Finite vs. absolute knowledge in German idealism: The case of art
Date
2008
Authors
Kassabov, Ognian
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Uludağ Üniversitesi
Abstract
Aesthetics plays a key though often neglected sysıematic role in the philosophies of Kanı, Schelling and Hegel. Their overall projects are nonetheless opposed in some important respecıs: while Kant attempts to secure the limits of human knowledge, Schelling and Hegel try to articulate an actually 'absolute knowledge'. I consider the treatment of art of each of these three figures as elucidating his position on the scope of knowledge. I suggest that the very limited role Kanı allots art is a direct consequence of his limits-of-knowledge position as daiming that we can presuppose but cannot cognize the actuality of the ideas of reason. Art as identity-within-difference gives a model for Schelling's 'absolute idealism', for which art is no subordinate form of cognition. Hegel's treatment of art shows that the highest reconciliation in the idea cannot entirely take place in something outside thinking.
Estetik Kant'ın, Schelling'in ve Hegel'in felsefelerinde önemli sistematik bir rol oynar. Kant' ın projesi, insani bilginin sınırlarını göstermeyi içerirken, Schelling ve Hegel bilginin aslında mutlak olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Ben, her üç figürde de sanata yönelik tutumu sırasıyla doğa bilgisinin kavrayışının aydınlatılması olarak değerlendiriyorum. Ben, Kant tarafından sanata tahsis edilen çok sınırlı rolün, aklın idelerinin aktüelliğini varsayabileceğimizi fakat bilemeyeceğimizi göstermesi gibi, onun bilginin sınırları konumuyla doğrudan ilişkili olduğunu önereceğim. Değişim içindeki aynılık olarak sanat, sanatı idrakın alt bir formu olarak görmeyen Schelling'in "mutlak idealizmi " için bir model vermektedir. Hegel'in sanata yönelik tutumu, ideadaki en üst düzey uzlaşımın, dünyadaki bir şeyle bütünüyle ilişkili olamayacağını gösterir.
Estetik Kant'ın, Schelling'in ve Hegel'in felsefelerinde önemli sistematik bir rol oynar. Kant' ın projesi, insani bilginin sınırlarını göstermeyi içerirken, Schelling ve Hegel bilginin aslında mutlak olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Ben, her üç figürde de sanata yönelik tutumu sırasıyla doğa bilgisinin kavrayışının aydınlatılması olarak değerlendiriyorum. Ben, Kant tarafından sanata tahsis edilen çok sınırlı rolün, aklın idelerinin aktüelliğini varsayabileceğimizi fakat bilemeyeceğimizi göstermesi gibi, onun bilginin sınırları konumuyla doğrudan ilişkili olduğunu önereceğim. Değişim içindeki aynılık olarak sanat, sanatı idrakın alt bir formu olarak görmeyen Schelling'in "mutlak idealizmi " için bir model vermektedir. Hegel'in sanata yönelik tutumu, ideadaki en üst düzey uzlaşımın, dünyadaki bir şeyle bütünüyle ilişkili olamayacağını gösterir.
Description
Keywords
Kant, Schelling, Hegel, Art, Finite, Absolute, Knowledge, System, Sanat, Sonluluk, Mutlak, Bilgi, Sistem
Citation
Kassabov, O. (2008). “Finite vs. absolute knowledge in German idealism: The case of art”. Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 10, 97-106.