2012 Cilt 31 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14216
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bir buzağıda karşılaştığımız köpek ısırmasına bağlı oluşan dil kopması olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-11) Akgül, M. Barış; Yanık, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Holstein ırkı, erkek, 1günlük, bir buzağı doğumdan sonra birkaç saat içinde dilinin köpekler tarafından ısırılıp kopartılması şikayeti ile kliniğimize getirildi. İnspeksiyonda, burun ve dudaklar çevresinde yüzeysel deri yaralanmaları görüldü. Ağız muayenesinde, dilin toruslinguae kısmından itibaren düzensiz şekilde transversal olarak kopmuş olduğu gözlendi. Ağız içerisinde yabancı cisim saptanmadı ve bölgede aktif bir kanama yoktu. Palpasyonda dilin ağrılı olduğu, çene kemiklerinde bir patoloji saptanmadı. Olguya; Dilin toruslinguae hizasından kopması tanısı konuldu. Beslenmenin bu patoloji ile sağlanamayacağı düşüncesiyle buzağının ötenazisi uygun bulundu.Item Conditioning methods for farm animals: A mini review(Uludağ Üniversitesi, 2012-12-10) Varnon, Christopher A.; Martin, Abigail L.; Abramson, Charles I.This review briefly surveys the range of conditioning methods used in the study of learning for economically important farm animals. We begin by discussing the importance of conditioning methods, provide an overview of non-associative and associative learning and follow by showing how these methods are applied to chickens, cows, horses, goats and sheep. Information on general resources is also provided.Item HASAK ve HASMER koyun tiplerinde sezon içi kısa süreli sünger uygulamasının başlangıcında human chorionic gonadotropin veya gonadotropin-releasing hormon uygulamasının reprodüktif performans üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-10) Köse, Mehmet; Kırbaş, Şükrü; Bülbül, Bülent; Dursun, ŞükrüSunulan çalışmada HASAK (HSK) ve HASMER (HSM) koyunlarında aşım sezonu içerisinde kısa süreli sünger uygulamasının başlangıcında GnRH veya hCG uygulamasının reprodüktif performans üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Materyal olarak 38 baş HSK, 37 baş HSM koyun kullanıldı. Her koyun genotipi üç gruba ayrıldı ve birinci gruba (GnRH grubu) 10 mg GnRH, ikinci gruba (hCG grubu) 200 IU hCG, ve kontrol grubuna ise 1 ml steril serum fizyolojik kas içi enjekte edildi. Enjeksiyonlardan hemen sonra 20 mg flugestone asetat içeren intra-vaginal süngerler 7 gün süreyle vaginaya yerleştirildi. Süngerler çıkarılırken 500 IU PMSG ve 75 µg cloprostenol kas içi enjekte edildi. Son uygulamayı takiben beş gün süreyle günde iki kez arama koçları ile östrüste olduğu belirlenen koyunlar fertil koçlarla çiftleştirildi. Aşım sonrası 35. günde ultason cihazı ile gebelik tespiti yapıldı. Çalışmada uygulamaların (hCG veya GnRH) etkisinin belirlenmesinde östrüs oranı, gebelik oranı, doğum oranı, ikizlik oranı, koç altı koyun başına düşen kuzu sayısı (KAKBDKS) ve doğum yapan koyun başına düşen kuzu sayısı (DYKBDKS) reprodüktif performans parametreleri olarak kabul edildi. Gruplar arasında reprodüktif performans parametreleri bakımından istatistiksel fark saptanmadı. Sonuç olarak bu çalışmada HASAK ve HASMER koyunlarında kısa süreli sünger uygulamasının başlangıcında GnRH veya hCG uygulamasının incelenen reprodüktif performans parametreler üzerine olumlu etkisinin olmadığı kanısına varıldı.Item Merinos ırkı bir koyunda iç organ tutulumlu kazeöz lenfadenitis olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-19) İpek, Volkan; Akgül, Ömer; Kahraman, M. Müfit; Öztürkoğlu, Sevda İnan; Büyükcangaz, Esra; Mecitoğlu, Zafer; Mecitoğlu, Gülnaz Yılmazbaş; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Koyunlarda Corynebacterium pseudotuberculosis, kazeöz lenfadenitis (KLA) ve iç organlarda apselerle karakterize olan, kronik bir hastalıktır ve koyun yetiştirilen birçok ülkede rapor edilmiştir. Etken, pleomorfik, Gram pozitif ve makrofajlarda çoğalan bir bakteridir. Zayıf yün gelişimi, süt veriminde düşme, üremede bozukluklar nedeniyle önemli ekonomik kayıplara neden olmakta ve çoğunlukla tedaviye yanıt alınamamaktadır. Sunulan vakada iki yaşlı, solunum problemi şikâyeti ile getirilen Merinos ırkı bir koyunda gözlenen KLA olgusu klinik, mikrobiyolojik ve patolojik bulgular eşliğinde değerlendirildi. Nekropsi sonrasında alınan organ numunelerine rutin takip işlemleri uygulanarak mikroskobik incelemeler yapıldı. Mikrobiyolojik incelemede Gram boyama, GBL koyun kanlı agarı, BHI ve MacConkey agara ekim ve CAMP testi