2008 Cilt 17 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14841
Browse
Browsing by Department "Sosyal Bilimler Enstitüsü"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Din sosyolojisi anabilim dalı V. koordinasyon toplantısı ve günümüz Türkiye'sinde din toplum ilişkileri sempozyumu(Uludağ Üniversitesi, 2008) Güler, Fatma; Sosyal Bilimler EnstitüsüDin Sosyolojisi Anabilim Dalı V. Koordinasyon Toplantısı ve Günümüz Türkiye'sinde Din Toplum İlişkileri Sempozyumu 4 Temmuz 2008'de Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi organizatörlüğüyle Polisevi Uludağ Eğitim ve Dinlenme Tesisleri'nde yapıldı. Toplantıya 19 İlahiyat Fakültesi'nden ve Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan toplam 54 din sosyologu katıldı. Ayrıca Bursa'daki İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri, İl ve İlçe müftüleri ile Uludağ, Marmara ve İstanbul Üniversiteleri'nden lisansüstü düzeyde çalışma yapan öğrenciler de toplantıyı takip ettiler. Sempozyum U. Ü. Din Sosyolojisi A. D. Başkanı Doç. Dr. Abdurrahman Kurt'un açılış konuşmasıyla başladı. Din sosyolojisinde kurucu din sosyologları Weber ve Durkheim'dan başlayarak başlangıçtan günümüze kadar geçirilen süreçte dine bakışa dair bir değerlendirmenin yapıldığı konuşmada, dinin tanımına dair özsel ve işlevsel bakışların, dinin ilahi kaynağını reddeden güçlü pozitivist geleneğin zamanla kırıldığı belirtildi. Kurt, günümüzde özellikle 800 İlahiyat Fakültelerindeki Türk din sosyologlarının, İslam’ın sosyal görünümleri ve Müslüman dindarlıklarla ilgili çalışmaları çoğu defa içeriden bakışla yapmalarının bu konuda olumlu bir mesafe kat edildiğinin göstergesi olduğunu ifade etti.Item Fıkhî hadislerin rivayet değeri bağlamında “beyyine ve yemin hadisi”nin tahric ve tenkidi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Soylu, Ayşenur; Kahraman, Hüseyin; Sosyal Bilimler Enstitüsüİslam yargılama hukukunun dayandığı temel prensiplerden biri “delil davacıya, yemin davalıya düşer” kaidesidir. Bu kaide Hz. Peygamber’in sözü olarak nakledilen “beyyine ve yemin hadisi”ne dayanır. Bu makalede söz konusu hadisin çeşitli rivayetleri incelenmektedir. Rivayetler incelenirken temel hadis kitapları çerçevesinde, karşılaştırma metoduyla ravilerin fıkhî anlayış ve birikiminin, rivayetlerin metnine yansıma durumunu tespit amaçlanmaktadır.Item İslamcı feminizm: Müslüman kadınların birey olma çabaları(Uludağ Üniversitesi, 2008) Güç, Ayşe; Sosyal Bilimler Enstitüsüİslamcı feminizm kavramı, İslam kültürü içinde gelişen bir olguya; müslüman kadınların birey olma çabalarına işaret etmektedir. Bu çabaların yansıması, entellektüel müslüman kadınların din ve gelenek içinde kadının durumunu ele aldıkları çalışmalarında ifadesini bulmaktadır. Bu yaklaşımlar, batılı feminist söylem ile bağlantılı olarak değerlendirildiği için bazı soruların araştırılması gerekir: İslamcı feminist söylem, müslüman kadınların bizzat inşa ettiği bir söylem mi yoksa batılı feminizmin silik bir kopyası mıdır? Bu söylem, kendine has bir teoloji üretebilir mi? Bu sorulara giden yolda ilk adım, 19. yüzyılda sistemleşen feminist söylemin İslam kültürünü hangi noktalarda ve nasıl etkilemeye başladığını sorgulamak olacaktır. Bunun için de etkileme sürecini, bu süreçte batılı feminizmle işbirliği yapan oryantalizm, sömürgecilik, milliyetçilik gibi birtakım faktörleri de göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekir. 20. yüzyılın sonuna doğru entellektüel Müslüman kadınlar, Müslüman dünyadaki kadın sorununu batılı feminist söylemi de dikkate alarak tartışmaya başlamışlardır. Böylece, İslam kültürü içinde feminist söylemden dolaylı olarak etkilenen yeni bir kadın söylemi ortaya çıkmıştır. Bu yeni söylem, kadın çalışmaları sahasına katkı yapan bir literatür de oluşturmaya 650 başlamıştır. Son yıllarda, entellektüel müslüman kadınların din ve gelenek içinde kadının durumunu tartışan çalışmalarında dile getirdikleri yaklaşımlar