2009 Cilt 23 Sayı 2
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2009 Cilt 23 Sayı 2 by Subject "Koyun"
Now showing 1 - 3 of 3
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Entansif koyunculukta besleme(Uludağ Üniversitesi, 2009) Alçiçek, Ahmet; Yurtman, YamanKoyunlar, doğal olarak çok çeşitli yemleri otlama kabiliyetinde olup diğer tarım hayvanlarından çok daha fazla oranda kaba yem tüketmektedirler. Nitekim ülkemizde yetiştirilen koyunların toplam yem gereksiniminin yaklaşık % 90’nının kaba yemlerle karşılandığı bilinmektedir. Koyun yetiştiriciliğinde başarı, büyük ölçüde koyun başına büyütülen kuzu yüzdesi ve pazara sunulan kuzu miktarı ile ölçülmektedir. Bu kriterleri etkileyen en önemli faktör koyunların beslenmesidir. Nitekim koyunların yıllık yem giderleri tüm üretim maliyetlerinin % 60-70’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle, süt, et ve yapağı verimini artıran ideal bir koyun yemi, besin maddelerince zengin, düşük maliyetli, hayvan tarafından sevilerek tüketilmeli ve toksik olmamalıdır. Bu makalede, koyunların beslenmesi; gelişmekte olan koyunların beslenmesi, kuru dönemde besleme, flushing beslemesi, gebe hayvanların beslenmesi ve laktasyondaki koyunların beslenmesi başlıklar altında incelenmiş ve besin madde gereksinimleri enerji, protein ve mineral olarak sınıflandırılmıştır.Item Open Access Koyunculukta yeni üretim teknikleri(Uludağ Üniversitesi, 2009) Emsen, Ebru; Koşum, NedimMevcut koyun varlığı ile dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alan Türkiye, kültür ırkı ve melezlerinin düşük oranda olması ve yerli ırk koyunların verim düzeylerinin düşüklüğü nedeni ile hayvansal üretim açısından istenilen düzeyde bulunmamaktadır. Günümüzde biyoteknolojik yöntemler kullanarak hayvan ıslahını hızlandırmak ve hayvanların verim düzeylerini artırmak mümkün görülmektedir. Islah stratejilerinin verim artışlarına etkisi ve kazandırdığı hız ise seçilen yöntemler itibariyle farklılık göstermektedir. Teknolojik ve ekonomik nedenlerden dolayı geleneksel yönetmelerde ısrarlı olan gelişmekte olan ülkelerin verim özelliklerinde kaydettikleri gelişmenin ABD, Avrupa ve Okyanusya ülkelerinde kazanılan genetik ilerleme ile karşılaştırıldığında bir hayli geride kaldığı görülmektedir. Genetik ilerlemede arzu edilen standartlara en kısa sürede ulaşmak ancak biyoteknolojinin sunduğu imkânlardan faydalanarak mümkün olmaktadır. Son 10-20 yıldır hızlı bir gelişme sürecine giren biyoteknoloji hayvancılıkta yoğun bir uygulama alanı bulmuştur. Yardımcı üreme teknolojisinde (YÜT) başvurulan modern teknikler, yeni gen kaynaklarının elde edilmesi, mevcutlarının ıslahı ve koruma programları kapsamında kullanılmaktadır. Yardımcı üreme teknolojilerinin konularını kızgınlık senkronizasyonu, süperovulasyon, suni tohumlama, in vitro fertilizasyon, in vivo ve in vitro embriyo üretimi ve transferi, embriyo ve sperma dondurma, embriyo bölme, kopyalama, transgenik hayvan üretimi ile arzu edilen cinsiyette yavru üretimi oluşturmaktadır. Bu çalışmada YÜT’ ne konu olan tekniklere değinilerek koyun yetiştiriciliğinde uygulanması ve bilimsel açıdan değerlendirilmesi yapılmıştır.Item Open Access Türkiye yerli koyun ırklarının korunması(Uludağ Üniversitesi, 2009) Ertuğrul, Mehmet; Dellal, Gürsel; Soysal, İhsan; Akın, Oya; Arat, Sezen; Barıtçı, İlkay; Pehlivan, Erkan; Yılmaz, Orhan; Elmacı, Cengiz; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.Yeryüzünün en önemli gen merkezlerinden birinde yer alan Türkiye’nin zengin biyolojik çeşitliliğini korumak ve gerektiğinde kullanmak zorunluluk olarak kabul edilmelidir. Çünkü biyolojik çeşitlilik ekonomik ve genetik zenginliğin bir göstergesi olup, tıp, tarım, gıda güvencesi ve endüstride önemli yararlar sağlamaktadır. Çiftlik hayvanları genetik kaynakları, biyolojik çeşitliliğin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye'de hayvan genetik kaynakları yeterince değerlendirilememiş, hatta bazıları daha tam olarak tanımlanmadan yok olmuş veya yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bazı ırklar bilimsel kriterlere göre risk sınırının dışında kabul edilmekle birlikte, azalma hızının çok yüksek olduğu ırklarda mevcut sayının risk sınırına, hatta bu sınırın da altına kısa sürede düşeceği beklenmektedir. Bu durum; ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmelerin hayvancılıkta farklı yerlerde çeşitli düzeylerde olmak üzere entansifleşmeyi zorunlu kılması, az girdi ile yetiştirilebilen, buna karşılık düşük verimli olan yerli ırkların yerini hızlı bir şekilde kültür ırkları veya melezlerinin almasının sonucudur. Oysa yerli ırklar yüzyıllardır yetiştirilegeldikleri çevrenin kendine özgü koşullarına çok iyi uyum sağlamış, verimleri düşük olsa bile özgün nitelikleri olan, dayanıklı, kanaatkar, yetersiz çevre koşullarında üreyebilen hayvanlardan oluşur. Yerli ırkların yok olması, taşıdıkları bu ayırıcı özelliklerin de yok olması anlamına gelmektedir. Gelecekte bu özelliklerin hangisine gereksinme duyulacağını şimdiden tahmin etmek güç veya olanaksızdır. Kaldı ki bu gen kaynaklarının bugün saptanmamış olan olası özellikleri de ancak bunların varlıklarını sürdürebilmesi halinde elde tutulabilir. Belirtilen noktalardan hareketle; bildiride Türkiye Yerli Koyun Irklarının korunmasının gerekliliği, korumaya alınacak ırkların belirlenmesi, koruma yöntemleri, Türkiye koyun ırklarının mevcut durumu, bunların korunmasına yönelik çabalar, korumayla ilgili olarak karşılaşılan sorunlar ve alınması gereken önlemler üzerinde durulmaktadır.