2013 Cilt 14 Sayı 25
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13956
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Âşık Mevlüt İhsanî’nin halk hikâyelerinde değerler(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Oğur, Erol; Taş, Hülya; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi.Türklerde yazılı dönemden önce de millî ve sözlü edebiyat vardır. Sözlü edebiyat, yazılı edebiyat döneminden sonra da devam etmiştir. İslâmiyet’in kabulünden sonra da yazılı edebiyat yanında bu edebiyat -Türklerin farklı medeniyet dairelerinin tesiri altına girdikleri zaman da- yine kuvvetle yaşamaya devam etmiştir. Sözlü edebiyatın en önemli örneği destanlardır. Destan geleneği, sezdirme yoluyla “değer aktarımı” da gerçekleştirir. Türklerde destan ve hikâye söyleme geleneğinin İslamiyet sonrası en önemli örneğini Dede Korkut Hikâyelerinde görürüz. Bu hikâyeler, epik destandan halk hikâyesine geçişin örneğidirler. Türk halk hikâyeleri, 15. yüzyıldan itibaren eski destanların yerini almış, âşıklar tarafından söylenmiş ve yayılmıştır. Halk hikâyeleri, destan döneminden itibaren mitolojik özellikleri, tarihî değerlerimizi, kültür unsurlarımızı içinde barındıran ve aktaran bir özellik gösterir. Yüzyıllarca Türk milletinin estetik zevk ve eğitim ihtiyacını karşılayan halk hikâyeleri, günümüzde de bu özellikler yönünden büyük değer taşımaktadır. Bu sebeple, Fikret Türkmen ve Mustafa Cemiloğlu tarafından derlenmiş olan Âşık Mevlüt İhsanî’nin Halk Hikâyeleri içerdikleri değerler yönünden incelenmiştir.Item Byzantine-Ottoman relations in early 1420’s(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Kılıç, Şahin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi.Until up to the Ottoman defeat in 1402 at the Battle of Ankara, the course of the relationships between the Byzantium and Ottoman Empire was defined by the expansionist policies of Ottomans against the Byzantium. During the reign of Beyazıd I, the attempts for transforming the Ottoman state into a centralized empire covering the Balkans had to be postponed until to the reign of Murad II. The policies pursued after the Interregnum period had also important impacts on the ways of relationships between Byzantium who was now confined within the city walls of İstanbul and Ottomans who were trying to recover. The early 1420’s was the beginning of a new era for the Byzantines. Emperor Manuel Palaiologos II who had managed to keep the state alive through his rational politics which gave direction to the Ottoman-Byzantine relations for three decades died in 1425 after a long period of illness. Ottoman Empire also entered a new period with the ascension of Murat II to the throne in 1422. Therefore, it can be said that the first years of the 1420’s was a turning point for both Ottomans and Byzantine Empire and the ways of their relationships. This article examines these changing relationships between the Byzantine and Ottoman Empire and the new balance of politics emerged after the Battle of Ankara primarily based on the contemporary sources of this period.Item Beşeri sorunlar açmazında Belarus Cumhuriyeti(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Atasoy, Emin; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi.SSCB’nin dağılması sonucunda 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Belarus, Avrupa’nın genç cumhuriyetlerinden biridir. SSCB sonrası dönemde Belarus Cumhuriyeti, ciddi bir siyasal, toplumsal ve ekonomik bunalımla yüzleşmiştir. 21. Yüzyılın başında derinleşen bu bunalımın toplumun tüm kesimlerini etkilemesi sonucunda, ülkede bazı beşeri sorunlar yaygınlaşmıştır. Bu çalışmada Belarus’ta görülen ve ülkeyi tehdit eden başlıca demografik, sağlık ve toplumsal sorunlar sekiz başlık altında irdelenmiş ve beşeri coğrafya penceresinden tartışmaya açılmıştır. Ülkemizde Belarus Cumhuriyeti ile ilgili yok denecek kadar az sayıda bilimsel çalışma vardır. Bu nedenle bu araştırmanın öncelikli amacı bu az bilinen ülkeyi Türk okuyuculara tanıtmaktır. Çalışmanın diğer bir amacı ise Belarus örneğinden yola çıkarak eski SSCB Cumhuriyetlerinin yaşadıkları toplumsal sorunlara dikkat çekmek ve bu ülkelerin geleceğini tehdit eden beşeri sorunlara ışık tutmaktır.Item Balkanlar’da güvenliğe yönelik bir tehdit: Yunanistan-Makedonya anlaşmazlığı(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Özgen, CenkBu çalışmanın amacı, Yunanistan ile Makedonya Cumhuriyeti arasındaki anlaşmazlığı incelemektir. Buna göre Balkanlar’da istikrar ve güvenliğin sağlanması önündeki en önemli engellerden biri, Yunanistan ile Makedonya Cumhuriyeti arasındaki anlaşmazlıktır. 