2021 Cilt 26 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27820
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 21
- Results Per Page
- Sort Options
Item 3 boyutlu yazıcı ile farklı renklerde ve farklı dolgu desenlerinde üretilen çekme test numunelerinin mekanik özelliklerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-22) Kamer, Muhammed Safa; Temiz, Şemsettin; Yaykaşlı, Hakan; Kaya, AhmetErimiş yığma modellemesi (FDM), makul bir süre içinde karmaşık şekillere sahip işlevsel parçalar oluşturma yeteneği nedeniyle hızla büyüyen bir hızlı prototipleme teknolojisidir. FDM yöntemiyle üretim yapan 3 boyutlu yazıcılarla üretilen ürünlerin mekanik özelliklerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi, bu imalat yönteminin kullanımının yaygınlaşması açısından büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada; Ultimaker 2 Extended 3B yazıcı ile ABS ve PLA malzeme kullanılarak farklı renklerde ve farklı dolgu desenlerinde çekme test numuneleri üretilmiştir. Filament renginin ve dolgu deseninin mekanik özellikler üzerindeki etkileri deneysel olarak araştırılmıştır. Sonuç olarak, kullanılan filament renginin, 3 boyutlu yazıcı ile üretilen çekme numunelerinin mekanik özellikleri üzerinde kayda değer bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Kullanılan dolgu desenleri arasından en yüksek çekme mukavemeti değerlerinin “Concentric” dolgu deseniyle üretilen numunelerde olduğu belirlenmiştir.Item Alüminyum döküm alaşımlarına dair son yıllardaki akademik ve endüstriyel gelişmelere genel bakış ve değerlendirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-16) Yağcı, Tuğçe; Cöcen, Ümit; Çulha, Osman; Korkmaz, AdemAlüminyum döküm alaşımları; hafifletme, enerji tasarrufu, geri dönüşüm ve çevre duyarlılığı gibi ülkemizin ve Dünya’nın öncelikli çalışma alanlarında yer alan konular göz önüne alındığında, endüstrinin gözde alaşım grubunu temsil etmektedir. Son yıllarda başta otomotiv ana ve yan sanayisi olmak üzere, havacılık, uçak ve uzay endüstrisinde kullanım alanlarının artmasıyla, alüminyum alaşımlarının sahip olduğu mukavemet, sertlik, kırılma tokluğu, yorulma ömrü gibi birtakım özelliklerin geliştirilmesi ihtiyaç haline gelmiştir. Alüminyum döküm endüstrisindeki teknolojik ilerlemeler, dönemin malzemesinin gelişimi ile paralellik gösterdiğinden, ürün ve sektör çeşitliliğinin artışını, alaşımların sahip oldukları özellikler sınırlandırmaktadır. Bu amaca yönelik olarak gerek akademik gerekse endüstriyel ölçekte pek çok çalışma yapılmış ve literatüre kazandırılmıştır. Bu çalışmada, alüminyum döküm alaşımları ile ilgili özellikle son yıllarda yapılan ulusal ve uluslararası araştırma makaleleri derlenmiştir. Makaleler, mikroyapısal ve mekanik özelliklerin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar, tane inceltme ve modifikasyon çalışmaları, alüminyum dökümde hesaplamalı malzeme mühendisliği ve bilgisayar destekli simülasyon çalışmaları olmak üzere üç alt başlıkta sunulmuştur. Ayrıca, derleme çalışmasının son bölümünde alüminyum döküm endüstrisine yönelik, son yıllarda yayınlanan arge, inovasyon ve rekabetçilik konulu raporlara dayanarak, küresel ölçekte alüminyum döküm endüstrisinde ülkemizin statik ve dinamik durumuyla ilgili güncel bilgiler ve istatistik verileri aktarılmıştır.Item Atmosferik basınçlı plazma uygulaması ile polipropilen malzemelerde yüzey işlemleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-01) Kaplan, Zahide Öztaş; Ayas, Kadir; Çavdar, Kadir; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-8538-5792; 0000-0001-9126-0315Maddenin dördüncü hali olan plazmayı kullanan atmosferik basınçlı plazma işlemi otomotivde boyanabilirlik ve yapışma, tekstilde nem tutma, hava geçirgenliği, ağırlık azaltma ve kir iticilik, gıdalarda bakteri inaktivasyonu ve tıpta iyileştirme hızlandırma gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Atmosferik