1992 Cilt 19 Sayı 1

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 19 of 19
  • ItemOpen Access
    Koreler- Etyopatogenezi, kliniği ve tedavi özellikleri (23 Olgunun analizi)
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Zarifoğlu, Mehmet; Ali, Asuman; Turan, Ö. Faruk; Bora, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.
    Kore'ler, ekstrapiramidal sendromlardan biridir. Maksatlı gibi görünen ekstremiteye yer değiştiren, düzensiz, ani sıçrayıcı hareketlerdir. Bu çalışmada, 1986-1991 yılları arasında kliniğimize müracaat eden 23 Kore olgusuna değinildi. On beş tanesi Sydenham Koresi, 1 tanesi Gebelik Koresi, 2 tanesi Senil Kore, 2 tanesi Postepileptik kore ve 3 tanesi de Huntington Koresi olan bu olgular, etiopatogeneza, klinik ve laboratuvar bulguları ile tedavi özellikleri bakımından literatür verileri ışığında değerlendirildi.
  • ItemOpen Access
    Epilepsinin sosyal yönü
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Bora, İbrahim; Deniz, Engin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.
    Epilepsi, hekimleri olduğu kadar toplumun önemli bir kesimini de ilgilendiren ve beraberinde medikal problemlerin yanı sıra pek çok sosyal problemlere de neden olan bir hastalık grubudur. Günlük yaşamdaki düzenlemelerden epileptiklerin yasal haklarına kadar pek çok konu, özellikle epilepsi tedavisi ile uğraşan hekimleri bu alanda sorumlu kılmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Hemikorenin eşlik ettiği bir talamik kanama olgusu
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Turan, Ö. Faruk; Zarifoğlu, Mehmet; Bora, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.
    Beyin damar hastalıklarında akut hemikoreik sendromların görülmesi yaygın değildir.Primer olarak progresif sağ hemiparezi olan 55 yaşındaki diyabetik ve hipertansif hastada hemikore gelişti. CT de kontralateral talamik kanama izlendi. Hemikore 5. günde kayboldu. Bu olgu nedeniyle akut hemikoreik sendromlar ve beyin damar hastalıkları arasındaki ilişki gözden geçirildi.
  • ItemOpen Access
    Limited joint mobility (Bir olgu bildirimi)
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Eralp, Özgen; Toplu, Celal; Köksal, Nilgün; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Limited joint mobility sendrom tanısı konan, 13 yaşındaki insüline bağımlı diabetes mellitus olgusu sunuldu. Konuyla ilgili literatür gözden geçirildi.
  • ItemOpen Access
    Osler hastalığında Abdominal US Bulguları (Olgu Sunumu)
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Parlak, Müfit; Kaya, Tamer; Sadıkoğlu, Yurtkuran Mustafa; Savcı, Gürsel; Tuncel, Ercan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.
    Herediter hemorajik telenjiektazi (HHT) veya Osler-Weber-Rendu Hastalığı tüm organları tutabilen otozomal dominant bir hastalıktır. Sistemik fibrovasküler displaziye neden olan hastalıkta vasküler lezyonlar telanjiektazi, arteriovenöz malformasyonlar ve anevrizma klasik üçlüsü şeklinde görülür. Bu çalışmada, karaciğer tutulumu olan bir Osler hastalığı olgusunun US bulguları sunulmuş ve ilgili literatür gözden geçirilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Romatoid artritte renal histopatolojik bulgular
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Tınaztepe, Keriman; Güllülü, Mustafa; Dilek, Kamil; Yavuz, Mahmut; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Çalışmamızda 24 Romatoid Artritli (RA) vakanın böbrekleri, klinik, laboratuvar ve histopatolojik olarak incelendi. Klinik ve laboratuvar incelemede (idrar analizi, serum kreatinin, glomerüler filtrasyon değeri (GFR), intravenöz pyelografi (lVP), renal ultrasonografi) 12 vakada anomali bulunur ken, renal biyopsilerin ışık mikroskopisi ile incelenmesinde 20 vakada çeşitli histopatolojik bulgular saptandı. Bu bulgular % 41 ormanda tubular atrofi, % 37 oranında mezangial matriks ve hücre artışı, % 29 ormanda arteriolar fibro-hyalen kalınlaşma, % 25 oranda fokal global glomerulosclerosis, % 25 oranında fokal segmental glomeruloskleroz, % 25 oranında tübüler dilatasyon, % 20 oranında interstisyel fibrosis ve % 20 oranında amiloidoz idi. Klinik ve laboratuvar incelemede vakalann % 50'sinde renal patoloji saptanırken, histopatolojik incelemede bu oran % 83 idi. Klinik ve laboratuvar patoloji den daha fazla oranda ışık mikroskobik patoloji saptanması, romatoid artritte böbreğin primer veya sekonder subklinik olarak hastalığa iştirakinin bir delili şeklinde kabul edilebilir.
