2009 Cilt 7 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/6169
Browse
Browsing by Subject "Child"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çocuk kanser hastalarında beslenme(Uludağ Üniversitesi, 2009) Dinler, GönülKanserli çocuk hastalarda malnütrisyon sık karşılaşılan bir olaydır. Hem kanser hem de kanser tedavisi değişik derecelerde malnütrisyona katkıda bulunurlar. Malnütrisyon gelişen çocukta morbidite artar, hastalığın gidişi kötüleşir ve hayat kalitesi düşer. Malnütrisyonun önlenmesi ve/veya tedavi edilebilmesi için kanserli çocukların beslenme durumunun değerlendirilmesi ve beslenme desteği yapılması gerekmektedirItem Hipotiroidi ve kas psödohipertrofisi: Kocher-Debre Semelaigne sendromu(Uludağ Üniversitesi, 2009) Şen, Tolga Altuğ; Köken, Reşit; Demir, Tevfik; Güraksın, Özlem; Uçar, Hafza; Gün, Gülay; Alpay, Faruk; Melek, Hamide; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Kardiyoloji Bilim DalıUzun süre tedavi edilmeyen hipotiroidi nedeniyle gelişen miyopatili olgularda proksimal kas güçsüzlüğü, egzersizle ortaya çıkan kas ağrıları, kas ödemine bağlı psödohipertrofi, derin tendon reşekslerinde azalma, kaslarda sertleşme vardır. Hipotiroidiye bağlı kaslarda görülen psödohipertrofi oldukça nadir görülen bir klinik tablodur ve Kocher-Debre-Semelaigne sendromu olarak bilinir. Burada boy kısalığının tetkiki için başvuran, 13 yaş 4 aylık kız olguda tespit edilen tiroid aplazisine bağlı hipotiroidi nedeniyle oluşan psödohipertrofiyi vurgulayarak, tedavi edilmeyen hipotirodinin miyopati yapıcı etkisine dikkat çekilmek istendi.Item İkinci ve üçüncü kez kızamık aşısı yapılan çocuklarda hematolojik parametrelerin değişimleri(Uludağ Üniversitesi, 2009) Ömerci, Ahmet Rıfat; Kaya, Selçuk; Kişioğlu, A. Nesimi; Eren, Erdal; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Endokrinoloji Bilim DalıAmaç: Türkiye’de 1998 yılından bu yana ikinci doz kızamık aşısı uygulanmaktadır. 29 Eylül-17 Ekim 2003 tarihleri arasında yapılan kızamık Okul Aşı Günleri (OAG) kampanyası sonucunda daha önce bir kez aşılı olanlar iki, iki kez aşılı olanlar ise üç doz aşılı olmuşlardır. Kampanya ile oluşan immünite ve aşının hematolojik parametreler üzerine etkisi incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Kızamık aşılamasından bir ay önce ve bir ay sonra kan örnekleri alındı. Kızamık antikor ölçümleri ve tam kan sayımı ölçümleri (lökosit sayısı, hemoglobin düzeyi, hematokrit oranı, trombosit sayısı, kırmızı kan hücre sayısı, ortalama eritrosit hacmi ve eritrosit dağılım aralığı) incelendi. Olgular bir kez ve iki kez aşılı, sosyoekonomik seviye düşük ve yüksek olarak gruplandırıldı. Çalışmaya 164 olgu alındı, 119’unda hematolojik parametreler değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 164 olgunun 79’u erkek, 85’i kız olup, yaş ortalaması 11,3±1,8 yıldır. Kampanya sonrasında kızamık aşısına seropozitivite %95,04’den %99,38’e çıkmıştır (p=0,039). Hematolojik parametreleri değerlendirilen 119 olgunun OAG kampanyası ile lökosit sayısı 8,04±1,95x109/L’den 7,07±2,04x109/L’e düşmüş (p<0,001), hemoglobin düzeyi 12,98±0,90 g/dL’den 13,73±0,94 g/dL’ye çıkmıştır (p<0,001). OAG kampanyası ile eritrosit ve trombosit sayısında azalma (sırasıyla p<0,001, p<0,001), ortalama eritrosit hacmi ve eritrosit dağılım aralığında artma gözlenmiştir (sırasıyla p<0,001, p<0,001). Sonuç: Çalışma grubunda kızamık kampanyası ile Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerdiği %95 bağışıklama oranına ulaşılmıştır. Aşı sonrası lökosit ve trombosit sayısında azalma olabileceği akılda tutulmalıdır.Item Konuşma bozukluğu ile başvuran bir Wilson hastalığı olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2009) Vurucu, Sebahattin; Sarı, Oktay; Kocaoğlu, Murat; Ünay, Bülent; Akın, RıdvanWilson hastalığı safra yoluyla vücuttan atılımının yetersizliği sonucunda karaciğer, beyin, böbrek, kornea ve plasenta gibi organ ve dokularda bakır birikimiyle karakterize, otozomal resesif geçişli, dejeneratif bir hastalıktır. Klinik bulgular tutulan organa göre değişiklik göstermektedir. Tanı serum seruloplazmin düzeyinde düşüklük, idrar bakır atılımında artış ve gözde Kaiser-Şeischer halkasının görülmesi ile konulur. Konuşmada bozulma ve ağızdan salya akması şikayetleriyle başvuran, her iki gözdeki Kaiser-Şeischer halkası, beyin manyetik rezonans görüntülemede beyaz cevher, pons, bilateral putamen ve kaudat nükleuslardaki lezyon alanları ve idrarda artmış bakır düzeyi nedeniyle Wilson hastalığı tanısı konulan 12 yaşında bir kız hasta tartışılmıştır. Konuşmada bozulma şikayeti ile başvuran olguların Wilson hastalığı açısından dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi, tanıda gecikme ve gereksiz laboratuvar incelemelerini önleyebilir.Item Pediatrik yanıklı hastalarda kısmi kalınlıkta deri grefti temininde saçlı derinin kullanımı(Uludağ Üniversitesi, 2009) Uygur, Fatih; Evinç, Rahmi; Yüksel, FuatAmaç: Pediatrik yanıklı hastaların tedavisinde kısmi kalınlıkta deri grefti (KKDG) yaygın olarak uygulanmaktadır. KKDG, sıklıkla uyluk ve kalça bölgesinden alınmaktadır. Bu hastalarda, uzun iyileşme periyodu ve kalıcı iz oluşumu gibi önemli morbiditelerle karşılaşılmaktadır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2002 ile Aralık 2008 yılları arasında saçlı derinin KKDG donör alanı olarak kullanıldığı 86 pediatrik yanıklı hasta geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular: Saçlı derinin iyileşme zamanının konvansiyonel KKGD donör alanlarından daha hızlı olduğu saptandı. Ayrıca, bu tekniğin operasyon sonrası ortaya çı- kan rahatsızlıkları azaltmak, tekrarlayan greft alımına olanak sağlamak ve görünen izi saklamak gibi önemli avantajları mevcuttu. Sonuç:Bu çalışmada, skalp donör alanının pediatrik yanıklı hastalarda düşük morbiditeye sahip güvenli bir alan olduğu düşünüldü.