2009 Cilt 10 Sayı 17

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 13 of 13
  • ItemOpen Access
    “Hibe” as an instrument of transgeneration commodity transfer in the Ottoman society
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Abacı, Zeynep Dörtok; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.
    ‘Donation as a means for intergenerational capital transfer’ has not become a separate research subject in the Ottoman studies so far today. The aim of the present article is to put forward the subject as a research problem. Data were collected from randomly selected court records of such cities as Bursa, Kayseri, Kastamonu and Mardin. More comprehensive study of the present research subject will also contribute to our understanding of the matter of age groups about which we almost have no idea in addition to many other titles.
  • ItemOpen Access
    Bandırmalızâde Hâşim Baba Dîvânı’nda tasavvufî unsurlar
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Yalçınkaya, Mehmet Akif; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    XVIII. yüzyıl şairlerinden Mustafa Hâşim Baba 1718 yılında İstanbul Üsküdar’da doğmuştur. Bandırmalızâde Tekkesi şeyhi Yusuf Nizâmeddin Efendi’nin oğludur. Celvetî âdâb ve erkânına göre yetişen Hâşim Baba, daha sonra Bektâşîliğe meyletmiş, hatta bir ara dedebabalık makamına kadar yükselmiştir. Fakat ne Celvetîlerce Celvetîliği ne de Bektâşîlerce Bektaşîliği kabul görmemiştir. Vefatından sonra Hâşim Baba’nın takipçileri tarafından kurulan Hâşimiyye tarikatı kendisine nispet edilmiştir. Ömrünü irşa ve tarikat hizmetlerine adamış olan Hâşim Baba’nın muhtelif kütüphanelerde Divân’nın yazma nüshaları mevcuttur. Divânında Celvetîliğin ve Bektâşilîğin tesirleri görülür. Hâşim Baba’nın eserleri: Divân, Vâridât, Ankâ-yı Meşrık, Devriyye-i Ferşiyye. Bu çalışmamızda Hâşim Baba Dîvânı’nda yer alan tasavvufî unsurları incelemeye çalışacağız.
  • ItemOpen Access
    The cultural values which evolved from Hasan Dede and his social environment in Şehitler Village
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Taş, Hülya; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    Village Sehitler is 10-11 km away from Inegöl and 30 km away from Bursa. It is believed that the village was established by Hasan Dede, who was a descendant of Ahmet Yesevi. All the members of the village are Alawii. The rules put forth by Hasan Dede and other Alawii elders are still dominant in daily life. These rules also from the basis of Alawii philosophy. Since the village was invaded, burnt and pillaged by Greek soldiers during the Turkish war of Independence, there remained no written resource about Hasan Dede. This study is based on mutual talks with the villagers and focused on legends, beliefs and traditions set forth by Hasan Dede and his followers.
  • ItemOpen Access
    Klasik Türk şiirinde derviş tipi
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Erol, Teymur; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    Tasavvufî düşünceye paralel olarak ortaya çıkan dervişlik, edebi eserlere bir motif olarak önemli ölçüde yansımıştır. Günümüze kadar devam eden dervişane yaşam tarzı, tekke ve zaviye muhitiyle sınırlı kalmamış, geçmişin bu kültürel mirası şairlerin dizelerinde ölümsüzleşmiştir. Bu makalede Klasik Türk Şiiri'ndeki "derviş tipi"ni ana hatlarıyla vasıflandırmak için 30 divan taranmış, böylece genel bir kanaate varılmaya çalışılmıştır. Divanların seçiminde yalnız mutasavvıf şairlerin değil aynı zamanda din dışı şiirleriyle öne çıkan şairlerin divanları da gözden geçirilmiştir. Şairlerin düşünce ve yaşayışları, dergâhların manevi atmosferinden beslenmiştir. Ele alınan divanların şairleri, dini tutumları ne olursa olsun dervişliği işlemişlerdir. Şairler, bazen bir şiirin tümünde konu olarak dervişliği seçmiş, bazen de doğrudan ya da imlemeyle beyit düzeyinde konuya temas etmişlerdir.
  • ItemOpen Access
    The ideal Turkish youth and teacher in Mehmet Aki̇f Ersoy’s poems
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Erdal, Kelime; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe Eğitimi Bölümü.
