Fen Bilimleri Enstitüsü / Institute of Science
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/16
Browse
Browsing by Department "Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Item Amoksisilin baskılanmış polimerik nanopartikül gömülü nanolifli yüzeyin hazırlanması ve ilaç salım özelliklerinin araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-28) Çerçi, Azize; Osman, Bilgen; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0002-3965-8841Bu çalışmada, elektro çekim yöntemi kullanılarak amoksisilin (AMOX) baskılanmış poli (hidroksietil metakrilat-N-metakriloil-amido-L-glutamik asit metil ester) (AMOX-MIP) nanopartikül gömülü polivinil alkol (PVA) /sodyum aljinat (SAlg) nanolifli yüzey (PVA/SAlg/AMOX-MIP) hazırlandı. Nanopartiküller moleküler baskılama metodu kullanılarak sentezlendi ve Fourier Transform infrared spektroskopisi (FTIR), alan emisyonlu taramalı elektron mikroskopisi (FE-SEM), konvansiyonel geçirimli elektron mikroskopisi (CTEM) ve Zeta potansiyel analizi ile karakterize edildi. Moleküler baskılama metodu kalıp molekül, fonksiyonel monomer ve çapraz bağlayıcı oranlarının değiştirilmesi ile optimize edildi. PVA/SAlg/AMOX-MIP nanolifli yüzey, PVA/SAlg elektro çekim çözeltisine %15 (w/v) oranında AMOX-MIP nanopartikül eklenmesi ile hazırlandı. Nanolifli yüzey glutaraldehit (GA) ile çapraz bağlandı ve FTIR, SEM, temas açısı ölçümü, şişme, degredasyon ve kalınlık testleri ile karakterize edildi. AMOX-MIP ve baskılanmamış (NIP) nanopartiküller ile PVA/SAlg/AMOX-MIP nanolifli yüzeyden ilaç salım çalışmaları yapıldı. İlaç salım kinetiği sıfırıncı derece, birinci derece, Higuchi ve Korsmeyer-Peppas modelleri kullanılarak araştırıldı. AMOX-MIP nanopartiküller 50 nm çapında olup -36,4 mV Zeta potansiyel değerine sahiptir. Çapraz bağlı PVA/SAlg/AMOX-MIP nanolifli yüzeyin ortalama lif çapı 304,5±92,9 nm, kalınlığı 0,658±0,01 mm, şişme oranı %333 ve temas açısı 52°±1,02’dir. 20 gün sonunda degredasyon oranı %7,8’dir. AMOX-MIP ve NIP nanopartiküllerden ilaç salımı ilk 30 dakikada sırasıyla %76,8 ve %93,8’dir ve 4 saat süre sonunda %85,7 ve %97,6 değerine ulaşmaktadır. PVA/SAlg/AMOX-MIP nanolifli yüzeyden AMOX salımı ise ilk 30 dakikada %48, 4 saatte %77,3 ve 4 gün sonunda %100’dür. İlaç salımı Korsmeyer-Peppas modeline uygundur. Elde edilen sonuçlara göre, PVA/SAlg/AMOXMIP nanolifli yüzey antibiyotik salımı yapan yara örtüsü uygulamalarında yüksek bir kullanım potansiyeline sahiptir.Item Antibakteriyel uygulamalar için pamuk kumaşlarda atomik katman biriktirme ile Ag nanoparçacıkların fotodepozisyonu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-26) Yılmaz, Büşra Aydemir; Akyıldız, Halil İbrahim; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0002-8727-5829Bu çalışmada pamuk kumaş yüzeylerinde atomik katman biriktirme yöntemi ile ZnO ince filmler biriktirilmiştir. ZnO ince film ile kaplanan ve kaplama yapılmamış kumaş, cam ve quartz cam yüzeyler üzerinde güneş simülatörü altında fotodepozisyon yöntemi ile Ag nanoparçacıklar biriktirilmiş ve bu yüzeylerin antibakteriyel etkinlikleri incelenmiştir. Numunelerin optik özellikleri UV-Vis spektrofotometresi, yüzey morfolojileri FE-SEM, elemental analizleri ve kristal yapıları FT-IR ve XRD yöntemleri ile incelenmiştir. Antibakteriyel etkinlikleri kalitatif