Uluslararası Sanat Tasarım ve Eğitim Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/30952
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Publication 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimi dış mekân reklamı ve kampanya çalışmalarının grafik tasarım açısından genel bir değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-11-20) Yılmaz, İbrahim; Ayçe, Mehmet Taragay; YokSiyasi reklam; siyasi parti adaylarının tanıtılması ile adayın siyasi kimliği hususunda seçmeni ikna etme ve tanıtım araçlarının etkili bir şekilde kullanılması aracılığıyla yapılan bir iletişim yöntemidir. Bu süreç adayların mesajlarını doğrudan seçmene iletmelerine ve siyasi tartışmaları etkilemelerine olanak tanıyan bir tür kampanya biçiminden oluşur. Seçimi kazanmak, en iyi aday olmak veya en iyi fikirlere sahip olmaktan çok daha fazlasını içerir. Adaylar, çeşitli medya türlerinde reklam yayınlayarak isim bilinirliği oluşturabilir, önemli konuları vurgulayabilir ve rakiplerinin eksikliklerini topluma yansıtabilirler. Günümüzde seçim reklamları ve kampanya harcamaları daha çok çevrimiçi platformlara yönelmiş olsa da siyasette hâlâ dış mekân reklam çalışmalarına marka bilinirliği ve görünürlüğü açısından büyük ölçüde devam edilmektedir. Dış mekân reklamcılığı diğer reklam biçimlerinden daha fazla kişiye hitap eder ve insanların zihninde diğer tüm medya araçlarından daha çok önem verilmektedir. Dünya reklam tasarımcıları arasında gerilla reklamcılık olarak da bilinen dış mekân reklamcılığı, insanların aniden karşılarına çıkması ve kitleleri harekete geçirmesinde etkili olmasıyla da grafik tasarım ve reklamcılık alanındaki yerini almıştır. Bu araştırmanın amacı 2023 seçimlerindeki reklam afişlerinin tasarım açısından gelişim ve değişimlerini incelemektir. Bu seçim gerek toplumsal gerek siyasal olarak Türkiye’de bulunan siyasi görüşler açısından iki farklı gurubu temsil etmiştir. Her ne kadar Türk toplumu arasında olsa da seçimlerde kullanılan argümanlar seçimlerin tanıtım çalışmalarında büyük farklı söylemlerin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu araştırma seçilen siyasi kampanya afişlerinde yer alan görsellerin tipografik ve grafiksel bakımdan özelliklerinin belirlemesi ve incelemesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, siyasi kampanya afişlerinin siyasi adayların oy toplamak için kullandıkları temel görsel iletişim araçları olarak nasıl işlev gördüğü incelenmiştir. Grafiksel olarak siyasi kampanya afişlerinde, anlam ifade eden çeşitli renkler, resimler yanında, illüstrasyonlar da kullanılmıştır. Çeşitli siyasi partilerin farklı politik yaklaşımları olmasına rağmen bu seçimde siyasi görüşlerin belirgin söylemleri afiş tasarımlarını da önemli ölçüde etkilemiştir.Item Ambalaj tasarımında hedef kitle ve önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-06-10) Erdal, Gültekin; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu; Tasarım Bölümü; 0000-0003-0425-6196Ambalaj, üreticiden tüketiciye uzanan yolda, ürünün korunması, taşınması, depolanması ve satışı için kullanılan yöntemlerin tümüne denir. Ambalaj bir süreçtir ve ürünlerin hasar görmesini, bozulmasını veya kirlenmesini önleyerek, ürün kalitesinin ve tazeliğinin korunmasına yardımcı olur. Son yıllarda ambalajın önemi, işlevi; tüketici ve çevrenin korunmasına ilişkin uluslararası düzenlemeler açısından artmıştır. Ambalajın; tasarım özgünlüğü, kullanım kolaylığı, hijyen ve aynı zamanda geri dönüşümlü olması tasarıma olumlu yansımış ve her geçen gün yaşantımıza daha fazla entegre olmuştur. Bu konuda en belirgin başarılarından biri ise hedef kitleye göre yenilikçi gelişimidir. Çünkü ambalajın hedef kitlesi, ürünün genel hedef kitlesine bağlıdır. Örneğin, çocuklu aileler için tasarlanmış bir ambalaj, çocukların ilgisini çekecek renkler, resimler ve görsel öğeler içermelidir. Ambalajın hedef kitlesini etkileyen faktörler arasında yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, kültür, gelir düzeyi ve coğrafi bölge gibi demografik özelliklerin bulunması ciddiyetin boyutlarını göstermeye yeterli olabilir. Ambalajın hedef kitlesine yönelik olarak tasarlanması, ürünün tüketiciye cazip gelmesini sağlar ve satışları artırabilir. Bu nedenle, ürün geliştirme sürecinde ambalaj tasarımı önemli bir faktördür ve tüketicilerin beklentileri ve tercihleri yön belirleyicidir. Ambalaj yaşamımızın ayrılmaz ve kabul görmüş bir parçasıdır. Ancak birçok tüketici, ambalajların kullanımlığı konusunda giderek daha fazla hayal kırıklığı yaşamaktadır. Ambalaj üreticileri yeni tasarımların sezgisel olarak daha kullanılabilir biçimde olması gerektiğinin farkındadır. Bu bakımdan ambalaj tasarımcılarının gözleme dayalı ambalajlar üretmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu nedenledir ki tasarımcıların, öncelikle ürünü tanımaları, ürünün kimler tarafında tüketildiği, ne şeklide, hangi saatlerde nasıl tüketildiğine yönelik bilgilere