1999 Cilt 18 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17774
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Item Atlarda kronik obstrüktif akciğer hastalığı(Uludağ Üniversitesi, 1999) Kennerman, Engin; Veteriner FakültesiKronik obstrüktif akciğer hastalığı (Chronic obstructive pulmonary disease - COPD) performansı iyi olan atlarda egzersiz intoleransi, ekspiratorik dispne, kronik purulent burun akıntısı, öksürük ve zayıflamaya kadar değişen klinik belirtiler ile karakterize kompleks bir hastalıktır. Hastalık kapalı ahırlarda barındırılan, altlık olarak ot ve saman kullanılan atlarda yaygın olarak gözlenir. COPD ’nin etyolojisinde ot ve samanda bulunan küf mantarlarına karşı gelişen allerji ve daha önce geçirilen viral enfeksiyonlar önemli rol oynar. Etkilenen atlarda kronik öksürük, burun akıntısı, solunum sayısında artış, ekspiratorik dispne ve egzersiz intoleransı gözlenir. Hastalığın tanısında endoskopik muayene, bronkoalveolar lavaj sıvısı sitolojisi ve arteriyel kan gaz analizi kullanılır. Bronkoalveolar lavaj Sivisinin sitolojik muayenesinde nötrofilinin belirlenmesi tanıda önemlidir. Sağaltımda ortam değişiklikleri, kortikosteroidler, bronkodilatörler, mukolitikler ve antibakteriyel ilaçlar etkilidir.Item Yara iyileşmesinde beslenmenin önemi(Uludağ Üniversitesi, 1999) Soyutemiz, Ece; Veteriner FakültesiYara iyileşme safhaları boyunca, besin maddeleri gereklidir ve dokuların yenilenmesi için önemlidir. Uygun beslenme, yara iyileşmesini hızlandırır, bağışıklık sistemini geliştirir, enfeksiyona duyarlılığı azaltır ve hastanın en iyi sonucu almasını sağlar.Item Dişi ve erkek sığırlarda mevsimsel bazı plazma ve şekilli element değerleri üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1999-02-15) Aydın, Cenk; Cengiz, Fahrünisa; Veteriner Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim DalıBu çalışmada Holstein ırkı tosun ve düvelerin (6-12 aylık) yaz ve kış dönemlerinde incelenen kan örneklerinin mevsim ve cinsiyete ilişkin farklılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yetiştirilen sığırlar iki gruba (8 tosun, 8 düve) ayrılmış. vaz (Temmuz Ağustos Eylül) ve kış (Ocak Şubat Mart) mevsimlerinde ayda iki kez alınan kan örnekleri glutatyon (GSH), hemoglobin (Hb), hematokrit (PCV), ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobin yoğunluğu (OAHWY), alyuvar sodyum (ENa) ve alyuvar potasyumu (EK) yönlerinden incelenmiştir. Tosunlarda yaz ve kış mevsimlerinde sırasıyla GSH 75.68 - 69.48 mg/dl alyuvar: Hb 11.29 - 11.96 g/dl; PCV % 32.95 - 34.99: OAH 37.31 - 41.95 w'; OAHD 12.79 - 14.35 pg; OAHOY % 34. 