İslamcı feminizm olarak adlandırılmış ve bu entellektüel müslüman kadınlara da İslamcı feminist denilmiştir. Bu makale, zikredilen noktaları göz önünde bulundurarak bu yeni söylemi ele almaya çalışırken bir yandan da tanımlamalar ile ortaya çıkan sorunlara işaret etmeyi amaçlamaktadır.Item İslamofobi ve Avrupa’da birlikte yaşama tecrübesi üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2008) Er, Tuba; Ataman, Kemal; Sosyal Bilimler EnstitüsüGünümüzde, gerek tarihten gelen korkuların ve gerekse son yıllarda, gerekçesi ne olursa olsun, yaşanan terör olaylarının demokrasi ve insan haklarının beşiği olarak kabul edilen Batı dünyasında Müslümanlara karşı var olan ön yargıları iyice pekiştirdiğini ve gün yüzüne çıkardığını gözlemekteyiz. Bu ön yargıları besleyen önemli unsurlardan biri Müslümanların kendi dünya görüşü ve geleneksel yaşam tarzlarıyla Batı toplumlarının sosyal yapıları içinde kendilerine rol edinme çabalarıdır. Zira Müslümanlar artık Batı’da “konuk işçi” statüsünde olmayı reddetmekte ve kendilerini bulundukları ülkenin bireyleri olarak algılamaktadırlar. Bu ise onların toplum içindeki görünürlülüğünü artırmaktadır. Bu durum beraberinde Batı’nın, özellikle de Müslümanlar söz konusu olduğunda, alışık olmadığı yeni ve fakat zorunlu bir birlikte yaşama tecrübesinin ortaya çıkmasını da kaçınılmaz kılıyor. Biz bu makalede Avrupa Birliği’nin çeşitli kurulları marifetiyle İslamofobi ile ilgili hazırladığı raporların bir içerik analizini yaparak söz konusu raporlarda konuyla ilgili öne çıkan problemlere dikkat çekmeyi hedefliyoruz.Item Onbirinci yüzyılda siyasal gerçeklik ve İslâm siyaset düşüncesine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Yücedoğru, H. Kübra; Bilgin, Vejdi; İlahiyat Fakültesiİslam siyaset düşüncesi tarihsel şartların bir ürünü olup, mevcut siyasal-sosyal gelişmeler çerçevesinde şekillenmiştir. Bu gelişimin bir tarafta dinî hassasiyetleri koruma gayreti içinde olan ulema, diğer tarafta da dinî meşruiyetten mahrum olmayacaklarının farkında olan yöneticiler arasındaki diyalektiğe bağlı olduğu görülür. Ancak bu süreç içerisinde ulema daha edilgen bir rolü kabul etmek zorunda kalmıştır. Burada izlenen temel politika, muhtemel bir meşruiyet sorununda taraflar arasında çıkabilecek çatışmaların önüne geçebilmektir. Bu politika ister istemez doktrinin mevcut siyasal yapı ile adapte edilmesine yol açmıştır. Gazali bu noktada siyaset doktrinindeki uzlaşmanın zirvesini temsil eder. Bu makalede Mâverdi’nin ve Gazali’nin yaklaşımları örnekleminde, on birinci yüzyıl siyasal ve toplumsal şartlarının etkisinde siyaset teorisinin nasıl şekillendiği ele alınacaktır.Item Üç Kur’an yorumunda kadının ötekiliği(Uludağ Üniversitesi, 2008) Durmuşoğlu, Kadriye; Kurt, Abdurrahman; Sosyal Bilimler EnstitüsüKur’ân kadını kadın erkek ikilemine indirgemeksizin insan olması temelinde ele alır. Kadın ve erkeğin yaratılış niteliklerini dikkate alarak hak ve sorumlulukları belirler. Bireysel ve sosyal kimliğine vurgu yaparak toplumsal değişimin ve istikrarın belirleyici kutuplarından biri kılar. Kadına cinsiyet ayrımcılığında bakmaz. Kadının Kur’an yorumlarında farklılaşan anlamı Gadamer’in Ben-Sen diyalojik ilişkisinde Sen’in anlamlandırılmasının farklı formlarında yorumcunun kadına yönelik bakış açısının düzeyinde ele alınır. Yorumcunun anlatım farklılığı Sen’i nesnel-obje ve kendi menfaatine aracı kılmaktan gerçekten Sen’i Ben gibi özne/birey, insan olarak mevcut ve kendilerine mahsus varoluşlarıyla algılama arasında değişimde belirlenir. Bu anlamlandırmada yorumcunun Öteki’ni/Seni/Kadını anlama biçimi, ‘öteki’ye atfedilen nitelikleri ve imkânları tespit edilir. Kur’an ve üç yorumunda Ben-Sen diyalojik ilişki boyutunda Sen’in/Ötekinin/Kadının anlamı odağında kadının ötekileştirilerek nesnelleştirilen konumunun Kur’an yorumlarında kimliğin anlama yansıyan subjektiflik boyutunda hayatın kültürel formlarında olduğu neticesine ulaşılır.