uygulandı ve C. pseudotuberculosis identifiye edildi. Mediastinal lenf yumrusunun muayenesinde lamella oluşumlu piyogranulomatöz reaksiyon gözlendi. Karaciğerin histopatolojik muayenesinde ise iyi sınırlanmış apse alanları mevcuttu. Sağ böbrekte ise sadece membranoproliferatif bir glomerulonefritis görüldü. Aşılamanın yanı sıra, serolojik tanı hastalıkla savaşmada çok önemli bir yer tutar; böylece belirlenen enfekte hayvanların ayrılması veya itlafı yoluyla hastalıkla mücadele edilebilir ve bu KLA’nın tam eradikasyonu için gerekli görülmektedir. Ülkemizde küçük ruminantlarda yaklaşık %63 oranında görülen bu hastalığa yönelik olarak, aşılama ve eradikasyon çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gerekmektedirItem Rat (rattus rattus) özofagusundaki glikokonjugatların lektin histokimyası ile belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-10) Demirbağ, Emel; Gün, Hatice; Çınar, KenanBu çalışmada rat (Rattus rattus) özofagusunda bulunan glikokonjugatların Canavalia ensiformis (Con A), Datura stramonium (DSA), Helix pomatia (HPA) ve Maackia amurensis (MAA) lektinleri ile belirlenmesi amaçlandı.. 5 adet erişkin erkek Wistar albino türü ratın özofagusları materyal olarak kullanıldı. Alınan kesitlere Canavalia ensiformis (Con A), Helix pomatia (HPA), Maackia amurensis (MAA) ve Datura stramonium (DSA) lektinleri uygulandı. Özofagusta epitel yüzeyi, epiteldeki yassı, poligonal, prizmatik hücreler ile endotel hücreleri değerlendirildi. Özofagus epitelinin yüzeyindeki glikokonjugatların güçlü ve çok güçlü Con A, çok güçlü HPA ve zayıf DSA reaksiyonları gösterdiği belirlendi. Özofagusun belirtilen bölgelerinde MAA spesifitesi gösteren glikokonjugata rastlanmadı. Sonuç olarak; rat özofagusundaki glikokonjugatların siyalik asit içermediği, glikokonjugatların dağılımları ve yoğunluklarının bölgeler arasında farklılık gösterdiği belirlendi.Item Severe sarcoptic mange and cheyletiellosis in a New Zealland rabbit and its treatment with high dosage of ıvermectin(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-10) Kaya, Güney; Coşkunserçe, Gözde; Akdeşir, Ezgi; Coşkun, Şevki Z.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Severe sarcoptic mange and cheyletiellosis in a male New Zealland rabbit at 4 months of age are reported. Infection is characteristic with a mass resembling to the horn of a rhinoceros on the muzzle, crustling on pinnae and paws, gryposis, alopecia on abdomen. Sarcoptes scabiei and Cheyletiella parasitivorax were identified in skin scrapings. Ivermectin (İverkol ® Etkin) at the dose of 1.2mg kg-1 bw was injected subcutanously. The mass on the muzzle fell off on the 2nd day of treatment. The mite burden of the mass was found to be 657 S. scabiei and 2 C. parasitivorax in a volume of 5mm3 respectively. Since few live mites were observed in scapings, the treatment was repeated at the dose of 600µg kg-1 on the 7th day of treatment. There was not any live mite in the scapings on the 14th day post treatment. However, alopecia especially on the muzzle and gryposis were still persistent, and, a third application of the drug at the dose of 600µg kg-1 was performed. The rabbit was kept in a wire cage for 5 months and examined with 10 days of intervals. Any side effect of the drug was not observed. The rabbit clinically improved except alopecia on the muzzleItem Simultaneous detection of six different groups of antimicrobial drugs in milk, meat, urine, and feed matrices(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-29) Rumbeiha, Wilson K.; Ensley, Steve; Schrunk, Dwayne E.; Oruç, Hasan H.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Farmakoloji ve Toksikoloji Bölümü.Antimicrobials are widely used for animal health in food-producing animals. Therefore, antimicrobial residues are of food safety concern. Simultaneous detection of different antimicrobial residues in the same matrice is important. Therefore, the objective of this study was to detect six different group antimicrobials in milk, meat, urine, and feed matrices under experimental conditions, and to evaluate its use for routine analysis. Biochip array-based immunoassay is currently used for simultaneous detection and quantitation of different groups of six antimicrobials in milk, urine, meat, honey, and feed. Results showed that of the six target drugs, norfloxacin, ceftiofur, florfenicol, streptomycin, tylosin and tetracycline could be detected in milk, meat, urine, and in feed matrices. In conclusion, this assay can effectively detect all