basınçlı plazmanın (ABP) polimerler üzerinde kullanılması yüzey modifikasyonu, yüzey aktivasyonu sağlaması, yüzey temizliği gibi avantajlara sahip olması, pek çok kombinasyonu olması ve parametrelerinin (güç, gaz akış debisi vb.) kontrolü ile beklenen özellikleri sağlaması nedeniyle önemli ve popülerliği artan bir konudur. Bu derleme çalışmasında atmosferik basınçlı plazma hakkında genel bilgiler verildikten sonra özellikle polipropilen (PP) malzeme üzerinde atmosferik basınçlı plazma yönteminin uygulamaları örneklenmiş ve benzer alanlarda yapılan çalışmalarla karşılaştırmalar yapılmıştır.Item Balıkesir Üniversitesi Kampüsüne ait gürültü seviyelerinin CadnaA ile modellenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-02) Bayraktar, Ömer Mert; Mutlu, AtillaHer geçen gün artan nüfusla birlikte oluşan hızlı ve düzensiz şehirleşme çevresel gürültü sorununu da beraberinde getirmektedir. Öyle ki, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği gereğince “eğitim kurumları” gürültü açısından en hassas mekânlardan biri olarak ifade edilmektedir. Bu nedenle, yaklaşık 20.000 kişinin (öğrenci ve personel) gün boyu fiilen bulunduğu Balıkesir Üniversitesi Çağış kampüs ortamının gün içinde maruz kaldığı gürültü seviyelerine ait gürültü haritalarının oluşturulması amaç edinilmiştir. Balıkesir Üniversitesi bünyesinde ilk defa yapılacak olan bu çalışma ile kampüs alanını içerisinde ki hassas noktalar olan fakülteler ve üniversite araştırma hastanesinin maruz kaldığı gürültü kirliliğinin temel kaynakları, incelenen mekânlara ait sabah ve akşam gürültü seviyeleri analiz edilmiş olup elde edilen sonuç ve çözüm önerileri çalışmamızda sunulmuştur. Çağış Kampüs‘ünde en yüksek gürültü seviyelerinin ölçüldüğü yerler (Leq); İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İBF) öğrenci kantini 67,3 dB(A), Fen Edebiyat Fakültesi (FEF) öğrenci kantini 66,1 dB(A) gibi sosyal amaçlı ortak kullanım alanlarında gürültü aşımı gözlemlenmiştir. Mühendislik ve Mimarlık fakültesi ve Meslek Yüksek Okulunda sınır aşımı 65 dB(A) olduğu görülmüştür. Ayrıca, Balıkesir Üniversitesi araştırma hastanesi, modellenmiş sonuçları incelendiğinde 60,2 dB(A) ve 62,6 dB(A)’lık bir gürültü kirliliğine maruz kaldığı ve yasal sınırı aşmadığı gözlemlenmiştir.Item Bulut destekli medikal nesnelerin interneti tabanlı uzaktan sağlık izleme sistemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-20) Çalhan, Ali; Cicioğlu, Murtaza; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Bilgisayar Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-5657-7402Nesnelerin interneti kavramı günümüzde kendinden sıkça söz ettiren bir kavram olmakla birlikte yeni nesil heterojen haberleşme ağları olarak ifade edilmektedir. Özellikle sağlık alanı başta olmak üzere, yerleşim, tarım, taşıma, endüstri vb. alanlarında her geçen gün çözümler üretmekte ve bulut teknolojileriyle birlikte anılmaktadır. Sağlık alanında Medikal Nesnelerin İnterneti olarak isimlendirilen Nesnelerin İnterneti farklı tipte sağlık uygulamaları ve cihazların birbirleri ile haberleşmesini ön plana çıkarmaktadır. Çalışmamızda bir bireyin çeşitli fizyolojik ölçümlerinin kablosuz haberleşme ile merkezi bir düğümde toplanması ve bu düğümün bir ağ geçidine verileri göndermesi şeklinde bir senaryo Riverbed Modeler benzetim programında gerçekleştirilmiştir. Ağ geçidi aldığı verileri anlık olarak buluta aktarması ve ardından bir mobil uygulama sayesinde eşzamanlı olarak sağlık personelinin ekranında görüntülenmesini sağlayacak bir altyapı tasarlanmıştır. Bu sayede gerçek zamanlı bir Medikal Nesnelerin İnterneti uygulaması önerilmektedir. Kalp ritmi, kan basıncı, oksijen miktarı, vücut sıcaklığı ve solunum oranı verileri anlık olarak birey ve sağlık personeli arasında paylaşılmış olup özellikle pandemi süreçlerinde kullanılabilecek bir uzaktan sağlık