2022 Cilt 41 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/28135
Browse
Browsing by Department "Veteriner Fakültesi"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Boz ve yerli kara sığır ırklarında kalpain 1 p.ala316gly genotiplerine ait genetik varyasyonun belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-26) Ardıçlı, Sena; Çobanoğlu, Özden; Veteriner Fakültesi; Genetik Ana Bilim Dalı; 0000-0003-2758-5945; 0000-0001-9633-634XKalpain 1 (CAPN1) geni, mikromolar kalsiyum–aktive nötral proteaz geni olarak bilinir ve postmortem koşullarda miyofibriler proteinleri indirgeyen kalsiyum bağımlı sistein proteazı, μ-kalpaini ayrıştırır. Bu genin kas metabolizması ve gelişimi üzerinde önemli etkileri vardır. Bu gen, çeşitli sığır ırkları arasında geniş çapta çalışılmış olmasına rağmen, Türk yerli sığırları hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Bu nedenle bu çalışma, bazı Türk yerli sığır ırklarında CAPN1 p.Ala316Gly polimorfizmine ait genetik varyasyonu belirlemeyi amaçlamıştır. Bu kapsamda 99 Boz ve 41 Yerli Kara ırkı erkek sığır PCR-RFLP metodu kullanılarak genotiplendirilmiştir. Genotipik ve alelik frekanslar, Hardy-Weinberg dengesi (HWE), heterozigotluk (He), polimorfizm bilgi içeriği (PIC), efektif alel sayısı (Ne), fiksasyon indeksi (Fıs), olası varyasyon gerçekleşme düzeyi (%V) dahil olmak üzere popülasyon genetik parametreleri değerlendirilmiştir. Ayrıca Shannon-Weaver indeksi, Simpson dominantlık indeksi ve Gini katsayısını içeren biyoçeşitlilik indeksleri hesaplanmıştır. Sonuçlar, GG genotipinin her iki yerli ırkta da oldukça baskın olduğunu ortaya koydu. Öte yandan, toplam popülasyonda CC genotipinin bulunmadığı gözlenmiştir. Bu durum dikkate değer düzeyde düşük C alel frekansıyla sonuçlanmıştır (Boz ve Yerli Kara için sırasıyla 0.13 ve 0.12). Fisher’ın kesin testi, HWE’den sapma oldğunu, popülasyon genetiği parametreleri ise, incelenen ırklarda oldukça düşük bir genetik varyasyon düzeyi olduğunu göstermiştir. Bu gözlem, düşük seviyedeki biyolojik çeşitlilik seviyeleri ile desteklenmiştir. Nitekim CAPN1 markörü, Boz ve Yerli Kara sığırları için düşük seviyede bilgilendiricilik göstermiştir ancak Türkiye’deki yerli sığır ırklarının genetik karakteri hakkında ileride yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Yerli ırklarda yapılacak moleküler genetik çalışmalar, önemli biyolojik süreçlerle ilgili daha geniş perspektifleri ortaya koymak ve büyüme, kas gelişimi ve yemden yararlanma gibi kompleks özelliklerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak için teşvik edilmelidir.Item Comparison of egg quality characteristics of different quail lines(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-26) Petek, Metin; Çavuşoğlu, Enver; Odabaşı, Fulya; Yeşilbağ, Derya; Veteriner Fakültesi; Hayvan Besleme Ve Beslenme Hastalıkları Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4560-2438; 0000-0002-9018-3511; 0000-0001-9174-0079; 0000-0003-1816-2684This study was carried out to investigate external and internal egg quality traits of different quail lines housed in a multitier cage system. The study was performed on eggs of three different lines of quail as wild type, recessive white and black cross-line stock raised for commercial production. All flocks in the experiment were housed in the same environmental conditions for quail and fed the same diets during the experiment. A total of 60 eggs from each quail line were used to determine internal and external egg quality traits. The eggs from cross-line black coloured quails had significantly greater weight (P<0.01) and it needs more force to crack significantly than the other eggs to break (P<0.012). The black line of quails had significantly greater egg shell thickness than the other line quails (P<0.001). The white line quail eggs had significantly lowest egg length and highest shape index values (P<0.001, P<0.001). The egg yolk of white lines had a significantly lighter yellow than wild and black lines (P<0.003). In conclusion, it seems that the eggs of black coloured quails were relatively superior to wild and white coloured quail groups.Item Gebe kısrak serum Gonadotropini (PMSG)’nin sütçü ineklerde senkronizasyon ve gebelik oranları üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-26) Toker, Mehmet Berk; Alçay, Selim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4033-9749; 0000-0002-2472-8157Suni tohumlama yönteminin başarısı, birçok diğer etken ile birlikte, uygulayıcının spermayı doğru zamanda genital kanala vermesinden geçmektedir. Süt hayvancılığında ıslah sonucu meydana gelen metabolizma artışı, üreme hormonlarının miktarında ve yarılanma sürelerinde değişikliklere sebep olmaktadır. Bu durum, östrus bulgularının ve dolayısıyla elde edilecek gebelik sonuçlarının doğrudan azalmasına neden olmaktadır. Sürü devamlılığı ve üretim verimliliği açısından son derece önemli olan gebelik, en ideal ve kısa yoldan ulaşılması gereken nihai hedeftir. Bu amaçla sabit zamanlı suni tohumlama için kullanılan yöntemler (presynch, ovsynch, ve ovsynch modifikasyonları olan G6G, G7G, v.b.) yıllar boyunca araştırılmış ve günümüzde geliştirilmeye devam etmektedir. Bu çalışmada, progesteron destekli ovsynch senkronizasyonu ile aynı planının ilk hormonu olan GnRH enjeksiyonu yerine PMSG ile gerçekleştirilen indüksiyon sonrasında elde edilecek östrus cevapları ve buna bağlı olarak elde edilecek gebelik oranlarının araştırılması planlanmıştır. Bu amaçla ticari olarak süt üretimi yapan entansif bir işletmede, aynı koşullarda bakım, besleme ve barındırılması gerçekleştirilen toplam 139 baş sütçü Simmental inek kullanıldı. Çalışmaya dâhil edilen hayvanlar; üretim kayıtları bilinen, düzenli olarak cinsel aktivite gösteren, en az bir doğum geçmişi olan ve herhangi bir hastalık geçmişi bulunmayan hayvanlar arasından seçildi. Çalışma sonucunda, PMSG grubunda (68 baş) iç ve dış östrus bulguları gösteren hayvanların sayısı 61 baş (%89,71) olarak tespit edilmiş; östrus bulguları gösteren hayvanların da 55 tanesinde (%90,16) gebelik sonucu elde edilmiştir. GnRH ile başlanan senkronizasyon grubunda (71 baş) ise; toplam östrus tespit edilen hayvan sayısı 56 (%78,87), gebelik elde edilen hayvan sayısı 45 (%80,35) olarak belirlenmiştir. Gerçekleştirilen istatistiki analiz sonucunda, iki senkronizasyon modelinde de östrus yanıt oranları ve östrusa gelen hayvanlardaki gebelik oranları arasında istatistiksel anlamlılık değerinde fark bulunamamıştır (P>0,05). Bu sonuçlar, ovsynch yönteminde kullanılan ilk GnRH yerine PMSG’nin başarı ile kullanılabileceğini ortaya koymaktadır. Gerçekleştirilen bu çalışmanın, PMSG kullanılarak planlanacak çeşitli senkronizasyon yöntemlerinin daha fazla hayvana uygulanması ile, elde edilecek yeni metotlara yol gösterici nitelikte olacağı öngörülmektedir.Item L-Karnitin ilave edilmiş sulandırıcıların dondurma-çözdürme sonrası teke spermasının spermatolojik parametleri üzerine etkisis(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-26) Aktar, Ahmet; Alçay, Selim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0002-2975-2594; 0000-0002-2472-8157Bu çalışmada, L-karnitinin (LC) dondurma-eritme sonrası teke sperması üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Ergin tekelerden elde edilen sperma örnekleri pooling yapıldı ve beş eşit hacme bölündü. Farklı konsantrasyonlarda LC içeren (2.5mM /5mM/ 7.5mM/ 10 mM) ve içermeyen (kontrol) sulandırıcılar ile sulandırıldı ve donduruldu. Gruplara ait spermatozoa motilitesi, plazma membran fonksiyonel bütünlüğü (HOST), akrozomal bütünlük (PSA-FITC) ve malondialdehit konsantrasyonu belirlendi. Eritme sonrası motilite değerleri; LC5 (L-karnitin 5mMol) ve LC7,5 (L-karnitin 7,5mMol) gruplarında kontrol grubuna göre daha üstün bulundu (P<0.05). Plazma membran bütünlüğü değerlendirildiğinde LC5 grubu kontrol grubu ve diğer LC gruplarına göre membran bütünlüğünü daha iyi koruduğu görüldü (P<0.05). Akrozomal bütünlük oranları LC5 ve LC7,5 gruplarında diğer tüm gruplara göre daha iyi bulundu (P<0.05). Malondialdehit (MDA) konsantrasyonu, membran lipid peroksidasyonunu analiz etmek için kullanıldı ve eritme sonrası kontrol grubuna kıyasla LC5 grubunda daha iyi bir sonuç elde edildi (P<0.05). Çalışmada, sulandırıcıya LC ilave edilmesinin teke spermatolojik parametreleri üzerinde faydalı etkisi olduğu görüldü. Ayrıca, L-karnitinin 5mM dozda kullanımının, diğer dozlara göre daha etkin koruma sağladığı sonucuna varılmıştır.