2007 Cilt 33 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18259
Browse
Browsing by Department "Tıp Fakültesi"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Adrenokortikal karsinomlu olgularımızın retrospektif değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2007-06-06) Kanat, Özkan; Özal, Güze; Yener, Feyza; Evrensel, Türkkan; Kurt, Ender; Manavoğlu, Osman; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Tıbbi Onkoloji Bilim DalıAdrenokortikal karsinom (AKK) nadir ve agresif bir tümor olup prognozu kötüdür. Bu çalışmada, AKK hastalarımızın klinik özellikleri ve tedavi sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Departmanımızda, toplam sekiz AKK’lu hasta tedavi edildi. Hastaların tamamında metastaz mevcuttu. Hastalara etoposid, doksorubisin ve sisplatin (EAP) veya etoposid ve sisplatin (EP) rejimi uygulandı. Dört hastada stabil hastalık, diğer dört hastada ise progresyon olduğu gözlendi. Ortalama 7.7 aylık (3-15 ay) takipte 5 hasta progresif hastalık nedeniyle öldü. Bulgularımız AKK’un agresif doğasını yansıtmaktadır.Item Hasta - hekim ilişkisi kavramı(Uludağ Üniversitesi, 2007-07-04) Atıcı, Elif; Tıp Fakültesi; Deontoloji Ana Bilim DalıTıbbi uygulamaların temel dayanağı hasta-hekim ilişkisi olup bu ilişki karşılıklı destek, saygı ve güven gerektirir. Bu karmaşık, dinamik ilişki kültürel, toplumsal, ekonomik, teknolojik, psikolojik ve etik birçok etmen tarafından etkilenir. Hekim, farklı ilişki türlerinin etkili olduğu bir ortamda etkinlik göstermektedir. Bu da hasta-hekim ilişkisinin oluşturulmasında hekimin üzerine düşen sorumlulukları artırmaktadır. Her hastayla kurulacak ilişkinin türü farklı olabilir. Ancak bu ilişki türü belirlenirken hekim öncelikle hastanın yararına dayanarak hareket etmelidir. Bu derlemede, hasta-hekim ilişkisi kavramı üzerinde durulmakta ve ilişki türleri değerlendirilmektedir.Item Kadınlarda tüm stres üriner inkontinans tedavisinde otolog rektus fasyası kullanılarak yapılan pubovajinal sling(Uludağ Üniversitesi, 2007-05-21) Kılıçarslan, Hakan; Vuruşkan, Hakan; Doğan, Hasan Serkan; Tıp Fakültesi; Üroloji Ana Bilim DalıKadın üriner inkontinansı sıklıkla sosyal veya hijyenik bir problemdir. Sling cerrahisi, kadın üriner inkontinansının tedavisi için 20. yüzyılın başından beri kullanılagelmiştir. Pubovajinal sling, etkili ve kalıcılığı olan bir işlemdir. Bu yayında pubovajinal sling ameliyatı yapılan 58 hastamızdaki tecrübemiz aktarılmaktadır. Ürodinamik olarak stres üriner inkontinansı olduğu ortaya konulmuş 58 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların ameliyat öncesi değerlendirmelerinde hikaye, fizik muayene, stres testi, 24 saatlik ped testi, idrar kültürü, 7 günlük işeme günlüğü ve urodinamik inceleme kullanılmıştır. Ameliyat sonrası değerlendirmede ameliyat süresi, intra ve postoperatif komplikasyonlar, işeme problemleri ve diğer komplikasyonlar göz önünde bulundurulmuştur. Ortalama ameliyat süresi 35 dakika ve ortanca postoperatif yatış süresi 1 gün olarak tespit edilmiştir. Ortalama 30,2 aylık takip süresi içinde 48 hastada tam olarak kür veya iyileşme sağlanmıştır. Geriye kalan 