izleme sistemi kurulmuştur.Item Büyükşehir ölçeğinde mahalle bazında tanımlanan kiralık konut alt bölgelerinin çok düzeyli analizi: İstanbul örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-05) Alas, BirolTaşınmaza ait değerler, emsal, maliyet ve gelir yöntemleri kullanılarak belirlenmektedir. Emsal ve gelir yöntemlerinde karşılaştırılabilir satış ve kira bedelleri dikkate alınır. Bu yöntemlerin uygulanabilmesi taşınmaz değerleri veri tabanının olmasına bağlıdır. Bu veri tabanı kullanılarak; taşınmaz değerlerinin bulunması, yıllara göre takip edilmesi ve değer haritalarının yapılması mümkün olabilmektedir. Bu çalışmada; İstanbul büyükşehir alanında, mahalle alt bölgeleri kullanılarak apartman dairesi (konut) kira bedelleri çok düzeyli analiz metoduyla incelenmiştir. Çalışma sonucunda, büyükşehir ölçeğinde konut kira bedellerinin belirlenmesinde, mahallelerin alt bölge olarak kullanılabileceği saptanmıştır. Ayrıca şehir genelinde yapılan bir hedonik regresyon model ile çok düzeyli model sonuçları karşılaştırılmış ve çok düzeyli modelin daha fazla değişkeni analize katmasına karşın hedonik regresyon modeliyle yaklaşık aynı sonuçları verdiği görülmüştür. Bu çalışma mahalle haricinde farklı düzeylerin analize katılmasıyla genişletilebileceği gibi, değer haritalarının oluşturulmasında ve ilerde yapılacak endeks çalışmalarına da altlık olarak katkıda bulunabilecektir.Item Çok parçalı basınç çubuklarının jaya algoritması ile optimum ağırlık tasarımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-12) Hiçyılmaz, MuratMetasezgisel optimizasyon yöntemleri 1990'lı yıllardan beri mühendislik problemlerini çözmek için kullanılmaktadır. Sadece bir fazı olan ve probleme özgü bir kontrol parametresi gerektirmeyen Jaya algoritması, çelik yapıların tasarımında oldukça etkili bir metasezgisel yöntemdir. Bu çalışmanın amacı, eksenel kuvvet ve eğilme momenti altındaki çok parçalı basınç çubuklarının ağırlık bakımından optimum tasarımında Jaya algoritmasının kullanılabilirliğini değerlendirmektir. Bununla birlikte, farklı tür ve ebatlardaki profil ve ara bağlantı tiplerinin optimum tasarım üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Bu amaçla, kafes örgü elemanı ya da bağ levhaları ile birbirine bağlanan dört farklı tipte çok parçalı basınç çubuğu modeli oluşturulmuştur. Kolon elemanları olarak geniş başlıklı H profiller ve U profiller, kafes örgü elemanı olarak ise eşit kollu korniyerler kullanılmıştır. Kullanılan bu elemanlar sıcak haddelenmiş Avrupa enkesitleri arasından seçilmiştir. Kolon enkesiti ve ara mesafesi, kafes örgü elemanı ve bağ levhalarının enkesit özellikleri ve yerleşimleri ana tasarım değişkenleri olarak kullanılmıştır. Elde edilen nümerik sonuçlar değerlendirildiğinde, Jaya algoritmasının çok parçalı basınç çubuklarının optimum ağırlık tasarımında kullanılabilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Item Debriyaj sistemlerinde kullanılan diyafram yaylarda formun yorulma dayanımı ve mekanik karakteristiğe olan etkisinin teorik ve deneysel olarak iyileştirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-16) Kabacaoğlu, Samet; Pekedis, Mahmut; Yıldız, HasanKuru kavramalı debriyaj sistemlerinde yer alan debriyaj baskısının alt bileşeni olan diyafram yay formu, performans ve ömür parametreleri açısından büyük bir role sahiptir. Bu çalışmanın amacı, diyafram yay geometrik formunu ömür parametresi açısından optimize etmektir. Önce, diyafram yayı kuvvet-yer değiştirme ilişkisi deneysel, teorik ve sonlu elemanlar yaklaşımıyla incelenmiştir. Sonra mekanik özelikleri karakterize etmek için diyaframda kullanılan 50CrV4 malzemesine sahip numuneler için çekme ve yorulma testleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler sonlu elemanlar yönteminde kullanılarak simülasyon ve optimizasyon çalışmaları yapılmıştır. Yapılan optimizasyon çalışmalarında diyafram