2010 Cilt 11 Sayı 19

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 11 of 11
  • ItemOpen Access
    Türk tarih tezi ile Türk dil tezinin kavşağında Güneş-Dil Teorisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Demir, Gökhan Yavuz; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.
    Türkiye’nin modernleşme sürecinde hem çağdaşlaşma hem de ulusal kimliğin inşası açısından Türkçenin merkezî bir önemi vardır. Genç Türkiye Cumhuriyeti otuzlu yıllarda hem ulusal kimliğin inşası hem de çağdaşlaşma uğruna birçok devrimler yapmıştır. Cumhuriyet bu uğurda Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ile Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurmuş ve kongreler düzenlemiştir. Bu kongrelerde çağdaşlaşma ve ulusal kimliğin inşası için Türk tarih tezi ve Türk dil tezi geliştirilmiştir. Bu iki tez anlaşılmadan Türk modernleşmesinin hedefleri anlaşılamaz. Türk tarih ve Türk dil tezinin ruhunu en iyi yansıtan şeyse Üçüncü Türk Dili Kurultayı’nda geliştirilen Güneş-Dil Teorisi’dir. Bu makalede Türk modernleşmesine temel teşkil eden Türk tarih tezi ile Türk dil tezinin ruhunu en iyi yansıtan Güneş-Dil Teorisi ele alınmaya çalışılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Frederic Rzewski’nin ‘The People United Will Never Be Defeated!’ ve ‘Les Moutons De Panurge’ başlıklı eserlerinde görülen doğaçlama ve mikro yapılanmanın metafor olarak irdelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Can, Toros
    Frederic Rzewski’nin The People United Will Never Be Defeated! ve Les Moutons de Panurge başlıklı sıra dışı iki eseri, form ve anlayışıyla yirminci yüzyıl piyano müziğine getirdiği yeni bakış açıları yönünden ilgi çekicidir. Birbirinden bağımsız iki farklı dünyayı sunan bu iki eserin yazılma süreç ve koşulları incelendiğinde ortak noktalar göze çarpmaktadır. Bu ortak değerler ve eserlerin zıt yapıları, dokümanın inceleme konusunu oluşturur.
  • ItemOpen Access
    Nietzsche’de “Güç İstemi” ve hakikat ilişkisi üzerine bir inceleme
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Becermen, Metin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.
    Bu yazıda, Nietzsche’nin gücü isteme düşüncesi üzerinde durulacaktır. Nietzsche’de gücü isteme yaşamın bütün alanına yayılmıştır. Gücü isteme aynı zamanda bir hakikati istemedir. Nietzsche’ye göre hakikat, bulunacak ve keşfedilecek bir şey değil, yaratılacak bir şeydir; oluşan bir şeye, dahası, aslında sonu olmayan bir fethetmeyi istemeye ad sağlayan şeydir. Nietzsche’nin dediği gibi, bu, “sonu olmayan bir süreç”tir. Bilgi denen her şey de insana ait olan perspektifli hakikatlerle, sonuna kadar bilinemeyecek hakikatlerle ilgilidir. Bu nedenle hakikati istemek belli bir perspektife sahip olmayı istemektir. Nietzsche bu düşüncesiyle kendi zamanına kadarki bütün felsefi geleneğe meydan okurken, bu felsefi geleneğin sahip olduğu hakikati istemenin gerçekte gücü isteme olduğunu söylemektedir. Ancak, ona göre, mutlak bir hakikat olamayacağı için, bir hakikate sahip olmak belirli bir perspektife sahip olmak demektir. Burada Nietzsche’nin bunu nasıl gerekçelendirdiği açık kılınmaya çalışılacaktır.
  • ItemOpen Access
    Anonim bir Târîh-i Âl-i Osmân nüshasının sözvarlığında kalıp yapılar ve arkaik kelimeler
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Uluocak, Mustafa; Baştürk, Şükrü; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi.
    Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrine ait tarihî vesikaların önemli bir kısmını “Tevârîh-i Âl-i Osmân”lar oluşturmaktadır. Kuruluştan yaklaşık bir asır sonra kaleme alınmaya başlayan ve bir kısmı anonim özellik taşıyan bu eserler, Osmanlı tarih yazıcılığının da başlangıcı sayılmaktadır. Tarihî yönüyle kuruluş devrinin aydınlatılmasına ışık tutan bu türün ilk örnekleri, edebi yönüyle de o devir Türkçesinin dil özelliklerini yansıtmaktadır. Tevârîh-i Âl-i Osmân metinleri, kendine has söz varlıkları ile de aynı zamanda birer dil yadigârı durumundadırlar. Bu çalışmada, Bursa İnebey Kütüphanesi Ulucami 2495 numarada kayıtlı anonim bir Tevârîh-i Âl-i Osmân nüshasının söz varlığı içinde arkaik kelimeler, deyim ve kalıp ifadelerin tespitine çalışılmış ve bu anlamda Türkçenin söz varlığına katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
  • ItemOpen Access
    The myths arose around the Cult of Selahatti̇n Buhari̇ Dede cult located in the Vi̇llage of the Keles Provi̇nce of Bursa
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Taş, Hülya; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    Dedeler village is one of the nomadic villages of Keles province in Bursa. The village that had no immigrants coming in and thus has preserved its traditional cultural structure. The village was named after Selahattin Buhari who is buried here. The name of the village did not exist in written documents until 1908. The information on the identity of Selahattin Buhari can only be learnt through the legends told among the villagers. A celebration festivity is held in the name of Selahattin Buhari every year in September. Selahattin Buhari and his wife came from Bukhara to the village in order to spread Islam and the rules he’s set in the village are still being obeyed today.
  • ItemOpen Access
    Osmanlılar döneminde Bursa’da yaptırılan hastaneler
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Erer, Sezer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.
    Osmanlılar, insana ve insan sağlığına önem vermişler ve sağlığın teşkilatlanması amacıyla memleketin her köşesinde insanlara hizmet verebilmek için büyük çaba göstermişlerdir. Özellikle varlıklı kişiler, paşalar, sultanlar, kendi adlarına veya vakıfları adına şifa yurtları, hastaneler yaptırmışlardır. Osmanlı döneminin önemli şehirlerinden biri olan Bursa, ilk Osmanlı hastanesi ve ilk tıp okulu ve ilk devlet (memleket) hastanesine ev sahipliği yaptığından dolayı tarihi zenginliklerle dolu olduğu kadar Türk Tıp Tarihi açısından da özel bir yere sahiptir. Bu makalede Bursa’da yaptırılmış ve halkın hizmetine sunulmuş olan Bursa Yıldırım Darüşşifası, Fransız Misyon Hastanesi ve Dispanseri ve Bursa Gureba Hastanesi hakkında bilgiler verilmektedir.
  • ItemOpen Access
    The investigation on effects of The Second World War to the Turkish educational life
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Boykoy, Seher; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.
    The history of humanity faced with two big disasters in the XX th century. The First World War which was the most important event of the period between 1914 and 1918 was followed by the Second World War caused by disagreements in new order after World War I. Turkey, undoubtedly was affected by the war conditions that changed world’s political, social and economic progress in the 1939-1945.. In line with these effects, Turkey made new regulations. Turkey’s armed neutrality in foreign policy during the years of the war could not prevent it from being affected by conditions of the war. The Second World War influenced all fields of life especially social and economic area. The purpose of this research is to set forth how was the Turkish educational life during the process of transition to multi-party system and how this structure was affected by conditions of the war. Within this problematic context, questions such as; how was the educational life in our country? What were the institutions that provide service on educational field? How were the reflections of conditions of the war on educational life? What type of precautions was taken to arrange educational life in the process of the war by the Turkish politicians and what were the results of these precautions in the war conditions? are tried to be answer.
  • ItemOpen Access
    Federal bölgelere göre Rusya’nın nüfus ve etnocoğrafya özellikleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Atasoy, Emin; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/İlköğretim Bölümü.
