1989 Cilt 16 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22046
Browse
Browsing by Department "Patoloji Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Deri malign melanomları(Uludağ Üniversitesi, 1989) Tolunay, Şahsine; Yerci, Ömer; İnce, İbrahim; Erol, Oktan; Karaca, Ali Rıza; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıMalign melanoma, metanin oluşturan hücrelerden gelişen malignite derecesi yüksek olan tümörlerdir. Bu çalışmamızda 1975-1987 yılları arasında Anabilim Dalımızda Malign Metanoma tanısı alan olgular yeniden gözden geçirilerek deride yerleşim gösterenler lokalizasyon, yaş, cinsiyet, histopatolojik özellikleri yönünden incelenmiş ve kaynaklardaki olgularla karşılaştırılmıştır. Bu inceleme sonucunda 12 yıllık periyotta kliniğimizde malign melanoma tanısı alan olguların çoğunluğunda lezyonların deride yerleştiği ve erkeklerde görülme oranının belirgin bir şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Deri malign metanaması tanısı alan hastaların çoğunluğu, kadın ve erkeklerde benzer şekilde olmak üzere 60-80 yaşındadır. Deride yerleşim en sık yüzde olup, bu lokalizasyonu üst ve alt ekstremiteler izlemektedir. Bütün deri malign melanomların en kötü prognoza sahip olan, nodüler malignant melanoma tipindedir. Ayrıca Clark'ın Level tespitine göre tümörlerin deri katlarındaki yayılımı fazla olup, 11 olguda subkutan yağ dokusu, 10 olguda retiküler dermis ve 7 olguda subpapiller damarlar seviyesindedir. Bu bulgular kaynaklardaki bulgularla karşılaştırıldığında bizim serimizde deri malign melanomların erkeklerde ve yüzde yerleşme oranı daha yüksek olup, hastaneye başvurduğunda lezyonlar ilerlemiş durumda ve tümü kötü prognoza sahiptir. Prognozu daha iyi olan histopatolojik tipler ve deri katlanan yayılımı az olan malign melanomaya hiç rastlanılmamıştır.Item Ektopik gebelikler(Uludağ Üniversitesi, 1989) Tolunay, Şahsine; Yerci, Ömer; Gücin, Zuhal; İnce, İbrahim; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıEktopik gebelik, fertilize ovumun uterus dışında bir yere yuvalanması sonucunda meydana gelen ve anne ölümlerine yol açan önemli bir sağlık sorunudur. Son iki dekatta dünyadaki ektopik gebelik sayısı hızla artmaktadır. Bu çalışmada 1978-1988 yılları arasında hastanemizde mikroskopik olarak ektopik gebelik tanısı alan olgular yeniden incelenmiştir. ll yıllık periyotta 17.443 canlı doğum yanında 117 ektopik gebelik saptanmıştır. Her 149 canlı doğuma karşı 1 ektopik gebelik görülmüştür. Bizim serimizde ektopik gebelik olguları en fazla 27 yaşın üzerindeki kadınlarda meydana gelmiş olup, % 52.5 unun 2 veya daha fazla sayıda doğum yapmış olduğu ve % 44.5 unda düşük hikayesi bulunduğu saptanmıştır. Ektopik gebeliğin en fazla tuba uterinada yerleştiği (% 88.88) bunu sırasıyla ovaryan (% 5.12), servikal (% 2.56), abdominal (% 2.56) ve komual (% 0.88) gebeliklerin izlediği görülmüştür. Bu sonuçlar kaynaklardaki bulgularla karşılaştırıldığında ektopik gebelik sayısının canlı doğum sayısına oranının düşük olduğu, buna karşın ovaryal, servikal, abdominal ve komual gebelik oranlarının kaynaklardaki alanlardan daha yüksek olduğu görülmüştür. Hastaların yaşları, doğum ve düşük hikayeleri gibi diğer özellikler ise kaynaklarla uyumludur.Item Enjekte edilebilen hormonal gebelik önleyicilerin dişi sıçanların genital sistemleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1989) Tolunay, Şahsine; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıBu deneysel çalışma, dişi sıçanlara yüksek dozda gebelik önleyici madde uygulandığında genital sistemlerinde oluşabilecek histopatolojik değişiklikler gözlemek amacıyla yapılmıştır. Deney sırasında toplam 42 sıçan kullanılmış olup, deney grubundaki 30 sıçana yüksek doz östradiol valerat ile 17 