yaya etki eden gerilme değerlerini düşürmek ve yorulma ömrünü arttırabilmek için deney tasarımı yöntemiyle 149 adet dizayn noktası oluşturulmuştur. Yanıt yüzeyi metoduyla optimum diyafram yay tasarımı belirlenmiş ve nihai tasarım belirlenen amaç optimizasyonuyla doğrulanmıştır.Item Düzgün olmayan destek vektör regresyonu kısıtlı ikincil problemini çözmek için ikinci dereceden benzer bilgilere sahip bir ardışık asgari eniyileme algoritması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-13) Kocaoğlu, Aykutε-duyarsız Destek Vektör Regresyonu (ε-DVR), ε-duyarsızlık özelliğine sahip düzenlenmiş 𝑙1 hata kayıp fonksiyonu ile ifade edilir ve 𝑙1 kayıp fonksiyonunun sahip olduğu gürbüz olma özelliği yanında küçük hatalara karşı duyarsız olma özelliğine de sahiptir. Ayrıca, düzenlenmiş hata ile çözümün düzlüğü üzerinde kontrol sağlanır. Bu çalışmada, ε-DVR ikincil problemi, klasik pürüzsüz DVR ikincil probleminin yarısı kadar eniyileme değişkenine sahip olma avantajıyla eşitlik ve eşitsizlik kısıtları altında düzgün olmayan dışbükey parçalı ikinci dereceden problem olarak türetilmiştir. Türetilen bu dışbükey düzgün olmayan ikincil eniyileme problemi, ardışık kayıp fonksiyonu değerleri arasındaki farka ilişkin bir üst sınırın en aza indirilmesine dayanan bir çalışma kümesi seçimi (ÇKS) kullanan verimli bir Ardışık Asgari Eniyileme (AAE) algoritması ile çözülmüştür. Daha önce düzgün olmayan ikincil ε-DVR probleminin AAE algoritması ile çözümünde ÇKS için Karush-Kuhn Tucker (KKT) koşullarını en fazla ihlal eden çiftler alınarak birinci dereceden bilgiler kullanılmıştır. Önerilen ÇKS’de ise ikinci dereceden benzer bilgiler kullanılmaktadır ve bu düzgün olmayan eniyileme problemini çözmek için birinci dereceden emsaline göre üstünlüğü bir dizi gerçek dünya veri kümesi üzerinde elde edilen sonuçlarla gösterilmiştir. Ayrıca, sonuçlar klasik pürüzsüz DVR ile de karşılaştırılmıştır.Item FRP lifi ile güçlendirilmiş siltli kumun kayma mukavemetinin büyük ölçekli direkt kesme kutusu deneyi kullanarak belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-26) Saeid, Zaedari; Amir, Shahkar; Pegah, Dadrasİnşaat ve geoteknik projelerinin birçoğunda saha zemininin gerekli teknik ve mekanik özelliklere sahip olmaması zeminin iyileştirilmesi gerekliliğini kaçınılmaz kılmaktadır. Zemin iyileştirme ve güçlendirme yöntemleri arasında zeminin rastgele dağılımlı lifler ile güçlendirilmesinden bahsedilebilir. Bu araştırmada, laboratuvar ortamında rastgele dağılmış FRP lifleri ile güçlendirilmiş siltli kumun kayma mukavemeti, kesme kutusu deneyi ile incelenmiştir. Büyük boyutlu numunelerin daha gerçekçi olması ve davranışları zeminin sahadaki gerçek davranışıyla daha uyumlu olması nedeniyle, çalışmada, büyük ölçekli (300*300 mm) kesme kutusu deney cihazı kullanılmıştır. Zemini güçlendirmek için 30 ve 40 mm uzunluğunda lifler kullanılmıştır. Zemin-lif karışımlarında liflerin ağırlıkça yüzdeleri %0,1, 0,2, 0,3 ve 0,4 olarak alınmıştır. Liflerin ağırlık yüzdesi, liflerin ağırlığının zeminin kuru ağırlığının oranıdır. Saf zeminin sürtünme açısı 27,7 derece ve kohezyonu 15 kPa iken, güçlendirilmiş zeminin maksimum sürtünme açısı 40,7 dereceye, kohezyon ise 18 kPa'a kadar yükselmiştir. İçsel sürtünme açıları karşılaştırıldığında %47’lik bir artış görülmektedir. Deney sonuçlarından elde edilen verilerden hareketle lif içeriğinin artmasıyla zeminin kayma mukavemetinin önce arttığı ve daha sonra azaldığı gözlemlenmiştir. Lif içeriği %0,3 ve lif uzunluğu 30 mm olan karışımlarda maksimum kayma mukavemet elde edilmiştir. Dolayısıyla çalışmada optimum lif içeriği ve lif uzunluğu sırasıyla %0,3 ve 30 mm olarak elde edilmiştir.Item Killi zeminlerin sahaya özel doğrusal olmayan davranış analizinin TBDY (2018) ile karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-13) Güler, Ersin; Afacan, Kamil B.Deprem bölgelerinde