  • ItemOpen Access
    Angiatensin konverting enzim inhibitörü enalapril'in proteinüri ve diğer böbrek fonksiyonlarına etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.
    Kliniğimizde "Nefrotik Sendrom" (NS) tanısıyla yatırılan 22 olguda, Angiatensin Konverting Enzim (ACE) inhibitörlerinin proteinüriye etkisi araştırıldı. Olguların 15'i erkek, 7'si kadın ve yaşları 15-58 arasında idi. Perkütan renal iğne biyopsileri yapıldı. Sırasıyla 7 gün plasebo, 7 gün 2 x 5 mg Enalapril p.o. verildi. Sonuçta proteinürinin anlamlı olarak azaldığı gözlendi. Diğer renal fonksiyonlarda ise değişiklik saptanmadı.
  • ItemOpen Access
    Hodgkin hastalığında tedavi sonuçlan ve prognostik faktörlerin incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Kayıhan, Engin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.
    Hodgkin lenfomalar literatür bilgilerine göre tüm kanser olgularının yaklaşık % 1'ini, tüm malign lenfoma olgularının ise % 25'ini oluşturmaktadırlar. Ülkemizde ise 1988 yılında Onkoloji Merkezine başvuran tüm yeni olgular arasında ise % 2 oranında yer tutmuşlardır. Bu çalışmada 1984-1986 yılları arasında Okmeydanı Hastanesi, Onkoloji ve Nükleer Tıp Merkezi'ne başvuran 142 olgu incelenmiştir. 0lguların % 66.9'u erkek, % 33.1'i kadın idi. Yaş gruplarına dağılıma bakıldığında en çok olgunun % 22.6 ile 51-60 yaş grubunda ve % 21.8 ile 21-30 yaş grubunda bulunduğu görüldü. En çok karşılaşılan histopatolojik subtip mixed tip idi (% 55.6). İlk tümör lokalizasyonu % 50 olguda servikal bölge idi. Olguların ancak yedisinde (% 4.9) evreleme aşamasında laparotomi yapılmıştı. OlguIann % 21.8'i Evre 2A 'da, % 20.4'ü Evre 3B'de, % .6' ı Evre 2B'de bulunmuştur. Olgulara uygulanan tedavi protokolü Tablo 1'de verilmiştir. Buna göre olgulann % 18.3'üne yalnızca radyoterapi, % 36.6'sına yalnızca kemoterapi uygulanmıştır. Radyoterapi ve kemoterapinin birlikte uygulandığı olgu oram % 40.8'dir. Tüm olgular göz önüne alındığında ortalama izlem süresi 28 ± 3 (SE) dır. Ortalama izlem Evre 1 için 42 ± 3 ay, Evre 2 için 31 ± 2 ay, Evre 3 için 25 ± 2 ay, ve Evre 4 için 22 ± 4 ay olarak bulunmuştur. Histopatolojik subtipler ve B semtomonunun bulunup bulunmamasına göre ortalama izlem süreleri hesaplanmıştır. Sonuç olarak çalışmamı da Hodgkin hastalığında olgu karakteristikleri verilmiş ve en önemli prognostik faktörlerin evre, B semptomunun olup olmaması ve histopatolojik subtip olduğu vurgulanmıştır.
  • ItemOpen Access
    Malign testis tümörlerinde olgu karakteristikleri ve sonuçları
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Engin, Kayıhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.