30 - 34.17; ENa 106.87 85.98 mEq/l: EK 19.52 - 22.41 mEq/l olarak bulundu. Düvelerde ise yaz ve kış mevsimlerinde sırasıyla GSH 80.76 - 76.56 mg/dl alyuvar: Hb 9.65 - 11.0 g/dl; PCV % 28.60 - 31.64: OAH 40.98 - 43.76 ; OAHb 14.18 - 15.23 pg; OAHOY % 34.75 - 34.77; ENa 99.32 - 84.13 mEq/l; EK'u ise 20.27 - 21.78 mEq/l olarak tespit edildi. Hem tosun hem de düvelerde GSH ve ENa değerleri yazın kışa göre yüksek, Hb, PCV, OAH, OAHD, ve EK'u değerleri ise düşük olarak bulunmuştur. Genel Hb, PCV (P<0.001) ve ENA (P<0.01) değerleri tosunlarda, Yazın GSH (P<0.01) ve ENA (P<0.001) değerleriyle, kışın Hb, PCV ve EK değerlerinin (P<0.001) yüksek olduğu saptanmıştır.Item Subklinik mastitislerin teşhis yöntemleri üzerine çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 1999-03-09) Nak, Deniz; Veteriner FakültesiBu çalışma, California Mastitis Test (CMT). Direkt Mikroskobik Somatik Hücre Sayımı (DMSHS), ayırıcı hücre sayımı bulgularına göre normal ve subklinik mastitisli olarak ayrılan süf örneklerinde çeşitli biyokimyasal testleri karşılaştırmalı olarak incelemek ve bu testlerin ineklerde subklinik mastitislerin teşhisinde kullanılabilirliğini saptamak için yapıldı. Bu çalışma da, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Uygulama ve Araştırma Çiftliğinde ve Bursa bölgesindeki ticari sütçü işletmelerde bulunan 3-7 yaşlı, Holstein, Montofon ırklarına ait 100 adet inek araştırma materyali olarak kullanıldı. Bütün ineklere ilk önce CMI uygulandı. CMT sonuçlarına göre "-" reaksiyon gösteren 30 meme lobu sağlıklı, "2. 7+. 2+, 3+" reaksiyon gösteren 70 meme lobu subklinik mastitisli olarak ayrıldı. Daha sonra, DMSHS ve Ayırıcı hücre sayımları yapıldı. Sağlıklı ve subklinik mastitisli ineklerden toplanan süt serumlarının mineral madde analiz sonuçları sırasıyla; Na, % 43.37 = 2.92mg - % 58.51 3.68mg (P<0.005); K. % 97.53 + 4.44mg - % 80.37 + 4.56mg (P<0.02) CI, % 72.95 + 3.26mg - % 108,27 + 4.50mg (P<0.001); Pi. % 2.34 + 0.41 mg - % 2.29 + 0.04mg (P>0.90): Mg, % 2.63 + 0.07mg - % 2.57 0.04mg (P>0.20); Ca, % 40.36 2.29mg - % 48.05 + 1.85mg (P<0.05) olarak belirlendi. Sağlıklı ve subklinik mastitisli ineklerden toplanan sür serumlarının enzim analiz sonuçları sırasıyla; LDH, 39.83 € 10.98 U/L - 410.47 + 59.26 UL (P<0.001): AST, 2.5 + 0.71 U/L - 22.74 + 4.92 U/L (P<0.02): ALT, 4.5+ 0.99 U/L - 12.23 = 1.88 U/L (P<0.05), Amilaz, 5.46 € 1.53 U/L - 6.67 + 1.86 UL (P>0.50): GGT. 1326.38 + 100.37 U/L - 1710.77 + 151.53 U/L (P>0.10); CK 4.86 + 0.68 UL - 14.04 + 1.91 UL (P<0.005). ALP. 261.47 + 34.25 U/L - 723.79 + 64.66 U/L (P<0.001): ASP. 0.63 + 0.20 U/L - 2.16 + 0.34 U/L (P<0.005) olarak saptandı. Sağlıklı ve subklinik mastitisli ineklerden toplanan süt serumlarının metabolit analiz sonuçları sırasıyla; glikoz, 3.52 + 0.42 mg/dl - 1.53 0.15 mg/dl (P<0.001): kolesterol, 7.27 + 0.76 mg/dl - 8.04 + 0.57 mg/dl (P>0.20): trigliserid, 19.33 + 1.71 mg/dl - 25.64 1.81 mg/dl (P>0.05) olarak bulundu. Sonuç olarak, sütte yapılan direkt ve indirekt somatik hücre sayımlarının, süt serumlarında Na, K, CI gibi mineral maddelerin, LDH, AST, ALT. CK ALP. ASP enzim aktivitelerinin, glikoz metabolitinin saptanmasının subklinik mastitislerin teşhisinde başarılı bir şekilde kullanılabileceği sonucuna varıldı.Item Farklı fiziksel formda karma yemlerle beslemenin Karayaka kuzularda bazı kan parametreleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1999-04-16) Galip, Nurten; Türkmen, İ. İsmet; Veteriner FakültesiBu çalışmada üç gruba