2012 Cilt 31 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14216
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bir buzağıda karşılaştığımız köpek ısırmasına bağlı oluşan dil kopması olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-11) Akgül, M. Barış; Yanık, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Holstein ırkı, erkek, 1günlük, bir buzağı doğumdan sonra birkaç saat içinde dilinin köpekler tarafından ısırılıp kopartılması şikayeti ile kliniğimize getirildi. İnspeksiyonda, burun ve dudaklar çevresinde yüzeysel deri yaralanmaları görüldü. Ağız muayenesinde, dilin toruslinguae kısmından itibaren düzensiz şekilde transversal olarak kopmuş olduğu gözlendi. Ağız içerisinde yabancı cisim saptanmadı ve bölgede aktif bir kanama yoktu. Palpasyonda dilin ağrılı olduğu, çene kemiklerinde bir patoloji saptanmadı. Olguya; Dilin toruslinguae hizasından kopması tanısı konuldu. Beslenmenin bu patoloji ile sağlanamayacağı düşüncesiyle buzağının ötenazisi uygun bulundu.Item HASAK ve HASMER koyun tiplerinde sezon içi kısa süreli sünger uygulamasının başlangıcında human chorionic gonadotropin veya gonadotropin-releasing hormon uygulamasının reprodüktif performans üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-10) Köse, Mehmet; Kırbaş, Şükrü; Bülbül, Bülent; Dursun, ŞükrüSunulan çalışmada HASAK (HSK) ve HASMER (HSM) koyunlarında aşım sezonu içerisinde kısa süreli sünger uygulamasının başlangıcında GnRH veya hCG uygulamasının reprodüktif performans üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Materyal olarak 38 baş HSK, 37 baş HSM koyun kullanıldı. Her koyun genotipi üç gruba ayrıldı ve birinci gruba (GnRH grubu) 10 mg GnRH, ikinci gruba (hCG grubu) 200 IU hCG, ve kontrol grubuna ise 1 ml steril serum fizyolojik kas içi enjekte edildi. Enjeksiyonlardan hemen sonra 20 mg flugestone asetat içeren intra-vaginal süngerler 7 gün süreyle vaginaya yerleştirildi. Süngerler çıkarılırken 500 IU PMSG ve 75 µg cloprostenol kas içi enjekte edildi. Son uygulamayı takiben beş gün süreyle günde iki kez arama koçları ile östrüste olduğu belirlenen koyunlar fertil koçlarla çiftleştirildi. Aşım sonrası 35. günde ultason cihazı ile gebelik tespiti yapıldı. Çalışmada uygulamaların (hCG veya GnRH) etkisinin belirlenmesinde östrüs oranı, gebelik oranı, doğum oranı, ikizlik oranı, koç altı koyun başına düşen kuzu sayısı (KAKBDKS) ve doğum yapan koyun başına düşen kuzu sayısı (DYKBDKS) reprodüktif performans parametreleri olarak kabul edildi. Gruplar arasında reprodüktif performans parametreleri bakımından istatistiksel fark saptanmadı. Sonuç olarak bu çalışmada HASAK ve HASMER koyunlarında kısa süreli sünger uygulamasının başlangıcında GnRH veya hCG uygulamasının incelenen reprodüktif performans parametreler üzerine olumlu etkisinin olmadığı kanısına varıldı.Item Merinos ırkı bir koyunda iç organ tutulumlu kazeöz lenfadenitis olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-19) İpek, Volkan; Akgül, Ömer; Kahraman, M. Müfit; Öztürkoğlu, Sevda İnan; Büyükcangaz, Esra; Mecitoğlu, Zafer; Mecitoğlu, Gülnaz Yılmazbaş; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Koyunlarda Corynebacterium pseudotuberculosis, kazeöz lenfadenitis (KLA) ve iç organlarda apselerle karakterize olan, kronik bir hastalıktır ve koyun yetiştirilen birçok ülkede rapor edilmiştir. Etken, pleomorfik, Gram pozitif ve makrofajlarda çoğalan bir bakteridir. Zayıf yün gelişimi, süt veriminde düşme, üremede bozukluklar nedeniyle önemli ekonomik kayıplara neden olmakta ve çoğunlukla tedaviye yanıt alınamamaktadır. Sunulan vakada iki yaşlı, solunum problemi şikâyeti ile getirilen Merinos ırkı bir koyunda gözlenen KLA olgusu klinik, mikrobiyolojik ve patolojik bulgular eşliğinde değerlendirildi. Nekropsi sonrasında alınan organ numunelerine rutin takip işlemleri uygulanarak mikroskobik incelemeler yapıldı. Mikrobiyolojik incelemede Gram boyama, GBL koyun kanlı agarı, BHI ve MacConkey agara ekim ve CAMP testi uygulandı ve C. pseudotuberculosis identifiye edildi. Mediastinal lenf yumrusunun muayenesinde lamella oluşumlu piyogranulomatöz reaksiyon gözlendi. Karaciğerin histopatolojik muayenesinde ise iyi sınırlanmış apse alanları mevcuttu. Sağ böbrekte ise sadece membranoproliferatif bir glomerulonefritis görüldü. Aşılamanın yanı sıra, serolojik tanı hastalıkla savaşmada çok önemli bir yer tutar; böylece belirlenen enfekte hayvanların ayrılması veya itlafı yoluyla hastalıkla mücadele edilebilir ve bu KLA’nın tam eradikasyonu için gerekli görülmektedir. Ülkemizde küçük ruminantlarda yaklaşık %63 oranında görülen bu hastalığa yönelik olarak, aşılama ve eradikasyon çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gerekmektedirItem Rat (rattus rattus) özofagusundaki glikokonjugatların lektin histokimyası ile belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-10) Demirbağ, Emel; Gün, Hatice; Çınar, KenanBu çalışmada rat (Rattus rattus) özofagusunda bulunan glikokonjugatların Canavalia ensiformis (Con A), Datura stramonium (DSA), Helix pomatia (HPA) ve Maackia amurensis (MAA) lektinleri ile belirlenmesi amaçlandı.. 