Oksident: Yahudilik, Hıristiyanlık ve Batı Araştırmaları Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/11657
Browse
Browsing by Department "İlahiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item 19. ve 20. yüzyıl modern Batı ezoterik/okültist hareketleri üzerine Dion Fortune'un katkısı bağlamında bir değerlendirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-01-12) Akyar, Nevfel; İlahiyat Fakültesi; 0000-0002-2712-7576On dokuzuncu ve yirminci yüzyılda Batı okültizmi ve ezoterizmi Helena Blavatsky, MacGregor Mathers, Aleister Crowley, İsrail Regardie ve Dion Fortune gibi başat şahsiyetlerin ellerinde şekillenmiştir. Blavatsky’nin kendinden öncekilerin ezoterik bakış açısını oryantal öğelere öncelik vererek yeniden biçimlendirmesi modern dönemin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ondan sonrakiler Blavatsky’nin öğretisini reddetmemekle beraber az çok değiştirerek oluşturdukları deneyimlerini yeni kardeşlik cemiyetlerine tatbik etmekteydiler. Meşhur olan mahlasıyla Dion Fortune yirminci yüzyıl Batı ezoterik akımlarına yön veren kişiler arasında kuvvetli kalemi, kendine has üslubu ve yeni sayılabilecek kabulleriyle farklı bir şahsiyet olmuştur. Onun, modern Batı ezoterik cemiyetlerinin bir çoğuyla ilişkili çalışmalar yapması, önemli okültistlerden dersler almış olması ve sonunda da kendi topluluğunu kurması bu alanda göz ardı edilemez bir etkisi ve katkısının olduğunu göstermektedir. Bu çalışma Blavatsky ve sonrasındaki Batı Ezoterizmini genel hatlarıyla incelerken Fortune’un ortaya koyduğu yönteme ve yeni bakış açısına odaklanmaktadır. Bu çerçevede söz konusu katkıyı karşılaştırmalı bir bakış açısıyla aktarmayı ve yorumlamayı amaçlamaktadır.Item 1952 Mısır devrimi’nden arap baharı’na kadar geçen süreçte kıptîler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-12-23) Sert, Ekrem; Güç, Ahmet; İlahiyat Fakültesi; 0000-0001-7772-1189; 0000-0003-4614-6235Mısır Ortodoks Kıptî Kilisesi Arap milliyetçiliğini esas alan 1952 Temmuz Devrimi’ne başlangıçta destek vermiştir. Ancak devrim sonrası hiçbir Kıptînin Devrim Konseyi içinde temsil edilmemesi Kıptîleri seçime dayalı siyasetten yavaş yavaş uzaklaştırıp Kilise’yi merkeze alan bir siyaset arayışına götürmüştür. Enver Sedat döneminde (1971-1981) Devlet-Kilise ilişkileri iyiden iyiye gerilmiştir. Kıptî Kilisesi Patriği III. Şunnûde (1971-2012) ortaya koyduğu tavırları, aldığı kararları ve devlete muhalif davranışları ile bu gerilimi zirveye taşımıştır. Kıptî Kilisesi’nin asırlardır devam eden din-devlet ayırımı anlayışı bu süreçte tartışma konusu olmuştur. Hüsnü Mübarek dönemi (1981-2011) ile Kıptîler büyük bir rahatlama sürecine girmişlerdir. Ancak Kıptîler, Mübarek döneminin halk ayaklanmaları ile son bulmasıyla birlikte kendilerini sahipsiz hissetmişlerdir. Kıptî Kilisesi, “Arap Baharı” olarak bilinen süreçte başlatılan halk ayaklanmalarına kurum olarak karşı çıkmıştır. Mısır halkının özgürlük arayışı ise bir başka bahara kalmış gibi görünmektedir.İki bin yıllık köklü bir geçmişi bulunan Kıptîlerin ve Kıptî Kilisesi’nin bütün tarihini ele almak bir makalenin sınırlarını aşacağından bu makalede, askeri bir darbe ile başlayan yaklaşık son yetmiş yıllık dönem ele alınmıştır.Item Bir dinî kimlik inşâ örneği olarak Gnostik- Maniheist Hıristiyanlığın ortaya çıkışı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-16) Oort, Johannes van; Akyar, Nevfel; İlahiyat Fakültesi; 0000-0002-2712-7576Bu tartışmanın teması açısından Maniheizm, özellikle kiliseye ait kimliğin ve dinin ortaya çıkışını betimlemek için uygun bir alan gibi görünmektedir. Maniheizm veya Mani kilisesi bir Yahudi-Hıristiyan mezhebinden ortaya çıkmıştır. Bu, söz konusu hareketin ortaya çıkışının ilk evresinde, kimliği ve profili halihazırda iyi oluşturulmuş bir Yahudi-Hıristiyan cemaati üzerinden ve ona karşı kendi kimliğini ifade etmek zorunda olduğu anlamına gelir. Köln Mani Kodeksi’nin keşfinden beri Maniheizm’in ilk şeklini nasıl edindiğini gösteren benzersiz kanıtlara sahibiz. Bu makalede, Maniheizm'in ortaya çıkışının bu ilk aşamasına odaklanacağız. Mani'yi kusursuz bir Elçi (Revealer) olarak göstermesinin dışında, Mani dinindeki otoriter kaynakların ortaya çıkışını ve fonksiyonlarını işaret eden unsurlara özellikle dikkat çekeceğiz. Nihayet bir taraftan Gnostik-Maniheist Hıristiyanlığın diğer taraftan ana akım Katolik Hıristiyanlığın daha sonraki süreçte birbirlerini etkileyen ve böylelikle kendi şahsi kimliklerinin oluşmasına katkıda bulunan hususlara değinilecektir.Item Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Milenyalizm meselesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-16) Elmas, Büşra; İlahiyat Fakültesi; 0000-0001-7586-7491Milenyalizm (binyılcılık), eskatolojik bir mesele olarak tamamen teolojik bağlamı ile değerlendirilmişse de, yeryüzünde belirli bir zümrenin kurtuluşuna ilişkin dünyevî bir mesele olduğundan, bu düşünce ortaya çıktığı toplumun durumu ile yakından ilişkilidir. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, milenyalizm meselesi ile ilgili görüşler dönemin sosyo-politik etkilerinden uzak kalamamıştır. Bu çalışmada, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde binyılcı fikirlerin Kilise dışında görüşler olarak nitelenmediği, aksine, bazı kilise babalarının söz konusu fikirleri büyük ölçüde taşıdığı savunulmaktadır.Ayrıca, binyılcı fikirlere karşı çıkan bazı yazarların aslında doğrudan binyılcılığa değil, bu yaklaşımın uzun vadede Kilise için doktrinel ya da kurumsal anlamda bir tehdit unsuru olabilecek yönlerine eleştiriler getirdikleri iddia edilmektedir. Bu bağlamda, Kilise’nin binyılcılıkla ilgili kanaatini değiştirmesinde etkili olmuş heretik hareketlerden, Hıristiyanlığın emperyal güçle ilişkilerindeki değişimin söz konusu inançlara yansımalarından ve Yahudiliğin içinden çıkan bir din olarak Hıristiyanlığın kendini tanımlaması ile binyılcılığın reddi arasındaki ilişkiden bahsedilmektedir.Item Roma Katolik Kilisesi’nde enterdi uygulamaları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-09) Meydan, Emine; Güç, Ahmet; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0003-4614-6235Enterdi, papa veya papanın yetki verdiği ruhbanların kişileri, toplulukları veya bir ülkeyi kiliseden, kilisenin sağladığı vaftiz, nikâh, dinî usullere göre gömülme gibi hizmetlerden mahrum etmesidir. Bu yasaklar belli bir süre için olabileceği gibi uzun yıllar da devam edebilir. Önceleri bir ıslah çabası olarak görülen enterdi zamanla otoriter güç uygulamasına dönüşmüştür. Aforoz cezasının bir nevi hafifletilmiş hali gibi görülen enterdi X. yüzyıldan itibaren tarih sahnesine çıkmıştır. Uygulamanın bu isimle anılması XII. yüzyılda yaygınlık kazanmıştır. Orta Çağ -özellikle XII. ve XIII. yüzyıllar- enterdinin kademeli şekilde papalar tarafından geliştirildiği ve yoğun olarak kullanıldığı çağdır. 1198’de İngiltere ve Leon, 1199’da Normandiya ve Fransa, 1200’de Fransa ve 1208’de İngiltere Krallıklarına verilen enterdi cezaları tarih kitaplarında yer almıştır. Bu makale, Türkiye’de Dinler Tarihi alanında nispeten ihmal edilmiş olan enterdi konusunda bilgi vermek amacıyla kaleme alınmıştır. Bu açıdan enterdinin tanımı, etkileri, aforozdan ayrılması, papalar tarafından geliştirilmesi ve kullanılması konu edilmiştir.Item Yahudi düşünür Profiat Duran’ın İsa’nın ulûhiyetine dair eleştirileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-26) Şengül, Fatma Seda; İlahiyat Fakültesi; 0000-0001-7641-1541Yahudi-Hıristiyan ilişkileri tarihini anlamada tarafların kendileri hakkında yazdıkları kadar, birbirlerine karşı kaleme aldıkları apolojiler ve polemikler de önemlidir. Yahudi düşünür Profiat Duran on dördüncü yüzyılın sonlarında İspanya’da, Yahudi-Hıristiyan ilişkilerinin sancılı olduğu bir süreçte Hıristiyan inançlarına yönelik bir reddiye yazmıştır. Kelimmat ha-Goyim (Goyların Utancı) adlı bu reddiye İsa’nın tanrılığına ilişkin detaylı itirazların yanı sıra Meryem’in bakireliği iddiası, vaftiz, evharistiya, Papa’nın konumu, Kutsal Kitap çevirilerinde yapılan hatalar gibi çeşitli konulara da değinmektedir. Duran’ın İsa’nın tanrılığına karşı eleştirilerini konu edinen bu makale iki ana kısımdan oluşmaktadır. Makalenin ilk bölümünde, Duran'ın İsa’nın tanrılığını kanıtlamak için Hıristiyanların Tanah’tan ve Yeni Ahit külliyatından getirdikleri delilleri nasıl eleştirdiği ele alınmıştır. Ayrıca bu kısımda İsa’nın tanrılığı bağlamında onun mucizelerine ve İsa’nın nasıl olağanüstü işler yapabildiğine dair Yahudi tartışmalarına değinilmiştir. Makalenin ikinci bölümü, Duran'ın, İsa'nın neden Tanrı olamayacağını kanıtlamak için öne sürdüğü delilleri ele almaktadır. Makale, ayrıca, Hıristiyanlığa girmek zorunda bırakılan Profiat Duran’ın gizlice Yahudi inancını devam ettirdiğini öne sürmektedir.