ayrılan 45 Karayaka erkek kuzu materyal olarak kullanıldı. Besi dönemi boyunca birinci ve ikinci gruba kuru yonca ile birlikte öğütülmüş ve öğütülmemiş karma yem verilirken, son gruba sadece öğütülmemiş karma yem verildi. Araştırmanın 39. gününde her bir gruptan rastgele seçilen 9 kuzudan alınan kan örnekleri alyuvar (RBC), hemoglobin (Hb), hematokrit (PCV), ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobin yoğunluğu (OAHbY), glutatyon (GSH), plazma potasyum ve sodyum (PK ve PNa), alyuvar potasyum ve sodyum (EK ve ENа),tüm kan potasyum ve sodyum (TKK ve TKNa) yönlerinden incelendi. Sonuçta 3. grubun Hb ve OAHbY değerleri (8.86 g/100 ml ve % 26.50), birinci gruptan (10.61 g/100 ml ve % 34.19) istatistik düzeyde düşük bulundu (p<0.05). Kuzuların diğer kan parametrelerinde ise gruplar arasında önemli bir fark bulunamadı. Sonuç olarak kuzuları farklı fiziksel formda karma yemlerle beslemenin bazı kan değerlerini etkilediği söylenebilir.Item Meyveli pastörize yoğurtların dayanımları üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1999-05-07) Güldaş, Metin; Güneş, Ertan; Albay, Ramazan; Teknik Bilimler Meslek YüksekokuluGenel olarak yoğurtların dayanımı depolama sırasında maya ve küflerin ortaya çıkmasıyla sınırlanmaktadır. Bu durum soğukta depolamada (5-7°C) bile meydana gelebilmektedir. Diğer taraftan yoğurda herhangi bir kontaminasyon söz konusu olmasa bile, yoğurt kültürlerinin asitliği geliştirmesi ve özellikle Lactobacillus bulgaricus'un neden olduğu muhtemel protein hidrolizasyonu nedeniyle asitlik ilerleyerek yoğurt ekşimekte ve acımsı bir tat açığa çıkmaktadır. Bu nedenlerle yoğurdun pastörizasyon işlemi, yoğurt dayanımıni arttıran yöntemlerden biri olarak uygulanmaktadır. Araştırmamızda üç farklı meyveli yoğurt (kivili, ahududulu ve şeftalili) üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla yoğurtlara 70°C'de 30-40 saniye süreyle ısı işlemi uygulanmış; ve yoğurtlar 4-7°C'de 8 ay depolanmıştır. Araştırma sonucunda; depolama süresince bütün yoğurtların pH, titrasyon asitliği, toplam kuru madde ve kül içeriklerinde önemli değişmeler olmadığı saptanmıştır. Askorbik asit içeriklerinde ise, isi işlemiyle önemli derecede azalma meydana gelmiştir. Toplam bakteri, maya-küf ve koliform bakteri içeriklerinin pastörizasyon işlemiyle tamamen yok olduğu tespit edilmiştir.Item Sultansuyu tarım işletmesinde yetiştirilen safkan Arap atların dölverimi, yaşama gücü ve beden ölçüleri(Uludağ Üniversitesi, 1999-05-12) Özdemir, Berhman; Oğan, Mustafa; Veteriner FakültesiBu çalışma, Sultansuyu Tarım İşletmesi koşullarında yetiştirilen safkan Arap atları ve tayların 1990- 1995 yıllarına ait bazı verim özellikleri düzeylerinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Aygır altı kısrak sayısına göre östrus, gebelik, kısırlık, doğum ve yavru atma oranları sırasıyla, % 95.10, 69.23, 30.77, 67.37 ve 1.86 bulunmuştur. Gebelik başına siklus ve tohumlama sayıları sırasıyla 1.24 ve 3.41 saptanmıştır. Düzeltilmiş gebelik süresi 333.8 gün saptanmış, gebelik süresine yılların