target antibacterials from different groups in milk, meat, urine, and feed matrices, and this assay can be used for routine detection of these antibacterial residues in the stated matrices.Item Subklinik mastitisli sığır sütlerinin mikrobiyolojik analizi ve izolatların antimikrobiyal direnç profili(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-19) Büyükcangaz, Esra; Mat, Burak; Alrahim Ahmed, Mohammed Khider Abd; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.Bu çalışmada subklinik mastitisli sığır sütlerinin bakteriyolojik ve mikolojik yönden tanımlanması ve elde edilen izolatların antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi hedeflendi. Bu amaçla Bursa ili ile çevre illerdeki 50 farklı sürüden 1600 adet sığıra ait 6400 meme lobu California Mastitis Testi (CMT) ile tarandı. Subklinik mastitisli olduğu tespit edilen sığırlara ait 480 adet süt örneği bakteriyolojik ve mikolojik yönden incelendi. Gram pozitif koklar API-Staphy ® (bioMérieux) ve Gram negatif basiller ise API- 20E® (bioMérieux) ticari identifikasyon panelleri ile identifiye edildi ve sonuçlar API-web sistemi ile değerlendirildi. Örneklerden izole edilen 201 adet bakterinin 48 adedi (% 23.88) Koagulaz Negatif Staphylococcus spp. (KNS) ve 153 adedi (%76.11) diğer genuslardan bakteriler olarak tanımlandı. S.xylosus ve S.epidemidis en fazla izole edilen KNS ve Streptococcus spp. ve E.coli’de KNS’ler dışında en fazla izole edilen genus olarak tanımlandılar. İncelenen süt örneklerinde ayrıca 58 adet mantar ve maya türü saptandı. Bakteriyel izolatların antimikrobiyallere karşı duyarlılığını saptamak amacıyla sekiz farklı gruptan 14 antibiyotik diski ile Kirby-Bauer Antibiyotik Duyarlılık Testi uygulandı ve sonuçlar Eucast 2012 direktiflerine göre değerlendirildi. S.hominis dışında identifiye edilen KNS’lerin tümünde çeşitli grup antibakteriyellere yüksek oranda direnç geliştiği gözlemlendi. Sonuçta iki veya daha fazla gruptaki antimikrobiyal ajana dirençli olduğu saptanan 23 adet KNS ile 26 adet diğer gruplara ait bakterinin çoklu antibiyotik direncine (MDR) sahip olduğu belirlendi.Item Türkiye'de balıkçılık sektörüne ve Türk halkının su ürünleri tüketim alışkanlıklarına genel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2013-02-13) Hecer, Canan; Uludağ Üniversitesi/Karacabey Meslek Yüksek Okulu/Gıda İşleme Bölümü.Su ürünleri hayvansal protein kaynağı oluşu nedeniyle beslenmemizde son derece önemli bir gıdadır. Ne yazık ki, Dünya'da pek çok ülkede, önemli bir yere sahipken, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde hakkettiği yeri henüz bulamamıştır. Su ürünleri özellikle balık, ülkemizde daha çok taze olarak tüketilmektedir. Kişi başına su ürünleri tüketimi dünya ortalamasının yarısı seviyesindedir Su ürünleri üretiminin çoğunluğu avcılıktan elde edilen ülkemizde, üretim miktarı bakımından Dünya’da 32. sırada yer almaktadır. Sosyo-ekonomik faktörler, beslenme alışkanlıkları ve kişisel tercihler gibi bir çok faktör tüketim miktarını etkilemektedir. Bununla birlikte işleme teknikleri ve işleme tesisleri geliştirilerek, alternatif tüketim yolları arttırılabilir. Gerek tüketim oranını, gerekse Türkiye'nin su ürünleri üretiminde dünyadaki payını arttırmak için balıkçılık kaynaklarının etkin kullanımı önemlidir.Item The use of dogs in defense and security management in Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-19) Begeç, SuatThe terrorism gained a new dimension after the terrorist attack on 11 September, 2001 and became unlimited like globalization. It is seen that today most of the wars are being made in urban areas or under the framework of UN for the purpose of “peace making” and “peace keeping”. But the Fight In Built Up Areas / Military Operations on Urbanized Terrain (FIBUA/MOUT) always brings together different requirements such as a different doctrine, tactic, technique, procedure, planning, training and equipment. As it is known, because of their having learned the cage life, their getting used to live with humans and their properties suitable for duties, the dogs have been one of the closest friends of human beings. These characteristics make the dogs superior to other animals, and make them advantageous for the mission in defense and security management, rural and urban areas, and mission against terrorism. It is required to know these cute and friendly animals and know how to benefit from them. This article focuses on possibility and capability of use of dogs in defense and security management in Turkey examples.