Fen Bilimleri Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Gönderiler

Şimdi gösteriliyor 1 - 20 / 3756
  • ÖgeAçık Erişim
    Mühliye ve kişnişin krakerin biyoaktif bileşikleri ve biyoerişilebilirliklerinin arttırılması amacıyla kullanım potansiyellerinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Duvairi, Yara; İncedayı, Bige; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0009-8256-5999
    Bu çalışma kapsamında, mühliye (Corchorus olitorius L.) ve kişnişin (Coriandrum sativum L.) biyoaktif bileşimi ve biyoerişilebilirlik düzeyi incelenmiştir. Çalışmanın diğer bir kısmında ise mühliye, kişniş ve mühliye+kişnişin (50:50 v/v) farklı oranlarda (%2,5, %5, %7,5) kraker formülasyonunda kullanılma potansiyeli araştırılmıştır. Üretilen krakerlerin biyoaktif özelliğini belirlemek üzere, toplam polifenol (TP), toplam flavonoid (TF) ve antioksidan kapasitelerinin (AK) yanı sıra biyoerişilebilirlik miktarları simüle edilmiş (in-vitro) gastrointestinal sindirim ortamında değerlendirilmiştir. Ayrıca, krakerlerin fiziksel özellikleri (en-boy-ağırlık-kalınlık-renk-tekstür) ve duyusal nitelikleri de ortaya konmuştur. Elde edilen verilere göre, mühliye, kişniş ve mühliye+kişniş ile zenginleştirilmiş krakerlerin TP, TF ve AK içeriğinin, bitkiler kullanılmadan üretilen kontrol krakere kıyasla arttığı görülmüştür. Mühliyenin biyoaktif içeriğinin kişnişe göre çok daha yüksek düzeyde olmasına rağmen, kişnişte bulunan polifenollerin ve antioksidanların daha yüksek biyoerişilebilirliğe sahip olduğu belirlenmiştir. İn-vitrogastrointestinal sindirim sonrasında kakerlerde flavonoid madde saptanamamıştır (p<0,05). Antioksidanların biyoerişilebilirliği kişniş ilaveli krakerlerde başlangıç aşamasına göre her ikisindirim aşaması sonrasında artarken, diğer zenginleştirilmiş krakerlerde önemli düşüşler görülmüştür (p<0,05). Krakerlerin en, kalınlık ve ağırlıkları birbirine yakın olmakla birlikte, boylar arasında önemli bir farklılık saptanmamış, sertlik değerlerinde ise, kontrole göre önemli düzeyde azalma gözlenmiştir (p<0,05). Duyusal değerlendirme sonucunda, mühliye ve kişniş için %2,5 oranı en yüksek beğeniyi almıştır. Bu çalışmanın sonucunda, her iki bitkinin de fonksiyonel bir katkı olarak gıda zenginleştirme amacıyla değerlendirilebileceği saptanmıştır. Literatürde özellikle mühliyenin gıdaların üretiminde kullanımı üzerine sınırlı sayıda çalışma bulunduğu için söz konusu tez, gelecekte bu bitkiler üzerine yapılacak çalışmalara da veri oluşturacaktır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Aspir ve nadas sonrası farklı azot dozlarının yeni buğday çeşitlerinde verim ve kalite üzerine etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Yücel, Ercan; Çifci, Esra Aydoğan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı; 0009-0009-7227-6034
    Bu araştırma, 2021-2022 buğday üretim döneminde, Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Merkez deneme alanında, buğday ekim nöbeti (buğday-aspir ve buğday-nadas) yağmura bağımlı koşullarda yürütülmüştür. Bu araştırmada aspir ve nadas sonrası azot uygulamalarının buğdayda verim ve protein oranı üzerine etkisi incelenmiştir. Deneme, altı farklı azotlu gübre dozları (0, 3, 6, 9, 12 ve 15 kg /N da) ve 4adet kışlık ekmeklik buğday (Aksungur, Beyhan, Karaduman ve Ramisbey) çeşitleriyle Tesadüf Bloklarında Faktöriyel deneme deseninde yürütülmüştür. Buğdayın farklı gelişme dönemlerinde NDVI (Normalize Edilmiş Vejetasyon Indeks Farkı) ve CM1000 optik sensör ile klorofil ölçümü yapılmıştır. Karaduman çeşidinin tane verimi aspir sonrasında ortalama 438 kg/da iken nadas sonrasında 841 kg/da en yüksek verim elde edilmiştir. Aksungur çeşidin de ise aspir sonrası ortalama 389 kg/da ve nadas sonrası 681kg/da ile en düşük verimi tespit edilmiştir. Farklı azot uygulamalarında ise aspir sonrası buğday verimi kontrolde 270 kg/da, %12.91 protein oranı ve 15 kg N/da uygulamasında 547 kg/da verim ve %13.91 tane protein oranı belirlenmiştir. Nadas sonrası buğday verimleri ise kontrolde ortalama verim 773 kg/da, tane protein oranı %11.40 ve 15 kgN/da uygulamasında 797 kg/da verim, %12.10 tane protein oranı saptanmıştır. Bu değerlendirmelere göre; aspir sonrası azot uygulamaları verimde % 102 ve tane protein oranında % 8 artmıştır. Nadas sonrası verimde %3 ve tane protein oranında ise % 6 artış olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak artan azot dozu ile birlikte aspir sonrasında buğday verimleri istatistiki olarak önemli oranda artış olurken, nadas sonrasında verim artışının istatistiki olarak önemsiz olduğu görülmüştür.