sahibi olması önemlidir. Bu makale ile potansiyel hedef kitlelerin özellikleri araştırılmış ve bu kitlenin genel yapıda ambalajdan beklentilerine değinilmiştir. Ambalajın çocuklara, gençlere ve elli yaş üstü kullanıcılarına göre neden farklı tasarlanması gerektiği, belirlenen sorunlar üzerinde tartışılarak önerilerde bulunulmuştur.Publication Dijital sanatta gerçekliğin yeri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-11-06) Özdal, Mehmet AkifSanatın evrimi, teknolojinin ilerlemesiyle hız kazanmış ve yeni bir gerçeklik anlayışını ortaya çıkarmıştır. Bu evrim, sanatın işlevselliğini ve gerçeklik algısını değiştirmiş, sanatçılar göstergeleri kullanarak yeni anlam yapıları oluşturmuşlardır. Yeni sanat anlayışı, kavramsal sanatın yeni kavramlarıyla farklı disiplinleri birleştirerek geleneksel sanat anlayışlarını sarsmış ve sanatın farklı boyutlarını keşfetmeye yönlendirmiştir. Sanatın evrimi, gerçeklik algısını dönüştürmüş ve sanat eserleri ideoloji ve kuram oluşturarak gerçeklikle yeni bir boyutta buluşmuştur. Sanat, her zaman yeni fikirlerin doğmasına katkı sağlamış ve insanların dünya görüşünü etkilemiştir. Bu nedenle, sanatın evrimi modern dünyanın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır ve gelecekte de yeni bakış açıları sunarak insanları etkilemeye devam edecektir. Günümüzde, teknolojinin ilerlemesiyle sanat eserleri yeni bir boyut kazanmış, sanatçılar medya araçlarını kullanarak yeni dil olanakları yaratmıştır. Ancak bu durum, sanatın anlaşılmasını zorlaştırabilir, çünkü içerik bazen görsel biçimin gerisinde kalabilir. Bu nedenle, sanatın algılanmasındaki bu sorunlar ve içeriğin önemi göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kapsamda yapılmış olan çalışmada kullanılan veriler, dijital sanatın gerçeklikle olan ilişkisine odaklanarak yapılan önceki çalışmaların bir incelemesi ve literatür taraması yoluyla toplanmıştır. Toplanan veriler, içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Veriler, içerik analizi yönteminin uygulanmasının ardından mantıksal ayıl yürütme yöntemi kullanılarak yorumlanmıştır. Bu yorumlama süreci, dijital sanatın gerçeklikle olan ilişkisini anlamak için yapılmıştır.Item Farklı bölümlerden gelen öğrencilerin, “desen” ve “grafik desen” eğitiminde karşılaştıkları zorluklar: Bursa Uludağ ve Kastamonu Üniversitesi modelleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-11-29) Yakar, Güllü; Sırmalı, Evrim; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu; Tasarım Bölümü; 0000-0003-1573-240XPlastik sanatlar dalında eğitim alan öğrencilerin geçmesi gereken oldukça uzun bir süreç vardır. Bu süreç; meslek yüksekokulları grafik programlarında çok daha kısa bir zaman içerisinde verilmek durumundadır. Ayrıca son yıllarda eğitim politikalarında yapılan değişikliklerle birlikte; meslek yüksekokulları grafik programlarına girişte, grafik bölümünden mezun olma şartı ortadan kalkmış ve öğrencilerin ortaöğretim alanlarının dışındaki bölümleri seçebilmeleri mümkün hale gelmiştir. Bu durum özellikle yetenek gerektiren derslerde, farklı bölümlerden gelen öğrencilerin zorlanmalarına, derse ilginin azalmasına, bu nedenle de dersten başarısız olarak her sene yeniden dersi alttan almalarına neden olmaktadır. Sanat/tasarım eğitimi alan öğrencilerin; temel sanat öğelerini öğrenip, uygulayabilmeleri için “Desen” dersine gereksinimleri vardır. Böylece öğrenci farklı çizim teknikleri kullanmayı öğrenirken; bu teknikleri desen ilkeleri ile birleştirme deneyimi kazanmaktadır. Hem farklı teknikleri hem de çeşitli ilkeleri kullanmayı öğrenen öğrenci, yaptığı gözlemler sayesinde görsel algısını da geliştirmektedir. Seçilen sanat/tasarım disiplinine göre alınan desen dersinin üzerine diğer sanat eğitimi modelleri eklenmektedir. Grafik branşında “Grafik Desen” önemli ve gerekli derslerden biridir. Bu derste öğrenci, desen dersinde aldığı temel eğitimi grafiksel bir anlatımla sunabilmeyi öğrenir. “Desen” dersi becerileri, “Grafik Desen” dersinin üsluplaştırma, yalınlaştırma ve bozumsama teknikleri yardımıyla tasarımsal bir tabana oturtulur. Böylece grafik tasarım atölye derslerine altyapı hazırlanır. Araştırma; ortaöğretim kurumlarının farklı alanlarından mezun olarak, ön lisans grafik tasarım programlarına girmeye hak kazanan öğrencilerin; bölüm derslerine uyum düzeylerini bulgulamayı amaçlamaktadır. Bu amaçla; 2012–2013 Akademik yılında Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Kastamonu Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksekokulu Grafik Tasarım Programlarında eğitim gören öğrenciler örneklem olarak alınacaktır. Öğrencilerin ortaöğretim mezuniyet alanları, derslere ilişkin tutumları gibi verilerin elde edilebilmesi amacıyla tarama yöntemi uygulanacaktır. Ek olarak, öğrencilerin “Desen” /“Grafik Desen” derslerindeki çalışmaları ve notları araştırma için derlenecektir. Bu yöntemle, öğrencilerin ortaöğretim mezuniyet alanları ile söz