1976 Cilt 3 Sayı 1-2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21996
Browse
Browsing by Department "Tıp Fakültesi"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Item Akut koroner trombozunda heparin tedavisi(Bursa Üniversitesi, 1976) Öbek, Aydoğan; Yetişkin, Arif; Pekşen, Fahrettin; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıBu çalışmada heparinin aralıklı ve devamlı perfüzyon yoluyla verildiği zamanlarda pıhtılaşma süresi üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Bu gaye ile 5 vakaya 6 saatte bir 5000 ünite, diğer 5 vakaya 3 saatte bir 5000 ünite İ. V. heparin verilmiştir. Myokard infarktüsü geçirmekte olan 10 vakaya ise devamlı perfüzyon ile günde 30.000 - 40.000 ünite heparin uygulanmıştır. Sonuç olarak yeterli bir heparin tedavisinin ancak devamlı perfüzyon şeklinde uygulanılmakta yapılabileceği anlaşılmıştır.Item Akut serebral trombozlu hastalarda Dextran 40'ın "trombus oluşum zamanı" üzerine etkisinin tromboelastografi ile araştırılması(Bursa Üniversitesi, 1976) Oğul, Erhan; Pehlivan, Nevzat; Atala, Gürol; Beysel, İbrahim; Tıp Fakültesi; Nöroloji ve Psikiyatri Ana Bilim DalıAkut serebral tromboz geçiren 27 vak’ada Tromboelastografi metodu ile Dextran-40'ın "Trombus oluşum zamanı" üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Tedaviden önce ortalama k değeri 4,2±1 25 bir haftalık Dextran-40 tedavisinden sonra ise ortalama k dğeri 4,4 ±l,07' olarak saptanmıştır. Böylece Dextran-40 ın 0,2 lik trombus oluşum zamanını uzatma yani trombus oluşumunu azaltıcı etkisi saptanmıştır. Vak'aların tek tek dökümünde l2 vak’ada (%44 , 4) trombus oluşum zamanın uzadığı, 7 vak'ada (%25, 9) kısaldığı, B vak’ada (%29,6) Dextran-40 verilmesinden sonra trombus oluşum zamanının değişmediği tesbit edilmiştir. İstatistik olarak signifikant değer elde edilmemiştir (p>0,50, t-0,628).Item Akut uterus inversiyonu(Bursa Üniversitesi, 1976) Kıyan, Suat; Kocaer, Ata; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıBir akut puerperal uterus inversiyonu vakası sunulmuştur. Bu vaka nedeniyle literatür gözden geçirilmiş, olup nedenleri ve teşhis yöntemleri açıklanmıştır. Birden ve nadir olarak ortaya çıktığında ne şekilde davranılması gerektiği açıklanmış ve oluş nedenlerini azaltma yöntemlerinden bahsedilmiştir.Item Ameliyathanede anestezi ölümleri(Bursa Üniversitesi, 1976) Özyurt, Gürayten; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim DalıGünümüzde Ameliyathane ölümlerinde anesteziye bağlı, cerrahiye bağlı ve hatanın hastalığına bağlı nedenler aranmaktadır. Anesteziye bağlı ölümlerin insidensi anestezi sayısının 1/3.000-1/5.000 arasında değişmektedir. Bazı yazarlar, anestezinin mortalite oranının kolay saptanamıyacağını ve anestezi ölüm oranın sıfır olabileceğini ileri sürmektedirler. Yine yazarlar anestezi ölüm oranını dikkatsizlik veya tecrübe azlığının bir göstergesi olarak kabul etmektedirler.Item Çocuklarda dalak travmatik yalancı kistleri(Bursa Üniversitesi, 1976) Arınç, Onat; Tıp Fakültesi; Cerrahi