Yapılı çevrede iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum stratejilerinin araştırılması
Loading...
Date
2023
Authors
Aydın, Büşra
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Bursa Uludağ Üniversitesi
Abstract
İklim değişikliğinin temel nedeni insan faaliyetleri sonucu atmosferdeki sera gazı miktarında ve küresel ortalama sıcaklıklarda artış yaşanmasıdır. Bu artış mevcut doğal dengede zamanla yıkıcı etkiler oluşturur. Yapı, yaşam döngüsü boyunca oluşturduğu atık ve tükettiği enerji ile çevreye zarar vermektedir. Yapı üretiminin de etkisiyle değişen hava koşulları, yapıların maruz kaldığı dış kuvvetleri etkilemektedir. Yapılar ve kentler iklim değişikliği kaynaklı tehlikelerin neden olacağı risklere karşı kırılgandır. Bu kırılganlıkla mücadele etmek, yaşam alanlarımızın ve yapıların dirençliliğini arttırmak, inşaat sektöründe gelişen teknolojileri kullanmak ve yapı üretim sürecinde yer alan aktörlerin(mimar, mühendisler, işveren, denetim) alacağı kararlar ile mümkün olacaktır. Mimarlıkta sürdürülebilirlik, yapılı çevrenin doğal çevre üzerindeki etkilerini azaltmanın yollarını vurgularken dirençlilik kentlerin ve yapıların iklim kaynaklı risklerle nasıl başa çıkabileceğini ve afetlerden nasıl kaçınabileceğini vurgular. Bu noktada bu iki kavram bir bütünün parçalarını oluşturur. Sürdürülebilirlik ve dirençlilik söz konusu olduğunda dünyada öne çıkan kavramsal renkler akla gelmektedir. ‘‘Yeşil gündem’’ sürdürülebilirlik yaklaşımlarını temsil ederken, ‘‘mavi gündem’’ dirençli olmayı ifade etmektedir. Ayrıca tasarım kararlarında her ikisinin de benimsendiği bir yaklaşım olarak ifade edilen ‘‘turkuaz gündem’’ de yer almaktadır. Turkuaz gündem; dirençlilik kaygılarının daha geniş sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle birleştirilmesidir. Bu çalışmanın amacı; yapı üretiminin iklim değişikliğine olan etkilerini azaltabilmek ve adaptasyon sağlamak amacıyla benimsenen (gündem) yaklaşımların araştırılması ve sunulmasıdır.
The basic reason for climate change is the increase in the amount of greenhouse gases in the atmosphere and global average temperatures as a result of human activities. This increase creates devastating effects on the current natural balance over time. The building harms the environment with the waste it creates and the energy it consumes during its life cycle. Changing weather conditions, also with the effect of building production, affect the external forces that buildings are exposed to. Buildings and cities are vulnerable to the risks posed by climate change hazards. It is possible to combat this vulnerability, to increase the durability of our living spaces and buildings, by using the developing technologies in the construction sector and by design decisions to be taken by the actors (architects, engineers, employers, supervision) involved in the building production process. Sustainability in architecture highlights ways to reduce the built environment's impact on the natural environment, while resilience highlights how cities can cope with climate-related risks and avoid disasters. At this point, these two concepts form parts of a whole.When it comes to sustainability and durability, conceptual colors that stand out in theworld come to mind. While the ‘‘green agenda’’ represents sustainability approaches, the‘‘blue agenda’’ refers to being resilient. There is also the ‘‘turquoise agenda’’, which isexpressed as an approach where both are adopted in design decisions. Turquoise agenda;combining resilience concerns with the broader sustainability and sustainable development goals. The aim of this study; It is the research and presentation of (agenda) approaches adopted in order to reduce the effects of climate change in building productionand to provide adaptation.
The basic reason for climate change is the increase in the amount of greenhouse gases in the atmosphere and global average temperatures as a result of human activities. This increase creates devastating effects on the current natural balance over time. The building harms the environment with the waste it creates and the energy it consumes during its life cycle. Changing weather conditions, also with the effect of building production, affect the external forces that buildings are exposed to. Buildings and cities are vulnerable to the risks posed by climate change hazards. It is possible to combat this vulnerability, to increase the durability of our living spaces and buildings, by using the developing technologies in the construction sector and by design decisions to be taken by the actors (architects, engineers, employers, supervision) involved in the building production process. Sustainability in architecture highlights ways to reduce the built environment's impact on the natural environment, while resilience highlights how cities can cope with climate-related risks and avoid disasters. At this point, these two concepts form parts of a whole.When it comes to sustainability and durability, conceptual colors that stand out in theworld come to mind. While the ‘‘green agenda’’ represents sustainability approaches, the‘‘blue agenda’’ refers to being resilient. There is also the ‘‘turquoise agenda’’, which isexpressed as an approach where both are adopted in design decisions. Turquoise agenda;combining resilience concerns with the broader sustainability and sustainable development goals. The aim of this study; It is the research and presentation of (agenda) approaches adopted in order to reduce the effects of climate change in building productionand to provide adaptation.
Description
Keywords
İklim değişikliği, Stratejik yaklaşımlar, Turkuaz gündem, Yapılı çevre, Built environment, Climate change, Strategic approaches, Turquoise agenda
Citation
Aydın, B. (2023). Yapılı çevrede iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum stratejilerinin araştırılması. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.