  • ÖgeAçık Erişim
    Bazı yerel buğdayların morfolojik, fizyolojik ve kalite özellikleri bakımından karakterize edilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Doğan, İsmail; Çifci, Esra Aydoğan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0009-0002-8908-4417
    Bu araştırma, 2021-2022 üretim sezonunda Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü arazisinde tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmanın amacı; farklı lokasyonlardan toplanan yerel buğday populasyonları arasındaki morfolojik, fizyolojik ve kalite özellikleri bakımından faklılıkların araştırılmasıdır. Araştırmada toplanan 14 adet buğday populasyonu ile 4 adet ticari çeşit materyal olarak kullanılmıştır. Araştırmada incelenen özelliklerden elde edilen morfolojik sonuçlara göre genotipler ve çeşitlerin ortalamaları; başaklanma süresi 215-226 gün, bitki boyu 103,5-120,3 cm, başak boyu 6,5-12,3 cm, sertil başakçık 0,8-2,7 adet, fertil başakçık 13,7- 20,8 adet, başakçıkta tohum sayısı 1,6- 3,3 adet, başakta tohum sayısı 23,5- 68,1 adet, bin tane ağırlığı 36,2-51,25 g, tane verimi 259- 506 kg da-1aralığında belirlenmiştir. Kalite özellikleri bakımından ortalama değerler; protein %11,33-16,29, SDS sedimentasyon 10-50 mL, sertlik (Ekmeklik Buğday) 19,33-64,18 HI, b*renk (Makarnalık) 12,39-16,59 değerleri aralığında belirlenmiştir. Fizyolojik gözlemler sonucu ortalama değerler ; bitki örtüsü sıcaklığı (testo) 29,30-37,00, klorofil CM1000 493-785, NDVI (Normalize Edilmiş Vejetasyon İndekslerinin Farkı) 214.günde 820-900 aralığında belirlenmiştir. Araştırma sonucunda genotipler arasında verim olarak standart çeşitlerden en yüksek verim ortalaması Reis çeşidinde 506 kg da-1, yerel çeşitler arasında ise en yüksek verim ortalaması 461kg da-1ile Karakılçık yerel buğdayından elde edilmiştir. En düşük verim259 kg da-1ile Çalıbasan yerel buğdayında görülmüştür. Toplanan populasyonlarmorfolojik, fizyolojik özellikler bakımından araştırılıp gözlemler alınmıştır ayrıcateknolojik kalite özellikleri açısından da değerlendirilmiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Kümeleme ve yerel aykırı faktör tabanlı aktif öğrenme yaklaşımları: Otomotiv sektöründe bir uygulama
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Koyuncu, Fatma Saniye; İnkaya, Tülin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0003-3661-4154
    Dijitalleşme ile birlikte küreselleşme; imalat, finans, enerji, sağlık gibi çeşitli üretim ve hizmet sistemlerinde toplanan verinin artmasını sağlamıştır. Bu sistemlerin verimli ve etkin bir şekilde yönetilebilmesi için yapay zekâ teknikleri kullanılarak toplanan veri ile tahmin ve çıkarımlar yapılmaktadır. Yapay zekâ yöntemleri, öğrenme sürecinde yeterli miktarda etiketli veriye ihtiyaç duymaktadır. Diğer yandan gerçek hayattaki sistemlerde verilerin çoğu etiketsizdir ve etiketleme işlemi maliyetli veya zordur. Bu amaçla aktif öğrenme çözüm yaklaşımı olarak kullanılmaktadır. Aktif öğrenme, modelin çevre ile etkileşime girdiği ve bilgilendirici örneklerin etiketlendiği makine öğrenmesi yöntemlerinden biridir. Bu tezde, zaman serisi sınıflandırma problemi için aktif öğrenme yaklaşımları önerilmiştir. Bu kapsamda, verinin tamamının etiketsiz olduğu durum ele alınmıştır ve iki başlangıç yaklaşımı önerilmiştir. Önerilen başlangıç yaklaşımlarında önce gürültü ya da aykırı veriler başlangıç eğitim kümesinden çıkarılmıştır, sonrasında kalan verilerdeki temsilci örnekler kümeleme ile belirlenmiştir. İlk yaklaşımda gürültüyü tespit etmek amacıyla DBSCAN algoritması; ikinci yaklaşımda ise aykırı verileri tespit etmek amacıyla yerel aykırı faktör (LOF) algoritması kullanılmıştır. Her iki yaklaşımda da veri kümesindeki temsilci örnekleri belirlemek için k-ortalamalar kümeleme yöntemi uygulanmıştır. Belirlenen temsilci örnekler başlangıç aşamasında uzman tarafından etiketlenmiştir. Zaman serilerinin sınıflandırmasında k-en yakın komşu (KNN) algoritması ve aktif öğrenmede sorgu seçimi için belirsizlik örneklemesi kullanılmıştır. Önerilen yaklaşımların performansları, üretim ve sağlık sistemlerinden toplanan dört adet sensör veri kümesi üzerinde test edilmiştir. Deneysel çalışmalarda kümeleme yöntemi, sınıflandırma algoritması ve sorgu sayısının etkileri analiz edilmiştir. Performans kriterleri olarak doğruluk ve ağırlıklı F-ölçütü kullanılmıştır. Ayrıca önerilen yaklaşımlar bir otomobil üreticisinde tedarikçilerin risk tahmininde uygulanmıştır. Deneysel çalışmalar, önerilen yaklaşımların başlangıç eğitim kümesinin belirlenmesinde etkili olduğunu göstermiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Çinko-nikel alaşım kaplama atıksularının kimyasal arıtılabilirliğinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Özköroğlu, Pınar; Kılıç, Melike Yalılı; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı.
