2020 Cilt 34 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12670
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bazı esansiyel yağların yonca kuru otununin vitro sindirilebilirliği, Rumen fermantasyonu ve metan gazı üretimi üzerine etkileri.(Uludağ Üniversitesi, 2019-12-05) Curabay, Barışcan; Filya, İsmail; Canbolat, Önder; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zooteknik Bölümü.Bu araştırma, bazı esansiyel yağların (sarımsak yağı, nane yağı, kekik yağı ve portakal yağı) yoncanın in vitro gaz üretimine, uçucu yağ asidine (UYA) ve sindirimine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Esansiyel yağların etkilerinin belirlenmesi için yonca kuru otu ve in vitro gaz üretim tekniğinden yararlanılmıştır. Bu çalışmada kullanılan esansiyel yağlar in vitro gaz üretimi ve uçucu yağ asitlerini önemli düzeyde etkilemişlerdir (P<0.05; P<0.01). Rumen sıvısı amonyak azotu (NH3-N)’nu ise yalnızca esansiyel yağ dozları önemli düzeyde etkilemiştir (P<0.01). Esansiyel yağ dozları arttıkça rumen sıvısı parametrelerinden pH dışındakiler önemli düzeyde azalmıştır (P<0.01). Esansiyel yağ ve dozları karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) üretimin önemli düzeyde düşürmüştür. Aynı şekilde esansiyel yağlar yoncanın kuru madde sindirim derecesini (KMSD), organik madde sindirim derecesini (OMSD), ham protein sindirim derecesini (HPSD) ve metabolik enerji (ME) düzeyini düşürmüştür. Saptanan önemli parametreler üzerinde esansiyel yağların etkili olduğu, en etkili yağların sırasıyla nane ve kekik yağı olduğu ortaya konmuştur. Esansiyel yağların dozları karşılaştırıldığında ise en etkili dozun 1200 mg L-1 RS olduğu saptanmıştır. Kekik ve nane esansiyel yağlarının daha etkili olmalarının içeriklerinde bulunan antimikrobiyal unsurlardan kaynaklandığı söylenebilir. Tüm veriler incelendiğinde esansiyel yağların ruminant beslemede hayvan performansı, yemden yararlanma ve rumen fermantasyonunu engellememesi için düşük dozların kullanımının daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır.Item Bilgisayarlı görme esaslı değişken oranlı bir alev makinası için görüntü alma sisteminin optimizasyonu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-21) Kargacı, Kübra; Kurtulmuş, Ferhat; Sefil, Kadir Tayfun; Arslan, Selçuk; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmanın amacı, yabancı ot kontrolü için kullanılan bir alev makinesi prototipine entegre edilecek görüntü işleme esaslı, yapay aydınlatmalı bir görüntü alma sistemi geliştirmektir. Ayrıca, düşük maliyetli bir gömülü devre ve kamera (Raspberry Pi 3) kullanan görüntü işleme sisteminin yapay aydınlatmalı görüntü alma odacığının gerekli işletme parametrelerini belirlemek hedeflenmiştir. Görüntü işleme algoritmalarının geliştirilmesi ve sayısal analiz aşamalarında OpenCV açık kaynak kodlu görüntü işleme kütüphanesi ve Python programlama dili kullanılmıştır. Sistem geliştirme aşamalarında geliç (SorghumhalepenseL.), pıtrak (Xanthiumstrumarium L.), tarla sarmaşığı (Convolvulusarvensis L.) ve köygöçüren (Cirsiumarvense) otlarının bulunduğu bir arazi koşulunda yabancı otların görüntüleri alınmıştır. Dış ortama açık ve yapay aydınlatma sistemiyle alınan görüntülerin histogramları karşılaştırılmıştır. Yabancı ot piksel dağılımları incelenerek ikilileştirme için uygun eşik değerleri belirlenmiştir. Sonuç olarak, geliştirilen algoritma 20 fps’ye yakın hızlarda hareketli görüntüler üzerinde çalıştırılarak anlık yabancı ot oranlarının belirlenebileceği bulunmuştur. Geliştirilen sistem kullanılarak test görüntülerinde yabancı