Ana Bilim DalıKısa ara ile iki çocukta görülen travmatik dalak yalacı kisti vakası taktim edilmiştir. Rüptür gibi önemli bir komplikasyonla hastaları tehdit etmesi nedeniyle konu, etiolojik ve kliniko-patolojik açıdan incelenmiştir.Item Hiper fonksiyonlu bir paratiroid olgusu(Bursa Üniversitesi, 1976) Kızıl, Ayhan; Kutlay, Burçin; Çulha, Duruhan; Doğruyol, Hasan; Küçükel, Ahmet; Tıp Fakültesi; Cerrahi Ana Bilim DalıPrimer hiperparatiroidism ender görülen bir hastalıktır. Tanısı güçtür ve özellikle kemik tümörleri ile karıştırılabilir. Kemik tümörü tanısı ile yatırılan bir hastamızda labaratuvar verileri ile primer hiperparatiroidism tanısı konmuş ve yapılan boyun eksplorasyonunda iki adet adenom çıkarılmıştır.Item İnce barsak mezanteri lenfangiomu(Bursa Üniversitesi, 1976) Karaca, Fikret; Kutlay, Burçin; Kızıl, Ayhan; Doğruyol, Hasan; Özçetin, Sevil; Tıp Fakültesi; Cerrahi Ana Bilim Dalıİnce barsak mezanteri lenfangiomları çok nadir görülürler. Jhonson ve Hammer Mayo kliniğinde yaptıkları bir araştırmada bir milyon hastadan yedisinde bu astalığa raslamışlardır. Nemirovskaya 1960- 1970 yılları arasında on adet ince barsak lenfangiomuna rastlanıldığını kaydetmişlerdir. Mezanter lenfangiomları genellikle 1- 5 yaşları arasında görülür. Bu yaş gurubunda insidans % 73 olarak gösterilir. Keller’e göre bu oran % 50-60 arasındadır. Biz kliniğimizde 60 yaşlarında bir kadın hastada bu hastalğı tesbit ettik ve nadir görüldüğü için yayınlanmasnı uygun bulduk.Item İyi huylu gastrik ülserlerin radyolojik özellikleri(Bursa Üniversitesi, 1976) Adanır, Celal; Tıp Fakültesi; Radyoloji ve Radyoterapi Ana Bilim DalıOcak 1971-1976 tarihleri arasındaki beş senelik sürede, 127'si midenin küçük kurvatürüne, 5'i büyük kurvatüre lokalize 132 iyi huylu gastirik ülser vakası tesbit edilmiştir.Item Kalsiyum miktar belirtiminde atomik absorpsiyon, kompleksometri ve manganometri yöntemlerinin karşılaştırılması(Bursa Üniversitesi, 1976) Özkan, Kemal; Atala, Gürol; Beysel, İbrahim; Tıp Fakültesi; Biyokimya ve Klinik Biyokimya Ana Bilim DalıBu alışmamızda redoks titrasyona dayanan manganometri, kelasyonla titrasyona ya da kelometrik temele dayanan kompleksometri ve atomik absorpsiyonlu fotometrik metotlarıyla yapılan serum kalsiyum sonuçları birbirleriyle karşılaştırılmışlardır. Bu metotlarda sırayla, varyasyon katsayıları 5,65-3, 32 ve 8, 97 olup kompleksometride memnuniyet verici sonuçlar elde edilmiştir.Item Kan keton cisimlerinin günlük değişimleri(Bursa Üniversitesi, 1976) Arınık, Ayhan; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı21 vakada kan keton cisimleri seviyesi ile kan insülin seviyesi günlük değişimleri araştırılmıştır. Saat 6.00, 12.00, 18. 