    Testis tümörleri histopatolojik tiplerinin çeşitliliği ve subtiplere göre değişken doğal gidiş göstermeleri ile ilgi çeken tümörlerdir. Bu çalışmada 1983 ve 1986 yılları arasında Onkoloji ve Nükleer Tıp Merkezine başvuran 194 testis tümörleri olgunun retrospektif analizi yapılmıştır. Olguların yaklaşık yasmı serninomalar oluşturmakta idi (% 51). Seminomalan % 14 ile embryonal karsinomalar, % 12 ile mixed tümörler, % 8 ile teratokarsinomalar ve teratomalar izlemekte idi. Tüm olguların yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında 26-35 yaş grnbunda olguların % 42'nin kümelendiği görüldü. Serninomalar ayn ele alındığında en çok olgunun % 25 ile 31-35 yaş grubunda, nonseminoma lar ayrı incelendiğinde en çok olgunun % 24.2 ile 26-30 yaş grnbunda bulunduğu saptandı. 20 yaş altındaki tüm olgular nonseminomalar idi (% 12.6). Olgu/ann % 86'sına ce"alıi tedavi olarak orşiektomi uygulanmıştı. Retroperitoneal lenf nodu disseksiyonu uygulanan olgu oram ise % 11 idi. 0lgııların % 23'ü tanı ve tedavi aşamasında CT sean ile izienirken lenfanjiografi (LAG) yapılabilen olgu oranı % 9 olarak bulundu. Tüm olgular göz önüne alındığında olgu/ann % 39'u evre 1, % 39'u evre 2 ve % 22'si evre 3 idi. Serninomalarda en çok olgu evre l'de saptanırken (% 52.5) nonseminomalarda en çok olgu % 43.2 ile evre 2'de idi. Olgu/ann % 35'ine yalnızca radyoterapi, % 33'üne yalnızca kemoterapi uygulanırken % 22 olguda kombine tedavi (kemoradyoterapi) uygulanmıştır. İzlem sağlanabilen olguların 53'ünde 58 uzak metastaz saptanmıştır. Uzak metastazlann 18'1 serninoma olgulannda (% 34), diğerleri nonseminoma olgularında ortaya çıkmıştı. En sık karşılaşılan uzak metastaz bölgesi akciğer idi. Tüm olgular için ortalama izlem 24 ± 2 (SE) ay olarak bulunurken aynı süre serninomalar için 33 ± 3 ay, nonseminoma lar için 19 ± 2 ay olarak ortaya çıkmıştır.
  • ItemOpen Access
    Esansiyel hipertansiyonlu olgularda nitrendipin'in tek doz ve kronik kullanımının arteriyel kan basıncı, plazma renin aktivitesi ve glomeruler filtrasyon hızına etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Dilek, Kamil; Güllülü, Mustafa; Yavuz, Mahmut
    Bu çalışmada esansiyel hipertansiyonlu olgularda kalsiyum kanal blokerleri Nitrendipin 'in tek doz ve kronik (5 gün) kullanımının sistemik arter basıncı, plazma renin aktivitesi (PRA), aldosteron düzeyi, serum elektrolitleri ve glomerüler filtrasyon hızına (GFR) etkileri araştırıldı. 31 hafif ve orta esansiyel hipertansiyonlu olguda 20 mg tek doz oral Nitrendipin alımından 1 saat sonra sistolik ve diastolik kan basıncında anlamlı düşme gözlendi. Nitrendipin 'in sistolik ve diastolik basınçtaki antihipertansif etkisi takip süresi olan 24 saat boyunca devam etti. Tek doz ve kronik kullanımda PRA, Aldosteron serum elektrolitleri ve GFR de herhangi bir değişiklik saptanmadı. % 88 olguda tedavi periyodu sonunda arteriyel kan basıncı ideal düzeylere düştü. Nitrendipin tedavisi alan 31 olgunun 4'ünde baş ağrısı, 3'ünde klinik taşikardi, l'inde de flushing gözlendi. Sonuç olarak esansiyel hipertansiyonlu olgularda kalsiyum kanal blokeri Nitrendipin 'in 20 mg tek doz kullanımı ile oral alımdan I saat sonra antihipertansif etkinin başladığı, bu etkinin 24 saat devam ettiği, tedavi periyodunda ilacın iyi tolere edebildiği, akut ve kronik kullanım döneminde serum elektrolitleri, PRA. Aldosteron düzeylerinin ve GFR değerinin etkilenmediği kanısına varılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Femoral ven stenozu: Hemodiyaliz için yapılan femoral ven kateterizasyonunun yeni bir komplikasyonu
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Yurtkuran, Mustafa; Cengiz, Mete; Yavuz, Mahmut; Güllülü, Mustafa; Sadıkoğlu, Yurtkuran; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.