ot piksel oranı %98’lik bir başarı ile hesaplanabilmiştir.Item Burdur ilindeki 65 yaş ve üzeri tüketicilerin süt ve süt ürünleri tüketim alışkanlıkları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-21) Şahin, Deniz Say; Saraç, Zeliha FuldenBu çalışma Burdur ili ve ilçelerinde ikamet eden 65 yaş ve üzerindeki tüketicilerin süt ve süt ürünleri tüketim alışkanlıklarını belirlemek amacı ile yapılmıştır. Gelir düzeyi düştükçe yaşlıların pastörize ve UHT süt tüketimleri ve süt ve süt ürünlerine yaptıkları harcamanın düştüğü ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel olarak da anlamlı olduğu saptandı (p<0.001). Gelir gruplarına göre süt satın alınan yerlerin sıralaması yapıldığında da tercih edilen yerlerin farklılık gösterdiği ve bu farkın istatistiksel olarak da anlamlı olduğu (p<0.005) saptandı. Araştırmamıza katılan bireylerin tercihen en çok (%35.2) sütü sabah saatlerinde ve sonbahar ayında (%26.75) tükettikleri ve sütü en çok (%50.5) içme sütü olarak kullandıkları saptanmıştır. Tüketicilerin açık süt alırken en çok fiyatına (%27.02), sterilize süt alırken ise en çok son kullanma tarihine (%41.45) dikkat ettikleri görülmüştür. Tüm sonuçlar değerlendirildiğinde 65 yaş ve üzeri tüketicilerde gelir düzeyi düştükçe, fiyatı daha ucuz olan açık ürünlerin daha çok tercih edildiğini ve ürünün tadının da satın alırken fiyatı kadar etkili olduğunu saptadık. Bu yaş grubu tüketiciler için aroması ve besin içeriği daha özelleştirilmiş olan ürünlerin ve hatta 65 yaş ve üzerindeki bireylerin süt tüketimini artırmak için yapılacak özel indirimlerin tüketim alışkanlıklarını ve miktarlarını değiştirebileceği değerlendirilmiştir.Item Bursa ili Gürsu ilçesi armut bahçelerindeki potansiyel mikro bitki besin elementi eksiklikleri(Uludağ Üniversitesi, 2020-01-21) Yavuz, Huriye; Cansızer, Seda; Turan, Murat Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü.Bursa ili Gürsu ilçesi armut bahçelerinin kimi toprak özellikleri ve toprakların ve bitkilerin mikro element kapsamlarının incelenmesi amacıyla farklı derinliklerden (0-30cm, 30-60cm) 30 adet toprak ve eş zamanlı olarak yaprak örnekleri alınmıştır. Araştırma sonucunda bahçe topraklarının genel olarak tuzluluk sorununun olmadığı, hafif alkali reaksiyona sahip, orta düzeyde kireç içerdikleri ve organik madde kapsamlarının örneklerin yarısında yetersiz olduğu belirlenmiştir. Bölge topraklarında her iki derinlikte de demir (Fe) ve çinko (Zn) noksanlıkları belirlenmiştir (Fe: % 43,30-30cm, % 56,730-60cm; Zn: % 33,30-30cm, % 5030-60cm). Çalışmaya konu olan 30 armut bahçesinin yaprak analizleri sonucunda örneklerin % 16,7’sinde çinko ve % 23,3’ünde mangan (Mn) noksanlığı belirlenirken % 23,3’ünde mangan ve % 16,7’sinde bakır (Cu) fazlalığı tespit edilmiştir.Item Eskişehir ekolojik koşullarında farklı hasat zamanlarının limon kekiğinin (Thymus citriodorus L.) verim ve kalitesi üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2019-01-21) Katar, Nimet; Katar, DuranBu araştırma 2015 ve 2016 yıllarında Eskişehir ekolojik koşullarında yürütülmüştür. Araştırmada bitkiler üç farklı dönemde (çiçeklenme öncesi, tam çiçeklenme ve tohum oluşum dönemi) hasat edilmiştir. Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak kurulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre, bitki boyu, taze herba verimi, kuru herba verimi, kuru yaprak verimi, uçucu yağ oranı ve uçucu yağ verimi değerleri yıllara ve farklı gelişme dönemlerine göre sırasıyla 23,26-29,97 cm, 351,30-446,15 kgda-1 , 116,53-149,49 kgda-1 , 79,08- 104,12 kgda-1 , %1,15-2,12 ve 1,06-1,73 l/da arasında değişmiştir. Uçucu yağ örneklerinin kompozisyonunu belirlemek için GS/MS analizi yapılmış ve uçucu yağların ana bileşenlerinin geraniol, geranial ve neral olduğu tespit edilmiştir. Yıllar ve farklı hasat dönemlerine bağlı olarak bu üç ana bileşenin değerleri sırasıyla %21,05- 22,81, %21,25-22,72 ve 11,96-13,37 arasında değişmiştir. En yüksek geranioloranı (% 22,81) 2015 yılında ve tohum oluşum döneminde yapılan hasattan elde edilirken, en düşük oran (% 21,05) ise 2016 yılında ve tam çiçeklenme döneminde yapılan hasattan elde edilmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler birlikte değerlendirildiğinde, hasadın tam çiçeklenme döneminde yapılması tavsiye edilmektedir.Item Flow sitometri ve bitki ıslahı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-12-20) Demirel, Fatih; Eren, Barış; Demirel, Serap; Erol, AybükeBitkiler hem insanoğlunun hem de hayvanların beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Artan dünya popülasyonu ve küresel ısınma besin kalitesi ve kaynağı üzerinde problemler oluşturmaktadır. Bitki ıslahı besin kalitesinin ve verimin arttırılması amacıyla birçok bitkide uygulanmıştır. Flow sitometri (flow cytometry; FCM) keşfedildiğinden beri bitki ıslahında ploidi seviyelerinin belirlenmesi için uygun ve kullanışlı bir araç olmuştur. Flow sitometri ebeveyn bitkilerin karakterize edilmesi, çaprazlama sonucu oluşan yavru bitkilerin kromozom içeriğinin saptanması, poliploidizasyon çalışmaları gibi farklı amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır. Bu çalışma da flow sitometri ve bitki ıslahında kullanımı ele alınmıştır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte flow sitometrinin tarımda ve bitki ıslahında kullanımı yaygınlaşmıştır. Araştırmacıların genom modifikasyonu üzerindeki çalışmalara ilgisi arttıkça, flow sitometrinin farklı uygulamalarda kullanılacağı olası gözükmektedir.Item Keles yöresi kiraz bahçelerinin beslenme durumlarının toprak, yaprak ve meyve analizleri ile değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2020-02-12) Çelik, Hakan; Urhan, Goncagül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı.Verim ve kalitenin arttırılmasında kültürel uygulamalar arasında gübrelemenin önemi oldukça fazla olup, bu uygulamaların toprak ve bitki analizleri sonucunda bilimsel verilere dayalı bilinçli bir şekilde yapılması hem ekonomik, hem de çevrenin korunması açısından da önem arzetmektedir. Bu çalışmada; Bursa ili, Keles ilçesinde farklı lokasyonlarda yer alan beş kiraz (Prunus avium L.) bahçesinden 0-30 cm ve 30-60 cm derinlikten toprak örnekleri yanı sıra bitkilerden yaprak ve meyve örnekleri alınarak besin elementi analizleri yapılmış, sonuçlar referans değerlerle karşılaştırılarak toprakların verimlilik durumları ile bitkilerin beslenme sorunları tespit edilmeye çalışılmıştır. Kiraz yetiştiriciliği yapılan toprakların genel olarak kumlu killi tın bünyeli, 7.40-8.72 arasında değişen pH’ya (1:2.5 w/v), 364-612 µS cm-1 arasında EC’ye, % 0.41-48.83 arasında CaCO3 ’ a ve % 0.69-3.45 arasında değişen oranlarda organik maddeye sahip oldukları belirlenmiştir. Topraklar arasında besin elementlerinin yetersiz ve fazla sınırlar arasında olduğu alanlar tespit edilmiştir. Toprak örneklerinde toplam azot % 0.028-0.200, yarayışlı fosfor 2.60-17.32 mg kg-1 olarak belirlenirken, ekstrakte edilebilir potasyum, kalsiyum ve magnezyum sırasıyla 33.00-326.00 mg kg-1 , 6215-10835 mg kg-1 ve 469.81-785.40 mg kg-1 arasında belirlenmiştir. Bitkilerin azot (% 1.87-3.09) ve fosfor (% 0.19-0.22) içerikleri yeterli sınırına yakın ve yeterli