2015 Cilt 13 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/8823
Browse
Browsing by Subject "Çocuk"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çocuklarda kuvvet gelişimi ve kuvvet antrenmanlarına genel bakış(Uludağ Üniversitesi, 2015-02-17) Hekim, Mesut; Hekim, HakanÇocuklarda psikomotor gelişim süreci içerisinde bazı önemli evreler vardır. Sporla ilişkili hareketler dönemi bu evrelerin içerisinde yer almaktadır. Çocuklarda 7-12 yaş dönemini kapsayan bu evrede çocukların fiziksel ve motor gelişim düzeylerinde anlamlı bir artış meydana gelmektedir. Bu yaş grubunda bulunan çocukların spora yönlendirilmesi ile fiziksel ve motor gelişim desteklenmektedir. Yapılan birçok araştırmada da çocuklarda spora katılımın motor özellikleri ve fiziksel gelişimi desteklediği belirtilmiştir. Çocuklarda spora katılım ile gelişen en önemli motor özelliklerin başında da kuvvet gelmektedir. Kuvvet gelişimini desteklemek için yapılan uygun egzersizlerden çocukların kuvvet gelişimi olumlu yönde etkilenmektedir. Çocuklarda kuvvet gelişimini amaçlayan çalışmalardan en iyi verimin elde edilmesi ve çocuklarda herhangi bir sakatlık oluşturacak riskleri ortadan kaldırmak için psikomotor gelişim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışmada çocuklarda kuvvet gelişimi, spora katılımın kuvvet gelişimine katkıları, çocuklarda kuvvet antrenmanları ve çocukların kuvvet antrenmanlarına yanıtları üzerinde durulacaktır.Item Bir eğitim hastanesinde çocuk hekimlerinin gelişimsel kalça displazisi ile ilgili bilgi düzeyleri(Uludağ Üniversitesi, 2015-02-17) Külcü, Nihan Uygur; Orak, Mehmet Mufit; Gerenli, Nelgin; Sarı, Erdal; Say, AysuGiriş: Kalçanın en sık rastlanan doğumsal patolojisi olan gelişimsel kalça displazisi (GKD) erken tanı ve tedaviyle tamamen iyileştirilebilir. Erken tanı ve tedavi, sağlık çalışanlarının konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmasıyla sağlanabilir. Çalışmamızda, bir eğitim hastanesinde görev yapan çocuk hekimlerinin GKD hakkında bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi ve güncel bilgilerin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli çocuk hekimlerinin GKD hakkında etiyopatogenez, risk faktörleri, fizik muayene, tanı ve tedaviyle ilgili çoktan seçmeli sorulardan oluşturulmuş anket formunu yanıtlaması istendi. İstatistiki değerlendirme için NCSS 2007® USA paket programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya 39 asistan, 21 uzman toplam 60 çocuk hekimi katıldı. Ailede GKD varlığı, kundaklama, makat geliş, kız cinsiyet ve oligohidramnios hekimlerin ≥%70’inin bildiği risk faktörleriydi. Metatarsus adduktus, Larsen sendromu ve konjenital diz çıkığı en az oranda (≤%10) bilinen risk faktörleriydi. Asistan ve uzman hekimler arasında risk faktörlerinden tortikollis, çoğul gebelik, birinci bebek, metatarsus adduktus’un bilinme oranlarında istatistiksel anlamlı (p<0,05) fark saptandı. GKD tanısında uzman hekimler fizik muayene ve direkt grafi gibi konvansiyonel yöntemleri, asistan hekimler ise bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme gibi ileri görüntüleme yöntemleri seçme eğilimindeydi. Uzman hekimlerden anlamlı farklı olarak asistan hekimlerin %30,7’si asetabulum gelişiminde femur başı mekanik uyarısı dışındaki faktörleri en önemli etmen olarak düşünmekteydi (p<0,05). Asistanlık süresi, uzmanlık süresi ve çocuk sahibi olma ile bilgi düzeyleri arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Sonuç: Çocuk hekimlerinin GKD hakkında mevcut bilgi düzeylerinin arttırılması ve güncellenmesi GKD’yi önleme, tanı ve tedavide başarı oranlarını artıracaktır.Item Yutma güçlüğünün sık düşünülmeyen tanısı; eozinofilik özofajit(Uludağ Üniversitesi, 2015-08-19) Ağın, Mehmet; Tümgör, Gökhan; Ünal, Nilgün Uyduran; İskit, Serdar; Doran, FigenEozinofilik özofajit, özofagus mukozasının eozinofil lökositler ile infiltrasyonudur. Çocuklarda nadir görülür ve bulguları gastroözofageal reflü ile benzerdir. Yutma güçlüğü nedeni ile çocuk cerrahisinde özofagus balon dilatasyonu uygulanan ve eozinofilik özofajit olduğu saptanan bu olgu disfajili çocuğa yaklaşıma dikkat çekmek amacı ile sunulmuştur. Toplam IgE=834 IU/mL ve spesifik IgE (-), Fx5 (-) negatif saptandı. Üst gastrointestinal sistem endoskopisinde özofagusun mukozasının soluk, yapısının sert, motilitesinin bozuk olduğu gözlendi ve birkaç adet milimetrik beyaz lezyonlar görüldü. Özofagus biyopsi materyallerinde mukozada eozinofil infiltrasyonun %60 oranında olduğu gözlendi. Olguya eozinofilik özofajit tanısı ile oral prednizolon 1 mg/kg/gün başlandı. Olgunun bir hafta sonraki poliklinik kontrolünde disfaji yakınmalarında belirgin düzelme olduğu ve birinci ay kontrolünde hiçbir yakınmasının olmadığı gözlendi. Disfaji ve reflü benzeri semptomlarda özellikle gastroözofageal reflü tedavisine yanıt alınamıyorsa eozinofilik özofajit tanısı mutlaka dikkate alınmalıdır.