yer alan zeminlerin dinamik yükler altında göstereceği davranış büyük önem taşımaktadır. Deprem anında ana kayadan yüzeye doğru hareket eden dalgalar bulundukları zemin koşullarından etkilenerek değişim göstermektedir. Bu nedenle deprem dalgalarının frekansı ve genliğinde değişimler meydana gelmekte, bazen sönümlemeye uğramakta bazen de büyütme etkisi ile karşılaşmaktadır. Yapıların deprem anında karşılaşacağı ivmelerin önceden belirlenmesi ile deprem bölgelerinde güvenli yapıların yapılması sağlanmaktadır. Yapıların dinamik yükler altında tasarımı için depremin zemin yüzeyindeki özelliklerinin ve buna karşılık zeminin dinamik davranışlarının bilinmesi büyük önem arz etmektedir. Sahaya özel yapılan zemin büyütme analizlerinde bölgenin faylanma yapısının araştırılması gerekmektedir. Bu çalışma, aktif bir deprem bölgesi olan Afyonkarahisar ilinde yapılmıştır. Bölgede yapılan sondaj çalışması sonrasında bölgenin depremselliği göz önüne alınarak on bir adet deprem ivme kayıtları seçilmiş ve Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2018)’e göre sahaya özel ölçeklendirilerek tek boyutlu doğrusal olmayan zemin büyütme analizleri yapılmıştır. Analizlerde DeepSoil programı kullanılarak yüzey tepkisi hesaplanmış ve TBDY 2018’in bölgeye ait önerdiği tepki spektrumları elde edilerek performansı incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre yerel zemin koşullarının yüzey davranışını etkilediği, doğrusal olmayan analizlerde tasarım yönetmeliğinin plato bölgesinin genel olarak belirlenmiş olsa da yüksek periyotlarda sahaya özel analizlerle örtüşmediği görülmüştür.Item Kırpılmış ses işaretlerinin yenilenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-13) Özbek, Mehmet ErdalSes işaretlerinde oluşan bozulmaların ortadan kaldırılması için yenileme işlemi yapılmaktadır. Bu bozulmalardan birisi olan kırpılmış ses işaretlerinin yenileme işleminde, işaretin bozulmamış bölgesindeki işaret parçası aracılığı ile işaretin bozulmaya uğramış bölgesinin özgün durumuna geri getirilmesi amaçlanmaktadır. İşaretin normal olarak verildiği ya da kayıt edildiği zaman ortamından farklı bir ortama dönüştürülmesi ve bu sayede temsil edilmesi için gerekli örnek sayısının azalması seyrek gösterim sayesinde mümkün olmaktadır. Bu çalışmada işaretin ayrık Fourier dönüşümü katsayılarının oluşturduğu seyrek gösterime dayanan bir yenileme yöntemi sunulmaktadır. Önerilen yöntemin başarımının değerlendirilmesi için farklı konuşma ve müzik işaretlerinden oluşan örnekler üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Önerilen yöntemin işaretin daha yüksek oranda kırpılması durumunda karşılaştırılan diğer yöntemlere göre daha iyi işaret gürültü oranı başarımı elde ettiği gösterilmiştir.Item Kısa süreli güç kalitesi bozulmalarının dalgacık analizi ve rastgele orman yöntemi ile sınıflandırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-13) Ercire, Mustafa; Ünsal, AbdurrahmanElektrik güç sisteminde kalite kavramı giderek artan bir öneme sahiptir. Güç kalitesi bozulmaları (GKB), bir güç sisteminin akım, gerilim ve frekansında meydana gelen bozulmaları kapsar. GKB içinde, kısa süreli RMS değişimleri ile süreksiz olaylar en yüksek orana sahiptir. Bu bozulmaların doğru tespit edilmesi önemlidir. Bu çalışmada matematiksel olarak modellenen kısa süreli RMS değişimleri ve süreksiz olaylar Rastgele Orman (RO) sınıflandırıcısı ile sınıflandırılmıştır. Öznitelik vektörü Ayrık Dalgacık Dönüşümü (ADD) ile oluşturulmuştur. ADD katsayılarının enerji, kayıklık ve basıklık değerlerinden oluşturulan öznitelik vektörü RO sınıflandırıcısına uygulanmıştır. ADD’nin sınıflandırma başarımına etkisi farklı ayrışım seviyeleri ile analiz edilmiştir. Güç sistemlerinde farklı seviyelerde var olan gürültünün sınıflandırma başarımına etkisi de analiz edilmiştir. RO sınıflandırıcısının farklı ADD seviyelerinde ve farklı gürültü