2015 Cilt 34 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17965
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çin'in Afrika siyaseti: İdealizm mi, realizm mi?(Uludağ Üniversitesi, 2015) Karadağ, Halukİkinci Dünya Savaşı’nın ardından bağımsızlıklarını kazanmaya başlayan Afrika devletleri son yıllarda uluslararası aktörlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminin başlarında farklı kutupların kendi aralarındaki yoğun mücadele nedeniyle unutulmuş gibi görünen Kara Kıta’nın cazibesinin, 1960’lardan itibaren Komünist Çin’in söz konusu coğrafyada belirmesiyle birlikte yeniden arttığı söylenebilir. Bölge politikalarını sömürgeci anlayışından uzak bir görüntüde başlatan Çin’in ardından diğer Batılı devletler de Afrika Kıtası’na yeniden ilgi duymaya başlamışlardır. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan (Dünya Bankası, 11 Ocak 2016) ve yumuşak güç kullanımı yoluyla Afrika coğrafyasında var olmaya çalışan Çin’in icra ettiği dış yardım faaliyetleri ile küresel ekonomik pazardan pay kapma mücadelesi arasındaki kuramsal çelişki ise günümüzde akademisyenler arasında tartışma konusu olup, güncelliğini korumaktadır. Çalışmada Afrika ülkeleri ile Çin arasındaki ilişkiler yatırım ve çıkar alanları olmak üzere iki temel başlık altında ele alınmakta ve Çin’in Afrika ülkelerine yönelik siyasetine ilişkin bu kuramsal tartışmaya idealist ve realist paradigmalar temelinde bir yanıt aranmaktadır.Item İngiliz Parlamentosu’nun mutlak monarşiye karşı güç kazanma sürecinin analizi(Uludağ Üniversitesi, 2015) Erkul, İbrahim Çağrı; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.1215’te İngiltere Kralı John’a zorla imzalatılan Magna Carta, Parlamento’nun mutlak monarşiye karşı kazandığı gücü anlamak için önemli bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda Magna Carta ile başlayan İngiliz Parlamentosu’nun mutlak monarşiye karşı güç kazanma sürecini kavrayabilmek için 1258 Oxford Şartları, 1381 “Köylü Ayaklanması”, Kral IV. Henry’nin iktidar dönemi, 1628’de yayınlanan Haklar Bildirisi, 1679 Habeas Corpus Act, 1689’da ilan edilen Haklar Yasası ve 1701 Veraset Yasası’nın bir bütün olarak değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Bunun yanında çalışmada, İngiliz Parlamentosu’nun güçlenmesinin, Britanya İmparatorluğu’nun büyümesine ve ayakta kalmasına yaptığı etki analiz edilecektir.Item Topkapı Sarayı Müzesi gelirini ençoklayan ziyaretçi giriş bilet fiyatı modeli(Uludağ Üniversitesi, 2015) Sezen, Hayrettin Kemal; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Ekonometri Bölümü.Bu çalışmada paha biçilmez tarihi eserlerin saklanıp sergilendiği Topkapı Sarayı Müzesi için en fazla geliri sağlayan giriş bilet fiyatının belirlenmesinde kullanılabilecek bir model geliştirildi. İlk olarak giriş bilet fiyatı ve esneklik kavramları teorik olarak irdelendi. Daha sonra müzeyi farklı zaman dönemlerinde ziyaret edenlerin sayıları, bunlardan elde edilen bilet geliri değerleri elde edildi. Bu değerler kullanılarak indirgenmiş talep fiyat esneklikleri hesaplandı. Talep fiyat esnekliğinden hareketle kavramsal bir model geliştirildi. Modelin bir tepe noktasına sahip olabildiğine ilişkin kanıtlama yapıldı. Geliştirilen model için nümerik araştırma yöntemi uygulanıp en fazla geliri sağlayan giriş bilet fiyat düzeyi belirlendi. Yine analitik çözüm yöntemi kullanılarak model çözüldü. Her iki yöntemden aynı bulgular elde edildi. Son olarak aynı girdileri kullanan bir Excel elektronik tablo modellemesi ekte sunuldu.Item Türk-Amerikan ilişkilerinin kökenleri(Uludağ Üniversitesi, 2015) Tüter, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Uluslararası İlişkiler Bölümü.Bu çalışmada, Osmanlı’dan 1960 yılına kadar Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişimi iki tarafın temel amaç ve motivasyonları bağlamında analiz edilecektir. İlişkilerde ortaya çıkan işbirliği ve sorun alanlarına odaklanılacaktır. Tarihsel analizde esas olan ilişkilerde gözlenen süreklilik ve değişimi incelemektir. Değişime yol açan faktörler ve günümüze tevarüs eden ana örüntüler geleceğe yönelik beklentilerin nasıl şekillendiğinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Osmanlı’da 19. yüzyılda ticari ilişkilerle başlayan ilişkiler, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk döneminde durgunluk dönemi yaşamış ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden temellendirilerek stratejik işbirliği ve güvenlik ittifakı çerçevesine oturmuştur. 