, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu 24-31. maddeleri arasında taşınır teslimine, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki tesisine, taşınmaz tahliye ve teslimine, bir işin yapılmasına veya yapılmamasına, irtifak haklarına ve gemilere ilişkin ilâmlar olarak sayılmıştır. Paraya ilişkin borçların icraya konu olabilmesi için bir ilâma ihtiyaç duyulmamasına rağmen, paradan başka borçların icraya konulabilmesi bir ilâma dayanmasını gerektirmektedir. Mahkeme tarafından verilen, kural olarak, nihai mahiyetteki hükmün kural olarak kesinleşmesi aranmamaktadır. Böylelikle elinde paradan başka bir borcu ihtiva eden ilâm ile icra dairesine gelen alacaklı, eğer icra emrinin borçluya tebliğinden itibaren yedi gün içinde alacağına kavuşamazsa; devreye tazyik hapsi, fizikî zor ve fiili haciz müesseseleri girecektir.Item Anadolu Miken seramiği geometrik motif repertuvarına genel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2016-10-13) Ünsal, Nur Deniz; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Arkeoloji Bölümü.M.Ö. ikinci binyılın ikinci yarısında, Anadolulu halkların Kıta Yunanistan ve Adaların çağdaş kültürleri ile ticaret nedeniyle yakın bir bağlantı içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlantıların belirlenmesinde önemli göstergelerden biri, özellikle Batı Anadolu’da gerçekleşen kazılar sonucunda ele geçen yerli ve ithal Miken seramikleridir. Bezeme motifi olarak kullanılan dalgalı çizgiler, sınırlı ve bağlantılı yarım daireler, ağ, dama tahtası, zigzag, üçgen ve panel triglif motifleri gibi geometrik motifler, yaygın olarak, geniş bir zaman sürecinde kaplar üzerinde yer almıştır.Item Anadolu’daki bazı aziz kültlerinin Geç Antik Çağ sonrasında Kuzeybatı Karadeniz’in sosyoekonomik ve dini yapısına katkısı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-28) Yılmaz, Sinan; Gür, DurmuşGeç Antik Çağ’da Anadolu’da birçok dini kültün etkisi görülmektedir. Azizler özellikle, Anadolu ve imparatorluk sınırlarındaki çoğu yerleşimin dini yapısının gelişmesine ve şekillenmesine etki ederek dini yapıların inşa edilmesini hızlandırmıştır. Bu durum kentlerin gelişmesine ve zamanla zenginleşmesine katkı sunmuştur. Farklılık gösteren aziz kültleri, Anadolu’nun diğer bölgelerinde olduğu kadar Karadeniz ve yakın çevresinde de büyük öneme sahiptir. Karadeniz Bölgesi’nde etkin güce sahip olan azizlerin, inanış kapsamında pagan kültleri ve yerleşik inançlarından etkilendikleri belirlenmiştir. Batıdan doğuya Karadeniz Ereğlisi, Safranbolu, Bartın, Amasra, Sinop gibi çeşitli yerlerde görülen; Alypios Stylites, Georgios, Hyakinthos, Hypatius, Anthimus, Niketas, Nikholaos, Philaretos, Phokas, Stephanos ve Theodoros gibi bazı azizlerin, bölgenin dini inanışı, yapılaşması ve sosyoekonomisine katkısı incelenmiştir.Publication Approaching Huxley’s prognosis: The subjugation of science to propaganda(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-29) Krupa, HenrietaIn the previous century, Sigmund Freud developed a method called psychoanalysis. By analyzing dreams, exploring the unconscious processes of the mind, and practicing the free association method, he came up with theories about human nature. According to Freud, powerful instinctual drives govern individuals and masses. He was called the archeologist of mind and argued that these primitive drives are remnants of the human’s animalistic past. If not repressed and controlled, they would have led societies into destruction and chaos. The article offers a historical overview and reflects on how authorities used psychoanalytic and scientific findings on group behavior to manipulate and control masses and eventually, to foster consumerism. The article also discusses the reasons why the Freudian theory of repression, initially serving the system of power, gradually failed to do so and thus, discusses the historical context that explains the transition into the ideology of the liberated self to serve financial purposes. Finally, the article suggests that consumerism, governing many contemporary societies, is a political ideology, not much different from types of mass control generally associated with totalitarianism.Item Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde vergi teşvikleri ve etkinliği: Türkiye uygulaması(Uludağ Üniversitesi, 2016-10-11) Ömür, Özgür Mustafa; Giray, Filiz; Uludağ Üniversitesi/İktisadi İdari Bilimler Fakültesi/Maliye Bölümü.Günümüz ekonomilerinde, teknolojik yenilikler ülkelerin gelişmesi için önemli unsurlardan biridir. Ülkeler teknolojik yeniliklere sahip olabilmek için araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine yatırım yapmalıdır. Piyasa başarısızlığı nedeniyle, Ar-Ge yatırımlarını teşvik etmek amacıyla ülkeler bazı teşvik araçları kullanırlar. Bu araçlardan birisi de vergi teşvikleridir. Türkiye 2000’li yıllarda Ar-Ge faaliyetlerine yönelik önemli vergisel teşvikler sağlanmıştır. Bu teşvikler genellikle Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergi indirimi ve istisnası şeklindedir. Bu çalışmada söz konusu teşvik politikaları ve bu politikaların etkinliği kapsamlı olarak incelenecektir.Item Arif Dirlik’in düşüncesinde neoliberal küreselleşmenin eleştirisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-05) Elmalı, Elif Bengi Akkuş; Bursa Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı.; 0000-0002-6582-10911980’li yıllardan itibaren yeniden canlanan ulus ötesi üretim/ticaret ve güçlenen kapitalist hedeflerle kendini gösteren neoliberal politikalar, modern dönemin disipline yapısından sıyrılıp; toplumsal alanın örgütlenmesinin önemini vurgulayarak ekonomik ve politik amaçlarını gerçekleştirebilmek adına öznelerin bizzat katılımlarının ve aidiyetlerinin kazanımı üzerine kurulu, tüm küreyi farklılıkların ötesinde üst bir toplumsal alan içerisinde bütünleştirmeyi hedefler. Bu yeni dönem, klasik modern dönemin aksine toplumları ikili karşıtlıklar içerisinde kategorize etmeden ve ötekileştirmeden küresel toplum içerisine kendi rıza ve farklılıklarıyla dâhil eder. Böylelikle neoliberal küreselleşme, heterojenliğin ve çok merkezli bir yapının görünür olduğu bir düzeni mümkün kılar. Fakat aynı zamanda tüm bu farklılıklar, oluşan küresel toplum içerisinde onun anlam ve sembol dünyalarıyla birleşerek aslında bir noktada ona dönüşmeye ya da melezleşmeye başlamaktadır. Yeni bir paradigma olan neoliberal küresel dönem getirdiği kaotik ve parçalı yapısıyla modernitenin Avrupamerkezci temellerini sarssa da düşünsel ve toplumsal bağlamda ondan tam anlamıyla kopmamıştır. Bu bağlamda, bu yeni düzeni “küresel modernite” kavramı üzerinden eleştiren Arif Dirlik’e göre neoliberal küreselleşme, dünyayı çoklukların görünür olduğu çok merkezli bir yapı olarak tahayyül ederken aynı zamanda bu farklılıkların getirdiği hareketlenmeleri kontrol altında tutabilmek adına özneleri ve toplumların aidiyetlerini kazanmaya ve kontrol altında tutmaya çalışmakta ve bütünleşmeyi, parçalanmayla eşanlı olarak ortaya koymaktadır. Bu durumda küreselleşme modernitenin yapı bozumu üzerinde yükselse de onu yeniden yorumlamanın ötesine gidememiştir.Item An Aristotelian approach to Aristophanes’ Lysistrata(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-10-12) Ayyıldız, Nilay ErdemComedy, which developed as a literary genre after tragedy, is a popular dramatic form in ancient Greek literature. In accordance with the periods of time through which it differs, comedy as a genre is divided into three types; Old Comedy, Middle Comedy and New Comedy. Regarded as a surviving manuscript of Old Comedy, Aristophanes’ Lysistrata provides evidence about the features of Old Comedy. Therefore, the aim of the study is to examine the play by focusing on the features which Aristotle seeks in a tragedy, which he regards as the best dramatic form. Through an Aristotelian reading of the play, the study reveals that although the play as comedy shares a lot of features with tragedy, it differs from tragedy in terms of content, language and characters.Publication Article 2 of Double Taxation Agreements and the Fate of Digital Service Taxes. International Journal of Social Inquiry(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-28) Kara, Mustafa CemilArticle 2 of double taxation agreements (DTAs) is intended to ensure covered taxes under a DTA. Article 2 is significant since the legal protection provided by DTAs is limited only to the scope of DTAs. However, the wording of Article 2 may lead to confusion and uncertainty for taxpayers in terms of taxes within the scope of DTAs. In recent years, there has been a widespread trend of excluding digital service taxes (DSTs) from DTAs due to the lack of a global consensus on a common solution. This has refocused attention on Article 2. The fact that there is a scarcity of research on Article 2 raises concerns about what will happen if different types of taxes emerge over time. In this article, some important points and Türkiye’s approach related to Article 2 and Türkiye’s DST law which sometimes causes ambiguities and uncertainties for taxpayers were highlighted. This article also aimed to enhance a common understanding of the logic of the term ‟taxes covered.” The research employed the descriptive research method, primarily utilizing the