2017 Cilt 15 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/8955
Browse
Browsing by Department "Tıp Fakültesi"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Büyüme hormon tedavisi kemik yaşını ilerletir mi?(Uludağ Üniversitesi, 2017) Salı, Enes; Sağlam, Halil; Eren, Erdal; Tarım, Ömer; Tıp Fakültesi; Çocuk Endokrin Bilim DalıGiriş ve Amaç: Büyüme hormonu (BH) tedavisi, erken epifiz kapanmasına neden olan kemik matürasyonundaki ilerleme konusunda artan endişelerle, kemik matürasyonuna uyarıcı etkide bulunabilir. Bu çalışmada, bu olasılığın araştırılması ve ilerlemiş kemik matürasyonunun tahmini veya son boya etkisinin olup olmadığının saptanmasını amaçladık. Yöntem ve Gereçler: 1995-2005 tarihleri arasında BH tedavisi alan toplam 230 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar; izole BH eksikliği (Grup 1), Turner sendromu (Grup 2) ve diğer (Grup 3) olarak ayrıldı. Önceki el bileği X-ray verileri tıbbi kayıtlardan çıkarıldı ve klinik vizitlerde el bilek X-ray istendi. Kemik yaşı (KY) değerlendirilmesi Greulich ve Pyle atlasına göre yapıldı. Tahmini yetişkin boyu, KY kullanılarak Bayley ve Pinneau metoduna göre yapıldı. Bazal tahmini boy ile tedavinin 1. ve 2. yılındaki tahmini boy, takvim yaş (TY)-KY ve TY/KY değişkenlikleri kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Her üç grupta boy SDS anlamlı olarak arttı (p<0,05). Grup 1 ve 2'deki TY-KY, tedavinin 1. ve 2. yılı süresince azaldı (p<0,05). KY'ndaki ilerleme, TY/KY oranındaki azalma ile teyit edildi. Bununla beraber, KY ilerlemesine karşın öngörülen boy olumsuz etkilenmedi. Tartişma ve Sonuç: TY-KY ve TY/KY oranındaki azalma kanıtı olarak BH, KY'nı artırdı. Bununla beraber, tahmini boy iki yıllık tedavi kohortumuzda ilerlemiş kemik matürasyonuna ters olarak etkilenmedi. Bu konu, kemik yaşının daha çok ilerlediği puberte prekoks gibi hasta gruplarında araştırılmalıdır.Item Çocuk yoğun bakım ünitesine yatan hastaların değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017) Yeğin, L. Nilüfer; Sancak, Yasemin; Aşut, Çiğdem; Özdel, Z. Gizem Ergün; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıGiriş: Bu çalışmada Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi’ne (ÇYBÜ)’ne bir yıl içinde yatan hastaların klinik ve demografik özellikleri incelenerek hangi hastalara hizmet verildiğinin ve sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Merkezimiz ÇYBÜ’ne 01.Mart 2013-01.Mart 2014 tarihleri arasında yatırılmış olan 1 ay18 yaş arası, yenidoğan ve travma hastaları hariç, 349 hastanın dosya kayıtları retrospektif olarak incelendi. Yaş, cinsiyet, kronik hastalık varlığı, yoğun bakım ünitesine yatırılma nedeni, yatış süresi, solunum destek cihazına bağlanma durumu ve süresi, mortalite oranları değerlendirildi. Bulgular: Olguların ortalama yaşları 7.12±6.05 yıl ve ortalama yoğun bakım yatış süreleri 8.47±13.96 gündü. Enfeksiyonlar, diabetik ketoasidoz ve dirençli veya sistemik hastalıkların merkezi sinir sistemine etkileri nedeniyle ortaya çıkan nöbetler ÇYBÜ’sine en sık yatış nedeni olarak bulundu. En fazla altta yatan endokrinolojik, nefrolojik ve nörolojik hastalıkları olan hastaların ÇYBÜ’sine kabul edildiği gözlendi. Hastaların %12.9’u kaybedildi. Ölen hastalarda altta yatan onkolojik hastalık ve lösemi varlığı, yatış süresinin uzun olması ve mekanik ventilatörde kalış süresinin uzun olması sağ kalanlara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla bulundu. Sonuç: Bu değerlendirmede çok farklı hasta gruplarının çocuk yoğun bakım ünitemizde izlendiği, hastaların bir çoğunda altta yatan kronik bir hastalık olduğu ve bu durumun mortalite ile ilişkili olduğu gözlendi.Item Önemli bir halk sağlığı problemi: Vitamin B12 eksikliği(Uludağ Üniversitesi, 2017) Erdöl, Şahin; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Metabolizma Bilim DalıGiriş ve Amaç: Merkezimize fenilketonüri ve biyotinidaz eksikliği şüphesi ile Sağlık Bakanlığı tarafından yönlendirilen bazı yenidoğan olgularda ayırıcı tanı için yapmış olduğumuz idrar organik asit analizinde sıklıkla metilmalonik asit atılımına rastlanıldığından etiyolojisine baktığımızda olguların tamamında B12 eksikliği saptanmıştır. Sonrasında B12 bakısını bu olgularda çalışmaya devam ettiğimizde B12 eksikliğinin çok sık olduğunu gördük. B12 eksikliği ciddi nörolojik hasara sebep olabildiğinden bu çalışma ile polikliniğimize başvuran olgulardaki sıklığını bildirmek istedik. Aynı zamanda literatürde ki B12 eksikliği ile ilgili çalışmalar daha çok hematolojik bulguları olan olgularda yapılmış olup, şikâyeti olmayan, aileleri tarafından sağlıklı kabul edilen bebeklerde yeterli çalışma mevcut değildir. İlaveten bu çalışma ile vitamin B12 eksikliğinin serum alt sınır değeri belirlenmeye çalışılmıştır. Yöntem ve Gereçler: Çalışma grubu merkezimize Haziran 2011 ila 2016 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı tarama programı ile yönlendirilen 335 olgudan ilk 4 ayda serum B12 düzeyi bakılmış olan 215 bebek ile oluşturuldu. Olguların dosyalarından demografik verileri, öz geçmişi, soy geçmişi, serum vitamin B12, folat, plazma homosistein, idrar metilmalonik asit (MMA) düzeyi, tandem MS ile propiyonil (C3) karnitin düzeyi elde edildi. B12 eksikliğinin tanısının konmasında eşik değeri olarak 200 pg/ml olarak alındı. Bulgular: Olguların %48,8’inde B12 eksikliği saptandı. B12 eksikliği bulunan olguların ortalama plazma homosistein, kan tandem C3-karnitin ve idrar MMA düzeyleri B12 eksikliği olmayanlara göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Serum B12 vitamini alt sınır değeri serum homosisteinine göre 257 pg/mL, idrarda MMA atılımına göre ise 219 pg/mL olarak bulunmuştur. Tartışma ve Sonuç: B12 eksikliği herhangi bir bulgu vermeden sadece nörolojik semptomlarla karşımıza gelebilmektedir, bu semptomların bir kısmı sonrasında B12 yerine konsa bile geri dönüşsüz olabilmektedir. Bizim gibi sosyoekonomik durumu kötü olan, B12 eksikliğinin sık görüldüğü toplumlarda, anne adaylarının gebelik öncesi serum vitamin B12 düzeyine bakılarak düşüklük saptanması durumunda desteklenmesi düşünülmelidir.