10 hastada (%17,3) ise başarılı sonuç elde edilememiştir. Hiçbir major intraoperatif komplikasyon yaşanmamıştır. Rektus fasyası kullanılarak yapılan sling girişimi, tüm kadın stres üriner inkontinansı tiplerinde yüksek başarı oranlarıyla komplikasyonsuz olarak uygulanabilen bir yöntemdir.Item Meme lezyonlarının değerlendirilmesinde Tc-99m MIBI sintimamografi: histopatolojik bulgularla karşılaştırma(Uludağ Üniversitesi, 2007-06-20) Güneş, Neşe; Akpınar, Ali Tayyar; Tıp Fakültesi; Nükleer Tıp Ana Bilim DalıSintimamografi (SMG) meme lezyonlarını değerlendirmede kullanılan noninvaziv fonksiyonel bir görüntüleme yöntemidir. Bu çalışmada, 27 kadın hastanın SMG görüntülemelerini ve histopatolojik sonuçlarını karşılaştırmalı olarak geriye dönük değerlendirdik. Bu hastalarda toplam 29 meme lezyonu saptanmıştı. Histopatolojik olarak, lezyonların 13’ü malign, 16’sı ise benign olarak raporlanmıştı. SMG’de bu 13 malign lezyondan 10 tanesi doğru olarak saptanmakla birlikte, 3 lezyonda yanlış negatiflik ve 7/16 benign lezyonda ise yanlış pozitiflik ile karşılaştık. Buna göre SMG’nin meme kanseri tanısında duyarlılığı %77, özgüllüğü ise %59 olarak bulundu. Çalışmamızın sonuçları, SMG’nin meme lezyonlarının değerlendirilmesinde tamamlayıcı bir tanı yöntemi olarak kullanılabileceğini düşündürmektedir.Item Serebral anevrizma cerrahisinde izofluran ve TİVA uygulamasının hemodinami, derlenme ve erken nörolojik durum üzerine etkilerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2007-05-21) Bilgin, Hülya; Kaya, Fatma Nur; Korfalı, Gülsen; Polat, Şule; Korfalı, Ender; Bekar, Ahmet; Tıp Fakültesi; Nöroşirurji Ana Bilim DalıÇalışma, serebral anevrizma cerrahisinde, anestezi idamesinde kullanılan izofluran, fentanil ile propofol, alfentanil infüzyonlarını içeren total intravenöz anestezinin (TİVA) hemodinami, derlenme ve erken nörolojik durum üzerine etkilerinin karşılaştırılması amacıyla planlandı. Çalışma elektif serebral anevrizma cerrahisi planlanan 90 hastada yapıldı. Tüm hastalarda, propofol, fentanil ve vekuronyum ile anestezi indüksiyonu uygulandı. Sonrasında, hastalar anestezi idamesi için izofluran (ETizo; soluk sonu izofluran konsantrasyonu: 1.2), fentanil (2 µg kg-1) (Grup izofluran, n=45) veya propofol (6 mg kg-1 sa-1), alfentanil (35 µg kg-1 sa-1 ) (Grup TİVA, n= 45) infüzyonu uygulaması için rastgele ayrıldılar. Her iki grup, oksijen içinde %50 hava ile ventile edildi. Anevrizma klipleninceye kadar ılımlı hipotermi (34-36º C) uygulandı. Hemodinamik veriler farklı dönemlerde kaydedildi. Derlenme, emirlere uyma, ekstübasyon zamanları ve erken nörolojik durumları değerlendirildi. İki grup arasında, çivili başlık yerleştirilmesi sonrası kalp hızında kaydedilen değişiklikler farklı bulundu (p<0.05). Anevrizma kliplenmesi sonrası sistolik arter basıncındaki azalma TİVA grubunda daha fazlaydı (p<0.05). Derlenme ve fizyolojik veriler her iki grupta benzerdi. Sonuç olarak, serebral anevrizma cerrahisinde her iki grupta benzer derlenme profili ve nörolojik durum gözlenmesine rağmen cerrahi dönemde hemodinamik stabilitenin izofluran ve fentanil ile daha iyi korunduğu görüldü.