düzeylerinde performansı değerlendirilmiştir. Gürültü içeren bozulmalarda doğruluk, 50 dB gürültü içeren olaylarda %99,8 oranında, 40 dB gürültü içeren olaylarda %99,4 oranında, 30 dB gürültü içeren olaylarda da %98,5 oranında elde edilmiştir. Gürültü düzeyinin 50 dB, 40 dB ve 30 dB olarak birlikte değerlendirildiği bozulmalarda doğruluk oranı %99,6 olarak elde edilmiştir. Sonuçlar kısa vadeli RMS değişimlerinin ve süreksiz olayların RO sınıflandırıcı ile yüksek doğruluk oranıyla ile sınıflandırıldığını göstermektedir.Item Kurbağa baldırının izometrik kasılmasında aponevroz ve lif yöneliminin kuvvet ve sayısal kararlık üzerindeki etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-08-31) Okyar, Ali Fethi; Taşdemir, Şükrü FurkanBu çalışmada, kurbağa gastrocnemius (plantaris longus olarak da bilinmektedir) kasının sayısal modelini oluşturarak sonlu elemanlar yöntemi (SEY) ile kasılma davranışı incelenmiştir. Bu amaçla sonlu elemanlar yöntemi ile çalışan bir fiziksel gerçeklik benzetim senaryosu oluşturulmuştur. Bu senaryo dahilinde, çapraz-bağ kinetik modelini dağıtık-moment yaklaşımını kullanarak çözen sonlu elemanlar yöntemi ile oluşturulmuş kas modeli, kas üzerinde ince bir zar şeklinde bulunan aponevroz örtüsünün açısal yerleşiminin, kasılma sonucunda oluşan toplam çekme kuvveti üzerindeki etkisini incelemek üzere kullanılmıştır. Bununla birlikte, kas modelinde lif yöneliminin etkisinin incelenmesi amacıyla yönelim eksenel (sabit eksen yönünde) ve fusiform (kas geometrisini takip eden) olarak iki tipte örneklenerek üretilen çekme kuvveti ve yakınsama üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca, elde edilen veriler, gerçek bir kurbağa kasından laboratuvar ortamında elde edilmiş verilerle karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, aponevroz örtüsünün şeklinin ve lif yöneliminin kas modeli üzerinde üretilen çekme kuvveti ve yakınsama özellikleri bakımından ayırt edici ve önemli etkileri olduğu deneyimlenmiş, kullanılan modelin 3 boyutlu kas modellemesine uygun olabileceği görülmüştür.Item Lastik tozu kaynaklı kirliliğin toprak azot proseslerine etkisi: Arıtma çamuru ile biyostimülasyon çalışması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-21) Dindar, Efsun; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Çevre Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-4572-2512Son yıllarda, artan trafik yükü ile birlikte lastik tozu, toprak ortamındaki kirlenmeye önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Bu nedenle, bu inkübasyon çalışması, sürtünme sonucu toz haline gelerek yol kenarlarındaki topraklara karışan araç lastik tozlarının, toprak verimliliğinde önemli bir indikatör olan azot dönüşüm süreçlerine etkisini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Farklı lastik tozu seviyelerinin (%1,%5 ve %10) toprak azot proseslerine etkisini belirlemek için 100 g toprak örneği ve ıslah amacıyla kirletilen topraklara 100 ton ha-1 (40 g kg-1 ) dozunda uygulanan atık su arıtma çamurlu örnekler 15, 30 ve 45 gün boyunca inkübe edilmiştir. Sonuçlar, lastik tozunun neden olduğu antropojenik stresin belirlenmesinde topraktaki azot proseslerinin biyoindikatör olarak kullanılabileceğini göstermiştir. İnkübasyonun sonunda arginin amonifikasyon oranı, nitrifikasyon potansiyeli, amonyum azotu, nitrat azotu seviyeleri yüksek orandaki (%10) lastik tozu ile kirlenmesi sonucunda %48, %40, %47 ve %33 oranında azalmıştır. Organik azotun mineralizasyonu değerlendirildiğinde, temiz toprağın organik azot mineralizasyon değeri inkübasyon sonunda %90 olarak hesaplanırken, %10 lastik tozu ile kirlenen toprakta ise %22 olarak hesaplanmıştır. Bu durum lastik tozu kirliliğinin, toprakların azot mineralizasyonunu önemli ölçüde azalttığını göstermektedir. Bu çalışmayla, lastik tozu kirliliğinin bitkilerin azot kullanım verimini sınırlayabileceği ve böylece