OECD Model Tax Convention (MTC) and its commentary, as well as prominent academic studies in the field and the Turkish DST lawItem Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları ışığında üçüncü devlet vatandaşlarının aile birleşimi hakkına ilişkin değerlendirmeler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-03-04) Özgenç, Zeynep; Bursa Uludağ Üniversitesi/Hukuk Fakültesi/Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı.Aile birleşimi, menşe devlet ülkesinde yasal olarak ikâmet eden bir yabancının, aile üyelerinin, bu devlette aile birliğinin oluşması için, ailenin meydana gelişinin ikâmet edenin, ülkeye girişinden önce ya da sonra olmasına bakılmaksızın, aile birliğini korumak üzere ev sahibi devlete girişi ve ikâmet etmesidir. Bu sayede, yabancının Avrupa Birliği’nin temel amaçları doğrultusunda sosyal ve ekonomik uyumu da temin edilmeye çalışılmaktadır. Yürürlükteki mevzuatta üye devlet vatandaşları ile üçüncü devlet vatandaşları açısından aile birleşiminin şartları ve sonuçları farklı şekillerde düzenlenmiştir. Diğer yandan, Türk vatandaşlarının aile birleşimine ilişkin öncelikle ve doğrudan Ortaklık Mevzuatı uygulanmaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı ise aile birleşimini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında temel hak olarak kabul etmekte ve aile birleşimine ilişkin bu farklı düzenlemelere dair uyumlaştırıcı kararlar almaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, üçüncü devlet vatandaşlarının aile birleşimine ilişkin Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarını incelemektedir.Item Avrupa Birliği Hukuku ve Avrupa Birliği Adalet Divanı içtihatları ışığında ticari şirketlerin yerleşme ve serbest dolaşım özgürlüğü(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-28) Konyalı, Sinan Can; Uludağ Üniversitesi/Hukuk Fakültesi/Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı.Avrupa Birliği Ortaklık Mevzuatı’nda gerçek kişilere tanınan serbest dolaşım özgürlüğü, Kurucu Andlaşma’da yer alan hükümler gereğince tüzel kişilere de uygulanabilir niteliktedir. Bu durumun sonucu olarak herhangi bir Birlik üyesi devlette kurulan bir ticari şirket, Birlik’e üye diğer devletlerde, herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmaksızın ticari faaliyette bulunabilecektir. Serbest dolaşım ve yerleşme özgürlüğü tüzel kişilerde, şirket merkezinin bir ülkeden diğerine taşınması; ya da diğer ülkelerde şube veya bağlı şirket açılması yoluyla sağlanmaktadır. Üye devletler, serbest dolaşım ve yerleşme özgürlüğü ilkesi uyarınca yabancı şirketlerin, ülkelerinde ticari faaliyette bulunmasına kısıtlama getiren iç hukuk hükümlerinden kaçınmak durumundadır. Tüzel kişilere tanınan bu iki hakkın altında yatan temel gaye ise yerli-yabancı şirket ayrımının ortadan kaldırılması suretiyle sermaye akışının hızlandırılması ve ortak pazar ekonomisinin sağlanmasıdır. Ancak üye devletlerin iç hukuk hükümleri ve kanunlar ihtilafı mevzuatlarındaki farklılıklar, uygulamada büyük sorunlara yol açmaktadır. Çalışmanın konusunu da; uygulamada karşılaşılan bu sorunların Ortaklık Mevzuatı ve Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları ışığında incelenmesi oluşturmaktadır.Item Avrupa borç krizinin yerel yönetim maliyesine etkileri: Avrupa Birliği ülkeleri 2010-2015 dönemi analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-11) Aslantaş, M. Fatih; Korlu, R. KutluEkonomik krizler son yüzyılda fazla karşılaşılan bir olgu olarak ekonomistler için önemli bir araştırma konusudur. Ayrıca ekonomik krizler, genel anlamda ülkelerin makroekonomik parametrelerinde negatif etkiler meydana getirmektedirler. Bu negatif etkilerden biri de yerel yönetimlerin mali yapısı üzerinde meydana gelmektedir. Vatandaşlara en yakın hizmet veren kamu idareleri olan yerel yönetimlerin ekonomik krizle birlikte mali yapılarındaki etkileşim değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bu amaçla çalışmanın amacı makroekonomik etkileri olumsuz olan ekonomik krizlerin yerel yönetimlerin maliyelerinde ne tür etkiler bıraktığının tespit edilmesidir. Bu tespitin yapılması için “Avrupa Borç Krizi” örnek olarak seçilmiş ve PIIGS ülkelerinin de içinde yer aldığı Avrupa’daki on beş ülkenin krizin en yoğun olduğu “2010-2015” yılları arasında yerel yönetim bütçelerindeki negatif dönüşüm gözlenmiştir. Sonuç olarak bahsedilen dönemde bu ülkelerin yerel yönetimlerinin gelir ve harcamalarında daralmalar olduğu ve yaşanan ekonomik krizlerden ciddi anlamda etkilendikleri tespit edilmiş ve yerel yönetimlerin krizlerden daha az etkilenmesi için neler yapılması gerektiği hakkında çeşitli önerilerde bulunulmuştur.