2017 Cilt 18 Sayı 33
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14149
Browse
Browsing by Department "Fen Edebiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item 18. yüzyıl Osmanlı taşra yönetim düzeni açısından Hudâvendigâr Sancağı’nda yaşayan vakıf reayası Yörükler(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Günay, Nilüfer Alkan; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüBu makalede 18. yüzyılda Hudâvendigâr Sancağı’nda yaşayan vakıf reayası Yörüklerin taşra yönetim düzeni içindeki konumları analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan araştırmada sancaktaki Yörük nüfusun büyük bir kısmının vakıf reayası olduğu ve malikâne-mukataa sistemi içinde yer aldıkları tespit edilmiştir. Bu yapılanma ve onları yerleşik reayadan ayıran konargöçer kimlikleri hukukî, idarî ve dolayısıyla malî olarak içinde bulundukları yönetim düzeninin de belirleyicisi olmuştur. Makalede hem bu düzenin teorik yapısı hem de pratikte Yörük cemaatleri açısından nasıl işlediği ele alınmıştır. Öncelikle sancaktaki Yörük grupları ve yaşam alanlarının tespiti ile onlar üzerinde idarî yetkileri tasarruf edenlerin tanımlanması gerekmiştir. Bu alt başlıklardan sonra Yörükler ve taşradaki görevliler arasında temelde “serbestiyyet statüsü” etrafında şekillenen ilişkiler incelenmiştir. Çalışmanın başlıca kaynağını ise 18. yüzyıl Bursa Kadı Sicilleri içinde, sancak genelinde yaşayan Selâtin ve Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı Reayasıyla ilgili kayıtların toplandığı defterler oluşturmaktadır.Item Çocuk hakları ve eğitimine psikolojik bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Öztürk, Ahu; Fen Edebiyat Fakültesi; Psikoloji BölümüBu çalışmada, çocuk hakları eğitiminin psikolojik çıktılarını incelemek ve hak eğitiminin yöneleceği hedef grupları psikolojinin bakış açısından yeniden çerçevelemek amaçlanmaktadır. Bu amaç gözetilerek, öncelikle çocukluğun değişen tanımı, çocuk haklarının korunması fikri üzerine çalışanların örnek projeleri ele alınmakta ve çocuk hakları eğitiminin psikolojik yararlarını inceleyen çalışmalar aktarılmaktadır. Bulgular, hak eğitiminin pek çok açıdan etkisinin yanı sıra çocukta benlik ve iyi oluş üzerinde koruyucu olabileceğine işaret etmektedir. Bu çalışmanın ikinci amacı, çocuk hakları eğitiminin profesyonel ve toplumsal düzeylerde uygulanmasının olası toplumsal yansımalarını belirlemektir. Çalışma, psikolojik bakış açısının çocuk hakları çalışmalarına katkılarına odaklanarak, çocuklardan farklı grupların hak eğitimi ihtiyacının belirlenmesine yönelik önerilerle sonlandırılacaktır.Item Conflictual approaches to nationalism in the Islamic thought in the late Ottoman society: A case study of the journal Sebilür-reşad (1908-1924)(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Aşık, M. Ozan; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji BölümüIn this study, I examine the journal Sebilür-reşad to understand how nationalism was coupled with Turkish Islamic thought in the journalistic discourse between the years 1908 and 1924. For this study, I analyzed thirty articles published in Ottoman Turkish in the journal between those years. The mainstream idea of the journal during this period was to stress a perceived conflict between the Muslim world and western powers and to advocate the idea of the unity of Muslims against the colonialist activities of western powers in the region. The idea of this unity, however, seems to be articulated in different and even contesting nationalist terms. Therefore, my intention here is to demonstrate how Islamic discourse was mediated by journalistic activity with reference to varying nationalist approaches (Turkish, Ottomanism and territorial nationalism) and their ‘others’ under changing political circumstances.Item I. Constantinus’un Hristiyanlığı meselesi ve ölümü hakkındaki tartışmalar(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Doğancı, Kamil; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüRoma’nın en çok iz bırakan imparatorlarından biri olan I. Constantinus MS 270’lerde Naissus’da doğdu. Babası I. Constantius Chlorus (MS 305-306) Roma ordusunda görev yapan İllirya kökenli bir generaldi. İmparator Diocletianus’un MS 305’de tahtan çekilmesiyle babasının augustus ilan edilmesinin ardından onun Boulogne’daki kampına katıldı. Britanya’ya düzenledikleri sefer sırasında babası ölünce askerleri tarafından augustus ilan edilse de Doğu augustusu olan Galerius onu caesar olarak tanıdı. MS 312’deki Milvius Köprüsü Savaşında Maxentius’u yenerek imparatorluğun batısına hakim oldu. MS 313’de Doğu augustusu Licinius ile Mediolanum’da bir araya gelerek imparatorluğu paylaştılar ve Hristiyanlığa yasal bir nitelik kazandıran Milano Fermanı’nı imzaladılar. Ancak tüm imparatorluğa hakim olmak isteyen I. Constantinus bir dizi mücadele sonunda MS 324’de Licinius’u yenerek tek başına Roma imparatoru oldu. Bundan sonraki süreçte Constantinus açıkça Hristiyanları kayıran bir politika izledi. Bununla birlikte resmi olarak Hristiyanlığı ölüm döşeğine kadar kabul etmedi. Bu nedenle birçok araştırmacı onun siyasi nedenlerle Hristiyanlığı kabul ettiğine inanır. İmparator doğudaki Sasaniler üzerine çıktığı sefer sırasında hastalanır ve MS 337’de Nikomedia’da hayatını kaybeder. I. Constantinus günümüz dünyasını etkileyen iki önemli karar almıştır. Bu kararlardan ilki Hristiyanlığı serbest bırakması ve desteklemesi, ikincisi ise Constantinopolis’i yeni başkent seçmesidir.Item Koca Sinan Paşa hakkında övgü ve yergi ikilemi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Eğri, Sadettin; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı BölümüVakfiyeleri ve hayır işleriyle Osmanlı döneminde iz bırakan ünlü devlet adamı Koca Sinan Paşa, sağlığında da öldükten sonra da eleştirilmiş ve hakarete uğramıştır. Sinan Paşa defalarca sadâret makamında bulunmuş; kişiliği, zenginliği, devlet yönetiminde yaptığı değişiklikler ve vakıfları ile ünlenmiştir. Edebî ve tarihî metinler ile çeşitli belgelerde örneklerini gördüğümüz eleştiri ve saldırıların amacı ile kaynakları farklılık göstermektedir. Üstü örtülü bir şekilde yahut açıkça, yazılı ya da sözlü biçimde kendisine yöneltilen tenkitler sanatçıların şahsi ihtirasına, beklentilerine dayanma ihtimali ile birlikte toplumun veya bir kesimin görüşlerine de bağlanabilir. Paşa; kindar, kendini beğenmiş, liyâkat gözetmeyen, lütuf ve keremden nasipsiz, hâmîlik geleneğine uymayan, rüşvetçi, âlimlere ve sanatçılara düşman olması yönüyle eleştirilmiştir. Türk devlet adamlarından hâmîlik anlayışı çerçevesinde âlimleri, sanatçıları ve özellikle şairleri himaye etmesi beklenmektedir. Şairlerin ihsan beklentilerinin Sinan Paşa tarafından karşılanmamış olmasının eleştirilmesinde etkisi vardır. Bununla birlikte Paşa’nın siyaseti, yaşantısı, uygulamaları bakımından da hicv edildiği ve hakarete uğradığı görülmektedir.