    Çelik galvanizasyonu, çelik yüzeyinin korozİf etkenlerden korunması amacıyla uzun yıllardır endüstriyel bir İşlem olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda, çinko-nikel alaşım kaplamalar, mekanİk özelliklerinin üstünlüğü ve yüksek korozyon direnci nedeniyle birçok endüstri alanında yaygın bir tercih haline gelmiştir. Ancak, bu tür ağır metal İleyüzey işlemleri sırasında kullanılan kimyasal ürünler ve gİrdi malzemeleri, endüstri kaynaklı atık suların çevresel etkilerini artırmaktadır. Dolayısıyla, ağır metal kaplama endüstrisinden kaynaklanan atık suların çevresel etkilerini sınırlamak amacıyla deşarj sınırlamaları getirilmiştir. Atık suların İçerdiği ağır metallerin uzaklaştırılması ve düzenlenmesine yönelik talebin artması, daha etkili ve maliyet açısından avantajlı arıtma yöntemlerinin keşfi için bir itici güç olmuştur. Bu araştırmada, Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan bir tesisin çinko-nikel kaplama prosesinden kaynaklanan atıksularının Diplexin Zn-07 koagülantı kullanılarak arıtılabilirliği incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre, atıksu pH'ının %48'lik sodyum hidroksit (NaOH) eklemesi ile 8 seviyesine yükseltilmesi ve 0,10 mL Diplexin Zn-07 koagülantının dozlanması sonucunda %99,43 çinko giderme verimi ve %99,4 nikel giderme verimi elde edilmiştir. Bu işlemle 1 m³ atıksuyu arıtmak için gereken kostik, diplexin Zn-07 ve anyonik polielektrolit kimyasalların maliyeti 2,64 Euro olarak hesaplanmıştır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Malzeme ekstrüzyonuyla üretilmiş farklı baskı yönlerine sahip PLA parçalarının gerilme gevşemesi davranışının çekme ve eğilme testleriyle belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Küçükakarsu, Volkan Mesut; Çakan, Betül Gülçimen; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; 0000-0003-3989-8017
    Son yıllarda, çeşitli endüstrilerde eklemeli imalat teknolojisinin yaygın olarak kullanılması, 3B yazdırılmış polimerlerin gerilme gevşemesi davranışının incelenmesini parçaların mekanik bütünlüğünü koruyabilmesi açısından önemli olduğunu ortaya koymuştur. Zira metal malzemelerde sürünme ve gerilme davranışı nispeten yüksek gerilme ve sıcaklık mertebelerinde ortaya çıksa da polimelerde bu davranışa oda sıcaklığında ve düşük gerilmelerde dahi karşılaşılmaktadır. 3Büretilen polimerlerin sanki-statik mekanik özellikleri gibi zamana bağlı gerilme gevşeme davranışı da, kullanılan 3B baskı parametrelerinden etkilenmektedir. Bu nedenle, bu çalışma, PLA'nın çekme ve eğme yüklemeleri altında gerilme gevşeme davranışını incelemekte ve özellikle farklı dolgu yönlerinin bu davranışı nasıl etkilediğini araştırmaktadır. Bulgular, ±45°dolgu yöneliminin her iki yükleme tipinde diğer yönelimlere göre en az gevşemeye oranına sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca, eğilme yüklemesinde tüm dolgu yönlerinde çekme yüklemsine göre daha yüksek gerilme gevşemesi olduğu tespit edilmiştir. Gerilme gevşemesi testlerinden elde edilen gerilme-zaman eğrileri Maxwell-Weichert modeline göre eğri uydurması gerçekleştirilerek, matematiksel modeldeki malzeme parameterleri her iki yükleme tipi ve tüm dolgu yönleri için elde edilmiştir. Tüm testler göz önüne alındığında PLA ‘nın gerilme gevşeme davranışını Maxwell-Weichert modeliyle tam olarak ifade edebilmek deneysel sürenin 750 saniyeden yüksek tutulması gerektiği, bunun yanında 20000 saniye üzerine uzatmanın gerekli olmadığı belirlenmiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Yapay zeka metotları ile iş süreçlerinde robotik süreç otomasyonu uygulaması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Yiğit, Elif; Özmutlu, Seda; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0009-7060-5623
    Günümüzde üretim ve yönetim sistemleri, performans ve kurumsal kaynak yönetimi büyük veri dünyasına sürekli olarak veri yaratmaktadır. İşletmeler satış, planlama, üretim ve lojistik sistemleri gibi tüm süreçlerinin takip edilmesi için entegre sistemler kullanmaktadır. Bu sistemlerin takip ve kullanımında birçok durumlarda ofis çalışanları rutin, tekrar eden ve katma değersiz işlemler yapan çalışanlar haline dönüşmektedir. Fatura girişleri, satış veri girişi, sipariş aktarımı gibi manuel işlemler çalışan memnuniyetini önemli derecede düşürmekle birlikte bazı kişisel hatalara sebep olmaktadır. Ortaya çıkan ihtiyaç nedeniyle, son yıllarda birçok program ve müşteri sistemlerinde insan gibi işlem yapabilen Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) kavramı ve ürünleri ortaya çıkmıştır. RPA tanımlı, yoruma dayalı olmayan, kural tabanlı ve standart işlerin yapılması için işletmelerde metal yaka çalışan olarak görev almaktadır. Bu çalışmada standart ve rutin işlemlerden biri olan lojistik süreçlerindeki sipariş