ve kantitatif olarak incelenmiştir. Yapılan antibakteriyel testler sonucunda ZnO+Ag ve Ag nanoparçacık kaplı kumaşlar üzerinde bakteri yoğunluğunun azaldığı görülmüştür. Ag NP’lerin bakteri ile temas ettiği anda hücresel metabolizmanın olumsuz etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır.Item CDP-kolin katkılı nanolifli yara örtülerinin üretimi, karakterizasyonu ve in vivo performanslarının araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-28) Dokuzoğlu, Sema Işık; Göktalay, Gökhan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0009-0004-0640-031XBu tez çalışmasının amacı, elektro çekim yöntemiyle CDP-kolin katkılı nanolifli yüzeylerin üretilip, yara örtüsü olarak kullanım performanslarının incelenmesidir. Bu kapsamda, selüloz asetat (CA) ve polikaprolakton (PCL) polimerlerinden CDP-kolin katkılı nanolifli yüzeyler üretilerek, karakterize edilmiştir. Nanolif yüzeylerin in vitro ilaç salıverme performanslarına bakılmıştır, yüzeylerin in vivo olarak yara iyileşmesi üzerine olan etkinliği gösterilmiştir. Üretilen yüzeylerin karakterizasyonu için Fourier dönüşüm kızılötesi (FTIR) spektroskopisi, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve temas açısı ölçümleri yapılmıştır. CDP-kolin katkılı nanolifli yüzeylerden, etken madde salıverilmesi ultraviyole-görünür ışık (UV-VIS) spektrofotometre ile ölçülmüştür. Analizler sonunda, en düzgün nanolifli yüzey morfolojisine ve etken madde salıverme potansiyeline sahip numune CA nanolifli yüzey olarak belirlenmiştir. Belirlenen numune ile in vivo deneyler gerçekleştirilmiştir. CDP-kolin katkılı CA nanolifli yüzeylerin, yara iyileşmesi üzerine olan etkinliği sıçanlarda yara modeli oluşturularak, ticari bir ürün ve katkısız CA nanolifli yüzey ile karşılaştırılarak gösterilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda; CDP-kolin katkılı nanolifli yara örtülerin, katkısız CA nanolifli yara örtüsünden daha iyi performans sergilediği, ticari yara örtüsüne göre ilk günlerde daha hızlı yara iyileşmesi gerçekleştiği görülmüştür.Item Corchorus olitorius içeren kitosan-jelatin yara örtülerinin geliştirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Alluş, Neda; Ulcay, Yusuf; Parın, Fatma Nur; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0009-0009-5745-2562Bitkisel ekstreler, güçlü antioksidan, antibakteriyel ve anti-enflamatuar özelliklere sahip olan önemli miktarda fenolik bileşikler içerir. Bu bitki ekstreleri, film ve kaplama malzemeleri oluşturmak için polimerlerle birleştirildiğinde, elde edilen ürünler, ekstre olmadan üretilen filmlere kıyasla değişen fizikokimyasal, mekanik, antioksidan ve antibakteriyel özellikler sergiler. Bu özellikler, filmleri ve kaplamaları çok çeşitli uygulamalar için uygun hale getirmektedir. Corchorus olitorius, çeşitli aromatik ve tıbbi bileşikler içeren tek yıllık bir bitkidir ve güçlü antioksidan özellikler sağlayan yüksek fenolik içeriği ile bilinir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, yara örtüleri hazırlamak için polisakkaritler gibi doğal bazlı polimerlerin kullanılmasına odaklanmıştır. Polisakkaritesaslı kitosan, yaranın üzerinde koruyucu bir bariyer oluşturarak yarayı enfeksiyonlardan korurken, yara iyileşmesini destekler. Protein esaslı jelatin de hasarlı dokuların daha hızlı iyileşmesini