konusu derslerdeki çalışmaları ve notları arasındaki ilişkinin saptanması hedeflenmektedir.Publication Gravür baskı resimlerinin çizgisel özellikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-10-14) Yılmaz, Ayşegül; Yılmaz, AyşegülGravür baskı (çukur baskı) sert bir yüzeyi oyarak çizgilerle desen yapıp bu desenleri kâğıda aktarma sanatıdır. Tarih boyu kullanılan gravür teknikleri ve malzemeleri çok çeşitlilik göstermektedir. Literatürde gravür baskıda kullanılan malzemeler ve bunların çizgi oluşumundaki etkilerini örnekler ile inceleyen bütünsel bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle bu makalede gravür sanatı gelişim süresince kullanılan teknikler ve malzemeler ile oluşan çizgilerin formları ve esere etkilerinin açıklanması amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında literatür taramalarından elde edilen bilgiler ışığında gravür sanatının gelişimindeki kronolojik sıralamaya göre ağaç gravür tekniği, metal gravür tekniği ve asitle yedirme teknikleri açıklanmıştır. Bu tekniklerde önde gelen yabancı ve yerli sanatçıların eserleri örnek alınarak çizgilerin etkileri incelenmiştir. Bu eserlerdeki incelemeler sonucunda gravür sanatında uygulanabilirliği kolay olduğundan sıklıkla bakır levhalar üzerinde çelik kalem kullanımı tercih edilmiştir. Böylece, levhalar üzerinde nesneler çizgilerle tüm ayrıntılarına kadar tanımlanabilmiştir. Gravür kullanımı için kullanılan kalemin levhaya vuruşuna göre de farklı çizgi formları oluşturulduğu dikkat çekmektedir; dik uygulandığında çizgilerin derin ve kuvvetli, yatık uygulandığında çizgilerin daha ince ve yüzeysel olduğu tespit edilmiştir. Böylelikle eserlerde ince ve kalın çizgilerle nesnelerin önünde veya arkasındaymış hissi verilip üç boyut algısı yaratılmıştır. Yakın olan çizgilerin uçları kapatılıp siyah çizgilerin arasına beyaz çizgi efekti verilmiştir. Paralel ve çapraz çizgilerle ışık, gölge ve hacimlendirmeler yapılmıştır. Asitle yedirme yöntemi kullanarak da metal levhaların aşındırılması sonucu çizgiler elde edilmiştir ancak bu tekniğin uygulandığı gravür eserlerinde çizgiler daha yüzeysel olduğundan nesnelerin sınırlarının kalktığı dikkat çekmiştir ve böylelikle bu eserlerde asit aracılığı ile ışık ve gölge önem kazanmıştır. Sonuç olarak, makalede gravür baskı resimlerinde farklı teknikler ile grafiksel olarak önem taşıyan farklı çizgi formlarınım etkileri açıklanmıştır.Item Hacû-yi Kirmâni’nin “Kemâlnâme” mesnevisinde Nizâmî Gencevî’nin etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-19) Allahverdiyeva, ZehraDoğu edebiyatında epik şiirin gelişimi, aynı zamanda Nizâmî Gencevî mesnevilerinin etki alanının incelenmesi, edebiyat çalışmalarının güncel sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Sorunun teorik yönleri, yirminci yüzyılın temel bilim alanlarından biri olarak her zaman ilgi odağı olmuştur. A.Y. Krymsky, E.Bertels, V.M.Jirmunski, F.Köprülü, A.Sırrı Levend, H.Araslı, M.Mübariz, G.Aliyev, R.Aliyev, R.Azade, G.Begdeli, Halil Yusifli, N.Araslı, İ.Hamidov, T.Kerimli, M.Kazımov, A.B. Kudelin, A.V.Mihaylov, M.Y.Borev ve diğerleri bu alanda önemli bilimsel ve teorik görüşlerde bulunmuşlar. Bu çalışmada Nizâmî edebî mektebinin devamcısı, XIV. yüzyılın ünlü filozof şâiri Hâcû-yi Kirmâniˋnin “Hamse”sindeki “Kemâlnâme” mesnevisi incelenmiştir.Araştırmalar, Hâcû-yi Kirmâni “Hamse”sinin, Azerbaycan şiir ekolünün büyük temsilcisi olan Nizâmî Gencevîˋnin hümanist fikir ve sanatsal üslup özelliklerinin Yeni Orta Çağ dönemine uygun modern bir devamı olduğunu göstermektedir. “Kemâlnâme” mesnevisi 12 bölümden oluşur: münacat, naat, Xacu Kirmaninin akıl hocası Ebû İshak Kâzerûnîˋnin methi, seyr ü süluk, salikin sonsuz dünyaya geçişi, salikin 4 öge ‒ su, toprak, rüzgar ve ateşle mükâlemesi, ateşle diyaloğunda yaşam dünyasına işaret etmek, seyru süluk yolculuk yapmak, nihayete eren dünyadan sonsuz dünyaya geçiş, avcı kalplerin beyanı, suskunluğun erdemi ve özellikleri, Aristotelesˋin hikâyesi, zamanın hakikatsizliği, mübariz âşıkın Emîrüˋl-müˋminîn Hz. Ali ile savaşı, genç Gazi ve Rum imparatorunun kızı, Hasan Basrîˋnin, İbrahim Edhemˋin, Sultan Mahmud Gaznevî ve Hindistan kralının oğlu, İmam Gazzâlî ve kardeşinin, Hızırˋa her zaman hasret duyan kralın hikâyesi, sözün önceliği yani Allahˋa bağlılık ve anlam üzerine özel başlıklar, eserin diğer kısımları Hâcû-yi Kirmâniˋnin zengin ideolojik ve felsefi görüşlerini, sanatsal gücünü yansıtmaktadır. Eserin sonunda Ebû İshak Cemâleddinˋin İncuˋyu övmesi, oğlu Mucireddin Ebû Saîd Aliˋnin nasihati ve kitabın tamamlanması ile ilgili bölümler Hâcû-yi Kirmâni yaratıcılığının mükemmel sanatsal ve felsefi özelliklerini göstermektedir. Çalışmada Hâcû-yi Kirmâninin “Kemâlnâme” adlı eseri incelenmiş, şairin tarihî ve felsefi meseleler ve şairlik ve şiir hakkındaki görüşleri ele alınmıştır.Publication İlaç sanayinde kullanılan plastik ambalajlar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-27) ERDAL, GÜLTEKİN; TBMYO