yükleme evraklarının müşteri sistemine yüklenmesi olan bir sürecin RPA ile otomasyonu sağlanmıştır. Yazılım robotları işlemleri tekrar etmekte ve katma değersiz işlemlerden süreci arındırmaktadır. Yazılım robotları işlem yaptıkları süreçlerde bazı hatalar almaktadır. Robotun çalıştığı süreçlerin sonuçlarının incelenmesi için veri madenciliği yöntemleri kullanılarak çıktı tahmini çalışması yapılmıştır. Sürecin hangi parametrelerle hatalı, hangi parametrelerle başarılı sonuçlandığına dair raporlar WEKA yazılımı ile bazı makine öğrenmesi yöntemleri kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda, çıktı tahmininde en iyi sonucu %89,32 F-değeri ile rastgele orman algoritması vermiştir. Çalışmada hataya etki eden parametrelerin birliktelik kuralları araştırılmış ve bu kurallara göre süreç aşamalarında iyileştirme önerileri verilmiştir. Yapılan yazılım iyileştirmeleri sonucunda robotun son bir aylık verisi üzerinden doğrulama yapılmıştır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Pigment katkılı termokromik poliester multifilament iplik üretimi ve karakterizasyonu
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Çorapçı, Eda; Karaca, Esra; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0003-1396-0900
    Termokromik malzemeler, farklı sıcaklıklara maruz kaldığında belirgin renk değişikliği gösteren boyar maddeler veya pigmentler olarak tanımlanmıştır. Günümüz tekstil endüstrisinde en çok ilgi çeken akıllı malzemelerden biri de termokromik malzemelerdir. Böylece, tekstil malzemelerinin hem görsel özelliklerinin zenginleştirilmesi hem de teknolojik özellikler bakımından fonksiyonellik kazandırılması amaçlanmaktadır. Sıcaklık karşısında renk değiştirme özelliği göstermesiyle, termokromik tekstil malzemeleri vücut termometresi olarak kullanılabilmektedir. Böylece termokromik tekstiller, spor esnasında kullanılan giysiler(yüzücü giysisi, kayak giysisi gibi), laboratuvar eldiveni, iş kıyafeti, ısı göstergeli kıyafet gibi kullanımlarda tercih edilmektedirler. Tekstil ürünlerine termokromik özellik, genellikle nihai kumaş yüzeyine boya, baskı gibi bitim işlemleriyle kromik esaslı pigmentin uygulanmasıyla kazandırılmaktadır. Ancak, bu şekilde elde edilen fonksiyonel özellikler genellikle kalıcı olmamaktadır. Literatürde, sadece polietilen, poliamid ve polipropilen polimerleri kullanılarak iplik içerisine kromik pigment katkısının ilave edildiği çalışmalara rastlanmıştır. Tez çalışmasında; eriyik çekim yöntemiyle termoplastik poliester polimeri içerisine, termokromik pigmentler masterbatch %0,6, %1, %1,6 oranında eklenerek lif çekiminin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Elde edilen sonuçlarda, en az %1 oranında termokromik pigment katkılı poliester çorapların sıcaklık ile renk değiştirme özelliğine sahip olduğunu göstermiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Mekanik sistemlerde yapısal analiz ve optimizasyon teknikleri ile ağırlık azaltılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Khairalla, Yousof; Işık, Yahya; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.
    Mekanik sistemlerde ağırlığın azaltılması, çeşitli endüstrilerde tasarımcılar için ortak bir hedeftir, çünkü bu, geliştirilmiş performansa, artan verimliliğe ve maliyet tasarrufuna yol açar. Ağırlığı azaltma konusunda kabul edilebilir mekanik özellikleri korumak için tasarım sürecinde optimizasyon yöntemleri kritik bir rol oynar. Bu tezde, mini Kazıcı yükleyici ekskavatörün arka koluna topoloji ve şekil optimizasyonunu uygulanacak ve aynı zamanda malzeme değişikliği ile ağırlığını minimize etmeyi hedeflemektedir. Bu süreçte, statik koşullarda güvenli durumda kalması için maksimum stres ve deplasmanın belirli sınır değerlerinin altında olması gerekmektedir. İlk aşamada, Solid Works programı kullanılarak detaylı bir kol modeli, dolu malzemeden oluşturularak, kolun üzerindeki kuvvetler statik koşullarda hesaplanmıştır. HyperWorks programı kullanılarak uygun sınır şartları uygulanarak topoloji optimizasyonu gerçekleştirilirmiştir. Bu sayede, yapısal güvenli durumda kalarak belirli şartlara göre uzayda malzeme dağılımı elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlara dayanarak yeni bir model tasarlanmıştır. Daha sonra, şekil optimizasyonu yeni modele uygulanmıştır. Bu aşamada, yapı bütünlüğü, ağırlık azaltma ve performans gereksinimleri gibi faktörler dikkate alınarak, HyperWorks içindeki çeşitli optimizasyon araçları kullanılarak bileşenlerin optimal kalınlıkları ve çapları belirlenir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Ozon gazı ile çalışan aşındırma baskı makinesi tasarımı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Özden, Cansu Betül; Eren, Semiha; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0003-0512-7935
