2009 Güz Sayı 13
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/10128
Browse
Browsing by Subject "Being"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aristoteles’in varlık görüşü(Uludağ Üniversitesi, 2009) Özcan, MuttalipAristoteles’in “varlık” görüşü genellikle töz görüşüyle bağlantısında ele alınır. Oysa “varlık” ve “töz” biribiriyle bağlantılı kavramlar olsalar da tam olarak örtüşmezler. Aristoteles’e göre, varlık problemi, öncelikle ilineksel anlamda varlıkla ve asıl anlamda varlıkla, ikinci olarak ise kavram olarak “varlık” ve “doğru(luk) anlamında varlık”la ilişkili bir problemdir. Fakat, Aristoteles’in İlk Felsefenin (ontolojinin, Prote Philosophianın) asıl konusu olarak belirlediği şey bunlardan yalnızca “asıl anlamda var olan”lardır. Dolayısıyla, “varlık” ve “töz” kavramının örtüştüğü alan sadece “asıl anlamda var olan”ların alanıdır. “Asıl anlamda var olan”lar alanında var-olan töz olandır ya da töz olan var olandır. Öncelikle bu ayrımın yapılması gerekir. İkinci olarak, Aristoteles, asıl anlamda var olanı duyusal ve düşünsel olarak iki türe ayırırken, aslında “asıl anlamda varlık” ifadesini de iki ayrı anlamda kullanır. Asıl var olan: a) var olmak için başka bir şeye gereksinim duymayan tek tek var olanlardır; b) asıl var olan: bir şeyin özü veya neliğidir; onu o şey yapan şeydir. Birincisi ontik anlamda asıl var olandır, ikincisi epistemolojik anlamda asıl var olandır. Aristoteles’in varlık görüşüne ilişkin bu ayrımların yapılması sadece kendisinin varlık ve töz görüşünün anlaşılması bakımından ya da genel felsefesinin doğru anlaşılması ve değerlendirilmesi bakımından değil, Avrupa felsefesinin nasıl olup da, birkaç filozofun görüşleri dışında, hayatla ve bu dünyayla bağının kopartıldığının anlaşılması bakımından da önemlidir.Item Hiç, metafizik, nihilizm(Uludağ Üniversitesi, 2009) Duman, MusaBu makalede, Heidegger’in nihilizmi metafiziğin, metafiziksel Varlık deneyiminin, özsel boyutu olarak kavrayışını tetkik ediyor, ve akabinde, bu olguya Heidegger’in ne tür karşılıklar verdiğini ele alıyoruz. Heidegger nihilizmi metafiziksel düşünme biçimi içinde köklenmiş olarak düşünür, bu nedenledir ki metafizik ve nihilizm asli bir özdeşlik arzederler. Çerçevesi içerisinde Varlık’ın, açık veya örtük olarak, sanattan bilime, Batı kültürünün tüm sahalarında, deneyimlenip, ifadelendirildiği bu düşünme biçimi bize Batı geleneğinin derin tarihini ya da hareketini vermektedir. Nihilizm metafizik için esas olan varolanlara dayalı düşünüşün hükümranlığından neşet eder. Bu ise, Hiç’in, gizlenme boyutu olarak, asli bir unsuru olduğu Varlık’ın gizlenme-açılmaya dayalı karakterinin (hakikati) kaybedilmesini beraberinde getirir.