2004 Cilt 30 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18145
Browse
Browsing by Type "Araştırma makalesi"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bölgemizde 2-24 ay arasındaki sağlıklı çocukların sol el-elbileği grafilerinde kemiklerin olgunlaşma derecelerinin greulich-pyle iskelet gelişme atlasına göre uyumluluğunun karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2004-06-22) Yüzügüllü, Sıdıka; Ziylan, S. Zeki; Akşit, M. ArifBu çalışma, kronolojik yaşları belli olan 2-24 ay arasındaki 700 çocuk içinden, sağlıklı olan 242’sinin sol el–elbilek grafilerinde kemik matürasyonlarının kliniğimizde kullandığımız Greulich-Pyle iskelet gelişme atlasındaki aynı cins ve yaştaki standartlara uygunluğunu göstermek amacıyla yapıldı. Sol el-elbileği radyogramındaki 22 kemiğin gelişimi, Greulich-Pyle atlasına göre 2-9 aylar arasında tam uyumlu iken 12-18 aylar arasında uyumluluğun azaldığı ve 24 aylık olan çocuklarda ise belirgin olarak geri kaldığı saptanmıştır.Item Kronik miyeloid lösemide imatinib tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 2004-05-12) Özçelik, Tülay; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Hematoloji Bilim Dalı.İmatinib mesilat, kronik miyeloid löseminin (KML) etkeni olduğu ifade edilen BCR-ABL tirozin kinazın inhibitörüdür. Klinik çalışmalarda, hedefe yönelik tedavi olarak, yüksek düzeyde klinik ve sitogenetik etkinlik gösterdiği gözlenmiştir. Bu çalışmada Hematoloji Bilim Dalında imatinib ile tedavi edilen on kronik faz KML’li olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Tüm hastaların tedaviyi iyi tolere ettiği ve önceki tedaviye yanıtsız hastalarda hematolojik ve sitogenetik cevabın oluştuğu tespit edildi. Sonuç olarak, uzun dönemli takip verileri henüz olmamasına rağmen KML’li hastalarda imatinib iyi tolere edilen ve etkin bir tedavi yöntemi gibi görünmektedir.Item Postmenopozal kanamalı vakalarda transvajinal sonografi, tanısal histeroskopi ve histeroskopi sonrası biopsinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2004-08-31) Yumru, A. Ender; Bozkurt, Murat; Canıtez, Özlem ÇaylanPostmenopozal kanama (PMK), yaygınlığı ve malign patolojilerin belirtisi olabilmesi açısından önemlidir. Etyolojinin tespiti için transvajinal sonografi (TVS), tanısal histeroskopi (TH) ve TH sonrası biopsi gibi çeşitli yöntemler kullanılır. Bu çalışmada sayılan yöntemlerin tanı değerleri araştırılmıştır. Elde edilen verilere göre TVS’nin sensitivitesi % 78,9, spesifisitesi % 88,6, pozitif prediktif değeri (PPD) % 76,9, negatif prediktif değeri (NPD) % 89,7; TH’nin sensitivitesi % 90,5, spesifisitesi % 96,4, PPD’i % 93,8, NPD’i % 94,3 bulunmuştur. Bu sonuçlara göre TH, TVS’ye göre daha etkindir. TVS’nin TH ile tamamlanması gerektiği sonucuna varıldı.Item Sol ventrikül anevrizması saptanan olgularda koroner anjiyografik bulgular ve kollateral dolaşımın değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2004-05-10) Gemici, Kani; Kaderli, Aysel Aydın; Özdemir, Bülent; Baran, İbrahim; Güllülü, Sümeyye; Yeşilbursa, Dilek; Serdar, O. Akın; Aydınlar, Ali; Kazazoğlu, A. Rıza; Kumbay, Ethem; Cordan, Jale; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.Sol ventrikül anevrizması (SVA), akut miyokard infarktüsü (Mİ) sonrası mortalite için, ejeksiyon fraksiyonundan bağımsız bir risk faktörüdür. Çalışmanın amacı, kateter laboratuvarında SVA saptanan olgularda, koroner arter hastalığının yaygınlığı ve kollateral dolaşımı