Grafik Tasarım Programı; 0000-0003-0425-6196Plastiklerin modern sağlık hizmetlerine katkılarını inkâr etmek mümkün değildir. Ancak plastiğin, sağlık sektörünün dinamik doğasına uyum sağlayabilecek kadar çok yönlü bir yapısı vardır. Öyle ki bu anlamda rakipsiz bile sayılabilir. Sterilite, kalite, dayanıklılık ve en önemlisi hasta ve sağlık çalışanı güvenliği gibi faydalar sağladığı kanıtlanmıştır. Farmasötik ürün veya ilaç, vücutta tıbbi veya farmakolojik etkisi olan doğal veya sentetik her türlü kimyasal madde olarak tanımlanır. İlaç ambalajları ise farmasötik kullanıma yönelik olarak ilaç formunu içinde bulunduran ve bir kısmı onunla doğrudan temas eden koruyucu ve muhafaza edici malzemelerdir. Sonsuz tasarım uygulamalarıyla plastikler şırıngalardan, tüplerden ve serum torbalarından protezlere, reçeteli şişelere ve steril ambalajlara kadar her şeyde bulunur. Çünkü plastiklerin üretimi kolay, uygun maliyetli, metal, cam gibi öncülleriyle karşılaştırıldığında nakliyesi daha hafif ve güvenlidir. Modern sağlık sektöründe ambalajlama, sağlık araç-gereç ve ürünlerinin ulaştırılmasında son derece önemlidir. Plastikler bu denli yaşamsal öneme sahipken, birkaç plastik türünün sağlığa olan zararlarını ön plana çıkartmak doğru olmayabilir. Modern yaşantıdan plastiklerin bir an çıkartıldığı düşünülürse, yaşam döngüsünden nelerin eksik olabileceğini düşünmek ile ciddi küresel sorunlar yaratabilir. Bu araştırma, plastiklerin sağlık sektöründe, ilaç ambalajlamasında rakipsizliğine değinirken, modern yaşantı için ne kadar önemli olduğunu da ortaya koymuştur. Bu araştırma ile bazı plastiklerin zararlarını görüp, tüm plastik sektörüne ve plastik ambalajların yarattığı endişelerin yersizliğine değinilmiştir. Öyle ki plastiklerin büyük ölçüde kanıtlanmamış enfeksiyon riski veya kolaylık nedeniyle tek kullanımlık ürünler de kullanılması gerek ilaç ambalajlamasında gerekse sağlık hizmetlerinde plastiğe olan bağımlılığın azaltılması için yeterli değildir. Ancak u makale ile plastik üretiminin, tüketiminin ve imhasının doğrusal modelini sorgulanması gerektiğini de ortaya koymaktadır.Item Jules Chéret’nin kadınları (Chérette)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-12) Erdal, Gültekin; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu; Tasarım Bölümü Grafik Tasarım Programı; 0000-0003-0425-619619. yüzyıl sonu Fransız sanatı en çok çalışılan konulardan biridir, ancak 1890'ların görsel kültüründe en öne çıkan olgulardan biri olan afişler, sanat tarihinin kıyılarında kalmış, çok fazla araştırılmamıştır. Henri de Toulouse-Lautrec (1864–1901) ve Jules Chéret'e (1836–1932) gibi afişin yaratıcıları, modernitenin karşıt görüşlerini temsil ettiklerini ve bunların sanayileşme, metalaşma, kitle kültürü ve kentsel yaşama karşı farklı tepkiler oluşturduğunu savunmuştur. Bunun en belirgin temsilcisi, afişlerindeki kadın figürleriyle hatırlanan Jules Chéret'dir. Hatta “Chéret’in kadınları” (Chérette) deyimi, doğrudan bu kitlesel ve kentsel yaşam tepkisi kabul edilebilir. Kadın melankolisini ortaya çıkartıp, afişlerinde resmettiği elbiseler ile zevkler diyarı oluşturan Chéret, şehrin kadınlarınca hem protesto edilip hem de takip edilmesi bu makalenin araştırma konusunu oluşturmuştur. Chéret’nin kadınları, bir dönemin moda ikonu olmuş, ama diğer taraftan da aşüfte damgasıyla hedef de olmuştur. Ancak kadınlar, toplumların özgürlük anıtları gibidir. Kendine güvenen, rahat hareket edebilen, çalışabilen ve mutlu görünen kadınlar, o toplumun modern yüzünün aynası olarak değerlendirilmelidir. Sanatta, edebiyatta, halk müziği ve manilerinde, folklorik danslarında kadınları böylesine mutlu ve özgüvenli görebilmek, toplumun kültürel ve modern yapısını özetleyebilmektedir. Chéret^nin kadınları dönemin modern kent yaşantısını da ortaya koymuş vesikalardır. Chéret’nin afişlerine yansıyan kadın görüntülerinden hareketle Fransa’nın, dönemindeki çağdaş ve modern yaşantısını, ekonomik sıkıntılarına rağmen koruduğu söylenebilir. Özellikle dans eden kadın özgür, kendine güvenen, rahat, mutlu ve modern giyimi ile toplumunun aynası olmuştur. Bu çalışma ile ünlü Fransız afiş sanatçısı Jules Chéret’nin afişlerindeki dans eden kadın figürlerinin özgürlük ve mutluluk belirtileri ele alınmıştır. Chérette olarak ün yapan dansçı kadın figürlerinin yüz ve vücut ifadeleri, kıyafetleri, dekolteleri ve hatta enerjilerindeki şaşırtıcı potansiyelin, özellikle de Parisli kadınları nasıl değiştirdiği araştırılmıştır. Önceleri sert tepkilere neden olan Chérette’nin, sonraları Parisien modasına nasıl öncülük ettiği ortaya konmuştur. Bu çalışma ile sanatın hayatımızdaki önemi vurgulanarak, Chéret’nin dönemine yaptığı katkılar ele alınmış ve afiş sanatındaki olumlu değişimler incelenmiştir.Item Musul İstanbul Bağdat arasında bir müzik köprüsü Musullu Hafız Osman(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-12) Yazar, Türkan