1960 yılına gelindiğinde Türk-Amerikan ilişkilerinde güvenlik ve ekonomik çıkarlar açısından Türkiye aleyhine tam bir bağımlılık ilişkisi ortaya çıkmıştır.Item Washington uzlaşısı sonrası dönemde devletin değişen rolü ve bir Türkiye değerlendirmesi(Uludağ Üniversitesi, 2015) Cevelekoğlu, İlkeBu çalışma Washington Uzlaşısı sonrası dönemde bir model olarak gelişmekte olan ülkelere sunulan düzenleyici devlet olgusunu politik ekonomi bakış açısı ile incelemektedir. Washington Uzlaşısı sonrası dönem, küresel ekonomiyi şekillendiren Washington Uzlaşı politikalarının toplumda yarattığı hoşnutsuzluk sonucu eşitlik, demokrasi ve toplumsal adalet gereksinimine yanıt veren ve aynı zamanda iktisadi büyümeyi, geniş istihdamı destekleyen alternatif paradigmaların ortaya çıkmasını engellemek ve neoliberal paradigmanın azalan gücünü yeniden inşa etmek amacını gütmektedir. Bu yeni dönemde neoliberal ekonomik politikalardan vazgeçilmemekle beraber, devletin ekonomik alandaki rolünü yeniden tanımlama yoluna gidilmiştir. Bu bağlamda deregülasyondan reregülasyona (yeniden düzenleyicilik) geçişle birlikte “minimal devlet” de yerini düzenleyici devlet anlayışına bırakmıştır. Bağımsız düzenleyici kurullar aracılığı ile sadece devlet-piyasa ilişkilerini değil, siyasal alanı hatta demokrasiyi ulus devlet ölçeğinde yeniden yapılandıran düzenleyici devlet önemli bir dönüşümü temsil etmektedir. Bu çalışma düzenleyici devleti ortaya çıkaran şartları ve düzenleyici devletin içeriğini incelerken, Türkiye örneği üzerinden düzenleyici devletin sorunlarını da tartışmaktadır.Item Yargı kararları çerçevesinde vergilendirmede hukuki güvenlik ilkesi(Uludağ Üniversitesi, 2015) Eroğlu, Onur; Mecit, KemalHukuk devleti, tüm faaliyetleri “hukukla sınırlanmış devlet” anlamına gelmektedir. Böyle bir devlette hukuk, devletin temelini, meşruluk kaynağını ve faaliyetlerinin sınırını oluşturmaktadır. Hukuk devletinde keyfilik kavramına yer yoktur. Hukuk devleti anlayışı, hukukun üstünlüğü ilkesinin somutlaştığı bir devlet anlayışıdır. Hukuk devleti açısından, hukukî güvenlik vergilendirmenin başlıca ilkesi olup vergilendirmede kanunîlik, belirlilik, vergi kanunlarının geçmişe yürümezliği ve kıyas yasağı ilkeleri ile sıkı bir ilişki içindedir. Vergi normlarının diğer hukuk kuralları gibi küresel gelişmelere bağlı olarak değişmesi kaçınılmazdır. Ancak değişen bu kuralların tamamlanmış veya sonuçlanmış durumları etkilememesi hukukî güvenlik ilkesinin gereğidir. Çalışmada bahsi geçen vergilendirme ilkeleri yargı kararlarında ki anlayış doğrultusunda tartışılmaktadır.Item Yeşil pazarlama uygulamasının tüketiciler açısından algılanmasının nöropazarlama tekniği ile araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2015) Tayfun, Nihan Özgüven; Öçlü, BurakDünya kaynaklarının giderek tükenmeye yaklaşması, tüketicileri ihtiyaçlarını karşılarken, kaynakların gelecek nesillere kalmasına da dikkat etmelerine neden olmaktadır. Çevre sorunlarının giderek artması, hükümetlerin, işletmelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve tüketicilerin çevre konusunda daha duyarlı olmaya yöneltmiştir. Yasal düzenlemeler ve tüketicilerin baskıları işletmeleri çevreyi dikkate almaya ve çevreye zarar vermeyecek faaliyetlerde bulunmaya itmiştir. Bunun üzerine yeşil pazarlama faaliyetleri doğmuştur. İşletmeler pazarlama karması unsurlarının (ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma) her birinde çevreci bir bakış açısını benimsemeye başlamışlardır. Yeşil pazarlama uygulamaları günümüzde yapılmakta olsa da gerçekten tüketicinin bu faaliyetlere karşı ilgisini ve dikkatini belirlemek güçtür. Son yıllarda pazarlama konusunda yapılan araştırmalarda yeni teknikler kullanılmaya başlanmıştır. Katılımcılardan daha doğru bilgiler elde edebilmek için çeşitli teknolojik cihazlar kullanılmaktadır. Böylece tüketicinin gerçek hisleri ve duyguları belirlenebilmektedir. Bu duygular fizyolojik ölçümlerle ortaya çıkarılmaktadır. Nöropazarlama tekniğiyle gerçekleştirilen araştırmalar doğruya yakın, daha güvenilir sonuçlar vermektedir. Bu çalışmada, öncelikle yeşil pazarlama ve nöropazarlama kavramlarından bahsedilmiş olup, daha sonra yeşil pazarlama uygulaması gerçekleştiren elektronik sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın reklam filminde tüketicinin yeşil pazarlama ile ilgili bilgiye odaklanıp odaklanılmadığı ortaya konulmuştur. Böylece yeşil pazarlama uygulamalarından reklam filminde bahsetmenin tüketicinin dikkatini çekmedeki rolü belirlenmeye çalışılmıştır.