1975 Cilt 2 Sayı 1

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 10 of 10
  • ItemOpen Access
    Burun sırtı kanserinde yeni bir rekonstrüksiyon tekniği
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Arat, Metin; Mığdısoğlu, Serkis; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı.
    Burun sırtı defektleri iki şekilde tamir edilebilir. Bunlardan biri serbest kompozit greft kullanmak, ikincisi ise pediküllü lambolar döndürmektir. Biz burada bu tip defektleri kapatmak için yeni bir metod önermekteyiz. Bu metodda, şekil 1 de görüldüğü gibi, septum naziden alınmış serbest bir greft kullanılmıştır. Bu pratik metod ile kolayca muko-kondrial bir kompozit greft elde etmek ve bunu ilk tabaka olarak kullanmak mümkündür.
  • ItemOpen Access
    Geç teşhis edilmiş bir sağ diyafrağma yırtığı vak'ası nedeni ile travmatik diyafrağma yırtıkları
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Kızıl, Ayhan; Çulha, Duruhan; Doğruyol, Hasan; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.
    Bu yaz da geç teşhis edilmiş bir travmatik sağ diyafrağma yırtığı nedeni ile, travmatik diyafrağma yırtıklarının etiolojisi, patogenezi, tedavisi ve komplikasyonları incelenmiş, ender olması nedeniyle vak'a takdim edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Bir teka hücreli tümör ile beraber olan endometriumda adenoakantoma vakası dolayısı ile
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Atasü, T.; Erkün, E.; Girişken, G.
    Bir endometrial adenoaqantoma "adenoocanthoma" ile beraber görülen tek taraflı Tekoma (thecoma) ovarii vak'ası takdim edilmiş bu vesile ile endometrial kanserlere zemin hazırlayan hormonal faktörler ve ovarium morfolojisi ile alakalı malumat gözden geçirilip vaka ile beraber tartışılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Tekstil sanayiinde akustik traumalar
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Tezel, İlker; Arat, Metin; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı.
    Merinos Fabrikası dokuma tezgahlarında çalışan 130 işçi üzerinde yapılan çalışma, 101-109 db. arasında değişen atölye gürültüsünün tüm işçileri etkilediğini göstermektedir. Şikayetler arasında ağır işitmeler birinci plandadır. Odyometrik muayeneler işitme kayıplarının 2000 hz. - 8000 hz. arasında meydana geldiğini ve maksimum kayıp noktasının 3000-5000 hz . sahasında oynayabildiğini açıklamaktadır. % 31 oranında işçi tinitustan şikayet etmiş, diğer semptomlar bahsedilmeye değmeyecek kadar değersiz bulunmuştur. Ayrıca korunma tedbirlerine kısaca değinilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Sellüloz asetat ile protein elektroforezinde çeşitli boyaların protein fraksiyonlarına etkisi
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Özgüven, Özgül; Tekin, Ender; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.
    40 vak'anın kan serumu kullanılarak yapılan bu çalışmada, sellüloz asetat elektroforezinde kullanılan üç ayrı boyanın protein fraksiyonlarına olan etkisi araştırılmıştır. Amidoschwarz ve Panceau-s boyalarıyla alınan sonuçların özdeş olduğu; Vert de Lissamine'in, bu iki boyaya oranla, albümin lehine, alpha- 1 ve alpha- 2 globulinler aleyhine farklı sonuçlar verdiği anlaşılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Ülser tedavisinde kullanılan total ve selektif vagotomilerin karşılaştırılması
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Koçak, Nevzat; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.
    Düodenal ülser tedavisinde kullanılan vagotominin total ve selektif şekilleri çeşitli yönleriyle birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmaya, aynı tip drenaj şekli , piloroplasti, yapılmış olan hastalar alınmıştır. 66 hastaya total vagotomi + piloropilasti uygulanmıştır. Bu hastaları 3 sene müddetle takip edilmişlerdir. Kontrollerde ortaya çıkan komplikasyonlar ve bunların yüzde oranları göz önüne alınarak bir değerlendirmeye gidilmiş ve selektif vagotominin total vagotomiye üstün olduğu kanısı belirtilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Haloperidol ve dehidrobenzperidol'ün antiaritmik etkilerine ait bir araştırma
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Özyurt, Gürayten; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji Anabilim Dalı.