    Hemodiyaliz için uygulanan Femoral ven kateterizasyonunun komplikasyonu olarak gelişebilen Femoral ven stenozunun yaş, cins ve femoral ven kateterizasyonu sayısı ile ilişkisi araştırılmıştır. Kronik hemodiyaliz programında olan ve femoral ven kateterizasyonu uygulanan 27 olguda venografi ile femoral venler incelenmiştir. Venografi ile incelenen vakaların % 22'sinde veno stenozu saptanmış ve femoral ven stenozunu femoral ven kateterizasyon sayısı ile ilişkili olduğu görülmüştür.
  • ItemOpen Access
    Küçük jinekolojik girişimlerde propofol ve alfentanil uygulaması
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Korfalı, Gülsen; Gören, Suna; Tokat, Oğuz; Yavaşçaoğlu, Belgin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.
    Küçük jinekolojik girişim yapılan 102 hastada 2.5 mg/kg. Propofol ve 20 kg. Alfentanil kullanılarak vital bulgular, komplikasyonlar ve ayılma koşullan araştırıldı. En sık görülen komplikasyon apne idi (% 90). % 29 olguda ise arter basıncı 30 mmHg kadar düştü. Olguların yer ve zamana oryantasyon süresi 3.02 -= 0.24 dakika idi. Ayılma hızlı ve komplikasyonsuzdu.
  • ItemOpen Access
    Servikal spondilozisli hastaların tedavisinde balneoterapinin yeri
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Yurtkuran, Merih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp Rehabilitasyon Anabilim Dalı.
    42 servikal spondilozisli hasta Atatürk Hidroterapi ve Rehabilitasyon Merkezinde yalınlarak tedavi gördü. Rastgele yöntemle iki gruba ayrılan hastalardan I. gruptaki 20 hasta 3 hafta süre ile her gün 20 dk. hidroterapi havuzuna girdi. Il. gruptaki 22 hasta ise hidroterapi sırasında boyunluk (içi hava dolu yastıkçık) kullandı. Tedavi parametreleri olarak ağrı, basmakla duyarlılık, kas spazmı ve servikal yöre hareket kısıtlılığı kullanıldı. Çalışma sonucunda her iki grup hastada tüm klinik parametrelerde istatistiksel anlamlı düzelme olduğu görüldü. Ancak boyunlukla tedavi gören hasta grubunda, basmakta duyarlılık ve kas spazmı parametrelerinde istatistiksel anlamlı farklı bir düzelme saptandı. Balneoterapi sırasında servikal spondilozisli hastaların boyunluk kullanması tedavi sonucunu daha olumlu etkileyebilir.
  • ItemOpen Access
    Serum tiroglobulin düzeylerinin tiroid glandının sintigrafik bulguları ile ilişkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Güneş, İlknur; Sarıkaya, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nükleer Tıp Anabilim Dalı.
    136 diffüz guatr, 100 nodüler guatr, 29 subtotal tiroidektomi, 10 suprese tiroid ve 46 normal olguda serum tiroglobulin (TG) düzeyleri RIA ile ölçüldü. 136 diffüz guatr olgusu Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) önerdiği kriterlerle değerlendirildi ve 87 olguda I. derecede, 35 olguda ll. derece, 14 olguda lll. derece guatr tanısı kondu. Sintigrafik çalışmada 100 nodüler guatr olgusundan 43'ünde hipoaktif multinodüler guatr, 31 inde hipoaktif soliter nodular guatr, 16'sında hiperaktif tek nodül ve 10 unda normoaktif tek nodül izlendi. TG düzeyleri yönünden gruplar arası farklılık araştırılmıştır. Diffüz guatr ile normal olgular ve nodüler guatr ile normal olgular arasında istatistiksel yönden anlamlı farklılık bulmuştur (p < 0.001). En yüksek ortalama TG düzeyi nodüler guatr grubunda bulmuştur (40.6 T 33 ng ml). Normal olgularıli TG düzeyi 12 T 10.3 ng/ml iken diffüz guatrlarda 23 + 20 ng/ml olarak saptanmıştır. Sintigrafide tiroid bezi vizualize edilmeyen 10 olgı m TG düzeyleri 38 T 20.3 ng/ml bulmuştur.
