Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5060
Browse
Browsing by Department "Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Ali Sedat’ın port-royal mantıkçılarıyla hesaplaşması hangi mantıksal tutum zemininde gerçekleşti?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-03-25) Özel, Aytekin; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0003-4876-087XOsmanlı’nın son dönem mantıkçılarından Ali Sedat Avrupalı/Batılı mantıkçılarla entelektüel bir hesaplaşmaya girişmiştir. Hesaplaştığı mantıkçılardan bir grubu Port-Royal Mantıkçılarıdır. Mantıksal tutum, bir mantıkçı veya mantıkçılar topluluğunun kendi dönemlerinde mantık biliminin ana konularına yönelik yaklaşımlarıdır. Bu yönüyle Port-Royal Mantıkçıları ile Sedat’ın mantıksal tutumları birbirinden farklıdır. Bu makalede Sedat’ın Port-Royal Mantıkçılarına yönelttiği eleştirilerin içeriğini kritik etmiyoruz. Aksine ortada iki farklı mantıksal tutum olduğunu ileri sürmek amacıyla onların tarihi ve entelektüel arka planlarını irdeliyoruz. Ali Sedat ile Port-Royal Mantıkçıları, biri İslam Dünyası’nda (Osmanlı’da) diğeri Avrupa’da iki farklı geleneklere sahip mantıkçılardır. Bu farklılık onların mantıksal tutumlarını önemli ölçüde etkilemiştir.Publication Antihümanizm’in ve felsefi posthümanizm’in karşılaştırmalı bir analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-06) Çam, Nihat; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0002-6774-8166Modern düşünce geleneğinden ve Batı metafizik anlayışından epistemolojik kopuş Nietzsche ile birlikte hız kazandı. Nietzsche ve sonrasında Modern düşüncenin en büyük karakteristiği olan Hümanizm ağır eleştirilere tabi tutulmuş ve terkedilmeye başlanmıştır.Antihümanizm ve Felsefi Posthümanizm Batı metafizik geleneğine karşı ortaya çıkan iki harekettir.Antihümanizm 20. Yüzyıl düşüncesi içerisinde ortaya çıkarken Felsefi Posthümanizm 21. Yüzyılın düşünce modasıdır.İkisinin birbirine paralel pek çok düşüncesi olduğu gibi birbirleriyle asla anlaşamayacakları düşünceleri de mevcuttur. Çalışmada Antihümanist düşünce Nietzsche, Heidegger, Foucault bağlamında, Felsefi Posthümanizmise Braidotti, Ferrando gibi temel Posthümanist düşünürler bağlamında incelenecek, iki düşünce biçiminin de genel çerçevesi ortaya konacaktır. Çalışmanın sonuç kısmında ise Antihümanizm ile Felsefi Posthümanizm’in benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulacaktır.Publication Öznenin epistemik dışlayıcılığından nesnenin nesneliğine: Alev Ebüzziya’nın sonsuz formda sade çanakları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-01) ZARARSIZ, PINAR; KÜÇÜKALP, KASİM; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0001-8205-4384; 0000-0001-6270-372XSanat, tarih boyunca duygu ve düşüncelerin estetik tezahürü olarak kendini gösterirken, felsefe ise daha çok kavramsal ve teorik bir düşünme biçimi olarak ilerlemiştir. Bu iki disiplinin etkileşimi, düşüncenin salt bir zihinsel süreç olmaktan çıkıp, estetik bir biçimde ifade edilmesi gerekliliği üzerinde önemli bir felsefi tartışma alanı açmıştır. Özellikle 19. yüzyılda başlayan düşüncenin estetize edilmesi tartışmaları, günümüz felsefelerinde önemini korumaktadır. Bu düşüncenin temelinde yatan sebep, modern düşüncenin epistemik özneye merkezi ve dışlayıcı bir ontolojik statü vermesiyle ortaya çıkan özne-nesne dikotomisinin yarattığı indirgemeci, totalleştirici ve mütehakkim bakış açısıdır. Sanat, özellikle, Heidegger’in alımladığı şekliyle, bu indirgemeci tutumun aşılması, hakikatin açığa çıkması ve sonsuza tanıklık etme imkânını sağlaması ile önemli bir araç olarak görülür. Sanat ve felsefenin kesiştiği noktada, Alev Ebüzziya’nın seramik çanakları, yalnızca estetik nesneler olarak değil, derinlemesine bir felsefi soruşturmanın somut örnekleri olarak değerlendirilmektedir. Onun eserleri, özne-nesne dikotomisinin dayattığı sınırları bulanıklaştırır, anlamı yeniden düşünmeye davet eder, mutlak normlara meydan okur. Heidegger'in sanatın hakikati açığa çıkarmada nasıl bir araç olduğunu vurgulayan görüşleri, Ebüzziya'nın çalışmalarının anlam dünyasını kavramak için önemli bir referans noktası sunar. Bu makale, Türk seramik sanatçısı Alev Ebüzziya’nın sonsuz formda sade çanaklarını sanat felsefesi perspektifinden değerlendirerek, düşüncenin estetize edilmesi gerekliliği üzerine ortaya konmuş felsefi yaklaşımlarla ilişkisini kurmaktadır.