Akademi: Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/18623
Browse
Browsing by BUU Author "Dinler, Zeynel"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Azalan tarımsal nüfus kanunu(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1975-03) Dinler, Zeynel; Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi.Ekonomik gelişme, tarımsal karakterli geçim ekonomisinden, endüstrileşmeye dayalı parasal ekonomiye geçişle başlamıştır. İlkel ekonomilerde sadece tarım sektörü vardır ve ekonomik gelişme ile birlikte tarımda verim artışı sağlanması sonucunda tarım dışı sektörler ortaya çıkmıştır. Bu sektörlerin genellikle şehirsel karakterli yerleşme merkezlerinde toplandığı göz önüne alındığında, tarım dışına doğru olan işgücü hareketini şehirleşme olayı olarak niteleyebiliriz. 1800 yıllarına doğru dünya nüfusunun ancak % 1.7'si şehirlerde yaşarken bu oran 1950 yılında % 21'e ve 1960 yılında ise % 25'e yükselmiştir. 1800 ile 1950 yılları arasında dünya nüfusu 2.5 defa artarken şehirler nüfusunun 20 defa artmış olması, tarım dışı sektörlerin gün geçtikçe ne denli bir artış göstereceği, diğer bir ifade ile de tarımsal nüfusun giderek daha da azalacağı, konusunda bir fikir vermektedir.Item Bi̇r kutuplaşma anali̇zi̇ i̇çi̇n araştırma şeması(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1974) Boudeville, M.Jacques; Dinler, ZeynelGelişme kutbu kavramı, A.B.D.'de olduğu gibi Avrupa'da da bazılarını ona karşı çıkaracak yoğunlukta bir başarı kazandı. Neticede, kuramsal yönden olduğu kadar, iktisat politikası yönünden de, eksperler yuvarlak masalarında çözümü gerektirecek nitelikte karışıklıklar ortaya çıktı. Fransız kökenli olan bu fikri, Güney İtalya, İrlanda, Kanada, Hollanda, İspanya, Colombiya gibi birçok ülke, bünyelerine adapte ederek uyguladılar. Gerçekte, hareketi gerektiren kutuplaşma analizinin amacı devlet adamlarına yön vermektir. Analizin önerdiği kalkınma politikası aynı zamanda teknik ve coğrafiktir. Bundan dolayıdır ki, kuramsal gelişmeye konu olmaktadır. Eğer bu çalışmalar derinleştirilir ve zenginleştirilirse, elde edilecek sonuçlar faydasız denemeleri önleyecektir. Şehirsel kutupları, teknik kutupları ve onların hiyerarjisi veya çalışmasını ve kalkınma süreçlerini ilgilendirsin, bunların hepsini bilmekten çok uzağız. Fakat bugünden itibaren gelecekteki politikalar ve araştırmalara yön verecek olan birtakım temel noktaları saptamak mümkündür.Item Bölgesel dengesizliğin ortaya çıkış nedenleri, fayda ve sakıncaları(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1972) Dinler, Zeynel; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.Eğer bölgesel dengesizliği, aynı alanın (espace) farklı yerlerinde (zones) görülen her çeşitten eşitsizlik olarak belirlersek, her memlekette ve her memleket grubunun bünyesinde bölgesel dengesizlik bulunacaktır. Gözlemler gösteriyor ki, «İktisadi ve sosyal kalkınma çeşitli milletler arasında olduğu gibi, ayni millet bütünü içinde de farklı hızlarla gerçekleşti ve gerçekleşmektedir». «Dengesizlik» kavramı, ilk defa çok yakın bir geçmişte gelişmiş ve az gelişmiş memleketlerin muakeyesesini takiben dünya kamu oyunca sezinlendi. Bir devlet bütünü içinde görülen bölgesel dengesizlik ise ancak 1929 büyük krizinden sonra dikkatleri üzerinde topladı. Ve nihayet ikinci dünya harbinden sonra, başta Batı Avrupa devletleri olmak üzere birçok devletlerde bölgesel denge politikası uygulanmasına