17 Eylül 1995’te Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra ortaya çıkan anlaşmazlığın temelinde, tarafların isim, tarih ve kimlik konusunda yaşadıkları görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu konudaki en kötü senaryo, sorunun silahlı çatışmaya dönüşmesi ve Üçüncü Balkan Savaşı’nın çıkmasıdır.Item Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu’nda merinos koyunu yetiştiriciliği(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Odabaşı, Necmi; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı.Sanayi İnkılabı sonrasında Osmanlı Devleti’nde her alanda olduğu gibi hayvancılık ve tarım alanında da devlet desteğiyle verimi artırıcı çalışmalar yapılmıştır. II. Mahmud döneminden itibaren, yeni kurulan ordunun elbise ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla fabrikalar açılmıştır. Bu fabrikalar için gerekli olan, kaliteli ve esnek yün ihtiyacının karşılanması amacıyla yurtdışından merinos koyunları getirtilmiştir. Bu koyunların yetiştirilmesinde, padişah mülkü olan Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu önemli bir rol oynamıştır. Bu makalede, Mihaliç (Karacabey) Çiftlikât-ı Hümâyûnu’nun merinos koyunu yetiştirilmesine katkıları, merinos yetiştiriciliğini teşvik etmede devletin sağlamış olduğu kolaylıklar, merinos koyunu yetiştirmede görülen aksaklıklar ve başarısızlığın sebepleri, arşiv kaynakları ışığında irdelenmiştir.Item Amerikan Board kayıtlarına göre Bursa’da papaz dövüşü: Amerikalı misyonerlerle yerli ruhban sınıfının iktidar mücadelesi (1832-1860)(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Önal, Muhsin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı.Amerikan Board teşkilatına mensup misyonerler 1834 yılında Bursa istasyonunu kurmuşlardır. Hedef Bursa’da Protestanlığa iman etmiş bir cemaat teşkil etmektir. Ancak bu hedefe ulaşmak kolay değildir. Zira onlar misyonlarını yayarken ciddi sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalmışlardır. Belki de bu sıkıntıların en büyüğü yerli ruhban sınıfının muhalif tavırlarıdır. Kentteki papaz ve rahipler uzun süre evangelik öğretinin önünü kesmek ve Protestanlık davasının Bursa’ya nüfuz etmesini engellemek için her türlü yolu denemişlerdir. Bu çalışmada iki grup arasındaki mücadelenin bizzat misyonerlerin gözüyle Bursa ekseninde incelenmesi hedeflenmiştir.Item Mübadele sonrası Bursa’da üreti̇ci̇ ve küçük esnafın durumu(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Mermutlu, BedriUzun süren savaş yılları ardından Osmanlı Devletinin yıkılışı ülkenin ekonomik faaliyetlerini de derinden etkilemiştir. Gittikçe azalan üretim faaliyeti durma noktasına gelmiştir. Kurtuluş Savaşının ardından toparlanmaya ve canlanmaya başlayan çalışma hayatını Bursa’daki görünümü ile bize veren güncel belgelerden biri İstanbul’da yayınlanmakta olan Meslek adlı ekonomi gazetesidir. Meslek Gazetesi hemen her hafta Bursa’dan verdiği haberlerle bu şehirdeki çalışma hayatını sıkı bir şekilde takibe almıştır. Ayrıca 1925-1926 yıllarına ait Bursa Vilayeti Sâlnamelerindeki bilgilerle kontrol edilebilen ve tamamlanan bu gazete haberleri sayesinde Bursa’da yaşanan değişim ve toparlanmaları izlemek mümkün olmaktadır. Mübadelenin yarattığı ortamda yaşanan çalışma ve üretim faaliyetlerindeki sorunlar gazete yazılarıyla gösterilen çözüm önerileriyle aşılmaya çalışılmaktadır. İnşaat esnafı, koza üreticileri, dokumacı esnafı ve berberlerin çalışma koşulları ve sorunları; balıkçılık ve ipekçilik gibi üretim kollarının geliştirilme çareleri o günlerin şartları içinde değerlendirilip sorunları dile getirilmektedir.