00 ve 24.00 te alınan kan numunelerinden elde edilen sonuçlar ve istatistiki ortalamaları tablo ve grafikler halinde gösterilmiştir. Kan keton cisimleri için ortalama eğerler sırası ile 327.5±74 3mM/L, 271.1±102.8 mM/L. 233.2 ± 78 .4 mM/L ve 309.1 ± 70.9m M/L. kan insülin seviyeleri için ise sırası ile 6.7 ±4.9m ml., 35.1 ±24 .6 mU/ml ., 32.5 ± 8 .1 m U/ ml. ve 11.3 ± 8 .1 m U/m,l. bulunmuştur. Bu bulgular, kan keton cisimlerinin yüksek bulunduğu saatlerde (saat 6.00 ve 24.00) kan insülin seviyelerinin düşük, keton cisimlerinin düşük olduğu saatlerde ise (saat 12.00 ve 18.00) kan insülin seviyelerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak kan keton cisimleri seviyesinde günlük değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimlerin, kan insülin seviyesi değişimlerine bağlı olarak karaciğerde keton cisimleri yapımının azalıp çoğalmasından ileri gelebileceği düşünülmüştür.Item Mola hidatidosa'da tedavi ve kontrol yöntemleri(Bursa Üniversitesi, 1976) Kıyan, Suat; Ahat, Erdal; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıBu çalışmada Mola Hidatidozalı hastalarda uterusun nasıl boşaltılması gerektiği, girişim yapıldıktan sonra izlenmesi, proflaksisi ve yeni gebeliğe ne zaman izin verileceği, bu arada geçen sürede gebelikten nasıl korunulacağı, literatür geniş şekilde gözden geçirilerek araştırılmış ve ülkemiz koşullarında nasıl hareket edilmesi gerektiği belirtilmiştir.Item Spontan safra fistülleri(Bursa Üniversitesi, 1976) Kızıl, Ayhan; Kutlay, Burçin; Doğruyol, Hasan; Tıp Fakültesi; Cerrahi Ana Bilim DalıAkut kolesistitin seyri esnasında spontan kolesistenterik fistüllere sık rastlanılmaktadır. Bu fistüller gastroentestinal yolun çeşitli yerlerinde olduğu gibi, seyrekte olsa pelvis, renalise, vaginaya, perikardiuma, portal vena ve hepatik artere de açılabilirler. Biz bu yazımızda, external spontan bir fistul vak’asını, seyrek görülmesi ve atipik bir yerleşim göstermesi dolayısıyla sunuyoruz. Bu vesile ile spontal safra fistülleri de toplu olarak gözden geçirildi.Item Tek akciğer ve iki akciğerle ventile edilen hastalarda halothane ve methoxyflurane anestezisi sırasında ortaya çıkan aritmilerin karşılaştırılması(Bursa Üniversitesi, 1976) Özyurt, Gürayten; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim DalıÇalışmada tek akciğer anestezisi yöntemi uygulanan Halothane kullanılan 55, Methoxyflurane (MOF) kullanılan 89 hastada iki akciğeri ile ventile edilip Halothane verilen 40, MOF verilen 60 hastada yapıldı. Ve aritmi türlerinin gruplara dağılımı karşılaştırıldı. Yan yatan hastalarda, sırtüstü yatan hastalara oranla daha fazla aritmi görülmesinin nedeni shunt'laşmadır. TAV anestezisinde İAV anestezisine oranla daha sık aritmiye raslanması pCO2 düzeyinin yükselmesine bağlıdır. İAV anestezisinde, süpürasyonlu akciğer hastalıklarında TAV ye oranla aspirasyon yetersizliği nedeniyle daha çok aritmi görülmüştür. Her iki anestetik yöntemle de Halothane anestezisi sırasında hem sık hem de önemli aritmilerin gözlenmesi; Halothane'la pCO2 yükselmelerinde daha erken aritmi uyarılmasına bağlanmaktadır.Item Üç skorbüt vak'asında radyolojik tanı(Bursa Üniversitesi, 1976) Adanır, Celal; Tıp Fakültesi; Radyoloji ve Radyoterapi Ana Bilim DalıRadyolojik bulgularla tanıya varılmış olan üç skorbüt vak'ası takdim edilmiştir.