2004 Cilt 30 Sayı 3
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2004 Cilt 30 Sayı 3 by Type "Olgu bildirimi"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Amyand herni(Uludağ Üniversitesi, 2004-10-26) Öztürk, Ersin; Garip, Gökhan; Yılmazlar, Tuncay; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.Claudius Amyand, fıtık kesesi içinde akut apandisit olması durumunu tanımladığı günden beri, bu durum Amyand herni olarak bilinir. Ayrıca bu literatürde bildirilen ilk apendektomidir. Bu durumun görülme oranı tüm akut apandisit olguları içinde % 0,13’tür. Preoperatif tanı neredeyse mümkün değildir. Ameliyat esnasında saptandığında fıtık kesisi üzerinden apendektomi tercih edilmelidir. Bu yazıda kliniğimizde opere edilen bir Amyand herni olgusu sunulmuş ve konuyla ilgili literatür bilgileri özetlenmiştir.Item Open Access Çökme kırığının neden olduğu sagittal sinüs oklüzyonu: olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2004-07-16) Sarıgül, Sani; Taşkapılıoğlu, M. Özgür; Bekar, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Majör venöz sinüsler üzerindeki kırıkların tedavi şeması tartışmalıdır. Başına taş düşmesi sonrası başvurduğu başka bir merkezde superior sagittal sinüs üzerinde açık çökme kırığı saptanan ve ciltteki kesisi sütüre edilen olgu, dört gün sonra alt ekstremitede güçsüzlük ve artan baş ağrısı şikayetiyle merkezimize başvurdu. Kraniyal bilgisayarlı tomografisinde çökme fraktürü ve manyetik rezonans anjiografide superior sagittal sinüs oklüzyonu tespit edilen olgu opere edildi. Majör venöz sinüsler üzerindeki çökme kırıkları, intrakraniyal hipertansiyon ve nörolojik bulgular varlığında cerrahi olarak dekomprese edilmelidir.Item Open Access Memenin psödoanjiomatöz stromal hiperplazisi: olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2004-11-12) Aker, Sibel; İnal, Gülşah; Erdoğan, Ayşe; Taşdelen, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.Psödoanjiomatöz stromal hiperplazi (PASH) meme stromasının, benign proliferatif bir lezyonudur. Çoğunlukla premenapozal kadınlarda, ağrısız ve palpe edilebilen bir meme kitlesi şeklinde görülür. PASH’ın etyolojisi bilinmemektedir. Ancak hormonal faktörlerin hastalığın gelişiminde rol aldığı düşünülmektedir. Bu yazıda, bir PASH olgusu klinik özellikleri ve histolojik bulguları ile birlikte sunulmuştur.Item Open Access Parasellar yerleşimli rüptüre dermoid kist: konvansiyonel, FLAIR ve difüzyon-ağırlıklı MRG bulguları(Uludağ Üniversitesi, 2004-11-17) Hakyemez, Bahattin; Akan, Özlem; Erdoğan, Cüneyt; Parlak, Müfit; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.Parasellar dermoid kistler sık görülmeyen intrakranial lezyonlardır. Tipik olarak spontan oluşan dermoid kist rüptürü göreceli olarak nadirdir. Biz parasellar yerleşimli, dev boyuta ulaşan ve subaraknoid aralık içine rüptüre olan dermoid kistli bir olgunun konvansiyonel, FLAIR ve difüzyon- ağırlıklı MRG bulgularını sunmaktayız.Item Open Access Primer santral sinir sistemi lenfoması: üç olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2004-11-05) Kurt, Meral; Çetintaş, Sibel Kahraman; Kartal, Candan; Canki, Nuray; Cebelli, Günhan Berber; Kayışoğulları, Umut; Engin, Kayıhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Primer santral sinir sistemi (SSS) lenfomalarının görülme sıklığında son yıllarda artış olmakla birlikte tüm beyin tümörlerinin yaklaşık %0.85-2’sini oluştururlar. Konjenital ve kazanılmış immün yetmezlikli hastalarda (AIDS), özellikle AIDS ile birlikte primer SSS lenfomalarının görülme sıklığı artmıştır. Sporodik veya immünsüpresif primer SSS lenfomalarında tedavi yöntemi olarak radyoterapi (RT) daha sık kullanılmaktadır. İmmünsüpresif olmayan hastalarda, tüm beyin ışınlaması (40-50 Gy) ve primer tümöre yönelik lokal boost uygulaması başarılı sonuçlar vermiştir. Klinik ve radyolojik cevap oranlarının yüksek olmasına ve etkili palyasyon sağlanmasına rağmen tek başına radyoterapi ile rekürrens sık ve ortanca sağkalım 10-18 ay gibi kısa sürelidir. Radyoterapiye kemoterapinin (KT) eklenmesi ile sağkalımda gelişme sağlanabileceği düşünülmüştür, fakat kombine tedavi modellerinin kullanılmasıyla da sağkalımda gelişme elde edilememiştir.