etkisi önemli (P<0.05), yaşın etkisi önemsiz bulunmuştur. Tayların 3, 6 ve 12 aylığa kadar yaşama güçleri sırasıyla, % 91.7, 90.7 ve 89.7 belirlenmiştir. Doğumdan 12 aya kadar erkek taylarda yaşama gücü % 88.3, dişilerde ise % 90.9 düzeyinde saptanmıştır. Kısraklarda 12-60 aylık yaşta cidago yüksekliği, ön incik çevresi, göğüs çevresi, ön göğüs genişliği, beden uzunluğu ve sağrı yüksekliği sırasıyla 151.0, 19.2, 165.2, 37.2, 139.2 ve 142.3 cm hesaplanmış, yaş grupları arasındaki farklar istatistiki önemde bulunmuştur (P<0.05 P<0.001). Arap taylarda 12-24 ay ve 24-36 aylık yaştaki erkek ve dişilerin cidago yüksekliği, ön incik çevresi, göğüs çevresi, ön göğüs genişliği, beden uzunluğu ve sağrı yüksekliği yönünden beden ölçülerinin incelenmesi sonucunda erkeklerin genelde dişilerden daha yüksek ölçülere sahip olduğu belirlenmiştir (P<0.05-0.001).Item Broyler yemlerine katılan roksarson - metiklorpindol kombinasyonunun besi performansı üzerine etkisinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1999-05-24) Eren, Mustafa; Deniz, Gülay; Biricik, Hakan; Gezen, Ş. Şule; Türkmen, İ. İsmet; Yavuz, H. Melih; Veteriner FakültesiBu çalışmanın amacı, broyler yemlerine metiklorpindol ile kombine olarak katılan roksarsonun canlı ağırlık kazancı, yemden yararlanma ve karkas randımanı üzerine etkilerinin metiklorpindolun etkileriyle karşılaştırmaktır. Denemede toplam 210 adet, günlük Avian Farms broyler erkek civciv kullanılmış ve civcivler Grup 1, Grup 2, Grup 3 şeklinde 3 ana gruba ayrılmışlardır. Ayrıca ana grupların her biri eşit sayıda hayvan içeren beş tekrar grubuna ayrılmıştır. Araştırma 39 gün sürdürülmüş, bütün gruplara ilk üç hafta izokalorik ve izonitrojenik olarak hazırlanmış broyler civciv başlangıç yemi, daha sonraki haftalarda ise broyler piliç geliştirme yemi ad libitum olarak yedirilmiştir. Grup 1(MET), 2(ROK) ve 3(MET+ROK) için hazırlanan yemlere sırasıyla 125 mg/kg metiklorpindol, 45.4 mg/kg 3-nitro-4-hidroksifenilarsonik asit (roksarson) ve 45.4 mg/kg 3 nitro-4-hidroksifenilarsonik asit (rokarson) + 125 mg kg metiklorpindol katılmıştır. Araştırmanın 14. gününde ROK grubunun ortalama canlı ağırlık artışı MET+ROK grubundan, yemden yararlanma oranı ise MET ile MET+ROK gruplarından önemli derecede (P<0.05) daha iyi bulunmuştur. Denemenin sonunda grupların canlı ağırlık artışı, yemden yararlanma oranı, yem tüketim miktarı ve karkas randımanı değerleri arasında istatistiki öneme sahip bir farklılık saptanmamıştır.Item Broyler yemlerine zink basitrasin, probiyotik ve mannanoligosakkaritleri katkısınn besi performansı üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-01) Eren, Mustafa; Deniz, Gülay; Biricik, Hakan; Gezen, Ş. Şule; Türkmen, İ. İsmet; Yavuz, H. Melih; Veteriner FakültesiBu çalışmanın amacı, broyler yemlerine katılan zink basitrasin, probiyotik ve mannanoligosakkaritlerinin canlı ağırlık kazancı, yemden yararlanma ve karkas randımanı üzerine etkilerinin belirlenmesidir. Denemede toplam 280 adet günlük yaşta Avian Farms broyler erkek civciv kullanılmış ve