    Bu tez çalışması, 5190033 no’lu Tübitak TEYDEB 1505 projesi kapsamında yürütülmüştür. Tezin konusu, tekstil sektörünün güncel sorunlarından biri olan boyama ve baskı proseslerinden kaynaklanan kirliliğin azaltılmasına yönelik ekolojik ve ekonomik proseslerden biri olan ozonlama ve aşındırma baskı yöntemi üzerine yenilikçi bir çalışmadır. Aşındırma baskı yerine; kumaş yüzeyinin istenilen desene uygun olarak ozon gazı ile aşındırıldığı yeni bir makine ve proses tasarımını içermektedir. Dünyada daha önce böyle bir çalışma yapılmamış olup, bu çalışma ilk kez Türkiye’de yapılmıştır. Tez çalışmasında, ozonlama ve aşındırma baskı yöntemlerinin birleştirilmesi ile kompakt bir sistem oluşturularak, ozon gazı ile aşındırma baskı işleminin yapılacağı çalışma özgün bir yöntemdir. Tez çalışmasında geliştirilen özgün makine ile aşındırma baskı olanağı perakende sektörüne sunulabilir hale gelecek olup, geliştirilecek makine yeni bir Pazar oluşturabilme potansiyeline sahiptir. Perakende sektörüne sunulabilecek bir makinenin pazarının ve satış miktarının yüksek olması beklenmektedir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Tüketicilerin coğrafi işaretlere ilişkin bilgi düzeyinin belirlenmesi: Adana ili merkez ilçesi örneği
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Meral, Hatice; Dokuzlu, Sertaç; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-5826-9411
    Son yıllarda gerek Türkiye’de gerekse dünyanın pek çok ülkesinde tüketicilerin yöresel ürünlere olan ilgisi ve talebi artmıştır. Talepteki artış ile birlikte yöresel ürünler pazarlaması da önem kazanmış ancak bu ürünlerin sağlayabileceği potansiyel katma değer, benzer ürünlerin haksız rekabetini de beraberinde getirmiştir. Pek çok ülkede tüketiciler için farklı konumlanan yöresel ürün adlarının haksız kullanımı önlemek için coğrafi işaret koruması geliştirilmiştir. Coğrafi işaretlerin daha yüksek fiyat elde edilmesi, pazar payının artırılması, kırsal kalkınmanın desteklenmesi, sürdürülebilirliğin sağlanması gibi pek çok potansiyel faydası bulunmaktadır. Ancak bu faydaların ortaya çıkabilmesi için öncelikle coğrafi işaretli ürünlerin tüketiciler tarafından bilinirliğinin artması ve rekabet avantajı yaratabilmesi gerekmektedir. Coğrafi işaret ve yöresel ürünler konusundaki tüketici algısının ve bilgi düzeyinin belirlenebilmesi amacı ile Adana ili Merkez ilçesinde olasılıklı basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenen 155 hane halkına yüz yüze anket uygulanmıştır. Uygulanan anket sonuçlarına göre tüketicilerin %68’inin alışverişleri esnasında yöresel ürünleri tercih ettiği ancak %66’sının ürün ambalajındaki etiketleri okumadığı, %59’unun ise amblem/ logoları önemsemediği belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin %60’ının coğrafi işaretler ile ilgili bilgisinin olmadığı, sadece %23’ünün kısmen bilgi sahibi olduğu tespit edilmiştir. Coğrafi işaretli ürünlerden elde edilecek katma değerin artırılabilmesi için tüketici farkındalığını artırmaya yönelik tanıtım çalışmalarının yapılması gerekmektedir.
  • ÖgeAçık Erişim
    İnce kesitli havacılık yapısal parçalarda yer alan geometrik unsurların ve parça sınır koşullarının burkulma dayanıma olan etkisinin incelenmesi ve iyileştirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Subran, Mert; Karpat, Fatih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-0995-6311
    Havacılık sektöründe ve farklı sektörlerde ince kesit içeren yapısal parçalarda, yapının hafifletilmesi, erişim kolaylılığı ve sistem gereksinimleri gibi amaçlardan dolayı delik sıklıkla tercih edilen geometrik unsurlardan birisidir. Deliğin yapı üzerinde konumu, şekli, sayısı, boyutu, delik kenarında güçlendirme olup olmaması gibi farklı özellikler yapının dayanımı ve yapı üzerinde oluşan gerilim dağılımı değiştirerek burkulma dayanımını etkilemektedir. Geometrik unsurlar ile birlikte yapıya uygulanan yükleme türü, sınır koşulları, plakanın en/boy oranı gibi özellikler de yapısal parçanın burkulma dayanımını değişmektedir. Farklılık gösteren plaka özellikleri ve sınır koşullarından dolayı, yapısal parçalarda burkulmadan kaynaklı oluşabilecek hasarı göz önünde bulundurarak tasarımları boyutlandırmak havacılık endüstrisinde oldukça önemlidir. Yükleme türündeki farklılık ve yapı üzerinde delik olması durumu için farklı çalışmalar literatürde yer almaktadır. Tez kapsamında basit mesnetli ve sabit mesnetli sınır koşulları için basma ve kayma gerilimleri için sonlu elemanlar metodu ile iki boyutlu modeller oluşturarak analiz simülasyonları gerçekleştirilmiştir. İki boyutlu analiz simülasyonlarından burkulma katsayıları ve kritik burkulma yükleri elde edilmiştir. Gerçekleştilen çalışmada ayrıca diğer bir geometrik unsur olan konvansiyonel üretim yöntemleri ile üretilen parçalarda yer alan köşe radyus yarıçapının; delik çapı ve yapının en/boy oranı ile ilişkisi üç boyutlu sonlu elemanlar modeli kullanılarak incelenmiştir. Ek olarak parçanın çalışma koşullarında maruz kalacağı yük ve sınır koşullarına uygun daha hafif ve burkulma dayanımı açısından isterleri sağlayan radyus yarıçapı ve delik çapı boyut optimizasyonları gerçekleştirilmiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Çok görünümlü kümeleme için karınca koloni optimizasyonu temelli bir yaklaşım
