2021 Cilt 19 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/24568
Browse
Browsing by Department "Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çocukluk çağında multipl skleroz: Tek merkez deneyimi(Galenos Yayıncılık, 2021-03-24) Bodur, Muhittin; Toker, Rabia Tütüncü; Okan, Mehmet Sait; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Nöroloji Bilim Dalı; 0000-0002-2588-8195; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-7155-6634Giriş: Bu çalışmada tek bir merkezde 10 yıllık süre boyunca çocukluk çağı multipl skleroz (MS) tanısı alan olguların klinik ve demografik özellikleri sunulmuştur. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma çocuk nöroloji polikliniğine Ocak 2006-2016 tarihleri arasında başvuran ve multipl skleroz tanısı alan ve tedavi başlanan toplam 23 olgunun dosyaları restrospektif olarak değerlendirilerek yapılmıştır. Bu olgulardan izlemde iki yıldan uzun süre kontrollere gelmeyen üç olgu ve trafik kazasında kaybedilen bir olgu dışındaki 19 olgunun verileri değerlendirilmiştir. Hastaların cinsiyet, şimdiki yaş, aile öyküsü, şikayetlerin başlangıç yaşı, tanı yaşı, hastalık izlem süreleri, başlangıç semptomları, manyetik rezonans (MR) bulguları, beyin omurilik sıvısı (BOS) oligoklonal bant pozitifliği, görsel uyarılmış potansiyel (VEP) bulguları, somatosensöriyel uyarılmış potansiyel (SEP) bulguları, kullanılan tedavileri, atak sayıları açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Multipl skleroz tanısı alan ve tedavi başlanan 19 olgunun 13’ü kız(%68,4), 6’sı erkek( %31,5) olarak saptanmıştır, kız/erkek oranı 2,16 olarak saptanmıştır. Olgularda semptomların başlangıç yaşı ortalama 14,09 yıl olarak saptanmıştır. Hastaların ortalama tanı yaşı 15,2 yıl, hastaların çocuk nöroloji polikliniğinde median izlem süresi 2,17 yıl olarak saptandı. Ailede multipl skleroz öyküsü üç olguda (%15,7) pozitif olarak saptandı. Hastalarımızın başlangıç semptomlarına bakıldığında 11 olgunun (%57,8) motor bulgularla, dokuz olgunun (%47,3) duyusal bulgularla, yedi olgunun (%36,8) beyin sapı bulguları, iki olgunun (%10,5) serebellar bulgularla, altı olgunun (%31,5) görme bozukluğuyla ilk başvuru yaptıkları görüldü. BOS’ta bakılan oligoklonal bant olguların 17’sinde (%89,4) pozitif olarak saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada kliniğimizde, yakınmaları 18 yaş altında başlayan ve çocukluk çağı MS tanısı alan olgularının cinsiyet, yaş, aile öyküsü, şikayetlerin başlangıç yaşı, başlangıç semptomları, MR bulguları, BOS bulguları, VEP, SEP bulguları, kullanılan tedavileri, atak sayıları açısından değerlendirilmiştir. Pediatrik dönemde başlayan multipl sklerozu anlamak için daha büyük çalışma popülasyonlarını kapsayan, çok merkezli, prospektif ve longitudinal çalışmalara ihtiyaç vardır.Item Preterm ve term bebeklerde konvülziyonların klinik, etiyolojik ve prognostik özelliklerinin retrospektif olarak araştırılması(Galenos Yayıncılık, 2021-04-25) Çakır, Salih Çağrı; Toker, Rabia Tütüncü; Köksal, Nilgün; Özkan, Hilal; Okan, Mehmet Sait; Kocael, Fatma; Yörük, Gülce; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı; 0000-0001-5761-4757; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-6067-3886; 0000-0001-5454-5119; 0000-0002-7155-6634; 0000-0002-1787-6872; 0000-0002-3437-3564Giriş: Konvülziyon yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde (YDYBÜ) en sık görülen nörolojik sorunlardandır. Sıklığı ve etiyolojisi preterm ve term bebeklerde farklılık göstermektedir. Bu çalışma ile term ve preterm bebeklerde neonatal konvülziyonların özellikleri, nedenleri, tedaviye yanıtı ve prognozu etkileyen faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma retrospektif olarak 01/01/2014-01/09/2019 yılları arasında YDYBÜ’de yatarken neonatal konvülziyon