UymazTasavvuf, edebiyat, musiki ve kıraat ilimlerinin birbiriyle olan organik bağının önemli bir temsilcisi olan Musullu Hafız Osman Efendi, İstanbul ve Arap ülkeleri arasında müzikal etkileşimi sağlamış önemli bir figürdür. Farklı bir kültüre mensup bir birey olarak Musullu Hafız Osman Dede’nin Türk musikisine hizmetleri ve icra üslubuna dair tercihleri vurgulanarak, günümüz sanatkârlarınca anlaşılması amaçlanmıştır. Hafız Osman Efendi, Türk müziğiyle Arap müziği arasında bir köprü olduğu kadar, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminin de simgelerindendir. Osmanlı topraklarında Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde yaşanan siyasi değişimler ve Batılılaşma sürecinin sebep olduğu musiki alanında yaşanan bazı yasakların sonucu olarak, doğu ile batı arasında sıkışan Türk müzik kültürü, arabesk adı verilen bir sentez ortaya koyan müzisyenlerin elinde deforme olmaya başlamıştır. Bu sancılı dönemin geçiş sürecinde klasik müziğine sahip çıkan Zekai Dede, Hüseyin Fahreddin Dede ve Tanburi Cemil Bey gibi musiki üstatlarının meşk silsilesine dâhil olan Hafız Osman Efendi’nin nasıl bir köprü olduğu bu çalışma ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Hafız Osman Efendi’nin yaşadığı dönem, çevresi ve seyahatleri incelenerek Türk müzik kültürüne etkileri saptanmıştır. Ortaya konan bilgiler Osman Dede’nin münevver kimliğinin, manevi olgunluğunun, eserlerinin ve geliştirdiği kendine has icra üslubunun gelecek kuşaklara örnek olması bakımından önem taşımaktadır. Musullu Osman Efendi, musiki ve kıraat ilimlerinde taklitten tahkike bir yol olduğunun göstergelerindendir. Bu makalede, taklit ve özenti aşamasında kalmadan kendi müzikal kimliğini keşfetmenin, geleneğe bağlı kalmak suretiyle, bir tekrarcı olmadan geleneği içinden yenileştirerek, kendine has bir üslup geliştirmenin mümkün olduğu Osman Efendi özelinde anlatılmıştır. Osman Efendi, form ve coğrafya açısından türü ayırt edici üslubun müziğe etkilerinin net bir şekilde açıklanabileceği önemli örneklerden biridir. Arap kökenli olmasına rağmen bestelediği Türk musikisi eserlerinde klasik Türk musikisi geleneğindeki icra üslubuna bağlı kalmıştır. Musul’da yaptığı müziklerde ise bir Arap müzisyen olmanın hakkını vermiştir. Kur’an-ı Kerim tilavetinde de Osman Efendi, Musul’da Kıraat ilimlerinde usta bir eğitimci haline gelmiş olmasına rağmen, İstanbul usulü Kur’an tilavetini öğrenecek kadar bulunduğu kültüre sevgi ve saygı duymuştur. Bu hususun millî tilâvet üsluplarının korunmasının ve kıymetlerinin anlaşılmasının önemine dair alt metnini vurgulamak makalenin hedefleri arasındadır. Çünkü her kültürün genetik kodlarıyla, toplumsal karakteriyle, estetik algısıyla, milli musikisiyle, dili, konuşma tavrı ve ağız yapısıyla şekillendirdiği sosyal ve bilişsel kendine has dil ve müzik geleneği olmalıdır. Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden literatür tarama, veri analizi ve tarihi kaynakların incelenmesi yöntemiyle oluşturulmuştur.Item Sanat eğitiminde algı çeşitliliğinin gestalt ilkeleri ile uygulanması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-23) Sırmalı, Evrim; 0000-0001-6258-3414İnsanın, içinde bulunduğu ortamda varlığını devam ettirebilmek için duyumlara gereksinimi vardır. Sanatsal ifade ve anlamayı gerçekleştirebilmek için de herkesin duyumsadıklarından farklı şeyler yapması gerekir. İçinde bulunulan ortamdan, kişilerden, nesnelerden, simgelerden gelen uyarıların tanınması ve hatırlanması önemlidir. Görsel bilginin algılar aracılığı ile oluşması kişilere ve kişisel deneyimlere göre değişmektedir. Plastik sanatlar alanında eğitim alan öğrencilerin öncelikli olarak görsel algılarını kullandıkları, ancak tek yönlü bir algı birikiminin yaratıcılıklarını geliştirmek için yeterli olmadığı gözlenmiştir. Eğitim süreci boyunca müfredatın, birbirinden farklı dersler yardımı ile “Görsel Algı” yı desteklediği görülür. Motor becerileri ve belleğin geliştirilmesinde; el-göz-beyin koordinasyonunun doğru şekilde yönlendirilmesi önemlidir. Günümüz sanat anlayışı içerisinde oluşturulan yeni medya ortamları nedeni ile algı çeşitliliğinin zenginleştirilmesi öne çıkan bir unsur haline gelmiştir. VR gözlüklerle gerçekleştirilen “Yeni Medya Sanatı” performansları sadece duyusal algıların değil, zihinsel ve sezgisel algılarında güçlendirilmesi gerektiğini göstermiştir. Bir nesneye belli bir süre bakıp daha sonra akılda kalanı çizmeye çalışmak görme biçimi olarak zamanla içinde bulunulan çevreye daha dikkatli bakmayı sağlamaktadır. Özellikle boyutları doğru şekilde fark edebilmek için tek taraflı algı yeterli olmamakta, bütünsel algı sürecinin sağlanabilmesi için Gestalt İlkeleri’nden faydalanmak ve gözde oluşan yanılsamayı dokunsal algıyı devreye sokarak nitel biçimlere dönüştürmek gerekmektedir. Bu çalışmanın önemi; sanat ve tasarım alanında eğitim alan öğrencilerin birden fazla algıyı birlikte kullanarak oluşturdukları çalışmaları