2016 Cilt 16 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15724
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bal arısı zehrinin karakterizasyonunda sds-page elektroforez kullanılabilirliğinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-09) Şirin, Yakup; Çakır, Hilal Ebru; Can, Zehra; Yıldız, Oktay; Kolaylı, Sevgi; Atıf 4.0 UluslararasıArı zehri (bee venom, apizehir) açık renkte, kokusuz, sıvı bir madde olup, keskin, acı bir tada sahip bir peptit ve protein karışımıdır. Biyolojik aktif değeri yüksek çok sayıda peptit ve proteinden oluşan arı zehri apiterapi uygulamaları için çok değerlidir. Kozmetikten apiterapi uygulamalarına kadar çok sayıda kullanım alanı bulan arı zehrinin kullanılmadan önce kalitesinin test edilmesi gerekir. Arı zehri analizi HPLC, LC-MS/MS, MALDİ-TOF gibi ileri analiz yöntemleri ve laboratuvar donanımı gerektirmektedir. Yapılan bu çalışmada, arı zehrinin pratik ve ucuz yolla teşhis edilmesine imkân sağlayan metot geliştirildi. Taze toplanan arı zehrinin ham protein miktarı ile sodyum dodesil sülfatpoliakrilamid jel (SDS-PAGE) elektroforez kromatografisi yapıldı. Toplam protein miktarı %66 olarak bulunan arı zehrinin SDS-PAGE ile üç önemli protein bandı elde edildi. Molekül ağırlıkları yaklaşık 30 ve 40 kDa iki küçük ve molekül ağırlığı yaklaşık 4 kDa olan büyük bir protein bandı elde edildi. Arı zehrinin yaklaşık %60’ını oluşturan melittin küçük molekül kütlesinden dolayı en uzağa yürüyen bant olup (4 kDa.dan küçük) molekül ağırlığı 30-40 kDa arasında olan iki küçük bantın hyaluronidaz, fosfolipaz A2 enzimlerine ait oluğu tespit edildi. Sonuç olarak, SDS-PAGE elektroforez tekniği arı zehrinin pratik olarak teşhis edilmesine uygun bir yöntem olduğu görülmektedir.Item Bal arısı (Apis mellifera L.) spermasının taze ve dondurularak muhafaza edilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-02) Gül, Aziz; Ceylan, Durmuş AliArıcılık dünya üzerinde çok eski dönemlerden beri yapılmakta olup çeşitli tarım kolları ile birlikte uyumlu bir şekilde toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir yetiştiricilik koludur. Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile yakın geçmişten günümüze balarılarının yaşamları aydınlatılmıştır. Balarılarında üremenin izahı 1845 yılında yapılmış olup, 1926 yılında balarılarında suni tohumlamanın keşfi ile birlikte arıcılık sektörü hızlı bir şekilde ilerlemiştir. Suni tohumlama ile birlikte balarısı spermasının depolanılabilirliği üzerinde çalışmalar da 1960’lı yıllarda başlamıştır. Günümüzde, balarısı sperması taze olarak 16°C’de 2 hafta gibi bir süre canlı olarak muhafaza edilebilmektedir. Dondurma işleminde ise tam bir başarı elde edilmiş değildir. Günümüzde depolanmış sperma ile döllenen anaarılarda %50’nin üzerinde işçi arı oranı elde edilmesine rağmen, spermanın saklanması konusunda metotların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.Item Bal arılarında yavru çürüklüğü ve kireç hastalığına bağlı koloni kayıpları(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-02) Borum, Ebru; Çakmak, Selvinar Seven; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkez.Bu çalışmanın amacı, Bursa bölgesinde 2011-2013 yıllarında yavru çürüklüğü ve kireç hastalığının koloni kayıpları üzerine etkisini araştırarak değerlendirilmesidir. Bu çalışma, Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) ile Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi, Görükle kampüsü Bursa’da ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde 200 koloni ile yapılmıştır. Tüm koloniler 2009 yılı Eylül ayında Bursa ve ilçelerindeki sabit arıcılardan satın alınmıştır. Alınan örnekler yavru çürüklükleri ve mantar hastalıkları yönünden incelenmiş ve koloni kayıpları açısından özellikle kış ve ilkbahar dönemlerinde değerlendirilmiştir. Klinik ve laboratuvar bulguları ile yavru çürüklükleri ve mantar hastalıkları incelenmiştir. 