    Bu çalışmada Rusya’da yer alan yedi federal bölgenin etnik ve demografik özellikleri irdelenmiş ve beşeri özellikler bakımından bölgeler arasında coğrafi karşılaştırmalar yapılmıştır. Çalışmada önce Rusya’nın federal yapısı ve federal bölgelerin idari ve coğrafi özellikleri incelenmiş, daha sonra ise bu bölgelerin etnik ve demografik özellikleri tartışılmıştır. Böylece Rusya’nın beşeri coğrafyasına hem ulusal hem de bölgesel ölçekten bakılarak, Rusya demografyasına ve etnocoğrafyasına ışık tutulması hedeflenmiştir. Bölgesel coğrafya merkezli bu çalışmada Rusya’daki Federal Bölgelerin coğrafi konumları, sınırları, yüzölçümleri, nüfus sayıları, nüfus yoğunlukları, doğal nüfus artışları, doğum ve ölüm oranları, kentleşme oranları, göç özellikleri, etnik yapıları gibi coğrafi özellikleri karşılaştırılarak irdelenmiştir. Rus bilim uzmanlarının yazmış olduğu coğrafi kaynaklardan sıkça faydalandığı çalışmada Federal Bölgeleri oluşturan idari birimlerin coğrafi, demografik ve etnik özellikleri irdelenerek bir yandan “bölgesel etnocoğrafya portreleri” resmedilmeye çalışılmış, diğer yandan da Rusya’nın öncelikli jeopolitik sorunlarından biri olan “azınlıklar sorununa” ve “etnokültürel farklılıklara” ışık tutulmaya çalışılmıştır. Rusya Federasyonu içinde hem federal bölgeler hem de idari birimler arasında derin sosyal, kültürel, ekonomik ve demografik farklılıkların sürmekte olduğu bu çalışma ile ortaya konulmuştur. Ayrıca Rusya’nın bazı derin idari, politik, demografik ve etnik sorunlarla karşı karşıya kaldığı tespiti de bu çalışmanın sonuçlarından biridir.
  • ItemOpen Access
    Examining coffe and coffe houses in the Divan poetry
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Durmaz, Gülay; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    Coffee has gained a well-deserved fame through its historical journey for centuries. It is one of the indispensable products of the modern era. Having many rumors with its occurrence, coffee entered the Ottoman social life in the 16th century and was quickly adopted by the Turkish people. Its existence brought the appearance of the coffee houses. Despite having prohibition from time to time, they both got their place in the history. In this paper, the main objectives are to examine the usage of coffee in the divan poetry and to evaluate the verses that help to understand the place of the coffee houses in the society.
  • ItemOpen Access
    Effects of traditional culture on modern Turkish poetry
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Eğri, Sadettin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    It is not possible for societies not fed from the tradition to have a future. If it is a cultural matter, this is more distinctive. Although the literature addressing any kind of pleasure of the society for centuries is different in terms of the style and target group, it is fed from the same source. The matter of “classic-modern” having been discussed almost since the Tanzimat (administrative reforms) has become keener in literature along with social life. Literary richness and sense of art having come to a peak with Classical Turkish Literature have been used by every artist who requires them. The fact that the tradition has survived in different forms and dimensions in Modern Turkish Poetry and especially folk culture is witnessed. The sense of being against whatever is related to the past has also preferred to benefit from this richness in the course of time. Despite the fact that which means and channels have fed to poets of Modern Turkish Poetry has been analyzed with many studies, these studies must still continue.
  • ItemOpen Access
    Divan edebiyatının sonbaharında Bursa’da bir yaban gülü: Murad Emrî Efendi
    (Uludağ Üniversitesi, 2010-01-12) Öztahtalı, İbrahim İmran; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    1850’de Yenişehir Fenar’ın Tırnova kasabasında doğarak 1882’de Bursa’ya göç eden Murad Emrî Efendi, gazeteci, şair, eğitimci-yazar, kütüphaneci, kitapçı ve bir matbaacı olarak Bursa halkına ve kültürüne uzun yıllar hizmet etmiştir. Bu çalışmada öncelikli olarak Murad Emrî Efendi’nin hayatına, eserlerine ve edebî kişiliğine ışık tutulmaya çalışılmış, onun çeşitli yönleri ele alınarak tanıtılmıştır. XIX. yüzyılda Bursa’da bir yaban gülü misali kendine özgü rengi ve kokusuyla eserler vermiştir. Divan-ı Murad Emrî, Tahmis-i Terkib-i Bend-i Ziyâ Paşa, İhyâ-yı Âsâr-ı Eslâf (Tahmislerim), Mudhikât-ı Dehr, Alacalı Defter-Hatırât ve Bursa Kaplıcaları başlıca eserlerini oluşturur. Kendisinin hazırlayıp bastığı Fevâid, Sanayi ve Bursa gazeteleri ve bunlardaki sayısız makale ve yazıları da dikkate değerdir. Eserlerinde sade bir Türkçe kullanmaya özen gösteren Murad Emrî Efendi 1917’de Bursa’da ölmüştür. İkinci kuşaktan torunu Nilüfer ALPMAN hâlen Bursa’nın Mudanya ilçesinde yaşamaktadır.