toprak ekosistemlerinin verimliliğini azaltacağı sonucuna varılmıştır.Item Parabolik oluk tipi güneş kollektörlerinin ısıl analizi ve parametrik incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-10) Yiğit, Abdulvahap; Arslanoğlu, Nurullah; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-4970-4490; 0000-0002-9183-0098Güneş enerjisi ısıl uygulamaları içinde önemli bir yer tutan parabolik oluk tipi güneş toplayıcısı kullanılarak 800 K sıcaklıklara çıkmak mümkün olmaktadır. Bu toplayıcılarla elde edilen yüksek sıcaklıklı ısı enerjisi ile buhar üretmek, elektrik üretmek mümkün olabilmektedir. Ayrıca yüksek etki değerli absorpsiyonlu soğutma sistemleri de çalıştırılabilmektedir. Dünya üzerinde bu tür çok sayıda uygulama bulunmaktadır. Ülkemizde de az sayıda da olsa uygulamalar bulunmaktadır. Bu çalışmada, örnek olarak seçilen bir toplayıcı için termodinamiğin birinci kanuna göre, sürekli rejim halinde, enerji dengesi yazılarak denklemler çıkarılmıştır. Elde edilen denklemler kullanılarak toplayıcının ısıl analizi yapılmıştır. Toplayıcı faydalı ısı değerini ve ısıl verimini etkileyen ana parametrelerden; ışınım değeri, çevre sıcaklığı, rüzgar hızı, akışkan debisi ve akışkan giriş sıcaklığının etkisi yazılan bir program vasıtasıyla incelenmiştir. Yüksek akışkan debisi ve düşük akışkan giriş sıcaklığının verimi artırdığı bulunmuştur. Ayrıca, güneş ışınım şiddetinin büyük, çevre sıcaklığının yüksek ve rüzgar hızının düşük olduğu durumlarda daha yüksek ısıl performans elde edilebileceği görülmüştür.Item Satın alma faaliyetleri için analitik hiyerarşi prosesi yöntemi ile tedarikçi seçimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-10) Sönmez, Volkan; Öney, Gözde TandoğanSatın alma faaliyetleri birçok işletme için oldukça önemlidir. Firmalar hammaddeden başlayarak son ürüne kadar temin ettikleri ürünler için her aşamada tedarikçisine ücret ödemekte ve bu durum mali yükü beraberinde getirmektedir. Günümüzde rekabetin ve doğru ürünü tedarik etmenin oldukça önemli olduğu bilinci ile tedarikçi seçimi önemli bir husus haline gelmiştir. Tedarikçi seçimi, sadece bir alternatif seçimi değil aynı zamanda doğru ürünün, doğru zamanda ve istenilen kalitede de tedarik edilmesi demektir. Bu çalışma kapsamında, mekanik malzeme alımlarında en uygun tedarikçinin seçimine odaklanılmıştır. Geçmiş dönemlerde satın alınan malzemeler incelenmiş ve çok talep edilen malzemeler için, en uygun tedarikçinin seçimi amacıyla, önemli olan kriterler belirlenmiştir. Bu malzemelerin tedarikini sağlamak amacıyla Analitik Hiyerarşi Prosesi kullanılarak tedarikçi seçim uygulaması yapılmıştır. Uygulama içerisinde en çok alınan malzemeler için mevcut beş tedarikçi, kriterlere göre ağırlıklandırılmış ve en uygun tedarikçinin belirlenmesine çalışılmıştır. Ağırlıklandırma yapılırken satın alma faaliyetlerinde operasyonel işlem yapan satın alma profesyonellerine anketler uygulanmış ve anketler neticesinde ikili karşılaştırma matrisleri oluşturulmuştur. Tedarikçilerin kriterlere göre değerlendirilmesi sonucunda tedarikçi sıralaması AHP uygulanarak elde edilmiş ve ayrıntılar sunulmuştur. Çalışma, birden çok anketin değerlendirilmesinde kullanılabilecek alternatif metotları tartışarak sonuçlandırılmıştır.Item Turizm sektöründe yönetici seçimine yönelik çok kriterli bir yaklaşım(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-08) Baki, RahmiBir işletmeninin etkin bir biçimde yönetilebilmesi, yönetici olarak istihdam edilen personelin işe uygun özelliklere sahip olmasıyla mümkündür. Rekabetin yoğun olduğu ve koşulların sürekli değiştiği turizm sektöründe yönetici pozisyonundaki kişilerin sahip olması gereken niteliklerin bilinmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, turizm endüstrisinde yöneticilerin başarısı için önemli olan özelliklerin belirlenmesi ve aday değerlendirme sürecinin bu doğrultuda