Distrusting the “Archimedean view” of philosophy: A plea for tolerance in the ”voices and conversations of mankind”
Date
2015
Authors
Udefi, Amaechi
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Uludağ Üniversitesi
Abstract
It is not uncommon to hear philosophers or even students of philosophy when asked to define their discipline to say that philosophy is the ‘queen of the sciences’, ‘first philosophy’, and so on. These phrases and appellations are often deliberately ascribed to philosophy to denote its centrality to human existence and pursuits as well as its rootedness or connection to other disciplines. They can attempt to justify this by jokingly saying that after all, the academic degree of Doctor of Philosophy’ (Ph.D), which is usually awarded after some years of research and course work is given in due respect and obeisance to its ancestry and gerontologically prior to all classes of knowledge viz, humanities, social sciences and natural science. At a deeper level, it offers useful insights into knowing the business and preoccupation of philosophers from the ancient through modern to contemporary periods. Here, the main concern of the philosopher is to conceive philosophy and its task as ‘a cognitive enterprise and attempt to establish/ through conceptual analysis, any claims to knowledge. In this conception, philosophy examines the substructure of issues and raises foundational or second-order questions. The intent of this paper is to show that philosophy still retains its original image, but its omnibus interpretation and application by some scholars in the present times throw up some problems, one of which is the dictatorial and hegemonic tone implicit in the conception which may inadvertently marginalize and sideline the emergence of other forms of discourses.
Kendilerinden disiplinlerini tanımlamaları istendiğinde filozofların ya da hatta felsefe öğrencilerinin, felsefenin “bilimlerin kraliçesi”, “ilk felsefe” vb. olduğunu söylediklerini duymak hiç de olağan dışı değildir. Bu ifadeler ve adlandırmalar, felsefenin insan varoluşunun ve çabalarının merkezinde yer alışına olduğu kadar, aynı zamanda diğer disiplinlerle sahip olduğu kökenselliğe ya da bağlantıya işaret etmek için, çoğu zaman ona özellikle atfedilir. Onlar bu durumu, en nihayetinde doktora (Ph.D) ünvanının bile, ki bu ünvan genellikle birkaç yıllık bir ders alımı ve araştırmadan sonra her tür bilme türünü, yani insan bilimlerini, sosyal bilimleri ve doğa bilimlerini yaşça önceleyen felsefenin soyuna duyulan hürmet ve saygı neticesinde verildiğini şaka yollu söyleyerek haklı çıkarmaya çalışırlar. Daha derin bir seviyede ise bu, filozofların antik dönemden başlayarak modern ve çağdaş dönemlere kadarki işlerini ve meşguliyetlerini bilmeye yönelik yararlı kavrayışlar sağlar. Burada filozofun temel kaygısı, felsefeyi ve onun görevini “bilişsel bir girişim ve kavramsal analiz yoluyla her tür bilgi iddiasını temellendirme çabası” olarak kavramaktır. Bu kavrayışta felsefe, meselelerin altyapısını inceler ve temellendirici ya da ikincil düzeyde sorular yöneltir. Bu makalenin amacı, felsefenin hala bu orijinal imgeye sahip olduğunu, fakat yine de yakın zamanlarda bazı araştırmacılar tarafından ortaya konulan uygulamaların ve geniş kapsamlı yorumların bir takım problemleri gündeme getirdiğini göstermektir; ki bu problemlerden birisi, başka bir takım söylem biçimlerinin ortaya çıkışını yanlışlıkla marjinal hale getirebilecek ve kenara itebilecek diktatöryel ve hegamonik tonun felsefi kavrayışta içerilmesidir.
Kendilerinden disiplinlerini tanımlamaları istendiğinde filozofların ya da hatta felsefe öğrencilerinin, felsefenin “bilimlerin kraliçesi”, “ilk felsefe” vb. olduğunu söylediklerini duymak hiç de olağan dışı değildir. Bu ifadeler ve adlandırmalar, felsefenin insan varoluşunun ve çabalarının merkezinde yer alışına olduğu kadar, aynı zamanda diğer disiplinlerle sahip olduğu kökenselliğe ya da bağlantıya işaret etmek için, çoğu zaman ona özellikle atfedilir. Onlar bu durumu, en nihayetinde doktora (Ph.D) ünvanının bile, ki bu ünvan genellikle birkaç yıllık bir ders alımı ve araştırmadan sonra her tür bilme türünü, yani insan bilimlerini, sosyal bilimleri ve doğa bilimlerini yaşça önceleyen felsefenin soyuna duyulan hürmet ve saygı neticesinde verildiğini şaka yollu söyleyerek haklı çıkarmaya çalışırlar. Daha derin bir seviyede ise bu, filozofların antik dönemden başlayarak modern ve çağdaş dönemlere kadarki işlerini ve meşguliyetlerini bilmeye yönelik yararlı kavrayışlar sağlar. Burada filozofun temel kaygısı, felsefeyi ve onun görevini “bilişsel bir girişim ve kavramsal analiz yoluyla her tür bilgi iddiasını temellendirme çabası” olarak kavramaktır. Bu kavrayışta felsefe, meselelerin altyapısını inceler ve temellendirici ya da ikincil düzeyde sorular yöneltir. Bu makalenin amacı, felsefenin hala bu orijinal imgeye sahip olduğunu, fakat yine de yakın zamanlarda bazı araştırmacılar tarafından ortaya konulan uygulamaların ve geniş kapsamlı yorumların bir takım problemleri gündeme getirdiğini göstermektir; ki bu problemlerden birisi, başka bir takım söylem biçimlerinin ortaya çıkışını yanlışlıkla marjinal hale getirebilecek ve kenara itebilecek diktatöryel ve hegamonik tonun felsefi kavrayışta içerilmesidir.
Description
Keywords
Foundationalism, Epistemology, Universality, Community, Postmodernism, Temellendirmecilik, Epistemoloji, Evrensellik, Toplum, Postmodernizm
Citation
Udefi, A. (2015). "Distrusting the “Archimedean view” of philosophy: A plea for tolerance ın the” Voices and conversations of mankind”". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 24, 117-131.