geçildi.Item Bölgesel kalkınma politikasının ilke amaç ve vasıtaları(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1973) Dinler, Zeynel; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.Her ülkenin bünyesindeki bölgeler, iktisadi ve sosyal kalkınma seviyeleri bakımından farklılıklar göstermektedir. Bölgesel dengesizlik yoğunluğu, az gelişmiş ülkelerde gelişmiş ülkelere nispeten daha fazladır. Durum bu iken, bölgesel dengesizlik sorunu bilincine ilk defa: ikinci dünya savaşını takiben, işsizlik ve tam istihdam problemleri karşısında, gelişmiş batı ülkeleri varmıştır. Henüz bölgesel kalkınma teorisinin temelleri dahi atılmadan, bu dengesizliğin ortadan kaldırılması için devlet müdahalesinin gerekliliğine karar kılınmıştır. Hükümetlerin, programlarına, mevcut bölgesel dengesizlikleri azaltacak tedbirler almalarını takiben, iktisatçıların dikkatleri bu denli bir politikanın ilke, amaç ve vasıtaları üzerinde toplanmıştır.Item Eşdeğer eğrileri yöntemi(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1973) Dinler, Zeynel; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.Aynı karakteristikleri gösteren noktaların birleştirilmesiyle ortaya çıkan eşdeğer eğrileri (isoligne), ekonomistler le coğrafyacıların ortaklaşa kullandıkları bir kavramdır. Karakteristikler fiziki ise, eşdeğer eğrisi coğrafi özellikleri göstermekte, buna karşılık ekonomik karakteristiklerden hareket edilerek çizilen bir eşdeğer eğrisi ekonomik tahlil aleti olmaktadır. Bu eğrileri kullanmakta coğrafyacılar önceliğe sahip olmalarına rağmen, gerek ekonomistler gerek coğrafyacılar bu yöntemden birbirlerinden bağımsız olarak yararlanmaktadırlar.Item Tarımda küçük ve büyük işletmeler(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1977) Dinler, Zeynel; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.Bazı tarımsal işletmeler makinalı kültüre imkan vermeyecek kadar küçük, bazısı da işçilerin kendilerini işletmeye yabancı hissedecekleri kadar büyüktür. Üretim faktörlerinin tam kullanımını sağlayarak verimliliği ve dolayısiyle üretimi maksimize etme sorunu üzerinde çalışan kuramcılar kadar uygulamacılar, herşeyi işletme ölçeğinde arayarak, küçük ve büyük işletmelerin yarar ve sakıncaları üzerinde durmaktadırlar.Item Tarımda yeni neler var(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1977) Falkowski, M.; Dinler, Zeynel; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.Gelişmekte olan bir ülkede, ekonomik gelişme stratejisinin ana unsuru tarım politikasıdır: Bu, sadece gelişmekte olan ülkelerin çoğunun büyük ölçüde tarımsal karakterli olmasından değil, aynı zamanda ekonominin bu geri sektörünün, onların genel ekonomik gelişmesinde sınırlayıcı faktör rolü oynamasından ileri gelmektedir. Nüfusun gıdasal gereksinmelerinin karşılanmasının doğal temeli olarak tarımı geliştirmeden ve ülkenin endüstriyel atılım problemini çözmeden, tüm durgunluğu ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerin etkin olmadığı görülmektedir. Bu konuda sosyalist yazarların görüşleri arasındaki eşitsizliğin, endüstrileşme sürecinde başlıca zorluk endüstrinin kalkınması arasındaki oransızlığın veya kalkınma ritimleri arasındaki eşitsizliğin, endüstrileşme süresinde başlıca zorlukların kaynağını teşkil ettiğini göstermektedir. Bu nedenle, sosyalist ekonomistlerin tarımsal sorunları gözönüne almadıklarını veya önemsemediklerini öne sürmek haksızlık olacaktır.