gerçekleşmesidir. Bu amaç doğrultusunda literatürde konu ile ilgili yapılan çalışmalar incelenip sekiz kriter tespit edilmiş ve bu kriterler alanlarında uzman beş karar verici tarafından değerlendirilmiştir. Yönetici pozisyonu için başvuran altı aday bu kriterlere göre sıralanmıştır. Bunun için öncelikle SWARA tekniği kullanılarak kriterlerin ağırlıkları belirlenmiş, ardından bulanık VIKOR tekniği ile adaylar sıralanmıştır. Araştırmanın sonucunda önem derecelerine göre kriterler; problem çözme ve karar verme, liderlik ve iletişim becerileri, kriz yönetimi, hedef belirleme, özgüven, özgünlük ve yaratıcılık, etik değerler ve yenilikçi hizmetler şeklinde sıralanır. Çalışmanın bulguları, turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelere, geleceğin turizm yöneticisi olmayı hedefleyen öğrencilere, akademisyenlere ve eğitim kurumlarına yararlı bilgiler sağlayacaktır.Item Van ili heyelan duyarlılığının frekans oranı yöntemiyle analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-18) Günini, Nergiz Üzel; Öztürk, DeryaBu çalışmada, Van ili heyelan duyarlılığı Coğrafi Bilgi Sistemleri ortamında Frekans Oranı yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Heyelan duyarlılık analizinde; litoloji, fay hatlarına uzaklık, arazi kullanımı/örtüsü, yükseklik, eğim, bakı ve genel eğrilik faktörleri değerlendirmeye alınmıştır. Heyelan envanterinin %70’i eğitim verisi, %30’u doğrulama verisi olarak kullanılmıştır. Heyelan duyarlılık sonuçlarından kategorik heyelan duyarlılık haritasının oluşturulmasında Eşit Aralıklı, Doğal Aralıklı, Geometrik Aralıklı ve Kuantil Sınıflandırma teknikleri kullanılmış ve heyelan duyarlılığı Çok Yüksek, Yüksek, Orta, Düşük ve Çok Düşük olmak üzere beş sınıfa kategorilendirilmiştir. ROC (İşlem Karakteristik Eğrisi) analizi ve SCAI (Doğrulama Pikseli Alan İndeksi) indeksi ile heyelan duyarlılık haritalarının doğruluk değerlendirmesi gerçekleştirilmiş ve Doğal Aralıklı Sınıflandırma yönteminin daha iyi sonuç verdiği tespit edilmiştir. Doğal Aralıklı Sınıflandırma yöntemi sonucuna göre ilin %17,2’si Çok Yüksek, %27,5’i Yüksek, %27,7’si Orta, %20,0’ı Düşük ve %7,6’sı Çok Düşük heyelan duyarlılığı göstermektedir. Heyelan duyarlılık haritasının arazi kullanımı/örtüsü katmanı ile çakıştırılması sonucunda ilde yerleşim ve endüstriyel alanların 0,2 km2 ’sinin Çok Yüksek, 3,6 km2 ’sinin Yüksek heyelan duyarlılığında olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, Frekans Oranı yöntemiyle elde edilen analiz sonuçlarından farklı sınıflandırma teknikleri ile optimum kategorik heyelan haritasının elde edilebileceği ve gelecekteki muhtemel heyelanlar için tehlike altında bulunan alanların öngörüsünde kullanılarak afet yönetimi ve planlama çalışmalarına entegre edilebileceği görülmüştür.Item Yapı malzemelerinde korozyon ve korozyondan korunma yöntemleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-17) Özer, NazifeKorozyondan birincil derecede etkilenen yapı malzemelerinden olan metaller cephe ve çatı kaplamalarında, taşıyıcı sistemde, kapı ve pencere çerçevelerinde, süslemelerde, betonda donatı çeliği olarak vb. sıklıkla kullanılmaktadır. Bu nedenle metal korozyonun mekanizmasının anlaşılması ve nasıl önlenebileceğinin bilinmesi gerekir. Özellikle atmosferik etkilere açık olan yapı kabuğunda bu konunun önemi artmaktadır. Korozyon olayının yavaş gelişimi nedeniyle göz ardı edilen yapı hasarları yapının bulunduğu ortam şartlarına dikkat edilerek henüz tasarım aşamasındayken uygun malzeme seçimi ve doğru detay tasarımı yapılarak önlenebilir. Özellikle betonarme sistemlerde bazı durumlarda korozyonun oluşması önlemiş olsa dahi gerekli bakım ve onarım yapılmadığında uzun dönemde korozyonun kaçınılmaz olacağı açıktır. Bu çalışmada korozyon mekanizması ve korozyon türleri detaylı olarak anlatılmış ve son bölümde korozyondan korunma yöntemlerinden bahsedilmiştir.