2011-2012 kış sezonunda toplam sönen kolonilerin %12.90’ında yavru çürüklüğü, 2012-2013 kış sezonunda sönen kolonilerin ise %14’ünde yavru çürüklüğü hastalığı belirlenmiştir. Aynı dönemde kireç hastalığı bulunan kovanların ise %16.60’ı sönmüştür. Yavru çürüklüğü tespit edilip 2011-2012 yılı kış sezonunda sönen kolonilerin oranı %80.9, yaşayanların oranı ise %19.10 olarak saptanmıştır. Yavru çürüklüğü belirlenen kolonilerden elde edilen suni oğul veya bölmelerden toplam 13 koloniden 10’u kış sonrası sönmüştür. Yavru çürüğü saptanan kolonilerin ancak %20’sinin ertesi yıla kadar yaşayabildiği görülmüştür. Bu durum yavru çürüklüğünün bölünen kolonilerde devam ettiğini, bu kolonilerin daha sonra öldüğünü ve koloni kayıpları açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Yavru çürüklüğü görülen analardan elde edilen ya da bölünen yeni kovanlarda da hastalık bulguları görülmüş ve bazı kovanlar sönmüştür. Sonuç olarak bu çalışma ile özellikle yavru çürüklüğünün tek başına ya da birlikte koloni kayıplarına sebep olduğu ve ana arının genetik yapısının da hastalık görülmesinde etkili olduğu düşünülmektedir.Item Kum arıları (hymenoptera, apoidea, andrenidae)(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-29) Hazır, CananYaban arıları, çok sayıda yabani ve kültür bitkisinin tozlaşmasını sağlaması dolayısıyla ekolojik ve ekonomik öneme sahiptir. Bu nedenle bu canlılar için “temel taşı” türler terimi kullanılır. Andrena Fabricius, 1775 cinsi yaban arıları genel olarak kum arıları olarak bilinir. Hem tür sayısı hem de birey sayısı en fazla olan arı cinslerinden biridir. Tanımlanmış 1500 türüyle arı cinsleri arasında en geniş grubu oluşturur. Tüm türleri yuvasını toprağa yapar. Çoğu türü polilektiktir, çok sayıda farklı yabani ve kültür bitkisinin tozlaşmasını sağlayarak onların üremedeki başarısına yardım eder. Tarımda ve yabani hayatta önemli olan kum arısı faunasının saptanması ve muhafazası ülkemiz açısından değerlidirItem The south-eastern dıstrıbutıon limit of apis mellifera, a morphometric study of the honey bees (Apis mellifera L.) of sıstan-belutschistan(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-15) Pourelmi, Mohammad Reza; Fuchs, StefanThe western honeybee, Apis mellifera, covers an immense range of natural distribution. In contrast to the limits in the North, West and South defined by the sea, the continental limits in the East are far less clear. Here we present detailed morphometric data on the Bees of Sistan-Belutschistan in the far South-Eastern End of the A. mellifera distribution. These are of particular interest because they inhabit a comparatively narrow desert climate land strip separating the distribution range from the Eastern honey bee, Apis cerana. Samples from the area differed quite substantially from the nextneighboured Iran bee population, particularly by small body size, short hair, coloration patterns, and comparatively broad wings, but were clearly allocated to A. m. meda rather than to other representative A. mellifera subspecies. The study expands the South-Eastern range of A. m. meda by a particularly heat-adapted subpopulation, considerably narrowing the geographic gap to A. cerana in Pakistan.