Arthur Schopenhauer'a göre dünyayı sanatla anlamak

Thumbnail Image

Date

2018-02-07

Authors

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Schopenhuer'a göre "dünya", isteme, ideler ve tek tek şeylerin tümüdür. İnsan bilme ve isteme imkânlarını nasıl kullandığına bağlı olarak bu üç görünüşünde dünyanın farklı yanlarını obje edinebilir. Dünyanın çeşitli tarzlarda bilmeye konu olan yanlarının bilgileri de birbirlerinden farklılık gösterir. Bu farklı bilme yolları ise insana farklı imkânlar sağlar. Dünyanın isteme, ide ve tekler olarak bir bütün olduğunun bilgisi sadece sanat yoluyla insanlara gösterilebilir. Sanat, şeylere yeter-neden ilkesinden bağımsız bakma yoludur. Bu özelliği ile de o, deneyin ve bilimin metodunun tersi olan bir yol izler. Sanatın gerçekliğe ve dünyaya yaklaşımındaki bu metodun farklılığı, nesnesinin varlıksal farkından kaynaklanır. Onun nesnesi hiçbir bilgi dalının nesnesi olmayan “temel isteme”nin doğrudan objeleşmesi olan “ide”dir. Müzik dışındaki alanlarda her sanat eseri, kendi tarzında, “ide”yi gösterir, müzik ise alıcısıyla “temel isteme”yi melodide buluşturur. Temel istemenin bir objeleşmesi olan insan, kendi varlık temelini oluşturan “ide” ve “isteme”yle sadece sanat yoluyla karşılaşabilir. İnsanların yaşamdan anladıklarını, bir takım değerlendirmelerini, değer olarak gördüklerinin geçiciliği ve değişkenliğini, inançları ve bilgilerini sınama imkânı veren sanatın bilgisidir. Hayatı ortaya koyarak, onun yapısına cevap getiren her eser kendi tarzını kullanır. Hangi tarz kullanılırsa kullanılsın sanatlar görmenin dilini kullanırlar.
According to Arthur Schopenhauer, "the world" is a whole of will, ideas and particulars. Human beings can obtain different aspects of the world as objects in these three appearances depending on how they use their knowing and willing opportunities. The knowledge of aspects of the world subject to various modes of "knowing" are different as well. And these different ways of knowing provide human beings with alternative possibilities. The knowledge of the fact that the world is a whole of will, ideas and particulars can only be presented to human beings through art. It is a way of seeing things independently of the “principle of sufficient reason”. This difference of artistic approach to reality and “word” is due to the ontic difference of the object of art. This object is “idea”, which, as a direct objectification of the “will”, is not the object of any scientific discipline. All Works of art, except for music, show the “ ideas” in their own way, while music makes possible the encounter of its “receiver” with the “will” in melody. Only through art man, who is also an objectification of the will, can grasp the ideas and the original will. It is the knowledge of art which allows humans to realize the temporariness and variability of its understanding of life, its assessments and things it sees as values; the opportunity to test its beliefs and knowledge. Each art work which presents life and provides an answer with regards to its structure by using its own style. But no matter which style is used, art uses the language of sight.

Description

17 Nisan 2015 tarihinde, Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün düzenlemiş olduğu A. Schopenhauer sempozyumunda sunulmuş, yazarın doktora tezinden üretilmiş bildiridir.

Keywords

Dünya, Yeter neden, Tasarım, İsteme, Dahi, İdeaların bilgisi, Sanatlar, The world, Sufficient reason, Representation, Will, Genius, Knowledge of ideas, Arts

Citation

Eren, I. (2018). "Arthur Schopenhauer'a göre dünyayı sanatla anlamak". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 30, 93-102.

Collections