daha gerçekçi ve yaratıcı şekilde ifade edebilmelerini sağlamaktır. Yaratıcılığın desteklenmesinde önemli bir yere sahip olan algı farklılıklarının geliştirilmesi, öğrencilerle yapılan çeşitli egzersizlerle mümkün olmaktadır. Amaç, bu tür çalışmaları ve sonuçlarını alanın uzmanlarıyla paylaşmaktır.Publication Sanat Eleştirisi Bütüncül Yaklaşım İzleğine göre "Ölüler Adası" adlı eserin sanat eleştirisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-07) Ülger, KaniSanat eleştirisinde “yapıt merkezli”, “alımlayıcı merkezli”, “sanatçı merkezli” ve “toplum merkezli” olmak üzere, 4 yaklaşım olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte, sanat eleştirisinde “ikonografi” de diğer bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Bu yaklaşımların yanı sıra, sanat eleştirisini eser üretim tarihi merkeze alınarak tarihsel dönem, sanatçı ve sanat kuramları çerçevesinde geniş bir perspektiften bakılarak, bütüncül bir çerçevede, Sanat Eleştirisi Bütüncül Yaklaşım İzleği (SEBYİ) ile ele almak da mümkündür. SEBYİ, sanat eserinin üretim tarihini odak alarak, disiplinler arası bir bakışla ilgili dönemin özelliklerini ortaya koyarak, incelenecek esere geniş bir perspektiften bakılmasını sağlamaktadır. Bu araştırmanın amacı; bir sanat eserini mevcut yöntemleri de dikkate alarak, SEBYİ’ye dayalı olarak, bütüncül bir yaklaşımla sanatsal eleştirisini yapmaktır. Dolayısıyla bu araştırmada bir sanat eserinin eleştirisi SEBYİ’ye dayalı olarak yapılacak ve bu yolla, eser değerlendirilmesinde ilgili alana farklı bir yaklaşım getirilmeye çalışılacaktır. Bu amaçla, çalışmanın araştırma sorusu şöyle belirlenmiştir: “Arnold Böcklin'in Ölüler Adası adlı eserinin sanat eleştirisi, SEBYİ’ye dayalı olarak nasıl yapılabilir?” Bu araştırma, eser değerlendirilmesinde karma yöntem ile nitel araştırma yönteminde tarama tekniğinde betimleyici bir desen içermektedir. Bu amaçla, monografik örnekleme yöntemi ile SEBYİ’ye dayalı olarak araştırılacak eser belirlenmiştir. Araştırmadaki veriler SEBYİ ve doküman analiz tekniğiyle ilgili alan yazın taranarak toplanmıştır. Araştırma sonunda, Arnold Böcklin, "Ölüler Adası" adlı eserinin karma yöntem ve SEBYİ’ye dayalı olarak, bütüncül bir bakışla yapılan sanat eleştirisinde, ilgili eserin dönem Avrupa’sında İtalya ekseninden resim sanatının somut bir yansıması olduğu yargısına varılmıştır. Sonuç olarak, bütüncül bir yaklaşımla SEBYİ’ye dayalı yapılan bir sanat eleştirisinde incelenen eser hakkında özgün bir yargıya ulaşılabileceği ortaya konulmuş böylece, sanat eleştirisinde SEBYİ’nin kullanılması önerilmiştir.Item Sayısal tipografi dersi öğrencilerinin adobe ıllustrator yazılımı ile tipografi tasarımında yaptıkları hatalar ve doğru uygulama örnekleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-06-12) Tural, Evren“Tipografi”, grafik tasarımı alanı başta olmak üzere, resim, resim öğretmenliği ve son yıllarda gittikçe yaygınlaşan görsel iletişim tasarımı bölümlerinin müfredatlarında yer alan ve baskı yöntemlerinin sürekli gelişmesine paralel olarak genişlemesini sürdüren bir disiplindir. Tipografi eğitiminde sayısal uygulamalar bu müfredatlar içinde önemli yer tutar. Bu bağlamda öğrenciler çeşitli yazılımlar aracılığı ile yetkinliklerini geliştirirler. Bu disiplinlerde kullanılan yazılımlar başlıca 3 grupta derlenir: Bitmap (Piksel Tabanlı Yazılımlar), vektör tabanlı yazılımlar ve 3D yazılımlar. Bu araştırma, vektör tabanlı bir yazılım olan Adobe Illustrator yazılımında yapılan çalışmaları konu alır ve grafik tasarım eğitimi alan öğrencilerin tipografi uyglamalarında Adobe Illustrator yazılımı kullanırken sıklıkla yaptıkları hataları tespit etmeyi ve bu hataları gidermede en etkili yöntem ve araçları ortaya koymayı hedefler. Bu bağlamda, çalışmada, Atılım Üniversitesi Sayısal Tipografi dersi öğrenci çalışmaları ele alınmıştır. Bu çalışmalar sıklıkla yapılan hataların tespiti üzerinden sistematik biçimde sınıflandırılmış ve bu sınıfları temsilen ortak sorunlarını aktarmak üzere olasılık dışı örnekleme yöntemlerinden monografik örnekleme yöntemiyle seçilmiş çalışmalar ele alınmıştır. Bulgular, bu çalışmalarda sıklıkla yapılan hataların bir kısmının, öğrencilerin matematik ve geometri bilgi ve becerilerindeki eksikliklerden kaynaklı olabileceğini göstermiştir. Bununla beraber yapılan hatalı uygulamaların bir kısmının yazılım bilgisi eksikliği kaynaklı olabileceği de görülmüştür. Metnin sonuç bölümünde bu tespitlerden hareketle merkezi sınav sistemi ile öğrenci kabul yöntemine ve öğretim üyelerinin kullanabilecekleri eğitsel ortam ve araçlara ilişkin önerilerde bulunulmuştur.Publication Simülasyon evreninde gerçeklik sorunu ve estetik tartışmaları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-11-14) Kılınç, Elif Pınar; YokEstetik, güzel nedir? sorusuna cevap verirken, modernitenin parçaladığı dünyayı yeniden bir araya getirmeye çalışır ve bunun için de modern gerçeklikle yakından