    Mehmet Akif Ersoy is a poet and an intellectual who dedicated his literary works to public and tried to educate them by all means. Aiming at realism in art and usefulness to society, the poet touched upon a different subject matter in his every work of art. Within the variety of subject matters, the only invariable thing in his works is the messages he gives to his readers. It is inevitable for a poet, so sensitive on social matters, to emphasize youth, who is considered as the leading part of the society, and teachers who educate them. Mehmet Akif, as he described the state of the youth on one hand and indicated the qualities of a youth he longed for on the other in his poems, conducted the contemporary youth. The poet, not only indicates the qualities of an ideal teacher, but also disposes the unfavorable qualities of a teacher in his poems. Having been a teacher himself, the views of Mehmet Akif on youth and teachers, are of high-quality to shed light on present and future.
  • ItemOpen Access
    Lover and the World Sultan (Muhibbi)
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Durmaz, Gülay; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    Kanuni (the Lawgiver), who is also known as the Magnificent Suleyman, was both a great sultan and conqueror along with his advanced culture and art. He was one of the ruler poets of the XVI century. Suleyman was not only known as a great sultan but also as a distinguished poet. In his poets under the name Muhibbi (lover) he gave up his position as a sultan, becoming a slave for his lover. Therefore, his loved one became the sultan of the all the rulers.
  • ItemOpen Access
    +IA- ekinin Kırım Tatar Türkçesindeki kullanılışı üzerine
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Baydar, Arzu S. Ertane
    Bu çalışmada +lA- ekinin Kırım Tatar Türkçesindeki kullanılışı üzerinde durulmuştur. Türkçenin en eski metinlerinden itibaren her dönemde işlek olarak kullanılan +lA- ekinin Kırım Tatar Türkçesindeki farklı kullanımına dikkatler çekilmiş; ayrıca ekin bu farklı kullanımları ve bunun nedenleri izah edilmeye çalışılmıştır. Çalışmadaki tüm örnekler tanıklıdır. Söz konusu örnekleri tespit edebilmek için Kırım Tatar Türkçesi edebî dili ile yazılmış çok sayıda eser ve sözlük taranmıştır.
  • ItemOpen Access
    Bursa yerli ağızlarında isim işletme ekleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Baştürk, Şükrü; Uluocak, Mustafa; Eroğlu, Süleyman; Şahin, Hatice; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe Eğitimi Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
    Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilgili çalışmaların özellikle son yıllarda büyük artış gösterdiği bilinmektedir. Bu artışa bağlı olarak bugüne kadar çok az incelenmiş ya da hiç ele alınmamış bölge ağızları üzerinde yoğunlaşan çalışmalar dikkati çekmektedir. Bugüne kadar bir iki çalışmayla ele alınmış Bursa yerli ağızları için Uludağ Üniversitesi destekli bir proje ile başlatılan yerli ağızları derleme ve inceleme çalışmalarının ardından Bursa bölgesi ağızlarının genel özellikleri ve fiil çekimi ortaya konmuştur. Özellikle Bursa yerli ağızlarında fiil çekimi konusunu tamamlayacağı düşünülen bu yazıda Bursa yerli ağızlarında isim işletimi ele alınacaktır.
  • ItemOpen Access
    1835 yılı esnaf sayımı çerçevesinde Edremit esnaf teşkilatı
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Genç, Serdar
    Osmanlı Devleti’nde esnafı denetlemek için XVI. yüzyıldan itibaren esnaf sayımları yapılmıştır. Sayımlarla esnaftan günlük olarak alınacak olan ihtisâb vergisi miktarı da belirlenmiştir. Bu sayımların bir örneği II. Mahmut döneminde gerçekleştirilmiştir. İhtisâb vergisinde yapılan düzenleme çerçevesinde vilayetlere gönderilen emirler ile kazalarda bulunan tüm dükkânların sayımı yapılmış ve vergi miktarları belirlenmiştir. Bu çalışmada, II. Mahmut döneminde yapılan esnaf sayımları çerçevesinde Karesi Sancağı’na bağlı kazalardan birisi olan Edremit kazasında ve köylerindeki dükkânlar ile esnaf teşkilatı ele alınacaktır. Böylece, XIX. yüzyılda Edremit’teki esnaf ile kazanın sosyo-ekonomik durumu arasında bağlantı kurularak kazadaki üretim faaliyetlerine dair açılımlar elde edilmesi amaçlanmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Atatürk dönemi Bursasında tıp çalışmaları-I
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Akkuş, Mine; Uludağ Üniversitesi/Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü.