sınırları arasında, potasyum (% 1.04- 1.66), magnezyum (% 0.35-0.59) ve demir (37.93-65.18 mg kg-1 ) içerikleri yeterli sınır değerlerinin altında belirlenmiştir. Bitkilerin kalsiyum (% 1.08-1.80) ve bakır (9.38-12.40 mg kg-1 ) içerikleri ise sınırın üzerinde bulunmuştur. Bitki ve toprak özellikleri yanı sıra elementler arasındaki interaksiyonlar, yaprak ve meyvedeki besin elementi konsantrasyonlarında farklılığa neden olmuştur. Topraklarının pH değerleri ile CaCO3 içerikleri (r=0.755**) arasında %1 düzeyinde önemli pozitif, toprakların Mn (r= -0.952**) ve Fe içerikleri (r= -0.792**), yaprakların Ca (r= -0.791**) ve P (r= -0.647**) içerikleri ile % 1, Mg (r= -0.637*), Cu (r= -0.595*) ve Zn (r= - 0.528*) içerikleri ile % 5 düzeyinde önemli negatif ilişki bulunmuştur. Yapılan çalışmanın sonuçlarından yöredeki üreticilerin bilinçsiz ve toprak ile bitki analizi sonuçlarına dayalı olmayan bir gübreleme programı izlediği, organik gübre kullanımına yeterince önem vermedikleri görülmüştür. Kimyasal ve ya organik gübre çeşit ve dozları ile uygulama yöntem ve zamanlarının mutlak surette toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre programlanmasının, gereksiz gübre kullanımının önlenmesinin ve üreticilerin bu konuya hassasiyet göstermesinin yöredeki kiraz üretiminde kalite ve ürün artışı için gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.Item Mevsimlik tarım işçiliğinde Türkiye İş Kurumu odaklı yönetim modeli(Uludağ Üniversitesi, 2020-01-16) Karaman, Süleyman; Taşçıoğlu, YavuzTürkiye’deki feodal yapı ve miras hukukundan dolayı topraksız veya yeterli toprağı olmayan birçok çiftçi, geçimini sağlayabilmek amacıyla diğer bölgelere mevsimlik işçi olarak göç etmek zorunda kalabilmektedir. Mevsimlik tarım işçileri ile ilgili yasal altyapı olmadığından, hükümet genelge yayınlayarak mevsimlik tarım işçiliği sürecinde karşılaşılan sorunlara çözüm aramaktadır. 2017/6 sayılı genelgede, işverenlerin mevsimlik tarım işçilerini özel istihdam büroları veya Türkiye İş Kurumu (İŞKUR)’a kayıtlı tarım aracıları ile istihdam etmelerine yönelik tanıtıcı ve teşvik edici faaliyetler gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Ancak özel istihdam bürolarının kırsalda çok yaygın olmamasından ya da işverenlerin kayıtlıolmak istememelerinden dolayı tarım iş aracılarını tercih etmektedir. Tarım iş aracıları, işverenin mevsimlik işgücü talebini, öncelikle kendisi ile irtibatlı ya da bağlı mevsimlik işçilerden karşılamaktadır. Bu durum, mevsimlik gezici işçilerin tarımda ucuz işgücü olarak çalıştırılmasına neden olmaktadır. Mevsimlik gezici tarım işçileri, gittikleri bölgelerde iş aracılarının sorumluluklarını yerine getirmemesinden dolayı ulaşım, barınma, sağlık ve yaşam şartlarına ilişkin birçok sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Buyüzden, tarımsal işletme danışmanlarına hem işgücü talebi hem de işgücü arzı üzerinde yasal sorumluluk verilerek olası sorunlar önlenebilir. Bu amaçla mevsimlik gezici tarım işçiliği sorunlarını bütünsel bakış açısıyla çözmek için İŞKUR merkezli yönetim modeli uygulanabilir. Bu çalışmada gerek mevsimlik tarım işçilerinin gerekse bu yapının işleyişi açısından yaşadıkları sorunların çözülmesi için İŞKUR merkezli bir yönetim modeli önerilmesi amaçlanmıştır. Böylelikle hem mevsimlik gezici tarım işçilerinin hem de mevcut yapıda kaynaklanan sorunların çözümünde kamu yönetiminin oluşmasına olanak sağlanması hedeflenmektedir.Item Nano-ozon solüsyon formülasyonun kuru kayısılarda zararlı carpoglyphus lactis (L.) (acari: carpoglyphidae)’in biyolojik aktivitelerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2019-12-20) Sabancı, Ahmet Ümit; Balta, Pınar; Kumral, Nabi Alper; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.Kuru meyvelerin önemli bir akar zararlısı olan Carpoglyphus lactis (L.) (Astigmata: Carpoglyphidae), kuru kayısıların meyve şekerleri ile beslendiğinde ürünün bozulmasına, istenmeyen kokular salmasına ve nihayetinde pazar değerini kaybetmesine neden olmaktadır. Daha önce yapılan çalışmalar ozon gazının akara karşı zehirli özelliğinden dolayı kuru meyvelerde mücadele amaçlı olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Ancak, ozon gazının hızlıca O2 ve O- ‘ye parçalanması nedeniyle kısa kalıcılık özelliği, bu gazın akarın mücadelesinde kullanımını sınırlamaktadır. Bu çalışmada, yeni bir nano-ozon solüsyonu olan Genoxyn nanotech’in bu zararlı akar üzerindeki biyolojik aktiviteleri araştırılmıştır. Araştırmada formülasyonun akar üzerinde öldürücü [lethal konsantrasyonlar (LC), lethal zaman (LT)], uzaklaştırıcı ve yumurta bırakmayı engelleyici etkileri ve kalıcılığı değerlendirilmiştir. Bu çalışma, formülasyonun %0.27 konsantrasyonunun dişi akarların %90’ını 48 saat içinde öldürdüğünü göstermiştir. Probit analizi sonuçlarına göre, Genoxyn nanotech’in akara karşı 0.1, 0.2 and 0.4% oranlarda kullanılması durumunda, öldürücü zaman (LT90) sırasıyla 121, 81.5 ve 66 saat olarak belirlenmiştir. Kalıcılık testlerinde, formülasyonun öldürücü etkilerinde ilk 7 gün boyunca istatistiki anlamda önemli bir değişikliğin olmadığını göstermiştir. Ancak, 10 günden sonra öldürücü etkisinde %12-17 arasında bir düşüş saptanmıştır. Kaçırıcı etki için yapılan Pearson’ın ki-kare testine göre, formülasyonun %0.1 üzerindeki konsantrasyonlarla ilaçlanan kayısılardan C. lactis dişilerinin güçlü bir şekilde kaçtıkları görülmüştür. Sonuç olarak, bu çalışma sayesinde Genoxyn nanotech’in belirlenen dozlarının C. lactis dişilerinin toksik ve kaçırıcı etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Formülasyonun 10 gün süren kalıcılığı ile kuru kayısıların ilacın burada belirlenen dozlarına maruz bırakılması durumunda C. lactis mücadelesinde kullanılabileceği bu çalışma ile ortaya konulmuştur.Item Otomatik bir pamuk seyreltme makinasının performans denemeleri(Uludağ Üniversitesi, 2019-12-20) Akbaş, Taner; Özarslan, CengizÜlkemizin tarım ve tarıma dayalı endüstrisi açısından son derece önemli olan pamuk bitkisinin üretiminde, seyreltme işlemi yoğun işgücü gerektiren ve maliyeti yüksek bir işlemdir. Bu çalışmada, seyreltme işleminde insan işgücünden tasarruf ederek işlem maliyetini düşürecek bitki algılama sistemine sahip otomatik bir seyreltme makinasının tasarım ve prototip imalatı gerçekleştirilmiş ve makinanın tarla performansı belirlenmiştir. Prototip makinanın tarla denemelerinde teknik iş başarısı, sıra üzeri dağılım düzgünlüğü ve seyreltme başarısı değerleri 3 farklı hız (0.83, 2.09, 3.02 km h-1 ) ve 3 farklı sıra üzeri ekim mesafesi (5.8, 7.1, 9.8 cm) koşullarında belirlenmiştir. Tarla denemeleri neticesinde elde edilen bulgulara göre makinanın en yüksek teknik iş başarısı değerine (0.21 ha h-1 ), 3.02 km h-1 ilerleme hızı ve 9.8 cm sıra üzeri ekim mesafesinde, en yüksek seyreltme başarısına (%42.69) ise 0.83 km h-1 ilerleme hızı ve 9.8 cm sıra üzeri ekim mesafelerinde ulaştığı görülmüştür. Kabul edilen 70000 bitki ha-1 güvenilir sıklık değeri de dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler, makinanın en uygun çalışma koşullarının 2.09 km h-1 ilerleme hızı ve 7.1 cm sıra üzeri ekim mesafesi olduğunu göstermiştir.Item Sulama suyu bor