civcivler Kontrol, Mannanoligosakkaritleri (MO), Zink Basitrasin (ZB) ve Probiyotik (P) olarak dört gruba ayrılmışlardır. Ayrıca, bu grupların her biri eşit sayıda hayvan içeren beş tekrar grubuna ayrılmıştır. Deneme 39 gün sürdürülmüş, bütün gruplardaki hayvanlara ilk üç hafta izokalorik ve izonitrojenik broyler başlangıç, daha sonraki haftalarda ise yine izokalorik ve izonitrojenik broyler geliştirme yemleri ad libitum olarak yedirilmiştir. Kontrol grubundan farklı olarak, MO grubunun yemlerine 1g/kg yem dozunda mannanoligosakkaritleri (Bio-Mos"), ZB grubunun yemlerine ise 50mg kg yem dozunda zink basitrasin (Albac") katkısı yapılmıştır. İlk üç hafta, P grubunun yemlerine probiyotik (Primalac: Lactobacillus acidophilus 4.52x10$ cfu g, Lactobacillus casei 1.32x108 cfu g'. Streptococcus faecium 2.8x10$ cfu g'. Bifidobacterium thermophilus 1.36x10$ cfu g*') katkısı yapılmazken içme sularına 0.114gL dozunda probiyotik katılmıştır. Dördüncü haftadan sonra probiyotik katkısı, P grubunun içme sularından kaldırılarak geliştirme yemlerine 1 g/kg yem dozunda yapılmıştır. On dördüncü ve 28. günler ile denemenin sonunda grupların canlı ağırlık kazancı, yemden yararlanma oranı, yem tüketimi miktarı ve karkas randımanı ortalama değerleri arasındaki farklar istatistiki olarak önemli bulunmamıştır.Item Gonadokortikoidlerin etkileri ve sentezlerinde etkili olan faktörler(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-01) Erdost, Hatice; Veteriner FakültesiGonadokortikoidler, adrenin zona retikularis ve daha az oranda da zona fasikulatasının iç bölümünden özellikle androjenik hormonlar olarak salgılanmaktadır. Adrenal androjenlerin fazla üretimi erişkin erkeklerde oldukça az etkili olup, erken gelişen puberteye, dişilerde ise erkekleşme belirtilerine sebebiyet vermektedir. Adrenogenital sendromlar steroid metabolizmasında meydana gelen birçok enzimatik bozukluklar sonucu oluşmaktadır. Gebe hayvanlarda zona retikularis ve fasikulatanın iç bölümündeki hücrelerde organel yönünden artış şekillenmektedir prolaktin uygulaması yapılan kastre edilmiş ratlarda zona fasikulata ve retikularis katmanlarının inceldiği görülmektedir. Kronik alkol uygulaması sonucunda hem erkek hem de dişi hayvanlarda zona retikularis ve zona fasikulata katmanlarının genişlediği bildirilmektedir. Dişi hayvanlarda zona retikularis ve fasikulata katmanlarının erkeklerden daha geniş olduğu, östrodiol ve prolaktinin adreno-kortikal aktiviteyi arttırdığı belirtilmektedir. Erkeklerde, testesteron hormonunun adrenal kortex üzerinde göstermiş olduğu inhibitör etki sonucunda adren daha küçük kalmıştır.Item Kısraklarda uterus kistlerinin fertiliteye etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-08) Uzman, Mehmet; Oğuz, Haluk; İntaş, Kamil Seyrek; Günay, Aytekin; Ataman, Mehmet Bozkurt; Veteriner FakültesiEndometriumun hastalıkları kısraklarda en önemli infertilite sebebidir. Ultrasonografinin kısrak jinekolojisinde kullanıma girmesi tanı olanaklarını önemli ölçüde geliştirmiştir. Yaşlı veya anamnezinde fertilite problemi olduğu belirtilen kısrakların jinekolojik muayenesinde uterus kistlerine sıkça rastlanabilmektedir. 