    Tarihin her döneminde önemli bir kent olan Bursa’da Atatürk döneminde Türk Devrimi’nin temel değerlerini içselleştirmek ereğiyle yapılan çalışmalar sosyoekonomik gelişimi beraberinde getirecektir. Toplumsal yaşam kalitesini arttırmak bağlamında ise insan sağlığının bir devlet politikası olarak algılanması kavrayışı bu dönem içinde gelişmeye başlayacaktır. Bunun sonucunda Bursa’da Atatürk döneminde kurumsal, eğitsel ve halk sağlığında çok önemli atılımlar, alt yapı çalışmaları gelişecektir.
  • ItemOpen Access
    Modernleşme sürecinde bireyin elcil davranışlarının aile destek düzeyi ile ilişkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Topses, Mehmet Devrim
    Bu çalışma, bir alt sistem olarak kabul edilen aile kurumunun destek fonksiyonunun, bireyin elcil davranışına olan etkisini araştırmaktadır. Ölçme aracı, 2007 yılında Ankara, Hacettepe ve Gazi Üniversitelerinde örneklem olarak tesadüfi yollarla seçilen 886 üniversite öğrencisine uygulanmıştır. Ulaşılan bulgular lojistik regresyon ve Spearman sıra farklılıkları yöntemlerine dayalı olarak yorumlanmıştır. Her iki yöntemde, bireyin elcilik davranışının aile destek düzeyi ile olan ilişkisi anlamlı bulunmuştur.
  • ItemOpen Access
    Restaurierungen der Ulucamii
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Yavaş, Doğan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü.
    Keşif, onarım ve yahut yenileme gibi faaliyetlere yapılan masraflarla birlikte, vakıfların işleyişi, hassa mimarlarının görevleri, sanat erbabı ve ehl-i vukuf ile ilgili bilgileri de sunan inşaat defterleri, bir yapının tarihsel gelişiminde geçirdiği değişimler konusunda da sanat tarihçilerine çok önemli ipuçları vermektedir. Bunlardan bazılarını bu makalemizde ele aldığımız belgelerde de bulabiliyoruz. Türk cami mimarisinde bir dönüm noktası teşkil eden Bursa Ulucamii hakkında detaylı incelemeler ve yayınlar bulunmasına rağmen mimarının kimliği ortaya konulamamış olmakla birlikte, Yeşil Külliye’nin mimarı olan Hacı İvaz bin Ahî Bayezid ya da Niğbolu savaşında Yıldırım Bayezid’e esir düşen bir gayrı Müslim mimar olabileceği düşünülmektedir. İnşa edildiği XIV. Yüz yıl sonundan günümüze gelinceye dek bir çok defa onarım geçiren ulucaminin bu zaman içinde geçirdiği değişimleri de arşiv belgeleri vasıtasıyla öğreniyoruz. Minarelerin külâhlarının bir zamanlar ahşaptan olduğunu, helâların güney-batıdaki köşede yer aldığını, caminin bitişiğinde ise tavanı nakışlı iki büyük sofa bulunduğunu, avlusunda muvakkit ile müezzinler için bir oda yapıldığını, avluda bulunan bir kaç dükkânın istimlâk edilerek avlunun genişletildiğini, güney doğu duvarında hünkâr mahfili için bir kapı açılıp daha sonra kapatıldığını buna örnek olarak verebiliriz.
  • ItemOpen Access
    Tarihi kaynaklarda Selçuklu - Osmanlı bağlantısı
    (Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Gündüz, Sema; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü.
    Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Beyliği’nin tarihsel süreçleri izlendiğinde, yüzyıl ve coğrafya olarak iki farklı dağılım alanının olduğu ortaya çıkar. Osmanlı Beyliği’nin siyasal ve kültürel yapısının oluşum sürecinde, devletin ileri gelenleri konumunda olan sanat yaratıcılarının kendilerinden önceki kültürle nasıl bir bağ kurdukları önemlidir. Bu bağın sanat eserleri dışında okunabilirliğini sağlayan en önemli veriler dönem kaynaklarıdır. Aşıkpaşazade, Neşri, Oruç Bey, Lütfi Paşa, Hoca Sadettin Efendi ve Solakzade gibi dönem tarihçilerinin 15. yüzyıldan itibaren kaleme aldığı tarih kaynaklarında Osmanlılar, “köken”, “toprak”, ve “hükümdarlık hakkı” yada “hükümdarlık mirası” olmak üzere bir devletin oluşum sürecindeki üç asal konuda kendilerini Selçuklular ile ilişkilendirmişlerdir. Kurulan bu ilişki ile Osmanlı hükümranlığı, Selçuklulardan alınan yasal bir hak olarak dile getirilirken, kendilerini Selçukluların yerine koymuş oldukları da düşünülebilir.