Sosyal Bilimler Enstitüsü / Institute of Social Sciences
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/15
Browse
Browsing by Department "Almanca Dili Eğitimi Bilim Dalı"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Item Linguistische probleme der genusdif ferenzierung(Uludağ Üniversitesi, 1994) Güleç, Yasemin; Kelling, Ingrid; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Yabancı Dller Eğitimi Ana Bilim Dalıl; Almanca Dili Eğitimi Bilim Dalı70'li yıllardan itibaren tüm dünyada ve özellikle Avrupa ülkelerinde kadın hakları ve kadın erkek eşitliği konuları büyük bir tartışma ortamı yaratmıştır. Günümüzde Avrupa Asya'ya karşı bu konuda daha medeni olduğunu öne sürdüğü halde, bu savlarının temelinde büyük bir çelişki yatmaktadır. Örneğin Almanya'yı ele aldığımızda, kadın erkek eşitliği konusunda büyük aşamalar kaydetmiş görünüyorsa da, bu ülkenin dilini incelediğimizde, ki genelde bir dilin o ülkenin kültürünü yansıttığı kanısının yaygın olduğu bir gerçektir, Almanca’nın dil yapısında ağırlıklı olarak maskulin tanımlamalara yer verildiği görülmektedir. Bir yanda dilin, ait olduğu toplumun kültürel yapısını yansıttığı düşüncesi yaygın iken, diğer yanda Almanya'yı göz önünde bulundurduğu¬ muzda, bu ülkenin sosyal yapısının, dilinin gösterdiği kültürel düzeyden çok daha ileri bir düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Bu çelişkiyi daha ayrıntılı incelemek istediğimden, böyle bir çalışma ortaya koymaya gerek duydum. Bu konunun güncel bir konu olması, dolayısıyla medyadan yakın takip etme imkanının var olduğu ve hem kadınları hem de erkekleri yakından ilgilendirdiği için, çevremdeki herkesle bu konuda fikir alışverişinde bulunabilmem, çalışmamda bana büyük kolaylık sağladı. Bunun yanında konumun kaynak açısından zengin olması da bu kolaylığı sağlamada büyük rol oynadı. Çalışmamın ilk bölümünde feminist dilbilimi tarihçesine değindikten sonra, bu bilim alanını oluşturan iki konu üzerinde şimdiye kadar yapılan bilimsel araştırmaları ve bunların günümüzdeki gelişmelerini ele aldım. Feminist dilbiliminin bir dilin yapısını inceleyen bölümü sistem linguistik olarak isimlendirilmektedir ve özellikle maskulünden feminin oluşturan tanımlamaları incelemektedir. Araştırmam öncelikle bu bölüm üzerindeydi ve Almanca'da maskulinden feminin yapılmasındaki dilbilimsel problemleri kapsamaktadır. Diğer konu alanı ise iletişimsel ağırlıklı yönüdür. Burada, kadınların ve erkeklerin konuşurken seçtikleri kelimeler, ses tonları ve konuşma davranışları araştırılmaktadır. İkinci bölümde sistem linguistik konusunu daha ayrıntılı işledim. Feminini oluşturan eklerin tanımları örnekleriyle birlikte bu bölümdedir. Araştimanın üçüncü aşamasında Alman dilindeki çözümler üzerinde durdum. Burada seçtiğim örnekler hitap etme şeklini, gazetelerdeki iş .ilanlarını ve bazı hukuksal yazıları içermek¬tedir. Sonuçta ise Almanya'nın sosyal düzeyinin yüksek olmasına karşılık, dilinde henüz maskulinin ağır bastığı görülmektedir. Daha sonra Alman toplumunun bu konudaki düşünceleri çeşitli dergilerden alınan örneklerle verilmektedir. Son bölümde ise Alman ve Türk dilinin bu konu açısından gösterdikleri ortak ve farklı yönlerine değinilmektedir. Bu karşılaştırmada Almanca ve Türkçe'nin yapısal açıdan büyük bir fark göstermelerine rağmen, bu farktan dolayı da ortak bir özelliğe sahip oldukları sonucuna vardım. Almanca'da maskulin tanımlamalar ağırlıkta olup, genelde erkeklere hitap etmektedir. Oysa Türkçe'deki tanımlamalar, birkaç istisna dışında, tarafsızdır: Sözgelimi, öğretmen dediğimizde hem kadın hem de erkek kastedilmektedir. Ortak yönleri ise, her iki dilin toplumsal yapısını ve düşüncelerini yansıtmadığıdır. Bu açıdan Almanya'yı Türkiye ile karşılaştırdığımızda, kadın hakları ve kadın erkek eşitliği gibi konularda bizden ileri oldukları bir gerçektir. O halde "Acaba bir dil o ülkenin kültürünü gerçekten yansıtıyor mu?" sorusunun cevabı tartışılabilir.