148 damızlık kısraktan oluşan muayene materyalinde ultrasonografik muayenelerle uterus kistlerine rastlanma sıklığının ve bunların fertiliteyi ne derecede etkilediklerinin belirlenmesi amaçlandı. 148 kısraktan 30'unda % 20, 2) çeşitli büyüklüklerde (0,4-3,5 cm) ve sayıda (1-6 adet) uterus kistlerine rastlandı. Sezon boyunca uterus kisti belirlenen 30 kısraktan 9'unda % 30) gebelik elde edildi, ancak bunlardan sadece 5 tay (% 16.7) doğdu. Gebelik tesbiti yapılan diğer 4 kısrakta gebelik süreci tamamlanmadan embriyonik ölüm veya abortus şekillendi. Uterus kisti bulunan kısraklarda elde edilen bulgular ve düşük tay alma oranı bu kistlerin fertiliteyi önemli oranda etkilediği kanısını uyandırmaktadır.Item Bir köpekte idiopatik megaözefagus olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-14) Yılmaz, Zeki; Mısırlıoğlu, Deniz; Özyiğit, M. Özgür; Veteriner FakültesiKliniğimize kronik kusma, regurgitasyon ve kilo kaybı gibi şikayetlerle getirilen, 1.5 yaşlı, St. Bernard ırkı köpeğe yapılan klinik ve laboratuvar muayeneleri sonucunda idiopatik megaezefagus tanısı kondu. Klinik ve hematolojik olarak patolojik akciğer sesleri ve nötrofili haricinde bir anormallik gözlenmezken, radyolojik olarak megaözefagus belirlendi. İdrar sedimenti lökosit ve böbrek epitel kümeleri yönünden zengindi. EKG'de sinus aritmi ile birlikte ORS kompleksinin süresinin uzadığı gözlendi. Serum total protein, kreatinin, kortizol ve kolesterol düzeyleri ile GPT ve pankreatik amilaz aktiviteleri normal sınırlarda iken, üre düzeyi artmıştı. Serolojik olarak ANA, AdsDNA, ASMA, APA, ABMA ve AMA testleri negatif, ARF ise hafif pozitif olarak belirlendi. idiopatik megaözefagusa yönelik olarak semptomatik tedavi uygulanmasına rağmen, 5. günde ölen köpeğin nekropsisi yapıldı; makroskobik olarak megaözefagus, gastroözefagal sifinkter daralması (achalasia) ve bronkopnömoni, histopatolojik olarak ta eroziv-ülseratif özefagitis, aspirasyon pnömonisi ve intersitiel nefritis tespit edildi.Item Kısraklarda hızlı progesteron kiti yardımıyla gebelik tanısı(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-14) Ataman, M. Bozkurt; Baran, Alper; Günay, Aytekin; Günay, Ülgen; İntaş, Kamil Seyrek; Veteriner FakültesiBu çalışmada kısraklarda son aşımı takiben 22. günde alınan kan örneklerinde hızlı progesteron tanı kiti kullanarak serum progesteron düzeyleri belirlendi ve erken gebelik tanısı olanakları araştırıldı. Materyal olarak, yaşları 5-15 arasında değişen 25 İngiliz kısrak kullanıldı. Kan örnekleri son aşımı takiben 22. günde toplandı. Örnekler 5000 devirde 20 dakika süreyle santrifüj edilerek serumlar elde edildi ve elde edilen serumlar iki eşit kısma ayrıldı. Birinci kısım serumlarda EIA yöntemine dayalı hızlı tanı kiti (Ovulation Test) kullanılarak serum progesteron düzeyleri saptandı. İkinci kısım serum radioimmunoassay yöntemiyle progesteron tayini yapılmak üzere -20 °C'de saklandı. Gebe kısraklar son aşımı