2012 Cilt 38 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18378
Browse
Browsing by Department "Patoloji Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Böbrek biyopsisi ile reaktif amiloidoz tanısı alan hastaların retrospektif analizi(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-13) Yıldız, Abdülmecit; Tekinalp, Atakan; Hoyrazlı, Ayşe; Gül, Bülent; Aktaş, Nimet; Oruç, Ayşegül; Aytaç, Berna; Ermurat, Selime; Yoğurt, İsmail; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Nefroloji Bilim DalıBu çalışmada böbrek biyopsisi sonucu AA amiloidozu tanısı alan 32 hastanın demografik,klinik ve laboratuar özellikleri retrospektif olarak incelendi. Yaş ortalaması 49,3±14,5, Cinsiyet dağılımı (E/K) 22/10, Biyopsi endikasyonu; 29 (%90,6) olguda nefrotik sendrom, 3 (%3,4) olguda açıklanamayan akut böbrek yetmezliği nedeniyle koyuldu. 14 (%43,8) olguda altta yatan hastalık saptanamadı. 11(%34) olguda romatolojik hastalık, 3 (%9,4) olguda malinite ve 3 (%9,4) olguda kronik bakteriyal enfeksiyon saptandı.1 (%3) olguda biyopsi sonrası kanama gelişti. AA amiloidozu düşünülen hastalarda böbrek biyopsisi güvenle tercih edilebilir. İdyopatik olguların oranı yüksek olup malign hastalıklar etyolojide düşünülmelidir.Item Osteosarkom: Olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2012-05-15) Aydınlı, Ufuk; Akesen, Burak; Küçükalp, Abdullah; Yalçınkaya, Ulviye; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıOsteosarkom 20 yaş altı görülen en sık malign kemik tümörüdür. Ergenlik döneminde görülme sıklığı pik yapar. Cerrahi ve kemoterapi ile tedavi edilir. Preoperatif kemoterapi sonrası eksize edilen tümör yerine genelde bio-uyumlu metal protezler kullanılmaktadır. Bazen kemik greftleri veya hastanın kendi kemiği de, dış ortamda yüksek doz radyasyon uygulanıp, otoklavize edilip veya pastorize edilip tekrar kullanılabilmektedir. Bu yazıda sunulan olgu 24 yaşında erkek hastadır. Hastanın temel şikayetleri sağ uylukta ağrı ve kitle olup yapılan biyopsi sonrası hastaya osteosarkom tanısı konuldu. Hastaya ameliyat öncesi kemoterapi uygulandı ve daha sonra total olarak rezeke edilen femur diafizinde önce kabaca tümör dokularından mekanik olarak temizlendi daha sonra pastörisazyona tabi tutuldu ve tekrar yerine konan parça intramedüller çivi ile tespit edildi. Kaynama sağlanması için hastada proksimal ve distal osteotomi hatlarına damar pediküllü kot grefti kullanıldı. Postoperatif üçüncü yılında lokal yada sistemik nükse rastlanmadı. Pastorizasyon ile rezeke edilen kemiğin otogreft olarak kullanıldığı; amputasyona ve tümör protezine ihtiyaç duyulmadan osteosarkom tedavisinde rutin uygulamanın dışında olan olgumuzu sunuyoruz.Item Uterin serviksteki rastlantısal plasental site nodül olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-11) Özgün, Gonca; Baykara, Sema; Atalay, Fatma Öz; Özerkan, Kemal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıPlasental site nodül, genelde üreme çağındaki kadınlarda, uterin küretaj materyallerinde, serviks biyopsilerinde ve histerektomi materyallerinde, rastlantısal bir bulgu olarak karşımıza çıkabilen, intermediate trofoblastlara benzer hücrelerin oluşturduğu, epitelyal veya mezenkimal bir lezyon ile karışabilen bir trofoblastik lezyondur. Endoservikste, endometriumda ve nadiren de fallop tüplerinde görülebilir. Menometroraji nedeniyle histerektomi yapılan 42 yaşındaki kadın hastanın, bölümümüze gönderilen materyalinde endoservikal kanal-alt uterin segment arka duvar yerleşimli 0,8x0,5 cm çapında kanamalı görünümde hafif erozyone görünümde kahverenkli bir alan dikkati çekti. Kesitlerde stromada bol miktarda camsı eozinofilik sitoplazma içeren, yer yer bizar görünümde ve sınırları düzensiz nükleusları olan, büyük hücrelerden oluşan iyi sınırlı lezyon alanı izlendi. İmmünhistokimyasal çalışmada lezyona ait hücreler sitokeratin ile yaygın ve kuvvetli pozitif iken hPL ve PLAP boyaları ile fokal pozitiflik izlendi. Plasental site nodül, lezyonu oluşturan intermediate trofoblastlar benzeri hücreler nedeniyle, epitelyal bir neoplazi ile karışabilecek bir lezyondur. Özellikle endoservikal küretaj materyallerinde görülmesi halinde ve immünhistokimyasal olarak sitokeratin pozitifliği nedeniyle serviksin skuamöz hücreli karsinomu ile karışabileceği için, her zaman akılda tutulması gereken lezyonlardan biridir.