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Ertürk, Melike; İnkaya, Tülin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0003-3160-0968
    Günümüzde sensör teknolojilerinin gelişmesi ve nesnelerin internetinin yaygın olarak kullanılması ile veriler farklı kaynaklardan farklı türlerde gelebilmektedir. Bu nedenle, farklı bakış açılarını ve/veya farklı veri kaynaklarını bütünleştiren çok görünümlü veri ile bu veri için geliştirilmiş makine öğrenmesi yöntemleri önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, gözetimsiz öğrenme yaklaşımlarından biri olan çok görünümlü kümeleme problemi ele alınmıştır. Bu doğrultuda, çalışmada verideki farklı görünümleri bütünleşik ele alarak aynı kümedeki nesnelerin birbirlerine benzer, farklı kümelerdeki nesnelerin birbirlerinden farklı olacak şekilde gruplandırılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, problemin çözümü için sürü zekasına dayalı meta-sezgisel yöntemlerden biri olan karınca koloni optimizasyonu (KKO) kullanılmıştır ve KKO temelli çok görünümlü kümeleme yaklaşımı önerilmiştir. Önerilen yaklaşım ile farklı görünümler için görünüm ağırlıkları optimize edilerek her kümedeki en iyi temsilci nesne belirlenmiştir. Önerilen yaklaşımın performansının değerlendirilmesi için karşılaştırmalı veri kümeleri ile deneysel çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneysel çalışmalarda önerilen yaklaşımın performansı, klasik tek görünümlü kümeleme algoritmalarının performansı ile karşılaştırılmıştır ve çok görünümlü kümelemenin tamamlayıcı etkisi ile faydası değerlendirilmiştir. Ayrıca, önerilen algoritma sağlık sektöründe anomali tespitinde kullanılmıştır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Hasat sonrası elde edilen mısır sapının yem değeri ve yem değerinin artırılması olanaklarının araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-08) Sezer, Esra; Canbolat, Önder; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Zootekni Anabilim Dalı; 0009-0005-4871-906X
    Bu tez çalışması, farklı alkaliler ve üre ile işlemenin mısır samanının yem değeri üzerine olan etkilerini saptamak amacıyla düzenlenmiştir. Kullanılan mısır samanı kuru maddesi%50 olacak şekilde sulandırılmış ve sırasıyla; %0 (kontrol: su), %1, %2, %3 dozlarında sodyum hidroksit, kalsiyum hidroksit, potasyum hidroksit, kalsiyum oksit ve üre ilave edilerek işlenmiştir. Alkali uygulama her biri uygulama grubu (4 tekrarlı olacak şekilde)1,5 L’lik cam kavanozlara doldurulmuştur. İşlemiş mısır samanları 21 gün sonunda kavanozlardan çıkarılmıştır ve besin maddeleri bileşimleri saptanmıştır. Ayrıca mısır samanlarının in vitro gaz üretimleri, metabolik enerji ve organik madde sindirimleri invitro gaz üretim tekniği ile gerçek kuru madde sindirimini ve nötr deterjan lif sindirimi ise daisy inkübatör tekniği ile saptanmıştır. Mısır samanlarının nispi yem değeri özellikleri ise hesaplanmıştır. Farklı alkalilerle işleme mısır samanının besin madde bileşimini önemli düzeyde etkilemiştir. Mısır samanına alkali ilavesi hücre duvarı bileşenlerini önemli düzede düşürmüştür (P<0.05). Mısır samanlarına üre ilavesi ham protein içeriğini önemli düzeyde artırmıştır (P<0.05). Ayrıca mısır samanını alkalilerle işleme in vitro gaz üretimi, organik madde sindirimi ve metabolik enerji üretimini artırmıştır (P<0.05). Mısır samanının alkalilerle işlenmesi nispi yem değerini önemli düzeyde etkilemiş ve geliştirmiştir. En yüksek nispi yem değeri %3 NaOH ile işlenmiş mısır samanında bulunmuştur. Sonuç olarak, mısır samanının alkalilerle işlenmesi hem besin maddeleri bileşimi hem de besin maddeleri sindirimini geliştirmiştir. Aynı zamanda in vitro gaz üretimi ve nispi yem değerini de olumlu yönde etkilemiştir. En etkili alkali işleme yönteminin ise %3 sodyum hidroksit olmuş, ham protein içeriği bakımından ise en etkili alkalinin %3 üre dozu olduğu sonucuna varılmıştır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Alpha-Amyrin molekülünün potansiyel genotoksik/antigenotoksik sitotoksik ve antioksidatif etkilerinin in vitro yöntemlerle araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Bulut, Gülay; Kasımoğulları, Serap Çelikler; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Biyoloji Anabilim Dalı.; 0009-0000-1213-563X