destekleme kabiliyeti nedeniyle biyo-bazlı uygulamalarda kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Corchorus olitorius ekstresi içeren kitosan/jelatin filmler çözücü döküm yöntemiyle hızlı ve etkili bir şekilde üretilmiştir. Bu kapsamda, polimer karışım çözeltilerine farklı miktarlarda Corchorus olitorius ekstresi eklenmiş ve ardından bu ekstre konsantrasyonunun filmlerin antioksidan aktivitesi üzerine etkisi araştırılmıştır. Ayrıca, ekstre konsantrasyonunun elde edilen kitosan/jelatin polimer filmlerinin morfolojik, spektroskopik, ısıl, optik ve mekanik özellikleri ile antibakteriyal etkinlikleri üzerindeki etkileri de incelenmiştir.Item Farklı lityum iyon piller için batarya şarj durumu tahmini(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-31) Tekin, Merve; Karamangil, M. İhsan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0003-2831-3175Hibrit ve elektrikli araçlar taşımacılık sektörünün iklim değişikliğine olan etkilerini azaltmada en ümit verici teknolojilerdir. Ancak elektrikli araçların anahtar bileşeni olan lityum-iyon bataryalarla ilgili geliştirilmesi gereken hususlar mevcuttur. Lityum-iyon bataryaların güvenli ve verimli bir şekilde çalışması için bir Batarya Yönetim Sistemi (BYS) tarafından kontrol edilmesi gerekir. BYS akım, voltaj, sıcaklık, batarya şarj durumu (BŞD), batarya yaşlanma durumu (BYD) ve batarya güç durumu (BGD) gibi batarya iç durumlarını sürekli olarak kontrol ederek bataryayı aşırı şarj/deşarja, hücreler arasındaki dengesizliklere ve termal kaçaklara karşı korur. BŞD bataryanın anlık durumunu kontrol etmede kritiktir. Ayrıca diğer batarya durumları ile de ilişkili olduğundan BŞD’nin doğru tahmin edilmesi BYS’nin etkili ve verimli bir şekilde çalışmasındaki anahtar faktörlerden biridir. Bu çalışmada hibrit ve elektrikli araç bataryalarını domine eden Nikel Mangan Kobalt (NMC), Nikel Kobalt Alüminyum (NCA) ve Lityum Demir Fosfat (LFP) kimyalarına sahip piller için farklı tahmin yöntemleri karşılaştırılmıştır. Kullanılan yöntemler modellemeye dayalı yaklaşımlar olan Genişletilmiş Kalman Filtresi (GKF) ve Kokusuz Kalman Fitresi (KKF) ve bilgisayar öğrenmesine dayalı Kapı Özyinelemeli Birimler (GRU)’dir. Geliştirilen tahmin algoritmalarının aracın sürüş esnasındaki yüksek dinamik davranışı altında dahi doğru tahminler gerçekleştirmesi batarya kontrolü, enerji yönetimi ve kullanıcının doğru bilgilendirilmesi bakımından önemlidir. Bu nedenle kullanılan yöntemlerin BŞD tahmin performansları bir aracın sürüş davranışını en gerçekçi şekilde yansıtan ve en güncel sürüş çevrimi olan WLTP için karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda modellemeye dayalı yöntemlerle daha düşük hesaplama maliyeti ve daha iyi tahmin performansı elde edilmiştir. Üç pil kimyası için de en iyi sonuçlar KKF ile sağlanmıştır.Item Glokom tedavisinde kullanılmak üzere latanoprost ilacı yüklü pva nanolifli yüzey üretimi, karakterizasyonu ve ilaç salım performansının değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-05-12) Cesur, Merve İlkay Altuntuğ; Karaca, Esra; Bilgen, Osman; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0003-2239-3493; 0000-0003-1777-3977; 0000-0001-8406-149XBu çalışmanın amacı, anti-glokom ilacı olan latanoprostun, elektro çekim tekniğiyle polivinil alkol (PVA) polimerinden elde edilen nanolifli yüzeye başarıyla yüklenmesi ve nanolifli yapıdan ilaç salım performansının araştırılmasıdır. Bu amaçla, farklı parametrelerle PVA polimerinden nanolifli yüzey üretimleri yapılmış ve en ideal üretim parametreleriyle ilaç yüzeylere dahil edilmiştir. Hazırlanan PVA çözeltilerinin viskozite, yüzey gerilimi, pH ve elektriksel iletkenlik gibi çözelti özellikleri karakterize edilmiştir. Üretilen yüzeyler Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Fourier Transform Infrared Spektrofotometresi (FTIR), temas açısı, gözeneklilik, şişme, hidrolitik degradasyon ve in vitro ilaç salımı çalışmalarıyla karakterize edilmiştir. SEM analizinde; ilaç yüklü ve çapraz bağlı nanolifli yüzeylerin, lif çaplarında kalınlaşma olduğu görülmüştür. PVA nanolifli yüzeyin temas açısı 79,17°, latanoprost yüklü PVA nanolifli yüzeyin temas açısı 114,97° olarak ölçülmüştür. Nanolif içerisinden in vitro ortama salınan latanoprost miktarı, yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) yöntemiyle analiz edilmiştir. Nanolifli yapıdan latanoprost salım kinetiği; sıfır derece, birinci derece, Higuchi ve Korsmeyer-Peppas matematiksel modellere uyumlarıyla birlikte incelenmiştir. İlaç yüklü PVA nanolifli yüzeylerden 28 güne kadar düzenli ilaç salımı tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar; üretilen nanolifli yüzeylerin, glokom tedavisinde kullanılmak üzere, latanoprost salımı yapabilecek bir biyomalzeme olarak kullanım potansiyeli olduğunu göstermiştir.Item Manyetik poli (egdma-N-vinilkaprolaktam) рartiküllerin salisilik asit adsorpsyonunun araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022) Orazova, Madina; Kara, Ali; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0003-0251-6388; 0000-0003-2457-6314Aspirinin etken maddesi asetilsalisilik asit’tir ve steroid olmayan ağrı kesiciler grubuna ait bir ilaçtır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ve kan sulandırıcı özellikleri vardır. Aspirinin ham maddesi olan salisilik asit ve türevleri söğüt gibi bazı bitkilerin yaprak ve kabuklarında bulunur. Salisilik asit antiseptiktir ve bazı gıdalara koruyucu olarak ta katılır. Bu çalışmada, süspansiyon polimerizasyon tekniği ile manyetik polimerik mikropartiküller sentezlenmiştir. Polimerizasyonda kullanılan manyetik malzeme, süperparamanyetik ve biyouyumlu özelliklerinden dolayı demir (II, III) oksit (Fe3O4) olarak seçilmiştir. Bu polimerizasyon yöntemi iki fazda gerçekleşti. Dispersiyon fazı stabilizörün saf suda çözünmesiyle hazırlanıp, organik fazda gözenek oluşturucu özelliği nedeniyle toluen tercih edilmiştir. Bu fazda başlatıcı, çapraz bağlayıcı ve monomer karıştırılarak homojen bir karışım elde edilmiştir. İki faz da kapalı bir polimerizasyon reaktöründe manyetik karıştırıcı kullanılarak karıştırılacak ve polimerizasyon reaksiyonu gerçekleştirildi. Salisilik asit, adsorpsiyon yöntemi ile sentezlenmiş manyetik polimerik partiküllere yüklendi. Salisilik asit adsorpsiyonu üzerine, konsantrasyon, sıcaklık ve zaman parametrelerinin etkileri araştırıldı. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), gözlemleri parçacıkların partikül olduğunu gösterdi. Bu partiküller üzerine salisik asit adsorpsiyonu başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Geliştirilmiş manyetik polimerik partiküller, ilaç salınımı için potansiyel bir aday olup, inflamasyonun bulunduğu bölgeye ilaç salınımı için salisilik asit taşıyıcısı olarak kullanılabilir.Item Manyetik poli(etilen glikol dimetakrilat-n-izopropilakrilamid) partiküllerinin sitikolin adsorpsiyonunun araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022) Torpil, Merve; Kara, Ali; Göktalay, Gökhan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0002-4136-4615; 0000-0003-2457-6314; 0000-0001-6261-4233Manyetik poli(etilen glikol dimetakrilat-N-izopropil akrilamid) [m-poli(EGDMA-N-IPAAm)] partiküllerinin sentezi, manyetik özelliğin kazandırılabilmesi amacıyla Fe3O4 nanopartikülleri kullanılarak süspansiyon polimerizasyonu metoduyla gerçekleştirildi. Elde edilen partiküllerin karakterizasyonu için elemental analiz, taramalı elektron mikroskopisi, Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi, Brunauer-Emmett-Teller analizi ve elektron spin rezonans spektroskopisi teknikleri çalışıldı. m-poli(EGDMA-N-IPAAm) partiküllerinin yapısında %3,30 oranında azot tespit edildi. Partiküllerin spesifik yüzey alanı 64,57 m2/g, g faktörü 1,75 olarak belirlendi. Karakterizasyon sonuçları, elde edilen polimerik partiküllerin manyetik özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. m-poli(EGDMA-N-IPAAm) partiküllerinin potansiyel bir ilaç taşıyıcısı olarak uygunluğu araştırıldı. Bunun için model ilaç olarak sitikolin seçildi. İlacın partiküllere yüklenmesi adsorpsiyon yöntemiyle gerçekleştirildi ve adsorpsiyona etki eden sıcaklık, zaman ve başlangıç konsantrasyonu parametreleri incelendi. Sıcaklık etkisinin değerlendirilmesinde, adsorpsiyon kapasitesinin en yüksek olduğu sıcaklığın 25 ºC olduğu ve sıcaklık artışının adsorpsiyon kapasitesini düşürdüğü gözlemlendi. Elde edilen adsorpsiyon verilerine Langmuir ve Freundlich izoterm modelleri uygulandı ve m-poli(EGDMA-N-IPAAm) partiküllerinin sitikolin adsorpsiyonunun Langmuir izotermine uyduğu belirlendi. Adsorpsiyon kinetiğinin incelenmesi için yalancı birinci dereceden, yalancı ikinci dereceden ve partikül içi difüzyon kinetik modelleri kullanıldı ve adsorpsiyon sürecinin yalancı birinci dereceden kinetik modeline uyduğu görüldü.Item Silymarin katkılı nanolif yüzeylerin üretimi, karakterizasyonu ve yara örtüsü olarak kullanım performanslarının in vivo araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-05) Sali, Aisegkioul; Göktalay, Gökhan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0002-1973-5344Bu tezin amacı, elektro çekim (elektrospinning) yöntemiyle üretilmiş Silymarin katkılı nanolif yüzeylerin yara örtüsü olarak kullanım performanslarının incelenmesidir. Farklı konsantrasyonlarda Silymarin içeren nanolif yüzeyler üretilerek karakterize edilmiştir. Üretilen yüzeylerin in vitro ilaç salıverme potansiyelleri ve in vivo olarak yara iyileşmesi üzerine olan etkinliği gösterilmiştir. Tez iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda farklı konsantrasyonlarda Silymarin içeren polikaprolakton (PCL) çözeltileri hazırlanmış, viskozite değerleri ölçülmüş ve elektro çekim yöntemi ile en uygun parametreler belirlenerek nanolif yüzeylerin üretimi gerçekleştirilmiştir. Üretilen yüzeylerin karakterizasyonu, Fourier dönüşüm kızılötesi (FTIR) spektroskopisi, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve