1975 Cilt 4 Sayı 2-3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18744
Browse
Browsing by Department "İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1000 yıl öncesi Türkçesinde hukuk terimleri ve Divanü L'ügat-it-Türk(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) Binatlı, Yusuf Z.; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiBu yazımızın sonuna, geçmişi bin yılın ötesine uzanan Orta Asya Türkçesinde kullanılan hukuk terimlerini eklemiş bulunuyoruz. Kuşkusuz bunlar eski Türk Hukukunun tüm terim ve sözcüklerini kapsamamaktadır. Dizin'i yalnızca «Divanü Lûgat-it-Türk» ün taranması sonucu meydana getirmiş bulunuyoruz. Bilindiği gibi Kaşgarlı Mahmut bu yapıtını İslâm kaynaklarının «Hakaniye» diye adlandırdıkları «Karahanlı Türkçesi» ile yazmıştır. Beşinci yüzyıl Türk zümre lehçeleri üzerinde yapılan bilimsel incelemelere göre de «Karahanlılar Devleti» halkının çoğunluğunu «Karluk Türkleri» oluşturmuştur.Item Altının parasal niteliğinin belirsizlik altında reddi(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) İyioğlu, İlhan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiAltının ilk kez, ne zaman insanoğlunun dikkatini çektiği ve dünyanın ilk kez neresinde bulunduğu henüz kesinlikle bilinmemektedir. Fakat arkeologlar ve tarihçilere göre, genellikle altın M.Ö. 4000 yılında Tigris - Euphrates vadisinde bulunmuştur. Yine bazı kazılarda Sümerlere ait altın süs eşyaları bulunmuş ve bu nedenle altının ilk kullanıldığı devir olarak, Sümerliler Devri ileri sürülmektedir. Tarihçiler de şuna inanırlar ki, altın belkide ilk bilinen ve kullanılmış olan bir metaldir. Şüphesiz o çağlarda altın, günümüzdeki elde edilişi şeklinde yani maden filizlerinden çıkarıldığı gibi elde edilmemekteydi. Yine bu sarı metale karşı o zamanlarda birkaç ayrı yönden bir bağlılık bulunuyordu. Başlangıçta bu bağlılık, yalnızca gösteriş düşkünü insanlar için olup, altının parlaklığının ve hoş renginin romantik bulunmasıydı. İkincisi ise altının bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucu olduğuna inanılmış olmasaydı ve son olarak da, tüm metaller içinde yalnız altının üstün bir çalışma kolaylığı sağlamasıydı. Bugün ise dördüncü bir faktör olarak şunu da katkıda bulunabiliriz ki o da, onun çok yetersiz bir miktarda bulunduğu halde halen yeryüzünde bulunuşu ve geçerli oluşudur. Şüphesiz belkide bu niteliği ona karşı olan ilgiyi son derece yükseltmektedir.Item Batı işçi hareketlerinin kaynağı ve genel özellikleri(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) Kassalow, Everett M.; Yücel, Asım; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiYirminci yüzyılın ortalarına doğru işçi sendikacılığı dünya ölçüsünde yaygın bir gelişme göstermeye başlamıştır. İşçi sendikaları piyasa ekonomisinin hakim olduğu demokratik batı ülkelerinde, komünist ülkelerde ve yeni gelişmekte olan ülkelerde faaliyette bulunmaktadır. Bu farklı tip toplumlardaki işçi sendikalarının bazı ortak özellikleri olmasına rağmen, önemli ve temelden farklı karakteristiklere sahip oldukları da bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında sendikalar üç farklı toplumun özelliklerini yansıtmaktadırlar.Item Bölgesel INPUT- OUTPUT modelinin yapımında kullanılan gözlemsiz teknikler(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) Öztürk, Ahmet; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSon günlerde karar organlarımız, ülkenin kalkınması için, bölgesel planlara yönelmenin kaçınılmaz olduğunu belirtmekte ve Doğu Bölgesinin kalkınma planlarının hazırlanması için gerekli tedbirlerin acilen alınmasını önermektedirler. Diğer uluslar, bölgeler arasındaki dengesiz gelişmeyi önlemek, bölgelerin işsizlik, enerji, yakıt sıkıntısı gibi sorunlarının çözümü ve de bölgelerin gelişme potansiyelini saptamak için, 1950'lerde bölgesel input-output çalışmalarına yönelmişlerdir.Item Bursa iktisadi ve Ticari ilimler Akademisine bağlı Balıkesir işletmecilik ve Turizm Yüksek Okulunun açılışı vesilesiyle(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) Binatlı, Yusuf Ziya; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiYurdumuzda okuliçi işletmecilik eğitiminin geçmişi yüzyılı almaktadır. Bu alanda (Mekteb-i Ali-i Ulûmu Ticariye) adı altında 1883 yılında açılan yüksek okul faaliyetini 1888 yılına kadar sürdürmüştür. Kısa bir aralıktan sonra okul 1892 yılında tekrar eğitim faaliyetine geçmiştir. İstanbul İktisadi ve Ticari ilimler Akademisinin çekirdeği yukarıda adı geçen okuldur.Item Çarpanın parasal yönü(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) Denizet, Jean; Parasız, İlker; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiEkonomik hayatın belirlenmesinde genellikle mal akımlarından söz edilmektedir. Örneğin herhangi bir malı üretiminden nihai tüketimine kadar kolaylıkla izleyebiliriz. Gerçekte burada bir yön vardır. Bir akım söz konusu değildir. Aslında akım kavramının kullanılabileceği tek mal paradır. Para stoklarındaki değişmeleri etkileyen davranışların anlaşılması için bu şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Bir diğer avantajı da, temel ekonomik alışverişlerin akımsal karakterlerini hatırlatmaktır : Mal üretimine bağlı gelir dağılımı, bu gelirlerin harcanması sonucu malların yeniden satın alınmasıdır (Gerektiğinde yatırılan tasarruflar aracılığı ile). Böylece cari gelir kendi kendini besler ve enjeksiyon (banka kredileri aracılığı ile) veya sızıntı (iddihar şeklinde) olmadıkça sabit kalır.Item Vergilemenin psikolojik etkileri(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975) Dülgeroğlu, Ercan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiMaliye ilmi, genel anlamda kamu problemlerini çözmek ve ayrıntılarını ortaya koyarak belirlemek, yani, bir bütün olarak toplumda mali vasıtaların elde edilmesi ve kullanılmasındaki meseleleri açıklamak amacını güden bir ilimdir. Genel olarak bu manâ dışında ferdi alâkadar eden bir maliyeden bahsetmek ancak bir aile reisinin veyahut herhangi bir şahsın bütçesini karşılaştığı meselelerde mümkün olabilirse de böyle bir birim maliyesi yerini daha çok önem arzeden bütün maliyesine bırakmaktadır. Devlet, kamu maliyesinin faaliyetlerini ifa eden âmme hükmü şahsı, bu faaliyetlerini devam ettirebilmek için mali vasıtaları elde eder ve bunları kullanır. Bu mali vasıtalar elde edilme bakımından yükünü mukrizlere veyahutta mükelleflere bırakabilirler. Vergi, devletin mali vasıtalarından biri, ferdi yönden fedakârlık ve gerçek kişilerin refahını kısıtlamada bir baskı aleti ise de, topluma sağladığı hasıla milli ekonomi içinde büyük faydalar sağlar.