kapsamları ile kırmızı biber bitkisinin verim ve kalite karakteristikleri arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 2020-02-19) Turhan, Ahmet; Kuşçu, Hayrettin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu/Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü.Bu çalışma, farklı düzeylerde bor içeren sulama sularının (kontrol, 0.5, 1.5, 2.5, 3.5, 4.5, 5.5, 6.5, 7.5 mg L1 ) kırmızı biberin verim ve bazı kalite özellikleri üzerine etkilerini saptamak amacı ile sera koşullarında yürütülmüştür. Meyve verimleri, artan sulama suyu bor konsantrasyonlarından önemli oranda etkilenmiştir. Verim parametresi olarak değerlendirilen toz biber ve yaş meyve verimleri, sırasıyla bor konsantrasyonlarının1.5 ve 2.5 mg L-1 kadar yükselmesinden etkilenmemiş, ancak bu düzeylerden sonra artan bor miktarları verim parametrelerini önemi ölçüde düşürmüştür. En yüksek bitki boyu (≤2.5 mg L-1 ), bitki yaş (≤1.5 mg L-1 ) ve kuru ağırlığı (≤2.5 mg L-1 ) düşük düzeyde bor içeren sulama suyu ile sulanmış bitkilerden elde edilmiştir. Ortalama meyve ağırlığı, meyve genişliği ve boyu gibi verim bileşenleri üzerinde yapılan incelemeler, bor uygulamalarının bu karakteristikleri önemli derecede etkilediğini göstermiştir. Bu etkiler 2.5 mg L-1 üzerinde bor içeren uygulamalarda olumsuz yönde gelişmiştir. Buna karşın, sulama suyu bor düzeylerindeki artış; meyvede suda çözünür kuru madde içeriği üzerinde etkili olmuş ve sulama suyu bor miktarı yükseldikçe artış kaydedilmiştir. Diğer meyve karakteristiklerinden dış kabuk parlaklığı ve sarı renk tonu ile bor uygulamaları arasında istatistikîyönde önemli ilişki bulunamamıştır. Buna karşın, 4.5 mg L-1 üzerinde artan sulama suyu bor konsantrasyonları kırmızı renk tonunun azalmasına ve daha açık kırmızı meyve kabuk rengi oluşmasına sebep olmuştur. Elde edilen sonuçlar tümü ile incelendiğinde, biber yetiştiriciliğinde kullanılacak sulama suyu kalitesinin önemli olduğu ve 2.5 mg L-1 ’nin altında bor içeren sulama sularının üretici için önerilebilir uygulama olduğu saptanmıştır.Item Sürdürülebilir Arazi yönetimi için arazi değerlendirmesi çalışması; Samsun-Kavak ilçesinde örnek bir çalışma(Uludağ Üniversitesi, 2019-10-25) Dengiz, OrhanDoğal kaynakların en önemlilerinden birisi olan toprakların içerdikleri karakteristikleri dikkate alınarak kullanılmasına karar vermek ve gelecek nesiller için doğal kaynakların korunmasında ve sürdürülebilirliklerinde arazi değerlendirme çalışmalarının önemi büyüktür. Bu çalışma, Samsun İli Kavak İlçesi sınırları içerisinde yer alan İdrisli, Muhsinli, Çayırlı, Kaya, Seyitali ve Beyköy köylerini kapsayan yaklaşık 397 ha alanda gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı bölgenin iklim özeliği de dikkate alınarak belirlenen arazi kullanım türlerinin yöreye uygunluk dağılım sınıflarının belirlenmesindir. Çalışmada, daha önce seri bazında ve sayısal 1:25.000 ölçekli detaylı üretilmiş olan toprak haritası kullanılmıştır. Ayrıca, ILSEN bilgisayar modeli, potansiyel arazi kullanım gruplarının ve tarımsal arazi kullanımı uygunluk sınıflarının belirlenmesinde başarıyla kullanılmıştır. Toprak haritasından belirlenen harita birimlerine ait fiziksel ve kimyasal arazi karakteristikleri ile toprak verimlilik indeks model değerlerinin entegrasyonu sayesinde, belirlenen her bir arazi kullanım türü haritalama birimleri ile karşılaştırılarak, arazi kullanım türlerinin alana uygunluk sınıfları belirlenmiştir. Bununla birlikte, CBS yardımıyla, çalışma alanı içerisinde potansiyel kullanım guruplarının dağılımını gösteren harita oluşturulmuştur. Tarımsal kullanım