    Bir rastlantı sonucu bulduğumuz Haloperidol ve Dehiclrobenzperidolün antiaritmik etkisini; belirli bir metodla 60 hastada inceledik. Kullandığımız dozlarda, uyarım aritmisi gurubundan, sinüs taşikardisi, atrial ekstrasistol, kardioversion yapılacak atrial fibrilasyon vakalarında endikasyon olduğunu düşünmekteyiz. Çalışmamızda, atrial flatterden normal sinüs ritmine kontrşoksuz dönme olayının çok düşük olmasına rağmen, böyle bir sonuçla karşılaşılırsa; hasta için bir kazanç olduğu düsünülebilir. Metodumuzda uyguladığımız dozlar, uyarma aritmisi gurubundan, birinci derecede atrioventriküler blok ve dal bloklarında değişiklik yapmamıştır. Fakat daha yüksek dozlarda kontrendikasyon olabilir. Bu çalışma ile ilgili literatür yayınlarıyla yaptığımız tartışma sonucu; her iki ilacın antiaritmik etkilerinin beta blokaj özelliği ile ilgili olduğu, alfa blokaj özelliğinin de bu etkiye yardımcı olabileceği sonucuna vardık.
  • ItemOpen Access
    Yeni bir hipotansör drog olan debrisoquine sulfate'ın klinik kullanımı
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Öbek, Aydoğan; Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Yurtkuran, Mustafa A.; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Bu çalışmada, tedavide yeni bir hipotansör drog olarak kullanıma giren debrisoquine sulfate (Declinax) ın hipotansör etkisi ve ayrıca bir Rauwolfia alkotoidi olan Reserpin (Şerpasil) ile hipotansör etki ve yan etkiler bakımından karşılaştırılması yapılmıştır. Topluca 40 vaka üzerinde yapılan araştırmada şu sonuçlar alınmıştır: a) Declinax verilen 30 vakada, diyastolik kan basıncı 2, sistolik kan basıncı 3. haftadan itibaren anlamlı olarak düşme göstermiş ve 1 aylık tedavi sonunda vakaların tümünde kan basıncı kontrol altına alınabilmiştir. b) İlaç çok küçük dozlarda (5-30 mg/ günde) etkili bulunmuştur. c) Yan etki olarak sadece 1 vakada ortostatik hipotansiyon, 2 vakada ekzersiz esnasında gelip geçici baş dönmesi tesbit edilmiştir. d) Serpasil verilen 10 vakada, ortalama kan basıncı değerlerinde ; anlamsız bir düşme görülmüş ve 3 vakada ilaç etkisiz kalmıştır . e) Mutad günlük dozlarda (0, 25-0, 75 mg/ günde) dahi 1 vakada aşırı,2. vakada hafif sedasyon ve psişik depresyon, 1 vakada ishal görülmüştür.
  • ItemOpen Access
    6- Hidroksidopamin (6-OH-DA)' in farede beyin katekolaminlerine ve davranışa etkiler
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Ulus, İsmail Hakkı; Kıran, Burhan K.; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı.
    Farede intraventriküler olarak beyin-omurilik sıvısına zerk edilen çeşitli dozdaki 6-OH-DA' in beyin katekolaminlerine ve davranışa etkileri incelendi. Hayvanlar 50 gün süre ile gözlem altında tutuldular. Katekolaminler fluorometrik olarak tayin edildi. Küçük doz 6-OH-DA verilmesinden sonra beyin noradrenalin (NA) miktarlarındaki azalma dopamin (DA) miktarlarındaki azalmadan daha belirgin idi. Yüksek doz 6-OH-DA zerki ise NA ve DA seviyelerinde ileri derecede ve eşit azalmaya sebeb oldu. Zerki takip eden günlerde 6-OH-DA dozuna bağlı olarak farelerde saldırganlık artışı, irritabilite, dokunma ve sese karşı hassasiyet gibi bazı davranış değişmeleri görüldü. Zerki takip eden ilk 1-2 saat içinde aktivite artışı ve yüksek dozlarda konvülsiyonlar ve bunlara bağlı ölümler oldu. Gözlem sürecinde beyin katekolaminlerindeki azalmalar geri dönmediği gibi davranış değişmelerinde de bir değişme olmadı.
  • ItemOpen Access
    Akut koledok tıkanmalarının plasmadaki kolesterol bilirubin ve anzimler üzerine etkisi
    (Bursa Üniversitesi, 1975) Koçak, Nevzat; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.
    Duktus koledokusun akut tıkanmalarında plasmadaki kolesterol, bilirubin, alkalen fosfataz ve SGOT seviyelerinde meydana gelen değişiklikler köpekler üzerinde araştırılmıştır. Ayrıca karaciğerde husule gelen histopatolojik değişiklikler incelenmiştir. Akut bilier staz husule getirildikten 48 saat , 1 hafta , 2 hafta, ve 3 hafta sonra plasmadaki bu elemanların tayinleri yapılmış ve son tayine kadar kolesterol, bilirubin, ve anzimlerde devamlı bir artma görülmüştür. 3 hafta sonundaki kan muayenesinde plasma anzimlerinin artmalarına devam etmelerine karşılık , kolesterol ve bilirubin seviyelerinde düşme görülmüştür. Bulguların literatürdeki bulgularla uygunluk içerisinde olduğu belirtilmiş ve 3. hafta sonundaki kolesterol ve bilirubin seviyesindeki düşüşün izahı yapılmaya çalışılmıştır.