    Bitkilerden elde edilen ikincil metabolitlerin kullanımı, çeşitli biyolojik aktiviteleri nedeniyle bilimsel araştırmalarda giderek daha popüler hale gelmiştir. Bu maddeler, reaktif oksijen türlerini nötralize ederek radikal hasarı önlemede ve hastalıkları tedavi etmede onları etkili kılan güçlü antioksidan özellikler sergiler. Önceki çalışmalar, bitki kaynaklarından, özellikle bitki reçinelerinden izole edilen sekonder metabolit pentasiklik triterpenoid Alpha-Amyrin’in antidiyabetik, hepatoprotektif ve antioksidatif aktivitelerini araştırmış olsa da, bunun genotoksik/antigenotoksik profili hakkında sınırlı bilgi mevcuttur. Bu tez, Alpha-Amyrin’in potansiyel genotoksik/antigenotoksik ve antioksidan etkilerini in vitro olarak araştırmayı amaçladı. Bu amaçla için Alpha-Amyrin’in antioksidan kapasitesi DPPH ve CUPRAC testleri kullanılarak belirlendi. Ek olarak Alfa-Amirinin genotoksik/antigenotoksik aktivitesi, insan lenfosit hücrelerinde Tek Hücreli Jel Elektroforezi (THJE, COMET) ve mikronükleus (MN) analizleri kullanılarak değerlendirildi. DPPH testi Alpha-Amyrin için 2125 µM'lik bir IC50 değeri ortaya koyarken, CUPRAC testi 0,01627 µM Trolox eşdeğerliği/µM değerini gösterdi. Çalışmada 100 ve 400 µM dozda Alpha-Amyrin, genotoksik ajan olarak 500 µg/ml dozda Etil Metansülfonat (EMS) ve 10 µM dozda Paklitaksel (PAX) kullanıldı. Ayrıca EMS ve PAX ile kombinasyon halinde 400 µM Alpha-Amyrin kullanıldı. Alpha-Amyrin’in her iki dozunda daistatistiksel anlamlı bir genotoksik etki göstermediği belirlendi (p>0,05). Kombinasyon içeren deney gruplarında Alpha-Amyrin’in EMS tarafından indüklenen genetik hasarı düşürdüğü, PAX'ın genotoksik etkisini artırdığı gözlendi (p>0,05).
  • ÖgeAçık Erişim
    Ceza infaz kurumlarında yürütülen tarımsal faaliyetlerde istihdam edilen hükümlülerin ekonomik ve sosyal yaşamlarının değerlendirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Arslan, Yunus; Turhan, Şule; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-0075-5011
    Yaklaşık 170 yıllık bir geçmişi olan Ceza infaz kurumlarının kuruluş aşaması Osmanlı Devletinde 1851 tarihine kadar dayanmaktadır. Türk ceza infaz tarihinin ilk cezaevi 1871 yılın da İstanbul’ un Sultanahmet meydanında Hapishane-i Umumi adıyla kurulmuştur. 22 Aralık 1913 yılında “Hapishaneler Müdüriyeti Umumiye” si hazırlanmış ve 1 Haziran 1929 yılında Adalet Bakanlığı’na bağlanmıştır. 06.06.1938 tarihinde çıkarılan bir kanun ile Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü adını almıştır. Aşamalı ceza infaz sistemi çerçevesinde ilk tarım açık cezaevi ise 1945 yılında Dalaman’da kurulmuştur. Tarım açık cezaevleri, 1997 yılında 4301 sayılı kanunla kurulan İş Yurtları Kurumu bünyesine alınmıştır. Bu özel bütçeli kuruluş, Türkiye genelinde mevcut açık ceza infaz kurumlarının çoğunda tarımsal faaliyetler yürütmektedir. Ceza infaz kurumlarının toplam tarım alanı 39 426 756 m² olup ekilebilir tarım alanı 22 512 372 m²dir. Bu ekilebilir alanlarda meyve, sebze, yem bitkisi, tahıl yetiştiriciliği ve seracılık yapılmaktadır. Tarım açık cezaevleri ve tarım iş kollarının sahip oldukları araziler akılcı ve planlı uygulamalar sayesinde tarıma kazandırıldıklarında hükümlü istihdamını olumlu yönde etkileyecektir. Bu çalışmanın ana kitlesi Bursa Gemlik Açık Ceza İnfaz Kurumu tarım işkolunda istihdamı sağlanan 46 hükümlüden oluşmaktadır. Hükümlüler ile anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Üçlü likert ölçeği kullanılarak hükümlülerin tarım atölyeleri ile iş ve meslek kurslarına karşı tutum ve davranış düzeyleri ölçülmüştür. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre hükümlülerin %87,0’ı ekonomik ve sosyal açıdan olumlu değişimler yaşamıştır. Bu çalışmada sürdürülebilir bir yaklaşım ile yeni tarım açık cezaevlerinin kurulması gerekliliği vurgulanmıştır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Ekskavatör kolunun yapısal optimizasyon yöntemleri ile ağırlığının azaltılması ve yorulma analizi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Soylu, Salih; Işık, Yahya; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0006-2773-8736