temas açısı ölçümleri ile gerçekleştirilmiştir. Silymarin katkılı nanolif yüzeylerden, etken madde salıverilmesi ultraviyole-görünür ışık (UV-VIS) spektrofotometre ile ölçülmüştür. Karakterizasyon ve in vitro salıverme çalışmaları sonucunda yara örtüsü olarak kullanılacak olan en iyi nanolif yüzey morfolojisine ve etken madde salıverme potansiyeline sahip yüzey belirlenmiştir. Tezin ikinci kısmında, in vivo deneyler gerçekleştirilmiştir. Silymarin katkılı nanolif yüzeylerin, yara iyileşmesi üzerine olan etkinliği tam kat eksizyon yara modeli oluşturulmuş sıçanlarda ticari bir ürün ve katkısız PCL nanolifli yüzey ile karşılaştırılarak gösterilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda; üretilen Silymarin katkılı nanolif yara örtülerinin, katkısız PCL ve ticari örtüye kıyasla yara iyileşme hızını arttırdığı gösterilmiştir. Böylelikle yara tedavisinde kullanılabilecek güvenli ve etkin bir yara örtüsü özelliğine sahip bir biyomalzeme geliştirilmiştir.Item Üridin katkılı nanolifli yara örtülerinin üretimi, karakterizasyonu ve in vivo performanslarının araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022) Mergen, Hilmiye Şule; Göktalay, Gökhan; Gebizli, Şebnem Düzyer; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyomalzemeler Ana Bilim Dalı; 0000-0001-7589-2013Bu tez çalışmasının amacı, farklı konsantrasyonlarda üridin eklenerek polikaprolakton (PCL) polimerinden elektro çekim yöntemi ile nanolifli yüzeylerin üretilmesi ve yara örtüsü olarak kullanımlarının araştırılmasıdır. Çalışma, nanolifli yüzeylerin üretimi, karakterizasyonu ve in vitro-in vivo araştırmalarının yapılması olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda, farklı konsantrasyonlarda PCL polimer çözeltilerinden nanolifli yüzeyler üretilmiş ve üridin katkısı yapılacak olan en uygun polimer çözelti konsantrasyonu belirlenmiştir. Optimum polimer konsantrasyonunun belirlenmesinden sonra, polimer çözeltilerine farklı oranlarda (ağırlıkça %0,1, %0,5 ve %1) üridin eklenmiş ve nanolif üretimine imkân veren en uygun üretim parametreleri kullanılarak elektro çekim yöntemi ile nanolifli yüzeyler elde edilmiştir. Üretilen numunelerin yüzey karakterizasyonları taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve temas açısı ölçümleri ile, içyapı analizleri ise Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopi (FTIR) ile tespit edilmiştir. Çalışmanın ikinci kısmında üridin katkılı nanolifli yüzeylerin yara örtüsü olarak performansı in vitro ve in vivo olarak incelenmiştir. In vitro çalışmalarda üridinin salıverilmesi ultraviyole görünür ışık (UV-VIS) spektrofotometresi ile takip edilmiştir. Eklenen üridin konsantrasyonu arttıkça yüzeyden patlama salıverilmesinin arttığı tespit edilmiştir. In vivo deneylerde, üridin katkılı ve katkısız nanolifli yüzeylerin yanısıra, yara örtüsü performansını karşılaştırabilmek amacı ile ticari bir yara örtüsü kullanılmıştır. Deneylerde Sprague Dawley cinsi dişi sıçanların sırt bölgelerinde yara modeli oluşturulmuş ve yara kapanma oranı belirli günlerde takip edilmiştir. Bu oranlar incelendiğinde, üridin içeren yara örtülerinin, katkısız nanolifli yara örtüsünden daha iyi performans sergilediği, ticari yara örtüsüne göre ilk günlerde yara iyileşmesini daha çok hızlandırdığı görülmüştü.