hidroksi progesteron kapronat dört hafta ara ile altı kez enjekte edilmiştir. Kontrol grubundaki 12 sıçana hiçbir madde enjeksiyonu yapılmamıştır. Son enjeksiyondan dört hafta sonra tüm sıçanlara otopsi yapılarak genital sistemleri incelendiğinde, deney grubu sıçanlarda kontrol grubundaki sıçanlardan daha yüksek oranda olmak üzere overlerde basit seröz kist, germinatif epitel proliferasyonu, korpus luteum sayısında azalma, endometriumda skuamöz metaplazi, polip, endometrial guddelerde kistik genişleme, servikste skuamöz metaplazi saptanmıştır. Elde edilen bu bulgular daha önce yapılan deneysel çalışmalar sonuçlan ile uygunluk göstermekte olup, östrojen ve progesteronun yüksek dozda kullanılması ile sıçanların genital sistemlerinde bazı değişiklikler oluştuğunu ortaya çıkmaktadır. Meydana gelen lezyonlar tümü benign olup, malignite olmamasının nedeni östrojen ve progesteronun birlikte kullanılmasını koruyucu bir etkiye sahip olması olabilir.Item Kutanöz kriptokokkozis(Uludağ Üniversitesi, 1989) Yerci, Ömer; Erol, Oktan; Gücin, Zuhal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıKriptokokosis, kapsüla maya benzeri bir mantar olan Cryptococcus Neofonnans ile meydana gelen enfeksiyondur. Sıklıkla subakut ya da kronik olan hastalığın ilk önce respiratuar sistem de görüldüğü ve buradan kan yoluyla yayıldığı düşünülmektedir. Kriptokokkal cellulitis ise generalize hastalığın nadir kutanöz bir görünümüdür. Sistemik kriptokokkozis hastaların % 10-15'inde tespit edilmiştir. Yayınlarda bildirilen hastaların tümünde çeşitli hastalıklar nedeniyle sistemik immunsupresif ilaçların kullanıldığı dikkati çekmektedir. Olgumuzda da Juvenil Romatoid Artrit nedeniyle kortikosteroid kullanımı söz konusu idi. Böyle kişilerde antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen bir cellulitis, kriptokokal selüliti düşündürmelidir.Item Peritonun kistik mezotelyoması(Uludağ Üniversitesi, 1989) Yerci, Ömer; Erol, Oktan; Gücin, Zuhal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıMultikistik mezotelyoma peritonun nadir görülen iyi huylu tümörlerinden olup abdominal veya pelvik kavitede serbest ya da kaviteye tutunmuş multipl kistlerle karakterizedir. Kistik yapıların iç yüzeyleri tek veya çok sıralı mezotelyal hücrelerle döşelidir. Tümör ilk defa 1928 yılında Plaut tarafından tanımlanmıştır. Lezyonlarda intraabdominal rekürrensler sıklıkla görülmesine karşın uzak metastazlara rastlanılmamıştır. Hastalar genellikle karın ağrısı şikayetleri olan doğurganlık çağındaki kadınlardır. Tümörlerin patogenezinde rol oynayan etyolojik faktör henüz tespit edilememiştir. Olgumuz 32 yaşında kadın hasta olup, lezyonlar batına yapılan bir cerrahi girişim esnasında peritonda tesadüfen bulunmuştur.Item Servikofasial aktinomikozis(Uludağ Üniversitesi, 1989) Yerci, Ömer; Erol, Oktan; Gücin, Zuhal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıAktinomikozis nadir görülen, fistül ve apse formasyonları gösteren süpüratif veya kronik granülomatöz bir enfeksiyondur. Enfeksiyon anaerobik, gram pozitif bir bakteri olan Actinomyces Israelii tarafından meydana getirilir. Hastalığın servikofasial, abdominopelvik ve pulmonotorasik olmak üzere üç formu mevcuttur. Servikofasial aktinomikozis fasial travma, fraktür. veya oral bakteri enfeksiyonları sonucunda gelişir ve tüm aktinomikozis bulgularının % 55'ini oluşturur. Histolojik olarak hastalıkta süpüratif materyal içerisinde sulfur granüllerinin varlığı patognomoniktir. Biyopsi ve kültür yapılmadan tüberküloz, tularemi ve diğer granülomatöz hastalıklar, bakteriyel osteomyelitis ve malignancies karışabilir. Olgumuzda sağ servikal bölgede yerleşim gösteren kitle mevcut olup, biyopsiden önce klinik olarak tüberküloz, tularemi ve malignensi düşünülmüştür.