2011 Cilt 12 Sayı 20
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13852
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item 18. yüzyılın ikinci yarısında saray atlarının binit takımları(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-01) Dingeç, EmineFetihlerini at üzerinde yapan Türkler, ata ulaşım aracından daha ötede bir anlam yüklemişlerdir. Ata verilen önemden dolayı, gerek devletlerarası ve gerek devlet yöneticileri arasında at, hediyeleşmede vazgeçilmez unsur olmuştur. Bu önem aynı zamanda at binit takımlarına da yansımıştır. Atın, özellikle üst düzey devlet adamları arasında hediyeleşme unsuru olmasının yanında, Osmanlı erkeklerinin takı takmama gelenekleri, zenginliklerin at binit takımlarına yansımasına neden olmuştur. Devlet erkânının zenginlik ve gösterişi at binit takımlarında kendini göstermiştir. Böylece, binit takımları kişilerin gücünü ve konumunu yansıtan bir ayna olmuştur. Öyle ki, teşrifat kuralları gereğince kimin nasıl ata bineceği ve nasıl binit takımı kullanacağı belirlenmiştir. Saraya hediye olarak gelen binit takımları raht hazinesinde muhafaza edilmiştir. Farklı parçalardan oluşan at binit takımlarında, değerli kumaşlar kullanılmış olup, kıymetli taşlarla zenginleştirilmiştir. Bu çalışma, Topkapı Sarayı’nda 18. Yüzyıla ait Has Ahur, defterine kayıtlı olan binit takımlarının incelenmesiyle hazırlanmış olup, Osmanlı kültür tarihine katkı sağlanmayı amaçlanmaktadır.Item 700 yıllık tarihi geçmişe sahip Bursa Cumalıkızık Köyü alan araştırmasının sosyolojik analizi(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-01) Güleç, Melda MedineAraştırmada ele alınıp incelenen yerleşim birimi, 700 yıllık geçmişi ile tarihi, kültürel ve doğal zenginliğe sahip Bursa’nın özgün bir bölgesi olan Cumalıkızık Köyü’dür. Çalışmada Cumalıkızık Köyü’nün sosyolojik, ekonomik, demografik, coğrafi, tarihi ve kültürel yapısının genel bir analizi yapılmıştır. Tarihsel arka plan dikkate alınarak köyün kurucu değerlerinin yaşayıp yaşamadığı sorgulanmıştır. Köylünün beklentileri, algıları ve tutumları anket, gözlem ve mülakat yoluyla tespit edilmiştir. Nitel araştırma yöntemi olan doğrudan görüşme yapılmıştır. Bu çerçevede köyde otopark görevlileri, Bulanlar Kınalı Kar ve Mavi Boncuk pansiyon yetkilileri ve ticaretle uğraşan kadınlarla (el ve ev ürünlerini kendi evlerinde ve tezgâhlarda satan hanımlar) mülakat yapılmıştır. Ayrıca Cumalıkızık’ta ekonomik amaca yönelik mevcut fiziksel yapının niceliksel kapasitesi ve ziyaretçi sayıları da araştırılmıştır. Mevcut durum tespiti ve ihtiyaçlarla ilgili Tarım İl Müdürlüğü, Tedaş, Buski (Bursa Su ve Kanalizasyon İşletmesi), İtfaiye İl Müdürlüğü, Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü, köy okulunun müdür yardımcısı ve köy muhtarı ile görüşülerek resmi verilere ulaşılmıştır. Yapılan çalışmanın Köy sosyolojisi alanında, tarihi-orman köy grubunda yer alan köylerle ilgili genel bilgiler yansıttığı, günümüz şartlarında bir sosyoekonomik yorum getirdiği ve bundan sonra bu konu üzerinde yapılacak çalışmalara ışık tutacağı düşünülebilir.Item Bursa’da Abdullah Münzevî Dergâhı vakfiyesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-01) Öcalan, Hasan Basri; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Tarih araştırmalarında arşiv kayıtları birinci kaynak olarak önemlidir. Söz konusu arşiv kayıtlarından bir kısmı da vakfiyelerdir. Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi ile diğer kütüphane ve müzelerde yer alan binlerce vakfiye arasında birçok dergâh vakfiyesi de bulunmaktadır. Bunların gün yüzüne çıkarılması ve yayınlanması özellikle Osmanlı tasavvuf tarihinin aydınlatılması açısından son derece önemlidir. Abdullah Münzevî tarafından XVIII. yüzyılda Bursa’da kurulan Münzevî Dergâhı’nın vakfiyesi, düzenlendiği dönemin tarihi açısından önemli bir belge niteliğindedir. Bu yazıda dergâhın tarihçesi ve vakfiyesi değerlendirilmiş ve vakfiyenin metni sunulmuştur.Item İmlâsı yönüyle dikkat çeken bir eser: Resimli İran Sefaretnamesi (Metin)(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-01) Uluocak, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe Eğitimi Bölümü.Türkler, tarih boyunca çeşitli alfabeler kullanmışlardır. Bunlar arasında, en uzun süreli ve en yaygın olarak kullanılanı Arap alfabesidir. Bu alfabe, ünsüz esasına dayananır. Buna karşılık Türkçe, ünlüleri bol ve çeşitli olan bir dildir. Bu bakımdan Türkçenin imlâsını Arap alfabesiyle gösterme konusunda bazı sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Devrinde harekeli yazılan bazı eserler yardımıyla devrin imlâsını tespit edebilmek bir dereceye kadar mümkündür. Ancak Klasik Osmanlı Türkçesi Dönemininin başlangıcı kabul edilen XVI. yüzyıldan itibaren imlânın gelenekselleşmesi ve hareke sisteminin terk edilmesi sebebiyle bu dönemden itibaren yazılmış metinlerde, imlâ özelliklerinin takip edilmesi güçleştirmiştir. Bu güçlüğün aşılmasında trankripsiyon metinleri ve az da olsa harekeli olarak yazılmış metinler, bizlere yardımcı olmaktadır. Bu eserlerden biri olarak da Resimli İran Sefaretnamesi gösterilebilir. Bozoklu Osman Şakir tarafından milâdî 1811’de yazılmış olan eser, harekeli olması ve yazarı tarafından yazı ve imlâsına dikkat çekilmesi yönüyle de incelenmeye değerdir. Bu çalışmada, daha önce bir bildiriyle imlâ özelliklerini tespit etmeye çalıştığımız bu eserin metnini de yayımlayarak Osmanlı Türkçesinin imla yönünden XIX. yüzyıldaki gelişiminin tespitine katkı sağlamayı amaçladık.Item Ömer Seyfettin’in tarih konulu hikâyelerinde değerler(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-01) Ogur, Erol; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe Eğitimi Bölümü.Toplumlar, varlıklarını millet olarak devam ettirebilmek için tarihlerine dayanmak zorundadırlar. Tarih, birey veya toplumda bir millete mensubiyet bilincini canlı tutar ve onu derinleştirir. Tarih bilinci, geçmişin yorumunu, yaşanan zamanın algılanmasını ve geleceğe ait beklentileri içeren bir bilinç ve farkındalıktır. Sanatçılar, tarihî olayları farklı ve cazip bir hale sokarak okuyucuya sunarlar. Ömer Seyfettin, Peçevî, Nâima ve Hammer gibi tarihçileri okumuş, konusunu tarihten alan hikâyeler yazmıştır. Onun, konusunu tarihten alan hikâyelerinde hareket noktası Türk tarihidir. Ömer Seyfettin’in bu tarz hikâye yazmaktaki amacı yeni bir Türk ruhu oluşturmaktır.