Çocukluk çağı obezitesinin beslenme tedavisinde yeni bir kavram: Besin insülin indeksi

Thumbnail Image

Date

2018

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Çocukluk çağı obezitesinin tedavisinde ilk adımı, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması ve fiziksel aktivite düzeyinin artırılmasını kapsayan sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri oluşturmaktadır. Bununla birlikte, geleneksel yaklaşımlar ile istenilen başarının elde edilememesi klinisyenleri yeni tedavi arayışlarına yöneltmiştir. Bunlar arasında en çok ilgi çeken yaklaşımlardan birisi, postprandiyal kan glukoz ve insülin düzeylerinin düzenlenmesine yönelik beslenme yaklaşımları olmuştur. Bu yaklaşımlar ile karbonhidrat içeren besinlerin glisemik yanıtlarını değerlendirmek için kullanılan glisemik indeks (Gİ) kavramı gündeme gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, diyetin Gİ’i ile obezite arasındaki ilişkinin gösterilmesi ve düşük Gİ’li öğünler ile postprandiyal kan glukoz ve insülin düzeylerinin yanısıra açlık hissi ve besin alımının azaltılabileceğine ilişkin sonuçlar elde edilmesi obezite tedavisinde düşük Gİ’li diyetlerin yardımcı olabileceğini düşündürmüştür. Diğer taraftan, postprandiyal insülin salınımında sadece karbonhidratların değil aynı zamanda protein ve yağların da rolü olduğunun bilinmesi akılları karıştırmaktadır. Bu nedenle, postprandiyal glisemik ve insülinemik yanıtın kontrol altına alınması için Gİ’in göz önünde bulundurulması yetersiz kalmakta ve karbonhidratlar ile birlikte protein ve yağların etkisini de değerlendiren bir yönteme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gereksinimi karşılamak amacıyla besin insülin indeksi (Bİİ) kavramı geliştirilmiştir. Oldukça yeni bir kavram olan Bİİ ile ilgili yapılan çalışma sayısı sınırlı olmakla birlikte, postprandiyal insülin yanıt ve iştah üzerine elde edilen olumlu sonuçlar umut vaat edicidir. Sonuç olarak, çocukluk çağı obezitesinin tedavisinde düşük Gİ’li ve Bİİ’li diyetlerin kullanımı yararlı olabilir. Ancak, kesin önerilerde bulunabilmek için iyi planlanmış daha fazla kısa ve uzun dönem çalışmaya gereksinme vardır.
Healthy lifestyle changes including promoting healthy eating habits and increasing the level of physical activity are the first steps in the treatment of childhood obesity. However, failure to achieve the desired success with traditional approaches has led clinicians to seek new treatments. One of the most interesting approaches has been diets based on the regulation of postprandial blood glucose and insulin levels. With these diets, the concept of glycemic index (GI), which is used to evaluate the glycemic response of carbohydrate-containing foods, has come to the fore. In the studies conducted, it is suggested that low GI diets may help in the treatment of obesity by showing the relationship between GI of diets and obesity, and obtaining results that could reduce food intake and hunger feelings as well as postprandial blood glucose and insulin levels by low GI meals. On the other hand, it is confusing to know that not only carbohydrates, but also proteins and fats have a role on postprandial insulin release. Therefore, considering the GI to control postprandial glycemic and insulinemic response is inadequate, and a method of assessing the effects of proteins and fats as well as carbohydrates is needed. In order to meet this requirement, the concept of food insulin index (FII) has been developed. The positive results on postprandial insulin response and appetite are promising, while the number of studies on FII, a relatively new concept, is limited. As a result, the use of low GI and FII diets may be beneficial in the treatment of childhood obesity. Nevertheless, there is a need for more well-planned short- and long-term studies in order to make definitive recommendations.

Description

Keywords

Çocuk, Adölesan, Obezite, Glisemik indeks, Besin insülin indeksi, Child, Adolescent, Obesity, Glycemic index, Food insulin index

Citation

Caferoğlu, Z. vd. (2018). "Çocukluk çağı obezitesinin beslenme tedavisinde yeni bir kavram: Besin insülin indeksi". Güncel Pediatri, 16(2), 205-218.