uygunluk sınıfları içerisinde ise çalışma alanında oldukça seçkin tarım arazileri ile oldukça iyi tarım arazileri belirlenmemiştir. Buna karşın, alanın yaklaşık %51’i sorunlu tarım arazileri oluştururken, sadece %1.2’si tarım dışı araziler olarak belirlenmiştir.Item Sürekli ve kesikli mikrodalga yöntemleriyle kurutulan elmanın renk değişim analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-02-06) Polat, Ahmet; Kurtulmuş, Ferhat; İzli, Nazmi; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada, sürekli ve kesikli mikrodalga ile kurutulan elma örneklerinin renk değişimleri görüntü işleme yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Elma örneklerinden kurutma öncesi ve sonrası olmak üzere toplam yüz adet görüntü alınmıştır. Farklı yöntemlerle kurutulan elma örnekleri RGB renk uzayından L*a*b* renk uzayına çevrildikten sonra analiz edilmiştir. Ayrıca örneklere bir halka maskeleme işlemi uygulanmıştır. Halka maskeli ve halka maskesiz yöntem kullanılarak iki farklı veri elde edilmiştir. Toplam renk değişimi (ΔE), kroma (C), hue açısı (α°) ve kahverengilik indeks (BI) değerleri renk için kinetik parametreleri olarak tanımlanmıştır. Sonuçlar incelendiğinde, kurutmanın tüm örneklerin renk parametreleri üzerine etkisi olduğu görülmüştür. Halka maskeleme yöntemindeki L*, a* ve b* değerlerin halka maskesiz yönteme göre farklı olduğu tespit edilmiştir. Kahverengilik indeksi sonuçları incelendiğinde ise, 200W-KO:3 uygulamasındaki sonucun taze elma ürününe en yakın değer olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, sürekli ve kesikli mikrodalga yöntemleri ile elmanın kurutulmasında ürünün renk parametreleri üzerine önemli bir etkisi olduğu ve diğer kurutma yöntemlerine alternatif olabileceği gözlemlenmiştirItem Ülkemizdeki buğday standardına göre aynı kategoride yer alan ekmeklik buğday çeşitlerininreolojik özelliklerinin belirlenerek hububat alım kriterleriyle uyumluluğunun incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2019-12-20) Çeliker, Gökhan; Dizlek, HalefÇalışmada TS 2974 Buğday standardına (standarda) göre aynı kategoride yer alan ekmeklik buğday çeşitlerinin farinograf ve ekstensograf özelliklerinin belirlenerek Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hububat alım kriterleriyle uyumluluğunun incelenmesi hedeflenmiştir. Araştırmada toplam 47 farklı ekmeklik buğday numunesi kullanılmıştır. İkinci sınıf olarak tasnif edilen beş çeşitten ikisinin maksimum direnç değerinin, diğer üç çeşidin direnç değerine göre yarı yarıya düşük olduğu, ancak bu çeşitlerin aynı depoda depolanacak olmasının bir kalite sorunu olduğu belirlenmiştir. Özellikle 1., 2. ve 3. sınıfa giren buğdayların direnç değerlerinin sınıf ayrımının aksine birbirine oldukça yakın olduğu görülmüştür. Standarda göre yapılan sınıflandırmanın ekstensograf değerleri ile uyumlu olmadığı görülmüştür. Ekmeklik buğdayların sınıflandırılmasında; ekstensograf analizinde 135. dk maksimum direnç değeri baz alındığında, Standarda göre sedimantasyon değeri esas alınarak yapılacak olan bir sınıflandırmanın protein miktarına göre yapılacak olan sınıflandırmaya nispetle daha uygun olduğu belirlenmiştir. Bu uyumsuzluk piyasada, birbirinden farklı ve birbirleriyle ilişkisi olmayan kriterlerin gözetilerek ürünün TMO ve Lisanslı Depoculuk gibi sistemlerde ticaretinin yapılmasına sebebiyet vermektedir. Hâlihazırda lisanslı depolarda çeşit esaslı depolama taleplerinin gelmesinin ve buğday ithalat rakamlarının yüksek seviyelerde olmasının temel nedeninin, tarafımızca, bu sınıflandırma sistemi olduğu öngörülmektedir.