2022 Cilt 48 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27323
Browse
Browsing by Department "Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Low anterior rezeksiyon yapılan hastalarda hayat kalitesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-14) Gürlüler, Ercüment; Şen, Murat; Yalçın, İlker; Kızılaslan, Oğuz; Işık, Özgen; Yılmazlar, Tuncay; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı; 0000-0002-1170-7170; 0000-0002-6008-5494; 0000-0002-4935-9247; 0000-0001-8920-0364; 0000-0002-9541-5035; 0000-0003-1924-0795Bu çalışmanın amacı Low Anterior Rezeksiyon Sendromu (LARS) ile yaşam kalitesi (QOL) arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Kliniğimizde rektum kanseri nedeniyle ameliyat olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Çalışma periyodu arasında toplam 52 hastaya rektal rezeksiyon uygulandı, 24 hasta çalışma dışı bırakıldı, 28 hasta çalışmaya dahil edildi. Yaşam kalitesi (QOL), Avrupa kanser yaşam kalitesi araştırma ve tedavi anketi-C30 (EORTC QLQ C -30) ve bağırsak fonksiyonları LARS skoru kullanılarak değerlendirildi. Kliniğimizde 19 Ocak 2017-31 Mart 2019 tarihleri arasında rektum kanseri nedeniyle ameliyat edilen ve sfinkter koruyucu cerrahi uygulanan tüm hastalar retrospektif veri tabanından alınmıştır. Polikliniğimizde takiplerine devam eden ve ankete katılmak isteyen hastalar çalışmaya dahil edilmiş ve hastalarla yüz yüze anket yapılmıştır. LARS ve QOL arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Majör LARS olan hastaların oranı %53,7'dir. QOL, LARS ile yakından ilişkiliydi. Majör LARS hastaları ile majör LARS olmayan hastalar arasında global sağlık durumları ve fonksiyonel ölçekleri (fiziksel, rol, duygusal, bilişsel, sosyal) açısından anlamlı bir fark vardı. Anastomoz seviyesi (alçak anastomoz) majör LARS için önemli bir risk faktörüydü (p<0,001). Hastaların yarısından fazlasında majör LARS vardı. Majör LARS hastalarının yaşam kalitesi, LARS olmayan/minör hastalara göre daha düşüktü. Kanser için rektal rezeksiyondan sonra majör LARS varlığı, QOL ölçeğinin diğer birçok parametresi gibi genel sağlık durumuyla da negatif ilişkilidir (p<0,001). LARS yaşam kalitesini etkileyebilir. Bu nedenle rektum kanserinden tedavi olan hastalarda fonksiyonel problemlere odaklanmak gerekir. Anorektal fonksiyonun sürdürülmesi ve LARS tedavisi bu hasta grubunda yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik potansiyel önlemlerdir.Item Meme kanseri hastalarında tiroid kanseri açısından risk artışı var mıdır? Retrospektif tek merkez deneyimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-27) Türkan, Halil; Gürlüler, Ercüment; Işık, Özgen; Kırdak, Mehmet Türkay; Gökgöz, Mustafa Şehsuvar; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı; 0000-0002-6008-5494; 0000-0002-9541-5035; 0000-0002-0710-0923Meme kanseri (MK) ve Tiroid Papiller Kanseri (TPK), kadınlarda en sık görülen iki kanser türü olarak bilinmektedir. MK tanısı olan hastalarda TPK gelişiminin ise normal popülasyona göre artış gösterdiği bilinmektedir. Ancak bu konudaki risk artışının değer lendirilmesi konusundaki çalışmalar sınırlıdır. Mevcut çalışma kapsamında, MK tanısı almış hastalarda TPK gelişiminin risk faktörlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 2006 ve 2018 yılları arasında TPK nedeniyle opere edilmiş hastaların verisi endokrin cerrahi veri tabanından retrospektif olarak derlendi. Öncesinde MK tanısı olan ve TPK nedeniyle tiroidektomi uygulanmış 2 3 hasta çalışma grubuna dahil edildi. Aynı sayıda, başka malignite öyküsü olmayan ve TPK nedeniyle opere olmuş hasta kontrol grubunu oluşturdu. İki grup aile öyküsü, demografik veriler, laboratuvar değerleri, cerrahi özellikler ve hastalık evresi yönünden karşılaştırıldı. Ortalama yaşı 55,35± 9,2 olan 46 kadın hasta dahil edildi. MK sonrası TPK tanısı için geçen median süre 27 (0-275) aydı. İki grup arasında yaş, vücut kitle indeksi, menstruel durum, hipertiroidi varlığı, otoantikor pozitifliği açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken, aile öyküsü pozitifliği MK+TPK grubunda, TPK grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdi (p=0,0023). Her iki grup arasında risk artışı açısından demografik veriler, laboratuvar değerleri, cerrahi özellikler ve hastalık evresi açısından anlamlı bir fark olmadığı gözlendi. Bununla birlikte özellikle aile öyküsünde MK ve over kanseri OK olan hastaların TPK gelişimi açısından yakın takip edilmesi gerekmektedir.