ilişkili, tartışmalı bir kavramdır. Estetik, modern gerçekliği inşa eden burjuva bireyin, bilen öznenin, mutlak bilmenin esrikliği ile kendi tikelliğinden hareketle yaratmak istediği ve hiçbir zaman mümkün olamayacak tümelin arayışıdır. Oysa bu arayışın boşuna olduğu görülür; çünkü bilen özneden hareketle kurulan böyle bir gerçeklikten, herkesin önünde saygıyla eğileceği genel geçer bir standardın ortaya çıkması mümkün değildir. Estetiğin, Tanrısal bir serzenişle moderniteye karşı şekillendirilmiş simülasyon evreninde işe yaraması olası değildir. Bugün, estetik kavramlarının aynı anda, yan yana ve yaygın biçimde kullanılabiliyor olmasının; nedeni de budur. Ancak modern felsefe, özellikle estetik yoluyla bunu denemiştir. Kavramın ilk kez dillendirildiği Almanya özelinde, Baumgarten’dan ve Kant’dan Hegel’e birçok modern filozof, estetiği kendi felsefelerinin temel konusu haline getirmiş; estetik ile bu yeni dünyanın çelişkilerini aşmanın yollarını önermiştir. Bu makalede, simülasyon evreninin gerçekliği içinde, estetiğin tartışmalı durumu konu edilmektedir. Böyle bir evrenin gerçekliği içinde estetiğin, onu ortaya çıkaran temel amaç doğrultusunda işlevini yerine getirmesinin mümkün olup olmadığı, sorusuna cevap aramaya çalışmakta ve modern gerçekliğin neden olduğu parçalanmayı aşmaya yönelik çabaların da izini sürerek, Baudrillard’ın simülasyon ile açıkladığı günümüz gerçekliğinin içinde estetiğin işlevsel olarak yerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda öncelikle gerçek, gerçeklik, modern gerçeklik ve estetik ilişkisi incelenmekte ve sonrasında ise, modern gerçekliğin üzerine inşa olmuş, onun yeniden üretimi ya da karşıtı, nasıl tanımlanırsa tanımlansın simülasyon evreninde ortaya çıkmış gerçekliğin, estetik ile ilişkisi tartışılmaktadır. Verilerin literatür taraması yöntemi ile elde edildiği bu makale, nitel bir araştırma makalesidir.Item Türkçe karakterli harfler ile marka ve marka kimliği yaratma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-12-18) Erdal, Gültekin; Temel Bilimler Meslek Yüksekokulu; Tasarım Bölümü Grafik Tasarım Programı; 0000-0003-0425-6196İnsanlığın gelişimi ile ticaretin de başlaması, zamanla ürünlerin seçilerek alınmasını beraberinde getirmiştir. Zira talebin artması ve satılan ürünlerin çoğalması, ürünlerde kaliteli-kalitesiz ayırımını zorunlu hale getirmiştir. Üreticilerde bu değişime kayıtsız kalmayarak, kendi ürünlerinin, rakip ürünlerden kolay ayırt edilmesi gerekliliğinden üzerlerine bazı işaretler koymuşlardır. Bu işaretlerin daha çok sembol ve illüstratif edilmiş resimlerden oluşması, ilk armaları oluşturmuş ve diğerinden kolay ayrılabilir olmasıyla da marka bilinci oluşmuştur. Teknolojik gelişmeler daha iyi bir baskı imkânı vermesine karşın, teknolojiyle gelen internet daha hızlı dolaşımı ve marka yayılımını sağlamıştır. İnternetin bizlere sağladığı sayısız faydalarla birlikte bu çalışmada, internet ortamında Türkçeye özgü karakterlerin kullanılmaması ve Türkçe markaların oluşturulmamasındaki gerçekler üzerinde durulmuştur, marka ve marka kimliği tartışmaya açılmıştır. Marka kimliği oluşturulmasında kişisel çıkarlarımızın Türkçe isimlerin güven vermemesi gibi anlamsız bir gerekçeye neden olup olmadığı, Türkçenin kulağa hoş gelmediğini ileri sürmek gibi yargılar tartışılmıştır. Bu yargıların Türkçe domainlere ilgiyi azaltması, daha da önemlisi Türkçe internet dilinin oluşmasına engel olabileceği görüşü araştırılmış, sonuçlara ulaşılmaya çalışılmış ve bu doğrultuda öneriler sunulmuştur. Dil, marka için önemli olmasının yanında, başarısızlığı için de tek başına suçlu kabul edilemez. Markanın başarısı için bazı hedefler olmalıdır. Genelde önemli olan hedef, markanın algılanmasını, satın alma, bağlayıcılık ve benimseme gibi yönlerle etkilemeyi sağlar. Dolayısıyla markalar, satış, pazar payı, kazanç ve yatırımın karşılığı gibi temel beklentileri karşılamalıdır. Bunun için ise markanın gelişimini tamamlaması gerekmektedir. Bu aşamada yazım ve telaffuz kolaylığı önemlidir. Ne yazık ki Türkçe karakterlerin burada dezavantaj oluşturduğunu söylemek gerekir. Ancak bu dezavantajın arkasına saklanmak, sorunu daha da büyütecektir. Bu çalışma ile marka kişiliğinin oluşmasında dile özel karakterlerin rolü araştırılmışken, Kiril alfabesiyle başarı sağlamış markalar da örneklendirilmiştir.Item Video oyunlarında kadının değişen temsili: Yenilikçi damsel in distress tasvirleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-16) Çetin, Alper; 0000-0002-8330-1196Video oyunlarında kadının yetersiz temsilini ele alan çok sayıda araştırma literatürde mevcuttur. Bu araştırmalar, video oyunlarında kadın karakterlerin az sayıda ve genellikle yardımcı rollerde olması, sadece cinsel çekiciliklerinin ön planda tutularak başroldeki erkek karakterin ödülü olarak kurtarılmayı veya talep edilmeyi bekleyen pasif kişilikler olarak kurgulanması gibi bazı temel problemlere dikkat çeker. Fakat