  • ItemOpen Access
    Yelken göğüs yaralanmalarında epidural kateter uygulaması ile ağrı tedavisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Şahin, Şükran; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.
    Yelken göğüs nedeniyle yoğun bakımda tedavi edilen ve ağrı giderilmesi için I.M. narkotik (Grup I) veya epidural lokal anestezik + narkotik (Grup II) uygulanan 2 grup hasta ventilatörde kalma, entübasyon ve yoğun bakımda kalma süreleri bakımından karşılaştırılmaları. 9 olgudan oluşan I. grup olgulann ventilatörde kalma süresi, 7 olgudan oluşan II. grup olgulara göre daha uzun olarak bulundu (p < 0.001). Ancak iki grup arasında intübasyon süresi ve yoğun bakımda kalma süresi bakımından anlamlı fark bulunmadı. Il. Grup olgularda yoğun bakım süresinin intübasyon süresine göre uzun olması dikkati çekti.
  • ItemOpen Access
    Propofol enjeksiyonunun neden olduğu ağrının önlenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Korfalı, Gülsen; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.
    Genel anestezi alan 40 hastada Propofol'den 1 dakika önce intravenöz Fentanil, Alfentanil, Prilokain verilerek Propofol'ün neden olduğu ağrının giderilmesindeki etki araştınldı. Prilokain ve Alfentanil'in Fentanil'e göre daha uygun olduğu kanısına varıldı.
  • ItemOpen Access
    Kronik stabil anginali olgularda isosorbid-5-mononitrat'ın sistolik zaman intervallerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Akşin, Sedat; Cordan, Jale; Cordan, Meltem; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.
    Çalışmamız Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında 34 kronik stabil anginalı olgu üzerinde yapılmıştır. İsosorbide-5- mononitrat (IS-5-MN) tedavisinden önce ve sonra sol ventrikülün performansı sistolik zaman intervalleri (SZİ) aracılığı ile incelendi. Sonuçta IS-5- MN'ın bütün olgularda bozulan sol ventrikül perfonmansının tedavisinde etkin ve tercih edilecek bir nitrat preparatı olduğu kanısına varılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Bursa'da akraba evliliklerinin incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Genç, Zehra; Ediz, Bülent; Kan, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı.
    Bursa ilinde akraba evliliklerini incelemek amacıyla seçilen 2024 aile araştırma kapsamına alındı. Verilerin incelenmesi sonucunda, Bursa'da akraba evliliği oranı % 12.94 bulundu. Kırsal kesimde bu oran % 14.5 ve kentte % 12.6'dır. Soyluluk katsayısı F= 0.005 olarak hesaplandı. Akraba evli/iği yapanlar akraba evli/iği yapmayanlarla, çiftlerin ilk evlilik yaşına, çiftlerin yerleşim yerine ve kadınlarda kısırlık durumuna göre kıyaslandığında, aradaki farklar istatistiksel olarak anlamsız bulundu (P > 0.05). Kadınların eğitim durumunun yükselmesi ve çalışma hayatına atılmaları akraba evliliğini azaltan faktörler olarak saptandı (P < 0.001). Akraba evli olan çiftlerde ölen bebek, ölü doğum, kendiliğinden düşük ve doğumdan gelen sakatlıklar akraba evli olmayan çiftlere kıyaslandığında aralarında anlamlı farklar bulundu (P < 0.05). Akraba evliliğinin nedenleri arasında sevme, beğenme, yakınlarının isteği, adet-töre etkileyici faktörler olarak saptandı. Çalışmaya katılanların % 91.2'si, akraba evliliği yapmış olanların ise % 74.8'i akraba evliliklerine karşı olduklarını belirttiler. Akraba evliliklerinin tıbbi sorunlar yaratacak nitelikte olduğu sonucuna varıldı.
  • ItemOpen Access
    Kliniğimizde son 10 yıllık sürede doğan bebeklerde merkezi sinir sistemi anomalileri insidansı
    (Uludağ Üniversitesi, 1992) Erdoğan, Eftal; Okan, Gülin; Cengiz, Candan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.
    1980-1989 yılları arasında kliniğimizde gerçekleşen 17.294 doğumun kayıtları taranmış ve merkezi sinir sistemi anomalisi ile doğan 40 bebek saptanmıştır (% 0.23). Bulgularımız bu konudaki diğer çalışmalarla karşılaştırılmıştır.