2021 Cilt 19 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27894
Browse
Browsing by Subject "Adolescent"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Analysis of new biomarkers for the diagnosis of polycystic ovary syndrome in adolescents(Galenos Yayıncılık, 2021-10-28) Tunç, Selma; Özkan, BehzatIntroduction: Polycystic ovary syndrome (PCOS) is a common endocrine problem with complex diagnosis in adolescents. Therefore, it is important to identify reliable biomarkers that can be used in the diagnosis of PCOS in adolescents. To investigate the diagnostic value of anti-Müllerian hormone (AMH) and inhibin-A (INH-A) and insulin-like peptide-3 (INSL3) in adolescents with PCOS, and to explain the relationship between these hormones and the clinical / laboratory findings of hyperandrogenism. Materials and Methods: Fifty-five girls aged 15-20 years who were diagnosed with PCOS were included in the present study. The control group consisted of healthy adolescents who had regular menstrual cycles for at least two years and were compatible with the study group according to age and body mass index (BMI). The hormonal profile was assessed in the PCOS and control group. Transabdominal pelvic ultrasonography was performed only in the PCOS group. Results: AMH and INH-A levels were found to be significantly higher in the PCOS group than control group. While the INSL3 did not correlate with anthropometric or laboratory parameters, AMH level showed a positive correlation with the WC SDS, waist / hip ratio, FAI, LH, fT and INH-A. Moreover, INH-A level showed a positive correlation with WC SDS, LH, LH / FSH ratio, SHBG and AMH. In receiver-operating characteristic analysis, the cut-off value for AMH for the diagnosis of PCOS in adolescents was 5.8 ng / mL that for INH-A was 9.3 pg/mL (the specificity and sensitivity were 86% and 70% and 66% and 82% respectively). When AMH and INH-A were used in combination, the specificity and sensitivity were 74% and 88%, respectively. Conclusion: INH-A and AMH can be used as new biomarkers for the diagnosis of PCOS in adolescents, while INSL3 has no diagnostic value in this regard.Item İlköğretim çocuklarında uyku bozukluğu sıklığı ve obezite ile ilişkisi(Galenos Yayıncılık, 2021-09-08) Durmuş, Hasan; Solak, Yavuzalp; Kaya, Erhan; Canbolat, HalilGiriş: Obezite sadece erişkinlerde değil çocuklarda da tüm dünyada giderek yaygınlaşan bir sağlık sorunudur. Türkiye’de obezite oranları bölgelere göre %4,5 ile %15,9 arasında değişmektedir. Düzenli ve yeterli uyku, sağlıklı yaşamın devam ettirilmesinin yanı sıra fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişim için de önemlidir. Çalışmanın amacı ilköğretim çağındaki çocuklarda uyku sorunları düzeyinin, nedenlerinin ve obezite ile ilişkisinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışma tanımlayıcı niteliktedir. Katılımcıların sosyodemografik bilgilerini içeren sorular ile çocukların uyku bozukluğunu değerlendirmek için Bruni tarafından geliştirilen ve Akçay tarafından Türkçe geçerlilik güvenilirliği yapılan çocuklarda uyku bozukluğu ölçeği ilköğretim çağındaki çocukların ebeveynleri tarafından cevaplanmıştır. Veriler SPSS programında değerlendirilmiş, p<0.05 anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya 6 ile 14 yaş arasındaki 519 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin %12,5’i (65 kişi) ise obez olarak tespit edilmiştir. Uyku bozukluğu olan öğrenci oranı %59,0 (306 kişi) olarak bulunmuştur. Ekonomik durumu kötü olan, anne babasıyla aynı yatağı paylaşan, kronik bir rahatsızlığı bulunan, cep telefonu olan ve babasının eğitim düzeyi düşük olan çocuklarda uyku bozukluğu oranı daha yüksek görülürken obezite durumu ile uyku bozukluğu arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Sonuç: Uyku bozukluğu olan çocuk oranı bir hayli yüksektir. Çocuk gelişimi ve çocuğun kognitif fonksiyonları göz önüne alındığından uyku bozukluğunun ve yol açan faktörlerin giderilmesi önem arz etmektedir. Çalışmamızda uyku bozukluğu ile obezite arasında ilişki gösterilemese de, ulusal düzeyde yapılacak daha büyük ölçekli çalışmalarla obezite ve uyku bozukluğu arasındaki ilişki daha net bir şekilde ortaya konularak konuya politika yapıcıların dikkati çekilmelidir.