    Günümüzde başta inşaat sektörü olmak üzere birçok alanda yaygın olarak kullanılan ekskavatörlerin önemli parçalarından olan ekskavatör kolu, ekskavatörün kepçesinin hareketini sağlamaktadır. Ekskavatör kolları, ekskavatörlerin kullanım alanlarına göre farklı boyutlarda ve şekillerde üretilmektedirler. Bu çalışmada, incelemek üzere örnek bir ekskavatör kolunun katı modeli Solid Works tasarım programı kullanılarak oluşturulmuş ve ekskavatörün 1000 kg değerinde bir yükü kaldırması durumunda ekskavatör kolu üzerinde kaldırılan yüke bağlı olarak oluşabilecek kuvvetlerin değerleri hesaplanmıştır. Kuvvetlerin değerleri bulmak için Matlab ve Gauss Eliminasyon Yönteminden yararlanılmıştır. Elde edilen kuvvet değerleri doğrultusunda ekskavatör koluna lineer statik analiz, topoloji optimizasyonu, şekil optimizasyonu ve yorulma analizi uygulanmıştır. Analiz ve optimizasyon süreçlerinden elde edilen sonuçlara göre ekskavatör kolu üzerinde uygun bölgelerde malzeme boşaltma ve iyileştirme işlemleri yapılarak, ekskavatör kolu için yeni tasarımlar oluşturulmuştur. Bu tasarım ile ekskavatör kolunun ağırlığının azaltılması amaçlanmış olup, aynı zamanda yapısal optimizasyon yöntemlerinin ağırlık azaltma işlemleri üzerimdeki etkileri de gösterilmeye çalışılmıştır. Lineer statik analiz, topoloji optimizasyonu, şekil optimizasyonu ve yorulma analizi için HyperMesh programı kullanılmıştır. Şekil optimizasyonu için HyperStudy' de genetik algoritma metodu kullanılarak optimum sonuçlar elde edilmiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Harmonik dönüşümlerin bazı alt sınıflarının geometrik özellikleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Durmuş, Abdullah; Tokgöz, Sibel Yalçın; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Matematik Anabilim Dalı.; 0000-0002-3919-096X
    Bu tez çalışmasında harmonik fonksiyonların yeni alt sınıfının geometrik özellikleri incelenmiştir. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci ve ikinci bölümde, tezin amacı, kapsamı ve çalışmada kullanılacak olan temel tanım ve teoremler verilmiştir. Üçüncü bölümde, ele alınan konu ile ilgili bazı çalışmalar incelenmiştir. Dördüncü bölümde, ikinci mertebeden diferensiyel eşitsizlik içeren harmonik fonksiyonların yeni altsınıfları tanıtılmıştır. Bu sınıfların katsayı sınırları, büyüme tahminleri gibi bazı özellikleri elde edilmiştir. Ayrıca, bu sınıfların konveks birleşim ve konvolüsyon özellikleri elde edilmiştir. Beşinci bölümde, çalışmada elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.
  • ÖgeAçık Erişim
    Bursa ili Gürsu ilçesi armut bahçelerinin potansiyel beslenme sorunlarının belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Selvi, Huriye Yavuz; Turan, Murat Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı.; 0000-0001-6073-7408
    Bu çalışma Bursa İli Gürsu ilçesi armut bahçelerinin beslenme durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla yörede belirlenen 30 farklı bahçeden iki derinlikte (0-30 ve 30-60cm) toprak ve eş zamanlı olarak yaprak örnekleri alınmıştır. Yapılan toprak analizlerinde yöre topraklarının hafif alkali reaksiyon gösterdikleri, genelde bünye sınıflarının kumlu tın, organik madde içeriklerinin yetersiz ve orta kireçli özellik gösterdikleri belirlenmiştir. Yapılan toprak ve yaprak analizleri göz önüne alındığında toprakların pH, kireç ve yetersiz organik madde kapsamları yanında kontrolsüz şekilde fosforlu gübre kullanımı ile ortaya çıkan fosfor fazlalığı sonucunda bitkilerde başta çinko, mangan ve demir olmak üzere mikro element eksikleri olduğu belirlenmiştir. Ayrıca yöre topraklarında belirlenen fazla miktarda kalsiyumun bir sonucu olarak bitkilerde magnezyum ve potasyum eksiklerinin bulunduğu saptanmıştır. Çalışma kapsamında yürütülen toprak ve yaprak analizleri sonucunda yörede armut yetiştiriciliğinin ekonomik olarak sürdürülebilmesi için toprak ve bitki analizlerine dayalı gübreleme programlarına acilen geçilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
  • ÖgeAçık Erişim
    Ahşap emprenyesi üzerine yapılan çalışmaların analizi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Öztürk, Habibe; Perker, Z. Sevgen; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Yapı Bilgisi Anabilim Dalı.; 0009-0001-6769-0486
    Ahşap, tarih boyunca çeşitli alanlarda kullanılan çevre dostu ve doğal bir yapı malzemesidir. Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir kullanım sağlamak amacıyla kaynakları daha verimli bir şekilde kullanmaya yönelik, ahşabın dayanıklılığını ve ömrünü artırmak için çeşitli işlemler yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada, emprenye işlemiyle ilgili yapılan çalışmalar sistematik bir şekilde analiz edilmiş ve kullanıcıların bu konudaki bilgilere kolayca ulaşabilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde, ahşabın önemi, çalışmanın amacı ve kullanılan yöntemler hakkında bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde, ahşap yapı malzemesinin türleri, genel özellikleri, bozulmasına neden olan faktörleri ve emprenye ile ilgili teorik bilgiler sunulmuştur. Üçüncü bölümde, çalışmanın materyal ve yöntemi açıklanırken, dördüncü bölümde yapılan sistematik analizler sonucunda emprenye işleminin ahşap üzerindeki etkilerine göre kategorizasyonlar yapılmıştır. Sonuç olarak; ahşap malzemede emprenye işlemleri ile ilgili bilgiler derlenmiş ve emprenyede kullanılan ağaç türleri, emprenye maddeleri ve yöntemlerinin geliştirilmesi amacıyla değerlendirmeler sunulmuştur.