son yıllarda video oyun endüstrisinde kadının yetersiz ve basmakalıp temsilini değiştirme çabası da gözlemlenmektedir. Bu değişim çabasının bir yansıması olarak bazı video oyunlarında damsel in distress(başı dertte olan genç kadın) gibi en bilinen karakter arketipleri tekrar yorumlanmaya başlamıştır. Araştırmada damsel in distress arketipinin yenilikçi yorumlarını incelemek için amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilen dört oyun ele alınmıştır. Amaçlı örneklemede araştırmacı, çalışmasında konu edindiği problemleri çözüme ulaştıracak zengin bilgi içeren örnek durumları seçmektedir. Seçilen dört oyun ise sırasıyla Braid, Grand Theft Auto IV, Hellblade: Senua’s Sacrifice ve Gris’dir. Dört oyunda da damsel in distress arketipinin ve bu arketiple bağlantılı anlatıların nasıl tekrar yorumlandığı betimsel analiz yöntemiyle açıklanmaktadır. Betimsel analiz yaklaşımına göre elde edilen veriler daha önceden belirlenen temalara göre özetlenerek yorumlanmaktadır. Analizde video oyunlarında yer alan yenilikçi damsel in distress anlatılarının, kadının yetersiz temsilini aşmaya yönelik olumlu mesajlar verdiği sonucuna ulaşılmıştır. Örneklemdeki oyunlar, kadın karakterlerin gerektiğinde yardım beklemeden tek başına mücadele edip mağduriyetten kurtulabileceğini göstermektedir. Ayrıca video oyunlarının, bir kadını damsel in distress konumuna sokan nedenleri sorgulatarak geleneksel anlatıların barındırdığı problemlere dikkat çekebildiği görülmüştür. Son olarak video oyunlarında bir damsel in distress’in başrolde olabileceği ve kadın karakterlerin ilgi çekici olması için fiziksel özellikleri üzerinden metalaştırılmasının gerekmediği de tespit edilmiştir.Publication Yabancı dil olarak Türkçe B1-B2 düzeyi ders kitaplarında yer alan tanınmış kişilerin kültürel aktarım açısından incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-08) Gölen, Gülşah; Mert, Kübra Nur Ünlüsoy; Deveci, Raziye; Saitoglou, Aise; Özoğul, Emine; Bal, Rumeysa; Uçar, Tarık; TÜRKAY YAVUZEL, SILA; ERDAL, KELİME; Eğitim Fakültesi; 0000-0001-8458-7811; 0000-0001-8205-2530Ders kitapları eğitim-öğretim sürecinin en önemli materyalleridir. Ders kitaplarının kolay ulaşılabilir olması, ders dışında öğrenicilerin çalışma ve tekrar yapmalarına olanak sağlaması, ekonomik olması, öğretim programlarının kazanımlarına uygun içerikleri belirli plan ve program dâhilinde sunması, öğretmen ve öğrenicilere kılavuzluk etmesi gibi sebeplerle öğretim sürecinde en çok tercih edilen gereçlerdir. Bu durum ders kitaplarının belirli ilkelere göre hazırlanması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Buna göre ders kitaplarının hedef kitleye uygunluk, kullanışlılık, içeriğin uygunluğu, görsellik, ilgi çekici olma açısından gerekli niteliklere sahip olması gerekmektedir. Bu durum yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kaynak olarak kullanılan ders kitapları için de geçerlidir. Dil öğretiminde kültürel unsurların yer alması gerektiği düşüncesinden hareketle ders kitaplarında yerel ve evrensel kültürel değerlere yer verilmelidir. Ders kitaplarında yer alan Türkiye’de ve dünyada tanınmış kişiler, öğrenicilerin derse ilgilerinin artmasına yardımcı olabilir. Bu çalışmanın amacı, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimine yönelik hazırlanmış ders kitaplarında yer alan tanınmış kişileri kültürel tanıtım ve kültürlerarası etkileşim açısından incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu Gazi TÖMER B1 – B2, İstanbul Yabancılar için Türkçe B1-B2, Yedi İklim B1-B2, Yeni Hitit B1-B2 seviye ders kitapları oluşturmaktadır. Araştırma yalnızca söz konusu ders kitapları ile sınırlandırılmış olup çalışma kitapları ve diğer yardımcı kitaplar kapsam dışında tutulmuştur. Tarama modeli ile tasarlanan çalışmada, doküman analizi yöntemi kullanılarak ders kitaplarındaki tanınmış kişiler, tanınmış oldukları alanlara göre sınıflandırılmış ve betimlenmiştir. Çalışmanın problem durumu olarak incelenen tanınmış kişiler; Türk ve Dünya tarihi açısından önemli tarihi kişiler, liderler ve devlet adamları, bilim adamları ve mucitler, sporcular, edebi şahsiyetler, sanatçılar olarak kategorilere ayrılmıştır. Belirlenen kategorilere ders kitaplarında farklı oranlarda yer verildiği tespit edilmiştir. Bunun yanında yerel ve evrensel kültüre mensup tanınmış kişilere yer verme oranlarının ders kitaplarına göre farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca ders kitaplarında yer alan tanınmış kişilere ait görsellerin yetersiz olduğu, bazı görsellerin hedef kitleye uygun olmadığı saptanmıştır. Çalışmanın sonuç bölümünde ise ders kitaplarının incelenmesinden elde edilen veriler yorumlanmış; ulaşılan sonuçlara ve bu sonuçlara yönelik önerilere yer verilmiştir. Bu çalışmanın yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kültürel aktarım, kültürlerarasılık, dil ve kültür alanında yapılacak çalışmalara yardımcı olacağı düşünülmektedir.