takiben 22. günde B-mode real time ultrason kullanılarak belirlendi. Çalışmada her iki yöntemde de gebeliği belirleme oranı % 85.0 ve % 89.5, gebe olmayanları belirleme oranı ise her ikisi için % 100 olarak saptandı. Sonuç olarak, kısraklarda hızlı progesteron kiti 'Ovulation Test 'in gebelik tanısı için kullanılabileceği kanısına varıldı.Item Kısraklarda östrüsün rektal muayene, ultrasonografi ve hızlı kan-progesteron testi yardımıyla belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-15) Ataman, Mehmet Bozkurt; Baran, Alper; Uzman, Mehmet; Günay, Ülgen; Günay, Aytekin; İntaş, Kamil Seyrek; Veteriner FakültesiBu çalışmada kısraklarda östrüsün; rektal palpasyon, ultrasonografi ve hızlı kan-progesteron testi yardımıyla karşılaştırmalı olarak tespiti amaçlandı. Materyal olarak yaşları 5-15 arasında değişen saf ve yarım kan 20 İngiliz kısrak kullanıldı. Östrüs tespiti, deneme aygırı muayenesinden sonra rektal palpasyon ve ultrasonografi yardımıyla gerçekleştirildi. Follikül çapları Östrüs boyunca rektal palpasyon ve ultrason kullanılarak östrüsün birinci gününden ovulasyon tespitine kadar gün aşırı ölçüldü. Follikül çapı ölçümlerini takiben kısraklardan gün aşırı olmak koşuluyla östrüsün birinci gününden ovulasyona kadar kan örnekleri alındı. Alınan örnekler 5000 devirde 20 dakika süreyle santrifüj edilerek serumlar elde edildi. Elde edilen serum iki eşit kısma ayrıldı. Birinci kısım serumda EIA (hızlı test), ikinci kusim serumda ise RIA yöntemine göre progesteron tayini yapıldı. Rektal palpasyon ve ultrasonografik ölçümler arasındaki korelasyon (r=0.92) önemli bulundu (p<0.01). Serum progesteron düzeyleri EIA ile RIA yöntemi arasında % 85 oranında doğrulukta uyum gösterdi. Sonuç olarak, rektal palpasyon ve ultrasonografik muayeneler gibi hızlı kan progesteron testleriyle de östrüs tanısı yapılabileceği kanısına varıldı.Item Broyler yemlerine zink basitrasin, probiyotik ve mannanoligosakkaritleri katkısının ince barsak morfolojisi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-16) Sönmez, Gürsel; Eren, Mustafa; Veteriner FakültesiBu çalışma, broyler yemlerine katılan zink basitrasin, probiyotik ve mannanoligosakkaritlerinin ince barsak morfolojisi üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Denemede toplam 40 adet günlük yaşta Avian Farms broyler erkek civciv kullanılmış ve civcivler Kontrol, Mannanoligosakkaritleri (MO), Zink Basitrasin (ZB) ve Probiyotik (P) olarak dört gruba ayrılmışlardır. Kontrol grubundan farklı olarak, MO grubunun yemlerine 1g/kg yem dozunda mannanoligosakkaritleri (Bio-Mos ), ZB grubunun yemlerine ise 50mg/kg yem dozunda zink basitrasin katkısı yapılmıştır (AlbacR). İlk üç hafta, P grubunun yemlerine probiyotik (Primalac: Lactobacillus acidophilus 4.52x108 cfu g'', Lactobacillus casei 1.32x10 cfu gi'. Streptococcus faecium 2.8x100 cfu gl, Bifidobacterium thermophilus 1.36x100 cfu go') katkısı yapılmazken içme sularına 0.114 g/L dozunda probiyotik katılmıştır. Dördüncü haftadan sonra probiyotik katkısı, P grubunun içme sularından kaldırılarak geliştirme yemlerine 1 g/kg yem dozunda yapılmıştır. Deneme 39. günde bitirilmiştir. Kesimden sonra alınan ince barsak örnekleri mikroskobik olarak incelenmiştir. Villus uzunlukları, villus yükseklikleri, villus genişlikleri ve kadeh hücresi sayıları belirlenmiş ve kript derinlikleri hesaplanmıştır. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında; ZB grubunda ileumun kript derinliğinin azaldığı, MO grubunda villus yüksekliğinin ileum ve jejunumda, villus genişliğinin ise sadece jejunumda arttığı saptanmıştır. P grubunda, villus yüksekliğinin ileumda arttığı, villus genişliğinin jejunum ve ileumda, kript derinliğinin ise sadece ileumda azaldığı belirlenmiştir. Villus uzunluğu ve kadeh hücresi sayısındaki farklılıklar istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur.Item Farklı sulandırıcılarla sulandırılıp dondurulan köpek spermasının spermatolojik özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 1999-06-29) Günay, Ülken; Veteriner FakültesiBu çalışmanın amacı dondurmada kullanılan farklı sulandırıcıların spermatolojik özellikler üzerindeki etkilerini karşılaştırarak köpek sperması için en iyi sulandırıcının belirlenmesidir. Araştırmada materyal olarak 10 adet Kurt Köpeği (Alman Çoban Köpeği) kullanıldı. Spermatozoadan zengin ikinci fraksiyon, köpeklerden penis masajı yöntemi ile iki günde bir ve kızgın bir dişi köpeğin varlığında, alışık oldukları ortamda alındı. Her köpekten 5'er olmak üzere toplam 50 ejakulat alındı. Alınan taze spermaların hacim, renk, pH, motilite, ölü spermatozoa ve morfolojik bozukluk oranlarından oluşan spermatolojik özellikleri incelendi. Köpeklerden alınan her bir sperma örneği iki eşit hacme ayrıldı ve bu sperma örnekleri Tris-yumurta sarısı (T-YS) ile Sodyum-sitrat yumurta sarisi (SS-YS) sulandırıcıları ile 1:1 oranında sulandırıldı. Spermanın isisi buzdolabında 2 saatte +5°C 'ye düşürüldü. Issı +5°C'de olan T-YS ve SS-YS ile sulandırılmış sperma örnekleri kendi hacimleri kadar %8 gliserol içeren T-YS ve SS-YS sulandırıcıları ile finalde %4 gliserol içerecek şekilde sulandırıldılar. Gliserolizasyon işlemi 50 dak. 'da tamamlandı. Daha sonra spermalar +5 C'de 2 saat ekilibrasyona bırakıldılar. Ekilibrasyonunu tamamlamış sulandırılmış sperma örnekleri payet yöntemine göre donduruldu. 0.5 ml.lik payetlerde dondurulan spermalar 37 C'lik su banyosunda 30 sn'de çözüldüler. Çalışmada sulandırma, +5°C 'ye soğutma, gliserolizasyon, ekilibrasyon sonrası yapılan spermatolojik muayenelerde en yüksek motilite Tris sulandırıcısında saptandı (P< 0.05). Sulandırma ve +5°C'ye soğutma aşamalarında akrozomal ve toplam morfolojik bozukluklar incelendiğinde Tris ve Sodyum sitrat sulandırıcıları arasında istatistiksel açıdan fark saptanmamış, gliserolizasyon, ekilibrasyon ve çözüm sonrası aşamalarda ise fark saptanmıştır (P<0.05). Araştırmanın sonucunda çözüm sonrasında Tris sulandırıcısında % 53+1.59, Sodyum sitrat sulandırıcısında ise % 48+1.46 motilite değeri saptandı ve aralarındaki fark istatistiksel açıdan önemli bulundu (P<0.05).