tanısı almış olan veya neonatal konvülziyon tanısıyla YDYBÜ’ne yatırılan preterm ve term hastaların dosya verileri alınarak yapıldı. Nörolojik prognoz göstergesi olarak kaba motor fonksiyon sınıflaması, işitme testi sonuçları, epilepsi oranlarına bakılmıştır. Bulgular: Çalışmaya neonatal konvülziyon tanısı alan 43 preterm, 43 term bebek olmak üzere toplam 86 hasta alındı. Term hastalarda hipoksik iskemik ensefalopati (HİE) (%35), preterm bebeklerde intraventriküler hemoraji (İVH) (%54) en sık etiyolojik faktördü. Preterm bebeklerde subtle, term bebeklerde klonik nöbetler daha sıktı. Konvülziyon başlama zamanı term bebeklerde ilk gün ve 4-7 gün arasında, preterm bebeklerde ise yedi günden sonrası daha fazlaydı (p<0,05). Preterm bebeklerde İVH’ye bağlı konvülziyonlar yedi günden sonra, HİE’ye bağlı olanlar ilk gün daha yüksekti (p<0,05). Status epileptikus, pretermler bebeklerde (%30) term bebeklerden (%9,3) daha fazlaydı (p=0,015). İlk tercih antikonvülzan olan fenobarbital tedavisine yanıt term bebeklerde %71, preterm bebeklerde ise %50 idi (p=0,06). Çalışmamızda alınan kriterlere (ölüm, epilepsi, işitme kaybı, otizm ve kaba motor fonksiyon skalası >2) göre kötü prognoz oranları term bebeklerde %52 (n=16) ve preterm bebeklerde ise %75’dir (n=22) (p=0,051). Sonuç: Neonatal konvülziyon etiyolojisinde preterm bebeklerde İVH, term bebeklerde ise HİE ilk sırada bulunmuştur. Yenidoğan döneminde konvülziyon geçiren hastaların nörolojik gelişimlerinin yakın takip edilmesi gerekmektedir.Item Bir üniversite hastanesinde pediatrik ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonların kıyaslamalı değerlendirilmesi: Yedi yıllık retrospektif çalışma(Galenos Yayıncılık, 2021-05-07) Özaslan, Zeynep; Çelebi, Solmaz; Köksal, Nilgün; Özkan, Hilal; Ocakoğlu, Gökhan; Yeşil, Edanur; Özer, Arife; Turan, Cansu; Bülbül, Beyhan; Hacımustafaoğlu, Mustafa; Tıp Fakültesi; Biyoistatistik Ana Bilim Dalı; Çocuk Enfeksiyon Bilim Dalı; 0000-0003-2641-4140; 0000-0002-3536-0263; 0000-0002-6067-3886; 0000-0001-5454-5119; 0000-0002-1114-6051; 0000-0002-8926-9959; 0000-0001-9232-0084; 0000-0003-3146-6391; 0000-0002-5720-1212; 0000-0003-4646-660XGiriş: Bu çalışmada Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde (ÇYBÜ) ve Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde (YDYBÜ) saptanan Sağlık Bakımı İlişkili Enfeksiyonların (SBİE) insidansı, dansitesi ve karşılıklı ilişkilerinin genel bir durum tespiti çerçevesinde değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) 2015 ve Ulusal Hastane Enfeksiyonları Sürveyans Ağı (UHESA) 2017 kriterleri dikkate alınarak 2012 - 2018 yılları arasında SBİE gelişen 91 ÇYBÜ hastası ve 158 YDYBÜ hastasının verileri retrospektif olarak incelendi. Bulgular: ÇYBÜ ve YDYBÜ de sırasıyla; SBİE hızı, ÇYBÜ’ye göre YDYBÜ’de daha yüksek (%9,6’ya karşı %14,9; p<0,001) ancak SBİE dansitesi ise daha düşük (9,9/1000 hasta gününe karşı 7,8/1000 HG; p=0,061) saptandı. Tüm hastaların yatış günü; YDYBÜ’de daha uzun (sırasıyla 9,7 güne karşı 19,1 gün; p<0,001) saptanırken SBİE tanısı alan hastaların medyan yatış süreleri ÇYBÜ ve YDYBÜ için sırasıyla (49 güne karşı 41,5 gün; p= 0,1), SBİE tanı alma günlerinin medyanı sırasıyla (17 güne karşı 15 gün; p=0,6) saptandı. YDYBÜ’de doğum ağırlığına göre SBİE hızları ve dansiteleri sırası ile ≤750 gr hastalarda %7,8 ve 2,75/1000 HG; 750-1000 gr hastalarda %23,2 ve 6,2/1000 HG, 1001-1500 gr hastalarda %6,1 ve 4,98 HG, 1501-2500 gr hastalarda %44,7 ve 9,2/1000 HG; ≥2501 gr hastalarda %24,6 ve 13,8/1000 HG olduğu bulundu. ≥1501 gr olan bebeklerde SBİE oranları daha yüksek saptandı. Sonuç: ÇYBÜ ve YDYBÜ’de SBİE oranlarında ve önleme stratejilerinde farklılıklar olabileceği ve enfeksiyon kontrol önlemleri için sürekli ve kaliteli biçimde idamesi önemlidir.