değerlendirmektir. Çalışmaya, koroner anjiyografi uygulanarak SVA saptanan 802 olgu alındı. Olgular, SVA yerleşimi, tutulan damar sayısı, koroner arter hastalığının ağırlığı, kollateral dolaşım (Rentrop grade 0, 1, 2 grup I, grade 3 grup II) değerlendirilerek sınıflandırıldı. Anevrizma olguların % 63’ünde apikal, anterolateral ve septal bölgede, % 37’sinde ise posterobazal, inferior ve lateral bölgede yerleşmişti. Olguların % 50’sinde tek damar, % 32’sinde iki damar, % 18’inde üç damar hastalığı mevcuttu. Sol ön inen arter lezyonlarının % 46’sı tam tıkalı, kollateral akım açısından % 68’i grup I’deydi. Sirkumfleks lezyonlarının % 33’ü tam tıkalı, % 66’sı grup I’de, sağ koroner arter lezyonlarının % 47’si tam tıkalı, % 60’ı grup I’deydi. Tam tıkalı lezyonlarda kollateral dolaşım yetersiz olarak değerlendirildi (p<0.05). Sonuç olarak tek damar tutulumu ve yetersiz kollateral dolaşımın sadece anterior değil, tüm bölgelerde yerleşen anevrizmalarla ilişkili olduğu söylenebilir.Item Türk toplumundaki erişkinlerde patella tiplerinin dağılımı(Uludağ Üniversitesi, 2004-05-24) Demirağ, Burak; Kaplan, Tolga; Köseoğlu, Ertuğrul; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı.Amaç: Bu çalışma ile Türk toplumundaki erişkinlerde patella tipleri dağılımının belirlenmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntem: Ortopedi ve Travmatoloji polikliniğine farklı diz hastalıkları ile başvuran ve diz artroskopisi endikasyonu konulan 100 olgunun, çekilmiş olan rutin diz grafilerinden yüz adet tanjansiyel patella grafisi tekrar değerlendirildi. Olguların yaş ortalaması elli bir (18-93) idi. Wiberg ve Baumgartle sınıflamasına göre patella tipleri belirlendi. Bulgular: Tip I patella % 24, tip II patella % 70 ve tip III patella % 6 olarak bulundu. Hiçbir hastada tip IV patellaya rastlanmadı. Sonuç: Türk toplumunda patella tiplerinin dağılımı bu konuda çok fazla çalışma olmamasına rağmen, çalışmamızda görüldüğü üzere başka toplumlarla benzerdir. Patella tiplerinin Türk toplumuna has bir dağılım özelliği yoktur. Yapılacak kapsamlı çalışmalar ile patella tipi dağılımı ve patellofemoral hastalıklar arasında ki ilişkilerin ortaya konabileceği kanısındayız.Item Uludağ üniversitesi tıp fakültesinde çalışan araştırma görevlisi ve uzman doktorların yaşam kalitesinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2004-07-16) Avcı, Kadriye; Pala, Kayıhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Halk Sağlığı Anabilim Dalı.Bu araştırmada, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi (UÜTF)'nde çalışan araştırma görevlileri ve uzmanların yaşam kalitesini değerlendirmek amaçlanmıştır. Temmuz- Ağustos 2001’de Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalışan 237 asistan ve 36 uzman doktorda, WHOQOL-BREF(TR) yaşam kalitesi ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen yaşam kalitesi bedensel, psikolojik, sosyal, çevre ve ulusal çevre alan puanları sırasıyla 15.0, 14.5, 14.0, 12.9 ve 13.0'dır. Uzmanlarda, temel tıp bilimlerinde çalışanlarda ve evlilerde yaşam kalitesi alan puanları daha yüksek bulunmuştur.Item Uludağ üniversitesi tıp fakültesini tercih eden öğrencilerin kimi sosyo-demografik özellikleri ve mesleğe bakış açıları(Uludağ Üniversitesi, 2004-08-25) Alper, Züleyha; Özdemir, Hakan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Aile Hekimliği Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı, ÖSYM (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme) sınavında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanan öğrencilerin bazı sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesi ve bu öğrencilerin tıp eğitimini tercih etmelerini etkileyen nedenlerin ve hekimlik mesleğinden beklentilerinin saptanmasıdır. Bu amaçla, 2001-2002 ve 2002-2003 eğitim yıllarında Tıp fakültesi 1. yarıyıl öğrencilerine cinsiyet, yaşadıkları yer, mezun oldukları lise, tıp fakültesini seçme nedenleri ve hekimlik mesleği ile ilgili beklentilerini içeren bir anket formu uygulanmıştır. Yapılan analizlerde öğrencilerin % 88.9’unun tıp fakültesine isteyerek girdiği ve kendilerine seçme şansı verilseydi % 83.8’inin tekrar tıp fakültesini seçecekleri sonucuna varılmıştır. Öğrencilerin % 58.8’i Tıpta Uzmanlık Sınavını (TUS) hemen kazanmak istediklerini, % 29.6’sı maddi kazancın meslek özellikleri açısından çok önemli olduğunu belirtmişlerdir. Sonuç olarak, uzun ve zor bir eğitim olan tıp eğitimi ve özverili çalışmayı gerektiren hekimlik mesleğini seçen öğrencilerin, seçimlerini isteyerek yapmış olmaları, seçtikleri mesleğin manevi yönüne daha ağırlıklı olarak önem veriyor olmaları gerek eğitim hayatlarında gerekse çalışma hayatlarında başarılı olmaları için önemli adımlardan biri olarak düşünülmektedir.Item Varis ve malignite dışı üst gastrointestinal sistem kanamalarının değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2004-08-19) Gürel, Selim; İmadoğlu, Oya; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Gastroenteroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Varis dışı üst gastrointestinal sistem kanamalarının etyopatogenezinde yer alan faktörler son 20 yılda daha iyi tanımlanmıştır. Biz bu çalışmayla, etyolojik faktörlerin değişip değişmediğini, risk faktörlerini, kanama komplikasyonlarını ve mortalite oranlarını tekrar gözden geçirmeyi amaçladık. 1996-2003 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı kliniğinde, varis ve malignite dışı üst gastrointestinal sistem (GİS) kanaması ile yatarak tetkik ve tedavisi yapılan 221 hastada, retrospektif olarak, yaş, seks, etyolojik faktörler, predispozan faktörler ve kanama komplikasyonları ile mortalite irdelendi. Hastaların % 43.4’ünde sigara, % 17.6’sında alkol, % 49.8’inde aspirin, % 19.5’inde diğer nonsteroidal antiinflamatuar ilaç (NSAİİ) kullanımı, % 58.4’ünde komorbidite mevcuttu. Endoskopik olarak kanama nedenleri arasında % 41.94 ile duodenum ülseri 1. sırada, % 29 ile eroziv gastrit 2. sırada, % 20 ile mide ülseri 3. sıradaydı. Hastalarımızın %76.5’i erkek ve % 23.5’i kadındı. En fazla kanamanın 61-70 yaş grupları arasında olduğu görüldü. Seksen yaşından sonra varis dışı üst GİS kanamasının, kadınlarda erkeklerden 2 kat fazla olduğu saptandı. Başvuru sırasındaki kanama bulguları yalnız hematemez % 19, yalnız melena % 56.6, hematemezle birlikte melena % 20.3 olarak saptandı. Hastaların % 95.5’i medikal tedaviye, % 1.8’i cerrahi tedaviye yanıt verdi ve % 2.7’sinde mortalite gözlendi. Varis ve malignite dışı üst GİS kanamasında duodenal ülser ilk sıradadır. Aspirin ve diğer NSAİİ kullanımı üst GİS kanamasında artmış bir risk faktörüdür. Kanama, erkek cinsiyette kadınlara göre daha fazla ve 80 yaşından sonra ise kadınlarda erkeklerden daha fazla görülmektedir. Komorbidite, üst GİS kanamasında mortalite için bir risk faktörüdür. Prognoz skor sistemlerine göre düşük risk faktörüne sahip olan hastaların büyük bir çoğunluğu medikal tedaviye yeterli yanıt vermektedir.