5 adet erişkin erkek Wistar albino türü ratın özofagusları materyal olarak kullanıldı. Alınan kesitlere Canavalia ensiformis (Con A), Helix pomatia (HPA), Maackia amurensis (MAA) ve Datura stramonium (DSA) lektinleri uygulandı. Özofagusta epitel yüzeyi, epiteldeki yassı, poligonal, prizmatik hücreler ile endotel hücreleri değerlendirildi. Özofagus epitelinin yüzeyindeki glikokonjugatların güçlü ve çok güçlü Con A, çok güçlü HPA ve zayıf DSA reaksiyonları gösterdiği belirlendi. Özofagusun belirtilen bölgelerinde MAA spesifitesi gösteren glikokonjugata rastlanmadı. Sonuç olarak; rat özofagusundaki glikokonjugatların siyalik asit içermediği, glikokonjugatların dağılımları ve yoğunluklarının bölgeler arasında farklılık gösterdiği belirlendi.Item Subklinik mastitisli sığır sütlerinin mikrobiyolojik analizi ve izolatların antimikrobiyal direnç profili(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-19) Büyükcangaz, Esra; Mat, Burak; Alrahim Ahmed, Mohammed Khider Abd; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.Bu çalışmada subklinik mastitisli sığır sütlerinin bakteriyolojik ve mikolojik yönden tanımlanması ve elde edilen izolatların antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi hedeflendi. Bu amaçla Bursa ili ile çevre illerdeki 50 farklı sürüden 1600 adet sığıra ait 6400 meme lobu California Mastitis Testi (CMT) ile tarandı. Subklinik mastitisli olduğu tespit edilen sığırlara ait 480 adet süt örneği bakteriyolojik ve mikolojik yönden incelendi. Gram pozitif koklar API-Staphy ® (bioMérieux) ve Gram negatif basiller ise API- 20E® (bioMérieux) ticari identifikasyon panelleri ile identifiye edildi ve sonuçlar API-web sistemi ile değerlendirildi. Örneklerden izole edilen 201 adet bakterinin 48 adedi (% 23.88) Koagulaz Negatif Staphylococcus spp. (KNS) ve 153 adedi (%76.11) diğer genuslardan bakteriler olarak tanımlandı. S.xylosus ve S.epidemidis en fazla izole edilen KNS ve Streptococcus spp. ve E.coli’de KNS’ler dışında en fazla izole edilen genus olarak tanımlandılar. İncelenen süt örneklerinde ayrıca 58 adet mantar ve maya türü saptandı. Bakteriyel izolatların antimikrobiyallere karşı duyarlılığını saptamak amacıyla sekiz farklı gruptan 14 antibiyotik diski ile Kirby-Bauer Antibiyotik Duyarlılık Testi uygulandı ve sonuçlar Eucast 2012 direktiflerine göre değerlendirildi. S.hominis dışında identifiye edilen KNS’lerin tümünde çeşitli grup antibakteriyellere yüksek oranda direnç geliştiği gözlemlendi. Sonuçta iki veya daha fazla gruptaki antimikrobiyal ajana dirençli olduğu saptanan 23 adet KNS ile 26 adet diğer gruplara ait bakterinin çoklu antibiyotik direncine (MDR) sahip olduğu belirlendi.Item Türkiye'de balıkçılık sektörüne ve Türk halkının su ürünleri tüketim alışkanlıklarına genel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2013-02-13) Hecer, Canan; Uludağ Üniversitesi/Karacabey Meslek Yüksek Okulu/Gıda İşleme Bölümü.Su ürünleri hayvansal protein kaynağı oluşu nedeniyle beslenmemizde son derece önemli bir gıdadır. Ne yazık ki, Dünya'da pek çok ülkede, önemli bir yere sahipken, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde hakkettiği yeri henüz bulamamıştır. Su ürünleri özellikle balık, ülkemizde daha çok taze olarak tüketilmektedir. Kişi başına su ürünleri tüketimi dünya ortalamasının yarısı seviyesindedir Su ürünleri üretiminin çoğunluğu avcılıktan elde edilen ülkemizde, üretim miktarı bakımından Dünya’da 32. sırada yer almaktadır. Sosyo-ekonomik faktörler, beslenme alışkanlıkları ve kişisel tercihler gibi bir çok faktör tüketim miktarını etkilemektedir. Bununla birlikte işleme teknikleri ve işleme tesisleri geliştirilerek, alternatif tüketim yolları arttırılabilir. Gerek tüketim oranını, gerekse Türkiye'nin su ürünleri üretiminde dünyadaki payını arttırmak için balıkçılık kaynaklarının etkin kullanımı önemlidir.